Sürücüsüz Araçlara Hazır Olun

Petrol Ofisi
Petrol Ofisi
Published in
2 min readMay 10, 2019

Teknolojide yaşanan gelişmeler, ulaşım sektörünü de etkisi altına almış durumda. Bu gelişmelerin hayatlarımıza yansımasını gördüğümüz en taze örnek ise elektrikli araçlar oldu. Elektrikli araçların önümüzdeki yıllar içerisinde daha da fazla üretilmesi bekleniyor. Biz henüz bu teknolojilere alışmaya çalışırken sektörde yeni bir gündem oluştu: “Sürücüsüz Araçlar”

Sürücüsüz araçlar, insani bir iletişim olmadan kendisini yönlendirebilen araçlar olarak tanımlanıyor. Sürücüsüz araçlar için “otonom araç” tabiri de kullanılıyor. Navigasyona yardımcı olmak için GPS algılama bilgisini kullanan araçlar, çarpışmaları önlemek için sensörler ve diğer donanımlardan yardım alıyor. Sürücülere bilgileri yenilikçi yollarla görüntüleyen bu araçlar, bir dizi teknolojiyi kullanma kabiliyetine de sahip durumda.

Otonom araçların tekerleklerinde yer alan ultrasonik sensörler, birçok avantaj sağlıyor. Bu sensörler sayesinde fren yapan ya da park halinde olan araçların konumları tespit edilebiliyor. Araçta yer alan çeşitli sensörlerden gelen bilgiler, merkezi bilgisayar tarafından analiz ediliyor. Bu analizler sonucunda direksiyon kontrolü, frenleme, hızlanma gibi aksiyonlar geçekleştiriliyor.

2016 yılında, ABD Ulaştırma Bakanlığı Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi, Otomotiv Mühendisleri Derneği tarafından geliştirilen otonom teknolojisinin bir taslağını kabul etti. Bu gelişme ile birlikte otonom teknolojilere yönelik gelişmelerde önemli bir artış yaşandı.

Birçokları için sürücüsüz araç teknolojileri bilim kurgu ögeleri olarak görülüyor. Fakat Phoenix, Arizona sakinleri için bunlar günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş durumda. 1.6 milyonluk bir nüfusa sahip olan şehir, Google birimi Waymo tarafından geliştirilen, dünyanın en gelişmiş otomatik sürüş sistemlerinden biri için test alanı olarak kullanılıyor.

Uber de bu alana yatırım yapan firmaların başında geliyor. Alphabet, Apple, General Motors gibi devlerle mücadele edebilmek adına önemli girişimlerde bulunan Uber, otonom araç teknolojisine 1 milyar dolardan fazla harcama yaptı.

Tamamen sürücüsüz teknoloji hala test aşamasında olsa da kısmen otomatikleştirilmiş teknolojileri bir süredir deneyimlemekteyiz. BMW 7 Serisi gibi özel serilerde otomatik park yeri bulma ve uzaktan park edebilme gibi özellikler bulunuyor.

Sürücüsüz araçlar hepimiz için heyecan yaratırken belli soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Burada en çok kaygı duyulan nokta “güvenlik”. Sürücüsüz otomobillerin dahil olduğu kazalar, bu endişelerin bir kat daha artmasına yol açıyor. Uber’in sürücüsüz aracı Volvo SC 90 , geçtiğimiz yıl ABD’nin Arizona eyaletinde karşıdan karşıya geçen bir yayaya çarpmış ve ve bu kaza ölüm ile sonuçlanmıştı. Şirket, kaza sonucunda tüm sürücüsüz araç testlerini durdurmuştu. Aynı şekilde elektrikli araç üreticisi Tesla, California’da ölümlü bir kazaya karışan araçlarının otopilot modunda olduğunu açıklamıştı. Bu açıklama da sürücüsüz araç teknolojisi konusundaki kaygıları artırmıştı. Fakat şirketler güvenliği artıma noktasında önemli yatırımlar yapmaya devam ediyor.

Sürücüsüz araçları trafikte görmek şimdilik uzak gibi gelse de yaşanan gelişmelere bakıldığında bu sürenin kısalacağını söylemek mümkün. Bazı öngörülere göre 2030’lu yıllarda otonom araçlar hayatımızın bir parçası haline gelecek. Bu da bugün doğan bir çocuğun belki de hiç araba kullanma ihtiyacı hissetmeyeceği anlamına geliyor. Otomobil teknolojisinde bizleri heyecan verici bir gelecek bekliyor.

--

--