Satır Araları

Papazınçayırı
papazincayiri
Published in
3 min readJun 13, 2018

Ali Koç bugün Fenerbahçe başkanı olarak ilk basın toplantısını ve imza törenini düzenledi. Sportif Direktör Comolli’nin imza töreninde taraftarın beklediği ‘çok önemli’ açıklamalar gelmedi ama Ali Koç’un seçim kampanyası sürecinde de sık sık bahsettiği ‘Satır aralarını iyi okuyun’ mesajından yola çıkarak aslında çok da satır arası olmayan mesajları tarihe not olarak düşmek istedim.

Öncelikle göze çarpan şey Fenerbahçe’de yaşanan dil değişimi, bu dil değişimi Ali Koç’un çevirmeni düzeltecek ve eksiklerini giderecek müdahaleleri değil elbette. Mümkün olan en şeffaf ve en kibar şekilde bilgiyi gazetecilere ve taraftara anlatma becerisinden bahsediyorum. Yıllardır her basın toplantısı ve imza töreninde, basın mensuplarını azarlayan, bak yanlış yazıyorsunuz, beni kızdırıyorsunuz diye gözlerini ayırarak, o anki imza töreni dışında her konunun konuşulduğu ve eski yönetimin şikayet içinde olduğu her konu hakkında ‘içini boşalttığı’ o 20 yıllık sakil dilin yerini başka bir dile bırakmasından başlayabiliriz. Basın mensubu ve muhabirlerden hepimizin şikayetçi olduğu konular var, düzeltilmesi gereken şeyler elbet var ama bunun nasıl yapılması gerektiği ile ilgili Ali Koç güzel bir yaklaşım sergileyerek ‘’daha güzel bir dünya için size de ihtiyacımız var, biliyorum sayfalarınızı doldurmak zorundasınız, size ne yazacağınızı söylemek haddim değil ama abartmayın kardeşim’’ diyerek herkese bulaştırmak istediği iyilik, güzellik hastalığının virüslerini ilk günden bünyelere zerk etmeye başladı.

Şimdi kısa kısa törenden çıkan mesajlara gelelim;

  1. Kulübün röntgenini çekiyoruz, finansal ve hukuksal olarak ne durumdayız bakıyoruz. Ama şunu şimdiden söyleyebiliriz, bildiğimizden hatta tahmin ettiğimizden daha kötü bir tablo ile karşılaştık.
  2. Umut veren şeyler de var, Fenerium satışları %100'e yakın arttı, loca talepleri şimdikinin 2 katı, kombineler için herkes sırada.
  3. Herkesin çorbada tuzu olacak, elini taşın altına koyacak. Öncelikle biz söz verdiğimiz sermaye girişini hibe olarak gerçekleştireceğiz. Bunun teknik yollarına bakıyoruz.
  4. Comolli ile 1 senedir çalışıyoruz. Türkiye’de görülmemiş bir futbol felsefesi, kültürü oluşturmak için yola çıkıyoruz.
  5. 7 aydır bizimle çalışan 4 sabit scout var.
  6. Kulüpte mevcutta bir scout sistemi ve ağı olmadığını öğrendim ve büyük bir şok yaşadım.
  7. Yerli hoca ile çalışacaksak bu sadece Aykut Kocaman olur, kendisinden süre istedik. Görüştüğümüz bir sürü teknik adam var, duygusallığa yer vermeden karar vermeye çalışacağız.
  8. Finansal Fair Play mazeretini bizden duymayacaksınız çünkü burası Fenerbahçe, lakin mevcut durumu düzeltene kadar kiralık oyuncu ve yaşı geçmiş sözleşmeli mevcut oyuncuları fırsat halinde satabiliriz. Fernandao’nun satışı buna örnek olabilir.
  9. Tesislere ve altyapıya gittiğimizde A takım ile hiç alakaları ve bağları olmadığını gördük. Bu kabul edilebilir bir şey değil.
  10. Son dakika, panik transferi denilen transferleri bizde görmeyeceksiniz. Geçmişte yaşanan bu transferlerle paraların nasıl çarçur edildiğini şimdi içine girdiğimizde çok daha net görüyoruz.
  11. Transfer opsiyonları için Avrupa’da her bağlantımızı ve ilişkimizi kullanacağız.

Şimdi gelelim bu mesajlardan benim çıkardığım ana ‘satır araları’ mesajına;

20 yıldır kulübü kendi evine çevirmiş bir yönetim anlayışının ve onlar tarafından verilen her kararın, bir mantık silsilesinden ve bir sisteme bağlı olmaksızın günlük ya da anlık olarak verildiğini düşünürsek Ali Koç ve ekibinin neyin içine düştüğünü tahmin etmek zor olmasa gerek. Olaya ilk olarak bu açıdan bakarsak, geçtiğimiz bir haftalık sürecin ‘e hani bunlar her şeyi programlayıp gelmişlerdi, planları hazırdı, nerde kardeşim hoca ve transferler’ hayıflanmaları için erken olduğunu düşünebiliriz. Seçim süreci boyunca yaşanan aşırı yükselme ve beklenti, bir de Fenerbahçe taraftarının genlerine işlemiş sabırsızlıkla birleştiğinde ortaya çıkan sonuç ise gayet normal.

Benim bu toplantıdan anladığım; hayal edilen sistemin ve Fenerbahçe’nin hayata geçirilmesi için tabloyu çok daha net olarak görmek gerekiyor. Ve belki bunun için bir takım süre fedakarlıkları yapmak gerekebilir. Bu fedakarlıklar finansal olarak değil de, geçiş sürecinin daha sağlam temel üzerine atılması için gereken ‘geçiş sürecinin’ zamanıyla alakalı olabilir. Yukarıda bahsettiğim toplantı notlarından anladığımız kadarıyla; kulüp içerisinde iletişim yok, scout ekibi yok, altyapı ekibi yok, 30 yaşın üzerinde sözleşmeli 11 oyuncu var, finansal tabloların ortaya çıkması haftalar alacak, hukuksal problemler ne henüz bilinmiyor, paralar çarçur edilmiş, panik transferlerle kadro doldurulmuş, sözleşme bedelleri yüksek ve kimse gitmeye yanaşmıyor, CL’ye katılmak zorundayız, en iyi hocayı seçmek zorundayız, duygusallığa yer yok.

Peki ne var derseniz, Ali Koç’un çok da konuşulmayan bir cümlesinde saklı o satır arası;

  • Oğlumla Dünya Kupası maçlarına gidecektim ama maalesef kulüp ile ilgili başka toplantılar ve görüşmeler yapacağım için gidemeyeceğim.

Fenerbahçe emin ellerde, sizce de biraz arkaya yaslanıp sakince izleme vakti değil mi? Zira, o 20 yıl bizi de çok yordu.

Onur Kütük

--

--