Eylem sanal ama örgüt gerçek…

Koray Löker
RadioBrecht
Published in
2 min readAug 9, 2009

Ünlü tuvalet yazısı “Kilroy was here” kadar anonimleşmiş, pasifist bir iyi dilek olarak “Bir gün bir savaş çıksa ve kimse gitmese…” sloganı, dilin mesaja uygunluğu konusunda en başarılı örneklerden biri herhalde. Bunu sağlayacak bir mekanizmaya işaret etmeyen, kendiliğinden, itaatsizlikten ibaret bir öngörü ve hayalle örülü bir direniş çağrısı. Sakladığı “hayırlısı” duygusunun yanında, tersine çevrilmeye bu kadar müsait bıkkınlığı da tedirgin edici. Ya bir gün sadece ürettiklerimizi satın alabileceğimiz kadar boş vaktimiz olsa, kalan bütün vakitte anlamsız koşullarda çalıştırılsak ve kimse isyan etmese? Bu da mümkün görüldüğü kadarıyla. Demek ki birbirimizle konuşmaya, haberleşmeye ve “o gün hiç birimiz gitmiyoruz savaşa, anlaştık değil mi?” diye son bir kontrole ihtiyacımız olabilir.

Bu ihtiyacın en kadim karşılığı elbette örgütlenmek. Gasp edilen emeğin anlamı üzerinden, çağrıldığın ismin yasaklılığı, ananla paylaştığın dilin sözcüklerinin yok edilmesi üzerinden örgütlenmek. Bugün artık ihtiyaçlarını karşılama biçimleri üzerinden, tüketici olarak örgütlenmek de ekleniyor listeye, başka anlamlar ve ihtiyaçlara karşılık örgütlenmeler de. Kaygılar da büyüyor listeyle birlikte. Bir örgütün kendine ait hiyerarşisi, organları ve büyüklüğü, kaygıların çok arka planda kaldığı yeni dünyalar, ilişkiler yaratıyor kaçınılmaz olarak. Kaçmak mümkün mü sorusu etrafında başka arayışlar başlıyor, örgütlenmenin anlamı ve nedensel ortaklığı yerine modeli, yapısı öne çıkıyor. Yatay örgütlenme, taban örgütlenmeleri konuşuluyor. Yeni terimler, kuramlar tartışılıyor.

Zahiri dünya da bu tartışmaların izdüşümlerine sahip elbette. Her model ve arayışı karşılayan başka örgütlenmeler, bunların sonucu olarak ortaya çıkan yeni eylemlilikler ve olanaklar her gün gelişiyor. Bugün tüm dünyada, onlarca dilde kendine ait bir literatür yaratmış olan sanal aktivizm kavramı, yeni deneyimler ve alanlar sunuyor. Bir yanıyla sanal dünyada eyleme geçmek, diğer bir yanıyla sanal dünyada yaygınlaşan bir mesajla sokakları işgal etmek anlamına gelebiliyor sanal aktivizm.

Sanal aktivizmin önemi, sadece iletişim olanaklarıyla ilişkilerin nasıl geliştirildiği, onlara nasıl sahip olunabildiği açısından ortaya çıkmıyor. Basitçe darbe sırasında ele geçirilen radyo binasını kalan günlerde askerlerin korumasındaki sembolizmle hesaplaşmak değil tartışılan. Sosyal dünyasını ve devamında kendini gerçekleştirmeyi, İnternet, cep telefonları gibi araçların yarattığı, epeyce sembolik bir zeminde inşa eden bir nesil ve sınıf var. Sanal aktivizm, bu grubun zihin dünyasının politize edilmesi anlamını da taşıyor.

Sanal aktivizm üzerine kapsamlı bir yazıyı önümüzdeki aylarda (tahminen Ekim) Express dergisinde okuyabilirsiniz…

--

--