Facebook Defterini Kapatıyorum

Oğuz Doğan
3 min readFeb 2, 2015

Adım Lauryn Tuchman, 38 yaşındayım ve eski bir Facebook bağımlısıyım.

Üç hafta önce hesabımı devre dışı bıraktığımda, Facebook’un yaklaşık olarak 7 yıllık aktif bir kullanıcısıydım. 2008 yılında, kocamla ilk çocuğumuzu beklerken kaydolmuştum. Tekrardan geçmişten sözde esintiler yaşarken çok keyif alıyordum. —eski erkek arkadaşlarım, lise “arkadaşlarım,” sleep-away kampından insanlar. Beş yıl sonra, dört yüzün üstünde arkadaşım vardı. O kadar insanı tanıdığımı fark etmemiştim bile. Aslında, hiç şüphesiz, o kadar “arkadaşım” yoktu.

Facebook’da dolanmak-haber akışlarını okuyarak arkadaşlarımın (ve diğer “tanıdığım” 350 arkadaşımın) hayatlarında neler olduğunu okumak — benim için zaman geçirecek bir yol haline gelmişti. Her iki annelik iznim boyunca (ikinci çocuğum 2011'de doğdu), Facebook’a bağlı kalmak bana göre eğlenceli bir yol olarak görünmekteydi. Ancak, sosyal hizmet görevlisi ve bakıcılık olan rutin işime döndüğümde dahi, kendimi şımartmak için okuma ve yazma hobilerime ayıracak zamanım neredeyse hiç olmuyordu— ve değerli zamanımda hobilerime ilgi göstermek yerine, Facebook’ta takılıyordum. Bunu itiraf etmekten utanıyorum fakat bu artık bir bağımlılık olmuştu. Çocuklarımla ilgilenirken veya kocamla birlikte araba kullanırken dikkati dağılmış bir şekilde buluyordum.

O zamanlarda fark etmeyi ihmal ettiğim şey, Facebook’un sadece sıkıcı şeylerden zevkli bir kaçış olması değildi, aynı zamanda benden şu anda kıymetini bildiğim ve artık asla geri alamayacağım basit ve ufak anlarımı da çalmasıydı.

Gerçeği söylemek gerekirse, Facebook’un biraz endişe uyandırıcı olarak görmeye başlamıştım. Bir dereceye kadar hassas olabiliyordum ve geçmişte sosyal anksiyeteyle mücadelelerim olmadı değil. Öyle ki, yakın ailem veya gerçek arkadaşlarım “beğenileriyle”, gönderileriyle veya bunların eksikliğiyle pasif-saldırgan biri olarak göründüğünde, kendimi hafife alınmış birisi gibi hissediyordum. Ayrıca sitede — iyi ya da kötü — haberler gördüğümde, kendimi cevap verme zorunluluğunda hissediyordum.

Facebook, bazı ilişkilerimdeki gerçek samimiyet eksikliğini açığa çıkarmaya başlamıştı. Onsuz yaşamayı tercih ettiğimi fark ettiğim daha yüzeysel bir bağlantı haline geldi.

Yaklaşık altı ay kadar önce ailemle yeni bir şehre taşındıktan sonra Facebook’a, “Bu son bakışım olacak” diyerek bakınmam konusundaki duygu karmaşam dağılmaya başlamıştı. Bu taşınma işinde beni heyecanlandıran şeyler vardı—şehrin havuzunda yüzmek, çocuklarımı spor ve müzik derslerine yazdırmak, sipariş listemizi bir sürü yerel restoran menüleriyle doldurmak ve yeni insanlarla tanışmak. “Arkadaşlık” istekleri göndermeye ve almaya başladım ve kısa sürede yeni çevremdeki kişiler ve sözde “arkadaşlar” hakkında, kanlı canlı iki dakikalık bir konuşma bile olmadan gereğinden fazla şey öğrendiğimi fark ettim. Aynı zamanda yeni “arkadaşlarıma” sanal olarak ayak uydurmak istiyordum ve yeni sanal arkadaşlarım başa çıkabileceğimden fazlaydılar. Haddinden fazla sosyallik yüklüydüm.

Ve yaptım. Hesabımı devre dışı bıraktım. Biraz yoksunluk sendromu geçirdim— Facebook’a geri dönmeyi düşündüm ve kocama Facebook’ta kaçırdığım bir şeyler olup olmadığını sordum. Birkaç gün sonra, derin bir oh çektim ve sıcak bir merhabayla tekrar kendi anıma döndüm. Hatta gerçekten sarpa sarmış günlük progamım içinde — son tatilimden beri bitiremediğim — iyi bir kitabı (iyice tadını çıkararak) okudum. Ve evet, (eş zamanlı olarak aileden ve arkadaşlardan gelen neden “gittiğim” ve “bir şey olup olmadığı” gibi soruları ustaca cevaplarken) uzun bir zaman sonra ilk defa tekrar yazmaya başladım.

Yani hayır — Bir haftalığına veya bir günlüğüne çıkış yapmadım. Geri dönmeyeceğim Hack’lendiğimi ya da hesabımla ilgili çok fazla e-posta aldığımı düşündüğüm için terk etmiyorum.

Seni terk ediyorum Facebook, çünkü seni terk ettiğimden beri ailemle ve arkadaşlarımla yeni keşfettiğim gizliliğimden keyif aldım. Benim için gerçekten önemli insanlarla bağlantıda kalmak için daha aktif bir rol üstlendim.

Geçenlerde Facebook’suz ilk doğum günümü kutladım. Düzinelerce kart aldım, bir meslektaşım bana bir bitki aldı, birkaç SMS ve telefon çağrısı da aldım. Facebook sayfamda yüzün üstünde mesaj almasam da çok sevildiğimi hissettim.

--

--