Çölde bir damla suyun hikayesi

Mustafa Olgun
Oradaydık
Published in
5 min readMay 18, 2017
Afife bebek, annesi ve kardeşi ile 90 km yolu yürüyerek Bay Hastanesi’ne ulaştıklarında beslenme yetersizliği sebebiyle vücudunda ödem oluşmaya başlamış. Bütün çocuklar halsiz ve çaresizlik içinde yatarken o elleri göğsünde sancılar içerisinde kıvranıyordu. Annesi kardeşi ile ilgilenirken ara ara onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Vücudunda oluşan yaralar ve çektiği acı Somali’nin kaderinin kısa bir özeti gibiydi. Görevimiz bitirip döndüğümüzde zihnimde Afife bebeğin kıvranışları ve gözyaşları kaldı.

“Çatışmalar günden güne yoğunlaşıyordu. Tek yapabileceğim Beydaba’dan çekilen askerlerle Mogadişu’ya ulaşmaktı. Eşimi ve çocuklarımı daha sonra şehirden çıkartabilirdim. Uzun yolculuğun ardından başkente ulaştığımızda 900 dolarım vardı. Şehirde faaliyet gösteren yardım kuruluşlarından birisi ile ailemi yanıma aldırmak için görüştüm. Onlar yanıma ulaşmadan kalp hastası olan oğlumun tedavisi için İtalya’ya vize başvurusu yapmıştım. Milletvekili olduğum ve oğlumun acil hasta olması sebebiyle onay alabildim. Bilet ve vize işlemlerini tamamladığımda sadece 50 dolarım kalmıştı. İtalya’ya ulaştığımızda yapacak hiç bir şeyim yoktu. Almanya’ya mülteci başvurusu yaptım. Bu ayrılık altı yılın sonunda alışık olmadığım bir iklimde bitmek bilmeyen ağrılar ile tamamlandı. Artık yaşlanmaya başlamıştım. Çocuklarım Almanya’da kalırken benim için vatanıma dönmek en iyi seçenekti.”

Yusuf’la İHH’nın acil yardım çalışmaları fotoğraflamak için gittiğim Somali’de tanıştım. Bütün yaşadıklarını kısacık ve olağan şekilde anlatıyordu. İç savaş sırasında terk etmek zorunda kaldığı evini ülkesine dönünce otele dönüştürmüş. Şimdi geniş avlusunda baş başa kaldığımız bu otel bölgeye gelen yardım çalışanlarına hizmet veriyor. Aslına bakarsanız yardım amacının dışında, kimsenin yolu bu topraklara düşmeyeli uzun zaman olmuş.

6 milyon insan ölümle karşı karşıya

Kavurucu sıcağın altında günlerdir mülteci kamplarını ziyaret ediyoruz. Sabahları ilk işimiz tankerlerle su dağıtımı yapmak. Daha sonra belirlenen ailelere gıda paketleri ulaştırılıyor. Akşam olup otele ulaştığımda çölde kurulmuş kamplardan topladığım tozdan arınmaya çalışıyorum. Çöl kumu vücudumdan akıp giderken kamplardaki zorlu yaşam şartlarını daha iyi anlıyorum. Binlerce aile hala bu kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.

Somali 6 yıl aradan sonra tekrar kuraklığa bağlı bir krizle karşı karşıya. 12 milyon nüfuslu ülkede 6 milyon insan ölümle karşı karşıya. 2011 yılında yaşanan ölümcül kuraklık sonrasında binlerce insan hayatını kaybetmişti. Henüz 2011 krizinin etkileri tam olarak atlatılamamışken ülke yeni bir krizin eşiğinde. Kurak geçen yağmur sezonları sonrasında birçok su kuyusu kurudu. Hayvanları ölmeye başlayan aileler köylerini terk ederek 40–50 km yolu aşıp şehir merkezlerine yakın mülteci kamplarına gelmeye devam ediyor. Bu zorlu yolculuk bitip bir mülteci kampına ulaştıklarında asıl yaşam mücadelesi başlıyor. Kamplarda ilk iş bir yaşam alanı oluşturmak. Çalılarla yapılan çadır iskeleti onlarca parça kumaştan yama ile tamamlanıyor. Çocukların güneşten ve tozdan bir nebze olsun korunması için yapılan bu küçük çadırlarda 5–6 kişi bir arada yaşamak zorunda.

Fatıma teyzeyle bu mülteci kamplarından birinde karşılaştım. Sabah kampa ulaştığımızda herkes su tankerini bekliyordu. Sarı bidonlar sıraya dizilmiş, çocuklar kalabalık arasında koşturuyordu. Kavurucu sıcağın altında su dağıtımı başladığında Fatıma teyze dikkatimi çekti. Bir kaptan su içiyor ve etrafındakilere ikram ediyordu. Suyla buluşma anı beni çok etkilemişti. Yanına gidip tanışmak istedim. En son temiz suyu ne zaman içtiğini sorduğumda uzun bir sessizliğin ardından hatırlamadığını söyledi.

Beydaba’nın Gözü

Fatıma teyze ve binlerce mültecinin Beydaba şehrine gelmesinin sebebi hala canlılığını koruyan su kuyularının olması. Şehrin en önemli noktası Beydaba’nın gözü olarak anılan su kaynağı, sömürge döneminden itibaren binlerce insana hizmet vermeye devam ediyor. Burası adeta şehrin atar damarı hiç durmadan su dağıtımı devam ediyor. Muhammed kuyunun teknik işlerinin sorumluluğunu üstlenmiş. Yanına gittiğimde yaptığı işin gururuyla çalışma alanını tanıtıyordu. Eski boş bir yapının içinde birisi bozulmuş birisi çalışan iki motor vardı. Muhammed üstü başı yağ içinde bir yandan kuyunun bozulan motorunu tamir ederken diğer yandan depolar boşalmadan yukarıya su pompalamaya devam ediyordu. Onlarca su taşıyan eşek kuyrukta beklerken deposunu dolduran suyu satmak için yola çıkıyor. Gün boyu yapılan bu seferlerle akşam eve 2–3 dolar götürebilecekler.

Yeni krizler önlenebilir

Somali’de yaşanan savaş ve çatışmalar ardından güçlü bir merkezi hükümet kurulamaması alt yapının gelişmesini olumsuz etkilemiş. Kuraklık dönemlerinde su kaynakları kurumaya başlayınca insanlar için tek seçenek daha büyük şehirlere göç etmek. Genellikle elle kazılan yüzeysel su kuyularıyla yaşam devam ettirilmeye çalışıyor. Aslında planlı olarak yapılacak derin su kuyuları özellikle kuraklık dönemlerinde yaşanan krizin önlenmesinde en etkili çözümlerden birisi olabilir. Bu konuda örnek sayılabilecek İHH’nın inşa ettiği derin su kuyuları 150–200 metrelik artezyen sondaj çalışması ve su analizleri yapılarak faaliyete geçiriliyor. Çıkartılan su saklanması ve aktarımı için 9 metre yükseklikte bulunan 40 tonluk beton depolara aktarılıyor. Enerji sağlanması için güneş panelleri ve jeneratör odası inşa ediliyor. Tarım arazilerine sulama için su hattı çekimi ve hayvanlar için 3 farklı boyutta yalak yapımı ile tamamlanan proje bölgedeki 10 bin kişiye hizmet verebiliyor.

Bereketli topraklar

Somali kuraklık denilince ilk akla gelen ülkelerden olmasına rağmen sanılanın aksine oldukça verimli topraklara sahip. Yıl içinde birçok kez hasat alınabilecek bir iklime sahip olan ülkede tarım arazileri ekilemiyor. Ekim yapılsa bile bölge dışına ürün gönderip satmak imkansız olduğu için birçok tarım arazisi kullanılmıyor. Su kuyusu ve kaynağının olduğu araziler Afrika’nın bereketini gözler önüne seriyor. Bölgedeki verimli bahçelerden birindeyiz etrafımız limon ağaçlarıyla çevrili tarlalarda mısır, domates, biber, karpuz ekimleri yapılmış. Yerin sahibi olan Ali amcanın diğer tarlalarındaki su kuyuları kurumuş ama bu tarladaki doğal kaynak suyu hala canlılığını korumaya devam ediyor. Komşularının deve, inek ve keçilerinin buradan ücretsiz istifade etmelerine izin vermiş. Ayrıca mülteci kamplarına da su taşınarak dağıtım yapılıyor.

Koleradan ölümler devam ediyor

Kampların çoğunda tuvalet bulunmuyor. Hijyen konusunda sıkıntılara sebep olan bu durum yüzünden kolera salgını başlamış. Aslında önlenmesi ve tedavisi oldukça basit olan bu hastalık yüzünden ölümler yaşanıyor. Şehirdeki hatta eyaletteki tek hastanede olan Bay hastanesinde sadece iki doktor var. Hastanenin 80 kişilik olan beslenme bölümü 150 kişiye kadar artırılmış ve birçok çocuğun tedavisi hastane bahçesinde ince yataklar üzerinde yapılıyor. Şimdiye kadar sadece çadır dağıtımı gerçekleştiren Birleşmiş Milletler’in yardım bütçesinin büyük bir çoğunluğunun operasyon masraflarına gittiği görülüyor. Ayrıca saha çalışması yapmadan yayımlanan raporlarında ölüm sayıları sadece hastane kayıtlarını gösterirken onlarca çocuk ve yetişkin kamplarda ölmeye devam ediyor.

Bu yazı ilk olarak 14 Mayıs 2017 günü Yenişafak Pazar ekinde yayınlandı.

--

--