Hoşçakal Özgüvenim. Merhaba Özgüvenim.

Sarp Bozkurt
2 min readFeb 1, 2016

--

Şu anda bunu yazıyorum. Ama 1 hafta önce yazmıyordum. Peki ne değişti? Neden oluyor bütün bunlar? Ben aynı ben miyim? Bu 1 haftada ne oldu?

Buraya ilk yazımı yazana kadar çok zorlandım. Neden? Çünkü daha önce yazdıklarımı kimse okumamıştı. Ve korkuyordum. Başarısız olmaktan, beğenilmemekten, “Allah aşkına ne yapıyorsun, ne o yazılar falan!” denmesinden korkuyordum. Ben yazar değilim. Yani işim bu değil. Bu da korkmam için yeterli bir sebepti.

Hayatım boyunca bir şeyleri yapmaktan korktum. Hep bir şeye yetemeyeceğim duygusu yüzünden tıkandım kaldım. Bir şeyler yapma isteğim, içimdeki büyük korkutucu canavar tarafından yok edildi. Bu canavarın adı özgüven. Ve artık meydan okuyorum. Meydan okumanın tek yolu da yapmak. Sonucunu düşünmeden, en doğru zamanı beklemeden sadece yapmak. Ve hepimiz biliyoruz ki en doğru zaman diye bir şey yok.

Kimse bir şeyleri müthiş yaparak doğmuyor. Ve hiçbir şey kendiliğinden çok iyi olmuyor. Zaten denemek, başaramamak ve daha çok çalışmak bu yüzden var. Ama bir şeyleri denemek için biraz özgüven gerekiyor. Özgüvenin içinde çığlıklar atsın, herkesten daha iyi olduğunu vurdukça vursun demiyorum. O başka bir şey. Sadece kötünün çok da kötü bir şey olmadığını söylemesi yeter. Evet buraya yazı yazıyorum. Evet insanlar beğenmeyebilir. Ama ben yazmak istiyorum. Ve sonucunu düşünmeden yazıyorum. Bu yazıyı 10 gün boyunca yazmaya çalışıp, silip tekrar yazabilirim. Böylece bu yazıyı daha iyi hale getirmeye çalışabilirim. Ama daha önceki tecrübelerim bana gösterdi ki ben en iyisini yapmaya çalışırken yolda kayboluyorum, ve hiçbir şey yapmıyorum. Ayrıca yapmaya çalıştığım şeyin en iyiyle uzaktan yakından alakası da yok.

Hep takdir edilmek duygusuyla büyüdük. Okulda birileri takdir alırdı ve bütün okulun önünde bu açıklanırdı. Biz de anlardık ki takdir edilmek güzel bir şey. Ama bize bir şey öğretmeyi unuttular. Başarısız öğrenicler hiçbir zaman okulun ortasına çıkarılıp “Evet bu arkadaş okulun yüz karası. İğrenç bir öğrenci. Keşke öğrenci olmasa.” denmedi. Aslında böyle denmemesinin değerli bir şey olduğu bize öğretilmedi. Bir şeyleri kötü yapabilirsin. Ama bu, bunu yapmanı engellememeli. Bütün sınavlarda sadece 1 tane birinci olacak. Birinci olacağına emin olmadan o “sınava” girmeyecek misin? Girmelisin. Ben bu zamana kadar girmedim. Hiçbir sınavda da birinci olacak kadar iyi değildim. Ama artık girmeye karar verdim ve bu yazıyı yazıyorum.

Hepinizin önünde özgüvenime meydan okuyorum. Bana karşı değil, benim için çalışması adına onu eğitmeye başlıyorum. Bana bir şeyleri yapma demesi için değil, haydi dene demesi için onu değiştirmeye çalışıyorum. Hep yapmaya korktuğum şeyi, yazı yazmayı da bu yüzden inatla deniyorum. Biliyorum ki yalnız değilim. Hepimiz özgüvenimizin bize yaşattığı korkular yüzünden bir şeyleri yapamıyoruz veya yapmıyoruz, en kötüsü yapmaya kalkışmıyoruz. Varsın kötü olsun, ama olmaya başlasın.

Beğendiyseniz o minik kalp işaretine basarak paylaşmanız bana çok şey ifade eder :)

Ve bana sosyal medya hesaplarımdan sürekli ulaşabilirsiniz.

--

--

Sarp Bozkurt

Oyuncu, Teknoloji sevdalısı Twitter: BozkurtSarp Instagram: sarpbozkurt Snapchat: sarpbozkurt