Elif Ecem Nalcı
Her Çocuk Bir Birey
3 min readOct 6, 2020

--

Çocuklara Ölümü Nasıl Anlatmalıyız?

İllüstrasyon: Melike Çıtak (Kasım 2020)

Bir çocuğun ölümü algılama şekli ve bizim ona ölümü anlatma biçimimiz, çocuğun gelişimsel özelliklerine, kişilik yapısına, yaşına göre değişebilir. Kayıp, yas ve matem süreçleri yine bu konular etrafında şekillenmektedir. Sağlıklı bir şekilde tamamlanan bu süreçlerden sonra çocuk ve birey hayatına devam ediyorsa bir davranış bozukluğundan söz edilmez ve bütünleşme sağlanmış olur.

Gelişim süreçlerine göre ölümü algılama şu şekildedir:

0–2 yaş grubu: Bu yaş döneminde bebek dış dünyayı bakım veren kişi aracılığıyla algılar. Yani ölen bakım veren kişi değil ise bebek dışarda gerçekleşen ölümü anlayamaz. Ancak bakım veren kişinin duyguları bebeğe yansıyabilir ve bebek, bakım veren kişi aracılığıyla farklı duygular deneyimleyebilir.

2–5 yaş grubu: Bu dönemde çocuklar ölümü geçici ve kişiye özgü olarak algılarlar. Okul öncesi çocuğun zaman kavramı gelişmediği için ölümün geleceği etkileyeceğini anlayamazlar. Ölüm onlar için geçicidir, ölen kişi geri gelecek gözü ile bakarlar. Ancak 4–5 yaşına geldiğinde zaman kavramı anlaşılır ve ölümün sonsuza dek olması kavranabilir.

6–11 yaş grubu: Bu dönemde çocuk artık zaman ve ölüm kavramlarını tam olarak tanır. Ölüme verilen tepkiler yetişkinler gibidir, onlarda üzülür ve yas süreci yaşarlar. Ayrıca ölüm nedir sorgulamaları ve merak genelde bu yaşlarda başlar.

Ergenlik dönemi: Bu dönemde çocuk artık ölümü kavramış ve onun felsefi yanını sorgulamaya başlamıştır. Özellikle yaşamın anlamı sorgulanır ve bu dönemde yetişkinler tarafından dinlenmek çok önemlidir (Yıldız, 2004).

Çocuklara hayatın gerçeği olan ölüm kavramını anlatmak, çocuğun yaşına, bireysel özelliklerine, geçmiş deneyimlerine göre şekillenir. İlk olarak çocuk çevresini iyi gözlemleyen, etrafındaki olayları algılayabilen ve bunu içsel olarak yansıtan bir yapıya sahiptir. Bu nedenle ölümü sosyal çevreden görür ve bilir. Çocuğun bu konuya ilişkin merakına açık ve dürüst bilgiler vermek, onun kafa karışıklığı yaşamamasını sağlamak önemlidir. Ayrıca, çocuktan bu konuyu gizlemek, konuşmaktan kaçmak onun için endişe verici bir deneyim olabilir. Aslında ölümü anlatırken yapıtaşımız çocuğumuzu tanımak ve onun kapasitesine göre bilgiler sunmaktır. Örneğin kaygılı bir çocuğumuz var ise anlattığımız şey onda daha fazla kaygıya sebep olmamalıdır. Burada yetişkin olarak bize düşen şey kuşkusuz cevaplar, şaşkınlık içermeyen, basit ve kesin anlatımlar yapmaktır.

Biz Ne Yapmalıyız?

· Ölüm anlatılırken kendi çocuğumuzu tanımalı, gelişimsel süreçlerin özelliklerini dikkate almalıyız. Örneğin, soyut kavramı algılama yeteneği henüz gelişmemiş çocuğa soyut kavramlar ile ölümü anlatmamalıyız.

· Açık, anlaşılır ve dürüst bir dil kullanmalı, yolculuğa çıktı, geri gelecek, bizi yukarıdan izliyor gibi çocuğun algılama kapasitesini aşan, gerçeklik içermeyen cümleler kullanmamalıyız.

· Ölüm uyku, hastalık ve yaşlılık kavramları ile ilişkilendirilmemelidir. Böyle bir ilişkilendirme olursa çocuk uyumak istemeyebilir, sadece yaşlı insanların öleceğini düşünebilir. Bu yüzden ölümü anlatırken uyku, dinlenme, yaşlanma gibi kavramlardan kaçınılmalıdır.

· Hayattan ve somut örnekler konuyu daha iyi anlamasına yardımcı olabilir. Örneğin kedi öldü artık miyavlayamayacak ve mama yiyemeyecek ve daha fazla büyümeyecek gibi hayattan ve biyolojik cümleler kafa karışıklığı yaşanmasına sebep olmaz.

· Çocuğun anlayamayacağı soyut kavramlar kullanmaktan kaçınılmalıdır. Örneğin, yukarıdan bizi izliyor, Allah onu yanına aldı, o şimdi göklerde veya bulutlarda gibi cümleler çocukta korku yaratabilir, dini inancı var ise Allah’a/Tanrı’ya kızgınlık duyabilir. Çocuk her an izleniyorum telaşına kapılır ve bu cümleler durumu daha da karışık bir hale sokar. Direkt ve net bir şekilde öldü kavramını kullanmak kafa karıştırıcı olmayacaktır.

Sonuç olarak, kendi çocuğumuzu iyi tanımalı, bu sürecin bireysel olduğunu bilmeli ve durumu ona göre şekillendirmeliyiz. Ölümü gayet yalın ve dürüst bir şekilde anlatmalı, çocuğun kafasını karıştıracak cümlelere yer vermemeli, onunda yas ve matem süreci geçireceğini unutmamalı ve ona zaman tanımalıyız. Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesi için alan yaratmalıyız. Ölüm konusunda çocukların daha iyi anlamasını sağlayan ve ölüm temasını anlatan kitaplardan yardım alabiliriz. Çocuktan ölümü saklamamalı, net ve doğru biçimde bu gerçeği ona anlatmalı ve süreci devam ettirmeliyiz.

Bir kitap önerisi: Çok Sevdiğim Bir Yakınımı Kaybettim — Marge Eaton Heegaard

Kaynakça

Pettle, S., & Britten, C. (1995). Talking with children about death and dying. Child Care Health Development, 395–404.

Yıldız, A. (2004). Çocuk, Ölüm ve Kayıp. Sosyal Bilimler Dergisi, 125–144.

--

--