Annem ve Babam Benim Yüzümden Mi Boşanıyor?

Duru Fidan
Her Çocuk Bir Birey
5 min readJan 20, 2021
İllüstrasyon: Melike Çıtak

Anne, baba ve çocuklardan oluşan aile yapısı çocuğun sosyal uyumu ve ruhsal gelişimi açısından önemlidir. Ancak bu aile birliği; mutluluk, sevgi ve güven gibi duygularla pekişmediği zaman anlamını yitirmektedir. Aile birliğinin devamlılığını destekleyen bu olumlu duygular ise ebeveynlerin ilişkisi ve uyumuna bağlıdır. Eşler arasında yaşanan geçimsizlik ve anlaşmazlıklar tüm ailenin, dolayısıyla çocuğun mutsuzluğuna neden olur.

Boşanma nedeniyle çocukta gelişebilecek sorunlardan korkarak ne pahasına olursa olsun evliliği sürdürmeye çalışan çiftler vardır. Ancak, çocuk için yalnızca ebeveynleriyle yaşamak değil aile bireylerinin huzuru da önemlidir. Anne ve babasının mutlu olmadığı bir aile ortamının çocuğa zarar vermediğini düşünemeyiz. Bu yüzden; evliliklerinin daha fazla sürmeyeceğini düşünen eş ya da eşler boşanma kararını alırken, bunun öncelikle kendi hayatları ile ilgili bir karar olduğunu düşünmelidir. Unutulmamalıdır ki, boşanmak da evlenmek kadar doğal bir süreçtir.

Çocuklar için yıpratıcı olabilen ebeveynlerin boşanması durumu, süreç içerisindeki yanlış tutumlar ile daha yıpratıcı hale gelebilir. Boşanmadan önce ve boşandıktan sonra bazı ebeveynler, eşleriyle olan anlaşmazlık ve gerginlikleri çocuk üzerinde yaşayarak; öfke ve kızgınlıklarını çocuğu kendisine yaklaştırarak atmaya çalışabilir. Kendinin ideal anne veya baba olduğunu çocuğa göstermek için abartılı davranışlarda bulunabilir. Karşı tarafı devamlı kötü gösterme ve suçlama çabasında bulunabilir. Örneğin; anne, babanın çok kötü bir insan olduğunu ve eviyle ilgilenmediğinden bahsedebilir, baba da aslında evi terk etme sebebinin anne olduğunu söyleyerek anneyi suçlayabilir. Bunun gibi durumlar çocuğun zihnini karıştırır ve çocuk zaten zedeleyici olan ebeveynlerin ayrılması durumu daha da içinden çıkılmaz bir hal alır.

Çocuğun boşanma sürecini algılayışı ve vereceği tepkiler gelişim düzeyine göre şekillenir. Okul öncesi dönemdeki (0–5 yaş) çocuk için boşanma, yalnızca fiziksel bir ayrılık olup geçicidir. Çocuk, eşlerin birbirlerine karşı olan olumsuz hislerini kavrayabilecek bilişsel yetkinliğe sahip değildir. Boşanma, çocukta şaşkınlık ve endişe yaratır, ne olup bittiğini anlamakta zorlanır. İlkokul dönemindeki çocuk için boşanma, sonuçları bilinen bir süreçtir. Çocuk, ebeveynleri arasındaki duygusal bağın kopuşunun bilincindedir. Anne ve babasına karşı değişken duygular besleyebilir. Kimi zaman annesini, kimi zamanda babasını suçlayıcı tavırlar sergileyebilir. Bu yaş grubundaki çocuk ayrılığın sebebinin kendisi olduğunu düşünerek kendisini de suçlayabilir. Ancak yaş ilerledikçe süreci ebeveynlerinin açısından değerlendirebilir ve suçluluk hissi azalır. Boşanma, asıl anlamıyla ergenlik döneminde kavranabilir. Ergen; geleceğiyle ilgili kaygı yaşar, anne ve babaya karşı farklı duygular hisseder. Olayı hem annesinin hem de babasının penceresinden değerlendirmeye çalışır. Boşanma sonrası ailedeki sorumluluk ve rol dağılımı ile ilgilenir.

Bazı ebeveynler ayrılma veya boşanma düşüncelerinden çocuğa bahsetmenin gereksiz olduğunu, kararı kendileri aldıklarından dolayı bu konunun çocuğu ilgilendirmediğini düşünürler. Boşanma kararı eşler tarafından alınır ancak çocuğun, anne ve babasının bu kararından haberdar olması gerekmektedir. Aksi halde, çocuğun sabah uyandığında annesinin evde olmaması veya okuldan eve geldiğinde babasının artık eve gelmeyeceğini öğrenmesinin yıkıcı etkisini tahmin edebilirsiniz. Zaman zaman ebeveynler boşanmayı gizlemek için çeşitli bahaneler öne sürebilirler. Babanın başka bir şehre çalışmaya gittiği ya da annenin hastalığı nedeniyle hastanede yattığı gibi açıklamalar çocuğun zihnini bulanıklaştırır ancak gerçeği öğrenmesini engellemez. Bu tür açıklamalar çocuk ile ebeveyni arasındaki güven bağını derinden sarsar ve ilişkiyi zedeler. Boşanma kararını mümkünse ebeveynler beraber çocuğa açıklamalıdır. Boşanmanın nedeni fazla detaya inilmeden ve karşılıklı suçlamalara girmeden gelişim düzeyine uygun biçimde çocuğa anlatılmalıdır. Bu noktada çocuk sorular sormak isteyecektir, çocuğun soruları sabırla dinlenip dürüstçe cevaplanmalıdır.

Çocuk ebeveynlerinin boşanacağını öğrendiğinde; ‘Ben ne olacağım?’ sorusunu sorar. Öncelikle kendisiyle ilgili kaygılanır ve durumunun ne olacağı konusunda yoğun merak duyar. Merakını giderebilmek için ebeveynleri soru yağmuruna tutar. Bundan sonra ne olacaktır? Kiminle birlikte yaşayacaktır? Arkadaşlarından ve okulundan ayrılacak mıdır? Bir daha anne ya da babasını görebilecek midir?

Anne ve babasının boşanma kararını öğrenen çocuk, aşağıdaki sorulara cevap arar:

Şu anda yaşadığımız evden kim gidecek?

Çocuğa bundan sonra yaşayacağı evle ilgili bilgi verilmeli ve soruları cevaplanmalıdır. Evden hangi ebeveyninin ayrılacağı açık bir dille ifade edilmelidir. Çocuk, doğal olarak bundan sonra kiminle yaşayacağını da bilmek isteyecektir. Çocuğa kiminle yaşayacağı dürüstçe söylenmelidir. Boşanma durumu mümkün olduğu kadar çocuğun hayat düzenini etkilememesi gerektiği için mecbur kalmadıkça, çocuk yaşadığı evinden ayrılmamalı ve yaşam rutinini devam ettirmelidir. Evden ayrılan ebeveynin yeni evinde de çocuk için ayrılan bir alanın olması gerekir. Bu sayede çocuk evden ayrılan ebeveyninin hayatından tamamen çıkmadığı mesajını alacaktır. Ebeveyninin yaşadığı yerde de kendisine ait bir yaşam alanı olduğunu gören çocuk; kendisine karşı sorumluluklarını, sevgisini, ilgisini devam ettireceğini anlayarak kaygısı önemli ölçüde azalacaktır.

Evden giden annem babam nerede yaşayacak?

Çocuğun merak ettiği konulardan biri de, yaşadığı evden ayrılan ebeveynin nerede yaşayacağıdır. Çocuk, evden ayrılan ebeveyninin evsiz kalacağı konusunda endişe duyar. Açık bir dille anne veya babanın nerede ve kiminle hayatını sürdüreceği çocuğa anlatılmalıdır. Evden ayrılan birey hakkında çocuğun hissettiği kaygı giderilmelidir.

Annem ve babam neden ayrılıyor?

Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun şekilde ayrılığın sebepleri açıklanmalıdır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, çocuğa bu konuyla alakalı söylenecekler kadar söylenmeyecekler de önemlidir. Çocuğa bilmesi gerekenden fazla bilgi yüklemek ve henüz anlamlandıramayacağı detayları anlatmaya kalkışmak onun zihnini bulandırarak sıkıntısının artmasına neden olur. Konuşma esnasında keskin ifadelerden kaçınılmalı, daha genel ifadeler kullanılmalıdır. Örneğin; ‘Baban başka biriyle yaşıyor.’ diye açıklamaya başlamak çocuğun bu duruma odaklanmasına ve sonraki konuşmalara kulak vermemesine neden olabilir. Babanın başka biriyle yaşaması durumu, daha sonraki konuşmalarda açıklanmalıdır. Boşanmanın nedenleri anlatılırken diğer ebeveyni suçlayıcı söz ve tutumlardan kaçınılmalıdır. Çocuğun bir tarafı tutmasını sağlamaya yönelik söz ve davranışlar, ebeveynine karşı düşmanca davranışlar içine girmesine neden olabilir. Aslında çocuk, her iki ebeveynini de sever ve özdeşim kurar. Sevdiği kişiler hakkında düzenlenen bu tür suçlayıcı ifadeler her şeyden önce çocuğun kendi duygu ve düşüncelerini olan güvenini incitir. Ancak tüm bunlardan, çocuktan gerçeklerin saklanması gerektiği anlamı çıkmaz. Çocuğa gerçekler muhakkak söylenmelidir ama bunun zamanı konusunda aceleci davranılmamalıdır. Söylenmez ise çocuk süreç içerisinde mutlaka gerçekleri öğrenecektir. Bu noktada önemli olan abartılı ve duygusal yaklaşımlardan kaçınmaktır.

Ben neden annemle/babamla yaşayacağım?

Çocuğun birlikte yaşayacağı ebeveyn, çocuğa kendisiyle kalacağını açıklarken ”Ben seni daha fazla seviyorum, sana daha iyi bakarım.” gibi cümlelerden kaçınmalıdır. Bağımlılık, fiziksel ve cinsel istismar gibi durumlardan kaynaklanan boşanmalarda bu öneri hariç tutulmalı, çocuğun sizinle güven içinde yaşayacağı ve kendisine herhangi bir zararın gelmeyeceği mesajı verilmelidir.

Bir daha annemi/babamı göremeyecek miyim?

Özellikle okul öncesi dönem çocukları sık sık bir daha anne ya da babasını görüp göremeyeceği hakkında sorular sorar. Çocuğun evden ayrılan ebeveynini ne sıklıkla göreceği eşlerin karşılıklı anlaşması veya mahkeme kararı ile belirlenmektedir. Ancak ideal olan, çocuğun istediği zaman ebeveynini görebileceği ortamı sağlamaktır. Bu ortamı sağlamak mümkünse, çocuğa istediği zaman anne ya da babasını görebileceği söylenmeli ve kaygısı giderilmelidir. Çocuğa bu konuda net ve doğru olmayan bilgiler verilmemelidir. Ayrılık sonrası en kısa zamanda çocuğun evden ayrılan ebeveyni ile vakit geçirmesi için uygun ortam ve zaman sağlanmalıdır. Çocuk birlikte yaşamadığı ebeveynini ne sıklıkla göreceğini önceden mutlaka bilmelidir. Çocuğun “Cumartesi sabahı babam beni alır.” düşüncesi olmalı, beraber geçirilecek zaman mümkünse belirli periyotlara bağlanmalıdır. “İşim biterse seni alırım.” gibi çocuğa belirsiz hissettiren yaklaşımlardan kaçınılmalıdır.

Şimdi bana ne olacak?

Boşanma sonrası süreçte çocuklar kendi gelecekleri konusunda endişe yaşarlar. Hayatının bundan sonraki kısmında neler olacaktır? Aynı okula devam edebilecek midir? Eski arkadaşları ile vakit geçirebilecek midir? Aile büyükleri (nine, dede, teyze, amca) ile görüşecek midir? Çocuğun bu tarz soruları yanıtsız bırakılmamalıdır. Özellikle yaşadığı evden ayrılması gerektiği durumda; çocuk için ebeveyn ile yaşadığı ayrılığa arkadaşları, öğretmenleri ve evi de eklenince süreç daha zor hale gelecektir. Evinden ayrılan çocuğun oyuncaklarını, bağlandığı ve sevdiği eşyalarını yanında götürmesine izin verilmelidir.

Annem/babam geri gelecek mi?

Çiftler arasında yaşanan her ayrılık, boşanma ile sonuçlanmayabilir. Boşanma ile sonuçlanmayan ayrılıklarda ilişkinin geleceğini öngörmek pek kolay olmaz Çocuğun, evliliğin geleceği hakkındaki sorularını yanıtlarken olasılıkları unutmamalıdır. Ayrılığın süresi ve sonraki süreçte boşanmanın olup olmayacağı hakkında net bir fikriniz yok ise çocuğa kesin mesajlar veren yaklaşımlardan kaçınmalısınız.

Kaynakça

Öztürk, M. (2007). Çocuk psikiyatrisi. Uçurtma Yayınları. İstanbul.

Yavuzer, H. (2016). Çocuk psikolojisi. Remzi Kitabevi. İstanbul

--

--