Güvenlik…
Hepimizin; her toplumun temel ihiyaçlarından biri…
İnsanoğlu, kendini güvende hissederse huzurlu ve mutlu olabiliyor. Ancak huzurlu ve mutlu olursa da, gerçek anlamda yaratıcı ve üretgen hale gelebiliyor..
Yani, güvenlik, insanoğlunun üretebilmesi, hayatını devam ettirebilmesi ve dolayısıyla, soyunu devam ettirebilmesi için olmazsa olmaz şartlardan biri…
Aslında mantık zinciri, dünyada hiç değişmiyor. Hep aynı… Askerler, dış sınırları korurlar. Bu, ne kadar “mantıklı” ve “caydırıcı” biçimde yapılırsa, o ülkenin uluslararası ilişkilerdeki konumu da o denli “güçlü” olur.
Bunun yanısıra (kurumsallaşan toplumlar) devletler, iç güvenliklerini Polis ya da Jandarma yardımıyla sağlarlar. Bu sayede devlet, vatandaşında “ben güvendeyim” hissi yaratır.
Peki, şimdi günümüzün sorusu geliyor: “Acaba, ülkelerdeki güvenlik birimleri o insanlar için yeterli mi?”. Ya da “Filanca yönetim veya hükümet, vatandaşlarının kendilerini güvende hissetmelerini sağlıyabiliyor mu?”…
Bu soruları ,biraz daha anlamlı kılmak için sözkonusu “alanı”, biraz daha daraltalım; somutlaştıralım:
“Özellikle, milyonlarca insanın yaşadığı ve hergün binlerce adli
olayın vuku bulduğu İstanbul gibi megapollerde, güvenlik birimleri yeterli oluyor mu?; O hükümet veya Yönetim, megapollerde yaşayanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlayabiliyor mu?”…
İṣte, bu soruların yanıtı “hayır”, olmalı ki bireylerin kendilerini savunma konusunda aldıkları tedbirler sürekli artıyor. Gittikçe sistematik bir hale geliyor.
Her birey kendi önlemini kendisi almaya çalışıyor.
Artık sürücüler arabalarında sopayla, kadınlar çantalarında göz
yaṣartıcı spreyle, gençler ceplerinde çakı ve hatta bellerinde silahla
geziyorlar. Böylece yaṣadıkları güvensiz ortamda kendi güvenliklerini
sağlamaya çalıṣıyorlar. Oysa güvensizlikten kaynaklanan bu önlemler, bireyleri ṣiddete daha da meyilli hale getiriyor. Yani toplumda zaten varolan güvensizlik
ortamını daha da güçlendiriyor.
Öyleyse, asıl soru şu: “Bu paradox nasıl aṣılır? Daha fazla güvenlik önlemiyle Batı toplumlarına baktığımızda benzer sorunların halen devam ettiğini görüyoruz. Demek ki ekonomik durumun , güvenlik kavramıyla doğrudan bir ilgisi bulunmuyor. Yani toplumların geliṣmiṣlik düzeyi şuç ve ṣiddeti ortadan kaldıramıyor.
Tek Çare, güvenli bir toplum için gerekli olan kendine güvenen bireyler yaratmak… İşte, bu ihtiyaçtan hareketle, Amerika ve Avrupa’da eğitime yeni bir
düzenleme ekleniyor: “Assertiveness Training”…
İçeriğinden hareketle “Yaṣam Becerileri Kazandırma Kursu” olarak
adlandırılabilecek bu eğitimle öğrencilere; kentsel yaṣam risklerini
tanımlayabilen beceriler ve genel olarak farkındalık yetenekleri kazandırılıyor….
Yani, öğrencilere, riskli durumlarda nasıl davranabilecekleri öğretiliyor.
Pedagoklar, psikologlar, güvenlik ve bireysel savunma uzmanlarından
oluṣan disiplinler arası bir ekiple hazırlanan bu yeni eğitim
metodunun ilk uygulamaları Amerika ve Avrupa’da eğitim sisteminin bir
parçası olma yolunda.
Türkiye’deki ilk örneğiyse “istanbul Alman Lisesi” ve “Krav Magen
Türkiye” ortaklığında bir projeyle hayata geçirildi.
Projeye talep ailelerden gelmiṣ. Aileler baṣta çocuklarının okul
yolunda sorunlar yaṣaması nedeniyle okul yönetiminden bir bireysel
savunma kursu istemiṣler. Temel olarak çocuklarının kendilerini
savunacak beceriler kazanmalarını istiyorlar. Talepten haberdar olan
ve kendisi de 3 yıldır Krav Magen çalıṣan Alman Lisesi’nin deneyimli
pedagogu Felix Lindner, Krav Magen eğitmenleriyle konuyu paylaṣıyor ve
programı oluṣturuyorlar.
Dersin içeriğini Felix Lindneer’le birlikte, okulun beden eğitimi ögretmeni Karsten Rehling ve Krav Magen eğitmenleri iletiṣim uzmanı Orkun Ṣahin, psikolog Oktay Çavuṣ, güvenlik uzmanı İbrahim Tokgöz hazırlamışlar. Buna göre, 5. Ve 6. sınıf (10–12 yaṣ) öğrencilerine 8 hafta boyunca, beden eğitimi derslerine entegre olarak, bu “özel-uygulamalı”, “self defence” (meşru müdafaa) dersi veirliyor.
Programla, öğrencilere: Genel ve çevresel “Farkındalık”, beden dili,
sesin etkili kullanımı, tercihlerin ifadesi, “Hayır”ın etkili kullanımı, risk-tehlike tanımlayabilme, kiṣisel alan-güveli mesafe oluṣturabilme, temel bireysel savunma teknikleriyle donatarak; bir birey olarak ne pasif ne de agresif ancak özgüvenli bir biçimde haklarını ifade edebilecekleri yaṣam ve davranıṣ becerileri
kazandırılıyor.
Proje ortağı Krav Magen, Kentsel Yaṣam risklerine karṣı, pratik çözümler üreten br savunma sistemi. Bu, bir spor disiplini değil; günlük yaṣamda karṣılaṣılabilecek tehditlere (bıçaklı, sopalı saldırılar ve silahlı tehditlere) karṣı kiṣinin kendisini savunabileceği teknikler barındırıyor.Bunları da simülasyonlarla ve uygulamalarla çalıṣtırıyor.
Ancak çok daha önemlisi psikolojik ya da teknik terimiyle “Taktik”
boyutu. Sistem bu yönüyle farkındalık, tehlike tanımlayabilme, alan
okuma gibi önleyici tedbirleri barındırıyor, tehlike ve riski
farkederek sorunu oluṣmadan bertaraf etmeyi öğretiyor.
Zayıf ve güçsüz bireylerin, güçlü ve saldırgan bireylerle başedebilmelerini; bunlara karşı zayıf durumda olanların kişisel güvenliklerini sağlayabilmelerini öngören bu eğitim, ilkokullarda, ortaokullarda ve genç yaşlı; herkese hitap eden kurslar aracılığıyla, giderek yaygınlaşıyor. Adeta, sistematik hale geliyor…Bu gidişle bu “özel” bireysel eğitim şablonu, çağımızın modern toplumlarının ve büyükşehir hayatının vazgeçilmez unsuru olacak gibi…