Photo by rawpixel on Unsplash

Yeni fikirleri yönetmek ve yaratıcı beyinleri tutabilmek

Mehmet Oguz Arikan
ProductTank İstanbul
5 min readDec 20, 2018

--

Bugünlerde bir çok konferansın ya da etkinliğin muhakkak değinilen konularından biri inovasyon ve dolaylı olarak da yaratıcı olmak. Birçok kurum ya da girişim de, şirketlerine inovatif iş modeli ya da ürün geliştirme süreçlerinde katkıda bulunacak yaratıcı beyinler arıyor.

Özellikle mühendislik, tasarım ve pazarlama gibi dijital teknolojilerin egemen olduğu uzmanlıklarda, adayların kendi uzmanlıklarındaki yetkinlikler dışında bir çok konuda fikir sahibi olması ve yaratıcı da olması bekleniyor. Hayatta kalma savaşının, büyüme mücadelesinin ve rekabetin yoğun olduğu pazarlarda herhalde bu beklentiden daha normal bir şey olamaz. Şirketler ya da girişimler rekabet avantajı kazanmak için en iyi uzmanlarla çalışmak istiyor.

Ancak tahmin edebileceğiniz gibi, bu kişileri kendinize çekebilmek öyle kolay bir iş değil. Çok yönlü bu yaratıcı beyinler oldukça seçici ve onları kaçırmak da oldukça kolay. Özellikle yeni fikirler ve yaratıcılıkla alakalı beklentilerine de karşılık veremezseniz.

Kitabına da ulaşabileceğiniz “How Google Works?” sunumundan bir slayt. Google da iyi çalışanları çekmenin zor olduğunun farkında. Sunumun tamamı şurada; https://www.slideshare.net/ericschmidt/how-google-works-final-1

Bu noktada kendinize sormanız gereken bazı sorular var.

  • Yaratıcılık ne demek?
  • Yaratıcılığın süreci nedir ve ben yeterince bilgi sahibi miyim?
  • Yaratıcı fikirleri nasıl ele alacağım?
  • Şirketimdeki kişilere yaratıcı olmak için nasıl bir ortam sağlayacağım?
  • Bir kişi ya da ekibe yaratıcı olmak için gerekli zamanı ve araçları sağlıyor muyum?
  • Başarısızlık korkusunu nasıl engelleyeceğim?

Eğer bunlara verecek bir cevabınız yoksa, iyi çalışanlarınızı ya kaybettiniz ya da kaybetmek üzeresiniz.

Yaratıcılığı anlamak

Yaratıcılıkla alakalı öncelikle doğru bir tanım yapmak gerekiyor. Yaratıcılık problemi ve hedefleri net bir şekilde tanımlamadan, farklı araçlar ile çözümler geliştirip test etmeden ve beraberinde gelebilecek başarısızlıkları da kabullenmeden ortaya çıkabilecek bir şey değil. Birinin oturduğu yerden, elinde hiç bir bilgi olmadan, durduk yere yaratıcı bir fikirle gelmesi mucizevi bir şey olur.

Yaratıcı fikirler problemlere ve beklentilere karşılık vermeli, müşterileriniz tarafından kabul görmeli ve kullanılmalılar. Bunu da doğrulamadığınız durumlarda bu sadece bir fikir olarak kalıyor, gerçekten yaratıcı olup olmadığını asla bilemiyorsunuz.

Müşteri kalkmış giderken, harika bir fikir üretmek, 80'lerde kalmış olabilir.

Herkes tarafından erişilebilir ve uygulanabilir bir sistem tasarlamak

Genelleme yapmak ne derece doğru olur bilmiyorum ama millet olarak bir işin yapılış şekline dair başkaları tarafından da ulaşılabilecek ve sürdürülebilecek bir sistem oluşturmak zayıf olduğumuz konulardan biridir. Yaratıcı olmasını beklediğiniz zihinlerden gelen fikirlere nasıl yaklaşacağınıza dair bir sisteminiz olmadığında da, yaratıcı bir ortamı sağlayamıyorsunuz. Sonrasında yaşananları ise Serdar Kuzuloğlu çok güzel anlatıyor.

“Ona Selma Hanımlar bakıyor”, “Ona ikinci çeyrekte bakacağız, şimdi bütçemiz yok”, “Onu önce denedik, olmuyor” gibi cevaplar vermek zorunda kaldığınız, hedefleriniz, takviminiz ve kaynaklarınızla uyuşmayan fikirler geliyorsa bunun sebebi sizsiniz.

Peki neler yapmalı, nasıl bir sistem kurmalısınız?

Ölçülebilir hedefler belirlemek

Öncelikle ürün, hizmet ya da servisiniz için ekiplerinizle birlikte ölçülebilir hedefler tanımlayarak başlayabilirsiniz. Bu yaratıcı zihinlerin nokta atışı çözümler geliştirmesine yardımcı olacak, yaratıcı sisteminizin ilk adımı.

Ekipler için ölçülebilir hedefler belirken olabildiğince aracın amaca dönüşmesine izin vermeden, takip edilebilecek sayıda hedef belirleyin. Önce elde etmek istediğiniz hedefin ya da kazanımın tanımını yapıp, sonrasında bu kazanıma sizi götürecek aksiyonları belirleyebilirsiniz.

Mesela bir ekip için, yeni üye elde edilmek istenen bir kazanım olarak tanımlanabilir. Bu kazanımı ölçerken de, misafirlerin yeni üyeye dönüşme oranı, üyelik formunuzun terkedilme oranı takip edeceğiniz metrikler olarak belirlenebilir.

Hedeflerinizi belirlerken iş alanınıza özel hedeflerden yola çıkabilir ve rakiplerinizi de inceleyebilirsiniz.

Doğru soruları sorabilmek

Ekip arkadaşlarınızın ya da çalışanlarınızın yeni fikirlerini dinlerken, onları hızlıca kendi varsayımlarınızla çürütmeye çalışmak yerine, hedeflerinize uygun olarak doğru soruları sormaya çalışın ve herkesin de bu sorular etrafında düşünmesini sağlayın.

Des Traynor, Intercom adında en basit tanımıyla bir canlı sohbet uygulamasının kurucu ortaklarından. Ona göre ürün stratejisinin önemli bir kısmı “Hayır” diyebilmek ve bunun için gereken de doğru soruları sormak.

Videoyu izlemek istemeyenler için sorular şöyle;

  • Bu fikir vizyonunuza ve hedeflerinize uyuyor mu?
  • Gittiğiniz yolda bu fikir sizi bir adım ileriye götürebilecek mi?
  • 5 yıl sonra bu fikrin bir önemi olacak mı?
  • Kullanıcılarınızın ürününüze daha fazla bağlanmasına yardımcı olacak mı?
  • Bu fikir sayesinde girişimimizi ya da şirketimizi büyütebilecek miyiz?
  • Bu fikri kullananlara harcadığı efordan daha fazla bir kazanım sağlayabilecek şekilde tasarlayabilir miyiz?
  • Bu fikir tüm müşterilerimize bir fayda sağlıyor mu?
  • Fikir ya da özellik başarılı olursa, fikirle beraber gelebilecek ihtiyaçlara gerekli desteği verebilecek miyiz?

Yeni bir fikir geldiğinde amacınız saniyeler içinde sadece olumsuz senaryolarla çürütmek olmasın. Onun yerine hedefleriniz etrafında düşünün

Çözümlerin test edilmesi

Ekibiniz için ölçülebilir hedefleri tanımladınız, yeni fikirleri ele alırkenki yaklaşımınız da belli diyelim ki. Bundan sonra yapmanız gereken şey, fikirlerin çözümlenmesi, test edilebilmesi için doğru araçları ve yeterli zamanı ekipteki kişilere sağlamak. Bazı durumlarda bunları tek başlarına yapmaları mümkün olmayabilir, sizin ya da başka ekiplerin desteğine ihtiyaç duyabilirler.

Yeni fikirleri test etmenin, çıktının güvenilirliği ve zaman ekseninde birden çok yöntemi var. https://blog.strategyzer.com/posts/2017/3/21/how-strong-is-your-innovation-evidence

Kimsenin oturduğu yerden fikirler geliştirmesi ve onları doğrulaması mümkün değil. Ekibinizin sahip olduğu kaynak ve zamana uygun olarak her zaman uygulanabilecek bir deney tipi var.

“Biz onu denedik, o olmuyor” demeyin, neyi denediğinizi ve ne öğrendiğinizi gösterin

Eminim siz de profesyonel kariyeriniz boyunca, “Biz onu denedik, o olmuyor” cevabını birine verdiniz. Evet belki de denediniz ve gerçekten olmadı. Ama söz uçar yazı kalır mantığıyla, neyi denediğinizi ve ne öğrendiğinizi kayıt altına alın ki kurumsal dünya klişelerinden biri haline gelen bu cevabı, o çok kıymetli yaratıcı kişiye vermeyin.

Strategyzer firmasının test ve öğrenme kartları

Çirkin bebeği yok etmek ya da güzelleşmesine katkıda bulunmak

Diyelim ki, bir çalışanınızın ya da ekibinizin yeni bir fikri var. Bunu test ettiler, ve fikir başarısız oldu. Bu yaratıcı, yani bir probleme karşılık gelen, kullanıcılardan kabul gören ve kullanılan bir fikre sizi bir adım daha yaklaştırdı demektir.

Pixar ve Walt Disney Animasyon Stüdyoları başkanı Ed Catmull, yeni fikirleri çirkin bebeklere benzetiyor. Yeni fikirlerin kırılgan olduklarını, çok iyi gözükmediklerini ve ilgiye muhtaç olduklarını söylüyor. Peki siz ne yapacaksınız? Bu çirkin bebeği hemen yok mu edeceksiniz yoksa güzelleştirmek için katkı da mı bulunacaksınız?

Eğer siz de ekibinize katılan kişilerin, geliştirdikleri ürünlerle ya da işinizle alakalı yaratıcı olmalarını bekliyorsanız, onların da tüm yönleriyle hakim oldukları ve katkıda bulunacakları bir sistem geliştirmeli, onlara da gerekli araç ve zamanı sağlamalısınız.

Serdar Kuzuloğlu’nun dediği gibi, eleman almak için ortaya koyduğunuz şartlar, size de bazı sorumluluklar getiriyor. Ya insanların yaratıcı olabilecekleri bir ortam sağlayın ya da yaratıcılık beklentinizi gözden geçirin.

--

--