Kulağı Geçen Boynuz: Better Call Saul

Cem
Planör
Published in
4 min readAug 6, 2017

Başlığı okuyan bazı kişiler -kabul ediyorum çoğu kişi- “hadi lan ordan!” diyecek. Kim ne derse desin! Jimmy McGill, Heisenberg’den devraldığı bayrağı çok daha ileriye taşıyacağını kanıtladı.
Ekleme: Bu yazıyı Planör’ün önceki versiyonunda yayımladığımızda 3. sezon henüz başlamamıştı. O “efsane” 3x5 henüz izlenmemişti. Yazıyı bu bağlamda okumayı unutmayın. Bu arada 3 sezon, yazdığım bu yazıyı oldukça haklı çıkardı ve çıkarmaya devam edecek gibi görünüyor.

Öncelikle yazıma bir itirafta bulunarak başlamak istiyorum. Yere göğe sığdırılamayan, TV efsaneleri arasında çoktan sağlam bir koltuk -taht daha uygun olur- kapmış olan Breaking Bad‘i 2017’nin Mart ayında izledim, bitirdim. Bu kadar geç izlemiş olmamın diziden aldığım keyfi etkilediğini kabul ediyorum. O kadar yüksek bir beklenti ile izlemişim ki diziyi, ilk üç sezon hatta dördüncü sezonun ortalarına kadar “bu mu lan efsane” dedim birçok kez. Bu cümlemden sakın “Breaking Bad’i beğenmedim.” gibi bir anlam çıkarmayın. Diziyi gayet de beğendim ancak almayı umduğum keyfi %100 alamadım. Tam doyum noktasına ulaşamadım. Bu kadar övülmüş, göklere çıkarılmış bir dizi de eh bir zahmet beklentilerimi karşılasaydı yahu.

Bir önceki paragrafta söylediklerim kesinlikle Breaking Bad’in teknik detayları, hikayesi vs. ile ilgili değildi. Sadece kafamda oluşan o “Heisenberg!!!” imajını tam olarak dolduramadığını, beklediğim keyfi tam olarak veremediğini söylemeye çalıştım. Öte yandan “boynuz” diye tabir ettiğim, spin-off olarak nitelenen Better Call Saul -bundan sonra BCS- ise tam anlamı ile beni doyurdu. Hem de bunu ilk iki sezonu ile yaptı! Üstelik ben öyle ağır bir Saul Goodman fanı da değildim.

Dizinin bölümlerini, sahnelerini ve karakterlerini tek tek incelemeye hiç niyetim yok; zaten Planör‘ün amacına da pek uygun değil öylesi. Sadece bu diziyi izlerken hissettiklerimi (bi’ nevi deneyimlerimi) aktarmak derdim.

İlk bölümün açılış sahnesini gördüğümde içim biraz buruldu. Hukuk’un Darth Vader’ı Saul Goodman‘ı o halde görmek gerçekten üzdü beni. Hatırlarsanız Breaking Bad’de son olarak Saul’ü Nebraska’ya, yeni bir hayata yolculamıştık. O yeni hayatından siyah-beyaz bir kesitle başlıyor dizi. O “renkli” herifi böyle siyah-beyaz görmek hem üzdü hem de bu hale geliş aşamalarını izleyeceğimi bilmek heyecanlandırdı beni. BCS bu yönüyle BB’e de oldukça benziyor. BB’de korkak bir kimya öğretmeninin Dark Side’a geçiş aşamalarını izlemiştik. BCS’de de Jimmy McGill’in Saul Goodman’a dönüşümüne tanıklık ediyoruz.

Aslında BCS’ün insanı bağlayan ve heyecanlandıran yanı da buradan geliyor. Jimmy McGill müşterisi olmayan ve haliyle para kazanamayan bir avukat iken nasıl oldu da Saul Goodman gibi milyonlar ile oynayan, kanunsuzlarla çalışan bir avukat oldu? Evet konu BB ile oldukça paralel görünüyor ancak benim gözümde BCS’ü öne geçiren önemli bir detay var: Jimmy McGill (Saul Goodman, Bob Odenkirk) Kendileri Walter White’tan çok daha renkli, izlemesi keyifli ve sürprizlerle dolu bir karakter. Yaptığı en ufak bir hareket bile hayranlık uyandırıyor bünyemde. Öte yandan komik de bir herif. Heisenberg de sağlam bir karakterdi fakat hiçbir zaman beklediğim karizmaya ulaşamadı benim gözümde.

BCS’ün benim açımdan diğer bir lezzetli yanı ise hikayenin “akması“. Breaking Bad iki ileri bir geri giden Mehter Takımı gibiydi. Hikayenin bazı yerlerinde “yine mi?” derken bulmuştum kendimi. Tam “heh bi’ şeyler oluyor!” derken yine bir duraklama ya da gerileme hissi veriyordu hikaye. BCS ise kısaca “akıyor”.

Tamam kabul ediyorum bu çok subjektif bir detay ama bu yazı baştan aşağıya subjektif zaten!

Sakın “Eh be amma gömdün ha Breaking Bad’i!” demeyin.

Fazla uzatmadan toparlamak istiyorum çünkü birkaç paragraf önce kullandığım “Dizinin bölümlerini, sahnelerini ve karakterlerini tek tek incelemeye hiç niyetim yok.” şeklindeki cümlem ile yeterince çeliştim zaten.

Kısaca Better Call Saul kesinlikle izlenmesi gereken ve benim gönlümde şimdiden Breaking Bad’in önüne geçmiş bir yapım. Birkaç sezon sonra sadece benim için değil; herkes için böyle olacağından oldukça eminim.

Bir sözüm de henüz Breaking Bad’i izlemeyenlere: BB izledikten sonra BCS izlemek elbette ki diziden aldığınız keyfi arttıracak, karakterlerle bağ kurmanızı sağlayacak ve bazı olayları anlamanızı kolaylaştıracak ancak geçtiğimiz iki sezonu göz önünde bulundurursak önce Better Call Saul’ü izlemeniz çok da büyük bir kayıp olmaz.

Üçüncü sezonun başlangıç tarihi yaklaşırken (10 Nisan) ilk iki sezonu hala izlemediyseniz dolu dolu 17 gününüz var. Bir an önce başlayın!

--

--