Su ve Ateşin Karmaşası: Shutter Island Film İncelemesi

Baki Akgün
Not Tutuyoruz
Published in
7 min readAug 4, 2022

Genel olarak filmler, vakit geçirmek için yapılan aktivitelerin başında gelse de ne yazık ki çoğu insan filmleri üstünkörü izlemekte. Ben de lise zamanlarımda bu grubun içinde yer almaktaydım ve filmin vermek istediği mesajlar yerine, direkt sonuna veya aksiyon sahnelerine odaklanırdım.

Bu alışkanlık, zamanla film izleme süreme ağırlık verip daha fazla film izlemem sonucu artık aksiyon sahneleri ve filmin sonu için izlemek yerine filmin anlatmak istediği fikre ve ayrıntılara odaklanmamla zamanla azaldı. Artık beğendiğim bir filmden sonra filmde aklıma takılan yerleri öğrenmek ve fark edemediğim yerleri keşfetmek adına çeşitli inceleme videoları ve yazıları gibi kaynakları araştırmaktayım. Son zamanlarda beni en çok etkileyen ve bazı yerleri anlamlandırmakta zorlandığım “Shutter Island” filminde anlaşılamayan bazı yerlerin olduğunu fark ettim. Ben de film üzerine başta anlamayıp daha sonra inceleme kaynakları ile öğrendiğim ve bunun dışında kendim fark ettiğim detaylar üzerine yazmak istedim. İyi okumalar dilerim.

Film Hakkında Ön Bilgiler

Filmin yönetmeni Martin Scorsese. Filmin ününün büyük kısmı yönetmenin diğer filmlerindeki gibi bir çok bulmaca tarzı ayrıntılara yer vermesi, olayı işleme yeteneği ve senaryosundan kaynaklıdır. Leonardo Di Caprio ve Mark Ruffalo oyunculuklarının da filmde büyük bir payı vardır. Konusu ise iki polis memuru olan Teddy Daniels ve Chuck Aule’nin, Rachel Solondo isimli akıl hastasının ortadan kaybolması üzerine tehlikeli akıl hastalarının bulunduğu Shutter Island(zindan adası)’a gitmesi ve oluşan esrarengiz olayları konu almaktadır.

Bu yazının geri kalanında filmi izlemeyenler için bir çok spoiler içeren bilgi ve olay bulunmaktadır. Eğer izlemediyseniz izledikten sonra okumanızı tavsiye ederim.

İki Polis Memuru Zindan Adası’na Giriş Yapar

Film okyanusun ortasından adaya ilerlemekte olan gemide başlar ve Teddy Daniels pencereden denize bakarak “çok fazla su var” diyerek lavaboya kusmaya başlar. Daha sonra güverteye çıkıp Chuck Aule ile sohbet eder. Chuck Teddy’ye geçmişi hakkında sorular sorar ve bir sigara yakar. O an Teddy de sigarasını çıkarır ama çakmağını bulamaz ve Chuck, ona çakmağını uzatıp sigarasını yakar. Teddy geçmişi hakkında bahsederken karısının, yangında dört kişi ile beraber binada çıkan yangında öldüğünü ve karısının dumandan boğularak öldüğünü söyler.

Not Tutuyoruz, üniversite öğrencilerinin ve mezunlarının öğrenim gördükleri bölümler hakkında içerik ürettikleri bir topluluktur. Kişisel deneyimler, üniversite hakkında bilgilendirici içerikler, ilgi alanları ve daha birçok konuyu kapsayacak şekilde içerik üreten bir topluluğuz.

Not Tutuyoruz Kasım 2021'de aktif hale gelerek günden güne değişmeye devam ediyor, siz de bu aileye katılmaktan çekinmeyin!

Daha sonra adaya geldiklerinde iki polis memurunu gardiyanlar karşılar ve Teddy, gardiyanların ellerindeki silahları hazır vaziyette tuttuklarını fark eder. Teddy müdür yardımcısına “adamlarınız çok gergin” der ve bunun üzerine “hepimiz öyleyiz şerif” sözünü söyler müdür yardımcısı. Hastaneye geldiklerinde müdür yardımcısı, ellerindeki silahları teslim etmelerini söyler. Mecburen memurlar silahlarını teslim edip, içeri girdiklerinde bazı hastalar Teddy ile göz göze gelince gerilir ve biri selam verir ancak Teddy buna anlam veremez.

İki memur daha sonra doktorla tanışır ve Rachel hakkında 3 çocuğunu da suda boğarak öldürdüğünü öğrenirler. Sonrasında birlikte Rachel’ın tutuklu bulunduğu yere giderek nasıl kaçabileceği üzerine konuştuktan sonra kaçması muhtemel olan yere yani kıyılara giderek araştırmalarda bulunurlar. Ancak Teddy bir şey fark eder. Orada bulunan gardiyanlar, Rachel’ı aramak yerine vazgeçmişlik duygusu ile oturup uzanıyorlardı.

Filmin biraz daha ileri kısımlarında Teddy geçmişinden bazı anıları hatırlar. Bunlar askerlik görevinde Nazi kampında olduğu zamanlar ve karısının bir evde ölme yanılsaması gibi anılardır. Askerlik görevinde iken Nazi kampına gittiği sırada dikkatini çeken şey, bir sürü donmuş cesedin içinde annesi ile sarılmış kızın anısıdır. Karısını ise sırtı kora dönmüş, evin her yeri yanarken karısının saçları ve yüzü sırılsıklam vaziyette olduğu halde görür ve kabus görmüş gibi uyanır.

Akıl Hastalarına Sorgu

Bu sahnede birçok izleyicinin kafası karışmış vaziyettedir. Özellikle hastanın bardakla su içerken bardağın ve suyun görünmemesi dikkat çeker. Burada sahne hakkında bardağı tutanın akıl hastası olduğundan, belki elinde bardak olduğunu hayal edip ona göre davrandığını öne sürer. Ancak bardak gerçekten vardır. İleride bu konuya da değineceğim. Bunun dışında dikkat çeken asıl şey kadınla Teddy’nin arkasında gardiyan olmasına rağmen Chuck’ın arkasında gardiyan olmamasıdır.

Hapishanede bazı sıkıntılar sonucu tehlikeli hastaların bulunduğu yer açık kalır ve Teddy bunu fırsat bilip içine girer. Orada kapatılmış, tehlikeli ve yüzü yara bere içinde olan bir hasta ile konuşmaya başlar. Tehlikeli hasta bunların bir oyun olduğunu, karısının öldüğünü ve bunu kabullenmesi gerektiğini söyler. Daha sonra geri çekilip karanlığa gömülen mahkumu görmek için kibrit çakan Teddy mahkumun arkasında karısının siluetini görür. Karısı, hastanın dediklerine inanmaması gerektiğini söyler. Mahkumun dediklerine kulak veren Teddy, içindeki şüphelerden ötürü ortağı ve diğer kişilere güvenmez.

Teddy, herkesten kaçmaya başlar. İçgüdüleri onu ilk başlarda baktığı mağaraya çeker ve oraya gider. Daha önceden Rachel olarak tanıtılan kişi gerçek Rachel değildir kurgudur. Mağaradaki kişi kaçan hasta Rachel olduğunu söyler ve Teddy’nin düşündüğü her şeyi doğrular. Konuşmadan sonra Teddy mağaradan ayrılır ve son olarak sürekli olarak karşısına çıkan deniz fenerine gitmeye karar verir.

Gerçekler

Seyirci olarak en ters köşeye düştüğümüz sahne burasıdır. Çünkü film boyunca bizim de inandığımız birçok şey aslında bildiğimiz şeylerden biraz daha farklıdır. Teddy, deniz fenerine girip en tepesindeki odaya çıkar. Teddy, odaya silahla girerken onu doktor karşılar ve lafı dolandırmadan gerçekleri anlatmaya başlar ve işin aslı şudur: Teddy karakteri aslında Andrew adında ikinci dünya savaşında Amerikan askeri görevi yapmış ve sonrasında adli polis memuru görevinde bulunmuş birisidir. Karısı Dolares ve 3 çocuğu vardır. Dolares bir akıl hastasıdır. Dolares, Teddy’ye iyi olmadığını söyler ancak Teddy dinlemez. Bulundukları evi ateşe dahi verir ancak Andrew karısının bir akıl hastası olduğunu kabul etmez ve yaptıklarına göz yumar. Daha sonra göl kenarındaki bir eve taşınırlar. Andrew bir gün eve dönünce çocuklarını bulamaz. Bu yüzden sırılsıklam olmuş Dolares’e sorar. O ise cumartesi olmasına rağmen gülerek “okuldalar” yanıtını verir. Andrew bir an göle bakınca 3 çocuğunun cansız bedenlerini su yüzüne çıkmış vaziyette bulur ve telaş içinde hepsini karaya çıkartır. Hepsini Dolares öldürmüştür. Bu yüzden Andrew karısını silahı ile öldürür. Bunun üzerine hapis cezasına çarptırılsa da akli dengesinden dolayı akıl hastanesine sevk edilir. Akıl hastanesinde, eğitimli polis kimliğinden ve belli zaman sonra çevresindeki mahkumlara zarar verdiğinden dolayı tehlikeli hasta koğuşunda 2 yıl boyunca kalır. Andrew karısının hastalığını kabul etmeyip çocuklarının ve karısının ölümünden kendini sorumlu tutar. Ancak kendisinin suçlu olmadığını hissetmek için kendisi çeşitli akıl oyunları kurup, kendini buna inandırır.

Çevredeki hastalar Andrew’ın oyununa inanmadığı zaman, Andrew diğer hastalara ciddi zararlar vermektedir. Bu yüzden Akıl hastanesi yönetimi Andrew için Lobotomi’yi yani beynin ön lobu kesilerek Andrew’ın geçmişini düşünememesini düşünür ancak doktor, Andrew’a son bir şans verip Andrew’ın kafasında kurduğu oyunu role-play olarak tüm akıl hastanesinin oynamasını ister. Filmin gemi sahnesinden bu sahneye kadar olan süre aslında Andrew’a oynanan bir oyundu.

Buraya kadar anladığımıza göre şimdi gelelim bazı olayları açıklamaya.

Başlıkta bahsettiğim su ve ateşten bahsedeyim. Filmin arka planında hep bir su ve ateşin varlığı var ve bunu fark etmemek mümkün değil. Aslında bunların bir anlamı var. Su, olaylardaki gerçekliği sembolize eder. Muhtemelen çocuklarının, suda boğulması sonucu Andrew’ın olayı kabul etmemesi üzerine gerçeklikle gelen suyu görmezden gelmesi diyebiliriz. Andrew hasta ile konuştuğu sahnede, kadın su içerken elinde bir şeyi görmemesi bu yüzdendir. Ayrıca o sahnede kadın hasta ile Andrew’ın arkasında gardiyan beklerken Chuck’ın arkasında kimsenin beklememesi tesadüf değildir. Andrew ve kadın hasta, akıl hastası olduklarından tehlike teşkil eder ve bu yüzden başlarına birer gardiyan refakat etmektedir. Chuck aslında Andrew’a ortaklık rolü yapan psikiyatristtir. Ateş ise Andrew’ın inanmak istediği yerler ve fantezi dünyasını temsil eder. Hapishanede kibrit çaktığı zaman karısını görmesi ve ya mağarada doktor ile konuşması buna örnek gösterilebilir. İlk sahnede karısının ölümünden bahsederken sudan değil de dumandan boğulduğunu söyleyip burası önemli demesi de bundandır.

Bunların dışında bir diğer açıklanması gereken sahne ilk bölümlerde Andrew adaya geldiğinde diğer hastaların tedirgin olmasıdır. Çünkü aslında Andrew adadaki en tehlikeli hastadır. Mağara sahnesi de tamamen Andrew’ın hayal ürünüdür. Rachel ile konuştukları, kendi yarattığı oyunu doğruluyordu.

Final: “Hangisi daha kötü olurdu? Canavar olarak yaşamak mı yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi?”

Andrew öğrendiği şeyler üzerine bayılır ve hastane gibi bir yerde uyanır. Kafasında, gerçeklerden kaçmak için kurduğu dünya yerine artık geçmişi vardır ve iyileşmiştir aslında. Son sahnede Chuck ile oturup muhabbet ettiği sahne de filmin en önemli sahnelerinden biridir. Chuck, Andrew’ın ne durumda olduğunu yoklamak adına bir kaç soru sorar ancak “Bu adadan kaçmalıyız. Bu adada çok kötü şeyler oluyor.” diye cevap verir Andrew. Chuck doktor, işaret verir ve umutsuz şekilde lobotomiyi uygulaması için emir verir. Buraya kadar Andrew’ın hala hasta olduğunu düşünürüz biz de ve doktorun verdiği son şans da işe yaramamıştır. Ancak Andrew’ın söylediği son cümleye kadar… “Hangisi daha kötü olurdu? Canavar olarak yaşamak mı yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi?”. Aslında bu sözden Andrew’ın artık hasta olmayıp iyileştiğini ve doktorun son çabasının sonuç verdiğini görürüz aslında. Ama Andrew, geçmişi ile canavar olarak kalmaktansa lobotomiyi uygulatarak geçmişini silmek ister. Yani en sonunda Andrew’da onlara karşı bir oyun oynamıştır.

Shutter Island filmi çıktığı günden beri hala üzerine tartışılmakta ve bu yazdıklarımın dışında daha onlarca ayrıntı içeren bir başyapıttır. Elimden geldiğince bazı kafaya takılan soruların cevabını gidermek ve benim de filmde bulduğum ayrıntılara yer verme ihtiyacımdan dolayı yazma gereği duydum. Siz de Shutter Island’ı dikkatlice izlerseniz muhtemelen diğer ayrıntıları fark edebilirsiniz.

Son olarak filmin en iyi Soundtrack’ini buraya bırakayım. Film ve yazı sonrası dinlemesi keyifli olur.

On The Nature Of Daylight

--

--