Google Oyun ve Uygulama Akademisi Hikayem

Hikmet Topak
Oyun ve Uygulama Akademisi

--

Merhabalar efendim merhabalar. Bugün sizlere bir süre peşinden koştuğum ve sonradan içinde bulunduğum bana göre 21. yüzyıl üniversitelerinden biri Google Oyun ve Uygulama Akademisi’ni anlatacağım.

Her Şeyin Başlangıcı

Ben Marmara Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği okuyan ve kendinden binlerce olan bir öğrenciyim. Malumunuz yazılım sektörü son dönemlerde özellikle de pandemiden sonraki dönemde çok fazla tercih edilen bir alan haline geldi. Udemy’den kurs takip eden, youtube’dan video serileri izleyen onlarca, yüzlerce hatta binlerce insan kendini sektörün içine atabildiğini gördü. Bu durumun iyi yanları olduğu gibi kötü yanları da yok değil tabi ki de. Ben ve benim gibi birçok -sektör tabiri ile freshman- kişi de sadece okulun bu ortamda yeterli olmayacağına, bilgisayar bilimleri okumanın bizleri diğerlerinin önüne çok da atmayacağına inandığımızdan alternatif eğitim modelleri ve CV’mizde şık duracak eğitimleri aramaya başladık.

Ben okulumda ingilizce hazırlık okurken ve nereden nasıl bir eğitime katılsam da bir adım öteye gitsem derken -tabi ki de bu uğurda beni daha ileriye iten YetGen’in adını anmasam olmaz- Google Oyun ve Uygulama Akademisi’ni gördüm. İlk görüşte aşk mıydı bilinmez ama çok fazlaca beni kendine çektiği bir gerçek. Her ne kadar hevesli hevesli web sitelerine gitsem de kavuşmamız için biraz daha zamana ihtiyacımız varmış.

Senin Olan Seni Bulur

Koskoca bir yıl geçti yepyeni bir dönem başladı benim için. Artık düzenli yazılım dersleri alan ve bu alanın bir hobiden daha çok şey ifade ettiği insanlardan biriydim. Çok fazla şey öğrenmiştim ancak bu öğrendiklerim okyanustaki bir damla kadar bile etmeyebilirdi. Avantajım ise bunun farkında olmak ve sürekli uğraşmaya çabalamamdı. Okul kulübünde aktiflik ve komite liderlikleri, etkinlikler organize etmek, insanlarla sürekli bir arada olmak… Bunlar güzeldi ancak teknik yönümün de gelişmesi gerekiyordu. Tam da bu zamanlarda Akademi tekrardan kayıt zamanı geldiğini duyurdu.

Çok adımlı bir başvuru süreci gerçekleşti. Gerçekten üstüne düşünme gereken açık uçlu sorular ve video mülakat. Tüm bunları başarıyla geçtikten sonra çok güzel mail ile hoş geldin mesajları… Akademi gerçekten işini ciddiye çok aldığı için çok fazla mail ve açıklayıcı bilgiler düzenli olarak gelmeye başladı. Artık düzenli aralıklarla maillerimi kontrol eden ve bunları kategorileyen biri oldum.

Bunlar çok güzel olsa da yanında güzel bir soru da getirdi. PEKİ BEN NE SEÇECEĞİM? Adından da anlaşılacağı gibi akademinin iki kanadı vardı. Oyun ve Uygulama.

Oyun sektörü çocukluğumdan beri aşina olduğum ve meraklı şekilde üstüne uzun uzun düşündüğüm bir alan. Hangimiz merak etmedi ki zaten? Uygulama alanı ise bambaşkaydı. Günün neredeyse her saatini geçirdiğimiz şeylerden bahsediyorum. Çalışmak, verimli olmak, eğlenmek… Telefonun organımız sayılması için çokça neden olduğu aşikar. Bu derin ikilem biraz maddi biraz da manevi bir hâl alınca uygulamayı seçmeye karar verdim. Evet artık Mobil Programcılık için ilk adımımı atmıştım ve devamını merakla bekliyordum.

Okul Dört Duvarı Kaplı…

Bazen bazı geceler yaptığınız işte dolayı uyuyamıyor ve sadece oturup acaba değer mi diye düşünüyorsanız büyük ihtimalle doğru yoldasınız demektir.

Akademi dışarıdan bakıldığında harika olsa da bu harikalığın bir bedeli var. O da tabi ki de burada olmanın hakkını vermek. Akademi “Slack” denilen bir konuşma programı kullanıyor. Discord’un iş versiyonu gibi olan bu Slack kanalı başlayan herkes için çok yeniydi ve alışılması gereken bir şeydi. Akademinin iyi yanlarından bir tanesi sizi bekleyen zorlukları önceden görmesi ve bunlar için size yardımlar sunması. Slack’i anlamak evet zaman alacaktı ancak orada her sorumuza yanıt veren ve yardımcı olmak isteyen bir teknik ekip çalışıyordu. Bu teknik ekip sorularımız ne kadar saçma olsa da hatta aynı soru çokça sorulsa da hepsini düzenli ve imtiyazlı bir şekilde yanıtlıyor bizleri soru işaretleri içinde bırakmıyordu.

Akademinin içindeyseniz çalışmanız gerekiyor çünkü programı gerçekten ağır. Sizlere Coursera’dan “Google Proje Yönetimi” kursunu ücretsiz bir şekilde tanımlıyor -ki bu kurs oldukça pahalı bir kurs- ve bunu haliyle belli periyotlar dahilinde bitirmenizi bekliyorlar. Bu kurs bence akademinin en güçlü ve en eğitici ayağı oluyor. Çünkü Google çalışanları veriyor bu kursları. Kendi tecrübelerini ve projelerini anlatıyorlar. 6 adımdan oluşan bu kursu en geç 6 ayda bitirmemizi bekliyor Akademi. Ancak bunu öyle plansız bir şekilde yapmıyor. Her ay bitirmemiz gereken konular belli ve bunları ne zaman bitirmek istediğin sana kalmış. İstersen düzenli bir öğrenci ol ve günü gününe izle, istersen ilk günden otur bitir ya da klasik bir öğrenci gibi son güne bırak. Hepsi senin tercihin. Yeter ki öğren ve bitiş zamanına yetiştir.

Akademinin bir diğer ayağı da “Girişimcilik Eğitimleri” . Bu eğitimler 4 ana başlık altında inceleniyor. Bunlar: Temel Girişimcilik, Girişimciler için Hukuk, Girişimciler için Finans, Girişimciler için İK. Bütün eğitimleri alanında uzman kişiler veriyor. Bütün bu eğitimleri izlemiş biri olarak benim favorim bu kısımda Temel Girişimcilik kısmı oldu. Oradaki 2 girişimcinin hikayeleri, tecrübeleri ve konuya dair uzmanlıkları hem dinlenme açısından hem de takip etme açısından oldukça güzeldi.

Akademinin seçime bağlı bir ayağına geldi sıra: İngilizce eğitimi. Bu kısım zorunlu değil ve başvuru zamanında seçenler için tabi tutuluyor. Genel bir İngilizce eğitimi verildikten sonra daha çok sektörden metinlerin okunması ve buradaki kalıpların, kelimelerin çalışmasını yapıyor hocamız. Ben bunu seçen biri olarak bu eğitimi faydalı buluyorum. Seçmeyen biri çok şey kaybetmiş sayılır mı? Çok da sayılmaz gibi düşünüyorum. Seçerseniz ekstra bir puan alma durumu gibi bir şey söz konusu da değil. Sadece isteyenler ve merak edenler için bir eğitim.

Veee geldik akademinin asıl olayına yanı kodlama kısmına. Burada oyun ya da uygulamadan herhangi birini seçseniz de diğer eğitimleri izleyebiliyorsunuz. Yani uygulama seçtim oyundan tamamen bağımsızsınız gibi bir durum yok. İsterseniz onun da derslerini takip edebilir ve öğrenebilirsiniz. Sadece her ay bitirmeniz gereken kısımlar sizin seçtiğiniz alandan oluyor. Uygulama seçtiyseniz takvimden uygulama alanında yazan yerleri bitirmek zorundasınız.

Oyun içeriğini izlemediğim için üstüne yorum yapmamım çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Sadece arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla hocanın çok kaliteli olduğuna ve piyasadaki en iyi oyun geliştirme eğitimlerinden biri olduğunu biliyorum.

Asıl yorum yapacağım kısım olan uygulamaya gelelim. Eğitim Flutter üzerine. Flutter’ı hem android hem de IOS cihazlarda geliştirme yapmanızı sağlayan ortak bir yapı olarak düşünebilirsiniz. Siz tek bir kod yazarsınız Flutter bu kodu sizin için hem IOS’a hem de Android’e çevirir. Flutter eğitimi Flutter’a Hazırlık bölümü ile başlıyor ve bu kısımda hoca Dart dilini anlatıyor. Burası bir bilgisayar mühendisliği olan bana bile çok ağır geldi ki böyle düşünen çok fazla insan varmış sonradan öğrendim.

Bu kısmı bitirdikten sonra başka bir hocayla Flutter’ın içine giriyorsunuz. Öğrenmesi biraz karışık olsa da ekranda bir şeylerin oluşmaya başlaması çok harika bir his. Ancak belirtmek durumundayım ki buradaki hocanın anlatım tarzı bazı noktalarda bana çok da iç açıcı gelmedi. Kesinlikle kendisi çok şey biliyor ancak formatın kendisinden midir bilinmez karşıya geçmiyor gibi geliyor. Bu kısmı da bitirdikten sonra 0'dan bir uygulama yapma eğitimine giriyorsunuz ve bir uygulamaya başlamaktan bu uygulamayı satış platformlarına koymaya kadar giden bir süreç anlatılıyor.

Hepimiz Birimiz, Birimiz Hepimiz İçin

Akademinin beni en çok etkileyen kısmı ise hem eski bursiyerlerin hem de yeni bursiyerlerin birbirine elinden gelen bütün yardımı hiç çekinmeden yapıyor olması. Ne zaman bir sorunuz ya da sorununuz olsa dakikalar içinde sorununuzu çözecek yardımı akademinin bursiyer kanalından alabiliyorsunuz. Bir keresinde kodumla alakalı bir hata almıştım ve belki de çözümü saatlerce aradım. En sonunda bu sorunu Slack’te paylaştım ve dakikalar içinde benimle aynı sorunu yaşayan birisini bulup çözümü ondan öğrendim.

Bu belki de küçük gibi gelebilir. Ancak buradaki önemli nokta yardım almak değil. Bu yardımı internetten de bulabilirsiniz. Burada önemli olan böyle bir kültürün gelişmiş olması hem de bu kadar yeni bir girişimde. Bu kültürü yaratmak bile yıllar alabilirdi fakat akademi her nasıl yaptıysa herkesi birbirine o kadar sıkı bağlamış ki sorun hepimizin sorunu deyip herkes elinden geleni yapıyor. Bu da sizi büyük bir şeyin önemli bir parçası gibi hissettiriyor ve kendiniz de onlara kendinizden bir şeyler vermek istiyorsunuz. Kendi kendini besleyen ve geliştiren bir ekosistem.

Akademi kendi içinde olduğu kadar dışarıya da aynı hassasiyeti gösteriyormuş. 6 Şubat’ta belki başımıza gelebilecek en kötü felaketlerden biri geldi. Herkesin hem maddi hem de manevi olarak zedelendiği bir dönemdi. O günlerden kalan bir şeyler görmek hâlâ kendimi çaresiz hissettiriyor. Çok yakın arkadaşlarımız, ailelerimiz, kedi ve köpeklerimiz, hayatımız her şey o betonların altında kaldı. Böyle bir anda akademi duygusala kapılmadı. Metanetle oradakiler için çalışmaya başladı. Herkese ulaşılmaya çalışıldı. Mobil programdan anlayan eski ve yeni bursiyerler belli kişiler liderliğinde çok hızlı bir şekilde bir deprem yer tespiti uygulaması geliştirdiler. Bunu görmek ve bunun bir parçası olmak kendimizi biraz olsun daha az kötü hissettirdi.

Ama asıl önemli olan burada o uygulamanın çıkması değildi. Asıl önemli olan buradaki insanların ellerinden geldiği şekliyle ve bildikleri yöntemle yardım etmek için saatlerce uğraşmaları. Hiç tanımadığınız insanlarla gözleriniz sık sık dolarak çalışmak… Bunun ağırlığı ve altından kalkış şekli akademiyi akademi yapan şeydi. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindik ya da birimiz hepimiz, hepimiz hepimiz için…

Bir Şeyde İyi Olmak İstersen O İşi Saatlerce Yapmak Zorundasın

Akademi sadece eğitimi verdik tamamsın demiyor. Sizi öyle 4 şıktan oluşan bir sınava da tabi tutmuyor. Adında da olduğu gibi bu bir AKADEMİ ve bir mezuniyet şart. Mezuniyet öncesi de yapmanız gereken seçtiğiniz alandan bir bootcamp’e katılmak. Bootcamp dahilinde sizden bir mobil program ya da oyun geliştirmenizi bekliyorlar. Bunu tabi ki de tek başınıza değil takımınızla yapıyorsunuz. 1.5 ay süren bu süreç gerçekten ellerimizi kirlettiğimiz ve sonunda bir ürün ortaya koyacağımız süreç. Burada başarılı ya da başarısız olmak kavramları çok farklı. Çalışan ve hedeflere uygun bir oyun başarılı sayılacaktır. Eğer bu süreci tamamlarsanız akademiden resmi olarak mezun oluyor ve çok kullanışlı bir sertifikayı Cv’nize eklemiş oluyorsunuz. Ayrıca şunu da fısıldayayım: Akademi kazananları San Francisco’ya götürüyor. Kazanmak derken neyi kastediyorum peki? Alanında uzman kişiler herkesin yaptığı mobil uygulamaları ve oyunları değerkendiriyorlar. Bu değerlendirme çok farklı açılardan oluyor. Oyun ve uygulama ayrı ayrı değerlendiriliyor ve iki kanattan bir şampiyon çıkıyor. Bir de juri özel ödülü var ki bu da gönüllerin şampiyonu dediğimiz şey oluyor. Bu 3 grup masrafların tamamen karşılandığı bir gezi ile Amerika’ya uçuyor.

Evveet sevgilimi dostum. Kendi yazı tarzımdan çıkarak bu sefer içinde bulunduğum bir işin değerlendirmesini yapmaya çalıştım. Objektif olmaya çalışsam da akademiye duyduğum sevgi belki bazı yerlerde bunun önüne geçmiştir. En iyisini yapmayı denedim. Umarım sizin için hem eğlenceli hem de eğitici bir yazı olmuştur. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu yazıyı yazmamı sağlayan akademime -sahiplendim hemen- de teşekkür ederim.

Edebiyatla kalın….

Hikmet Topak

--

--