Doğru Enerji Stratejisi Oluşturma Adımları

Reengen
reengen
Published in
8 min readJun 22, 2018

Büyük şirketler her yıl enerjiye milyarlarca lira harcıyorlar. Aynı zamanda tedarik zinciri ve lojistik maliyetlerine de dolaylı enerji harcamaları yapıyorlar. Enerji odaklı endüstrilerin dışında şirketlerin çoğunun enerjiye bakış açısı; yönetilmesi gereken bir maliyet şeklindedir. Bu bakış açısı riski azaltmak, direnci artırmak ve yeni değerler yaratmak gibi fırsatları göz ardı eden stratejik bir hatadır.

Son zamanlarda enerji, iklim değişimi ve küresel karbon düzenlemeleri, doğal kaynaklar üzerinde artan baskılar, kurumsal çevre performansı hakkında artan beklentiler, enerji teknolojileri ve işletme modellerindeki yenilikler, yenilenebilir enerji maliyetlerinin azalması gibi kavramlar kurumsal şirketlerde gündeme oturuyor. Bu mega trendler, şirketlerin faaliyet gösterdiği şartları değiştiriyor, şirketleri yeni risklere itiyor ve değer yaratacak yeni yollar açıyor.

Şirketler enerji stratejilerini belirlerken ya maliyetleri düşük tutarak ya da farklılaşmaya giderek avantaj oluştururlar. Şirketlerin enerji kaynakları ve tüketimiyle ilgili yaptığı seçimler, maliyet yapılarını doğrudan ve önemli ölçüde etkilemektedir. Enerji kullanımının, karbon emisyonu başta olmak üzere çevresel ve iklim etkilerini nasıl yönettiği, tüketiciler, yatırımcılar ve kurumsal müşteriler için önemli bir ayrıştırıcı faktör olmaktadır.

Şirketlerin Enerjiye Bakış Açıları Nasıl Değişti?

Birçok şirket enerjiyi emtia olarak değerlendiriyor. Fakat enerji kavramı, teknoloji maliyetlerinin yüksekliği ve enerji fiyatlarında önemli değişimler nedeniyle, birçok teknoloji devi şirket için ciddi bir operasyon girdisi ve maliyeti haline geldi. Aynı zamanda dünyanın en büyük enerji kullanıcıları olan bilgi, iletişim ve teknoloji sektöründeki şirketler, karbon emisyonları konusunda endişelerini ortaya dökmeye başladılar. Sivil toplum örgütlerinin başlattığı karalayıcı kampanyaların baskıları sonucunda, yeni temiz enerji fırsatlarıyla birlikte enerji stratejilerini ön plana çıkarmaya başladılar.

Sonuç olarak, gelişen karbon düzenlemeleri ve enerji maliyetindeki değişimler, önemli bir risk kaynağı haline geldi ve enerji üst yöneticilerin işi haline geldi. Şirketlerde CFO ve CEO’lar, enerji yol haritasında aktif rol oynamaya başladı.

Tüm bilgi, iletişim ve teknoloji sektöründeki şirketler için enerjiyi iyi yönetmek oldukça önemli bir hal aldı. Bu durum şirketler için rekabet avantajı haline geldi. Enerji ve emisyonun kritik olduğu diğer sektörlerdeki şirketler de benzer bir yol izlemeye başladı. Birçok sektördeki lider şirketler enerji stratejileri geliştirse de hala taktikleri olmadan ilerliyorlar. Enerji yönetiminde bazı sağlam çerçeveler vardır. Fakat bu çerçeveler, şirketlerin genel stratejiyle entegre değil veya küresel mega trendlerin stratejik çıkarımlarını ele almıyorlar.

1. Enerji Stratejilerini Oluştururken Üst Yönetimin Desteği Önemlidir

CEO ve yönetim kadrosunun katılımı olmadan enerji stratejilerini uygulamak sizin için oldukça zor olacaktır. Şirketlerin bu yönde ilerlemesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak bunu gösterebiliriz.

Bu durum CEO’nun enerji stratejilerini, şirketin misyonu ve rekabetçi öğesi olarak kabul etmesiyle ve bu konuya olan bağlılığıyla başlar. CEO, enerji yönetimi konusunda uzman ve lider olarak hareket edecek kıdemli bir yönetici atayarak bu bağlılığın önemini göstermelidir. Endüstriyel ve Petro-kimya üreticileri gibi operasyon ve enerji ayak izinin kritik olduğu şirketlerde, COO önemli bir rol oynar. Enerji kaynağı ve finansman sorunlarının önemli olduğu şirketlerde ise CFO doğru bir seçim olabilir.

Bu yöneticiler, firmanın enerji stratejilerini geliştirmek ve uygulamaya kılavuzluk etmek için takımlar oluştururlar. Takımlar operasyon, tesis, finans, hukuk, tedarik ve sürdürülebilirlik departmanlarının yöneticilerinden oluşmalıdır.

2. Enerji Stratejileri Şirketin Vizyonu Olmalıdır

Takımın ilk işi şirketin iç ve dış enerji etkilerini değerlendirmektir. Ele alınacak sorular şu şekildedir: Şirketimiz ne kadar enerji tüketiyor ve bunun maliyeti nedir? Bu maliyetlerin, satılan ürünlerin maliyeti gibi temel finansal göstergelere etkisi nedir? Yenilebilir enerji kaynaklarını kullanma fırsatlarından yararlanıyor muyuz? Bizim ve tedarikçilerimizin karbon ayak izi nedir? Bu durum müşterilerimizin, yatırımcılarımızın ve çalışanlarımızın beklentileriyle ne kadar uyumlu? Bu konuda rakiplerimize göre ne durumdayız?

Bu soruların cevapları, tasarruf potansiyellerini ve mevcut boşlukları keşfetmeyi sağlar. Örneğin; perakende sektöründe faaliyet gösteren şirketler, şubelerinde metre kare başına enerji tüketimini ölçebilir ve potansiyel enerji tasarrufunu hesaplayabilir. Şirketler aynı zamanda yıllık enerji kullanımını azaltma oranını da değerlendirebilir. Sağlam enerji stratejilerine sahip şirketler, enerji maliyetlerinde aylık ortalama %5–8 düşüşler elde ediyorlar. Enerjiye harcanan milyonlarca lira arasında, bu düşüşler önemli tasarrufları temsil etmektedir.

Takımlar, şirketin enerji etkilerini anladıktan sonra, belirli enerji tüketim ve emisyon hedeflerini CEO’ya bildirmekle başlayarak, geniş çaplı bir eylem planı geliştirilebilirler. Belirlenen agresif hedefler, iklim değişimini hafifletmek için belirlenen emisyon seviyesini ve hızını azaltmaya yardımcı olabilir.

Hedefler belirlendikten sonra takım, enerjiyi operasyonel öncelik haline getirebilmek için şirket içinde teşvikler sağlamalıdır. Bunlardan bir tanesi üretilen ürün başına enerji maliyetini bir performans göstergesi olarak ele almak olabilir. Eğer yöneticiler enerji hedeflerini yakalamakta başarısız olurlarsa, bunu liderlerine açıklamak zorunda kalırlar.

Takım, stratejik süreçler ve öncelikler olarak enerji tüketim farkındalığının nasıl entegre edileceği konusunda da önerilerde bulunmalıdır. Tesis ve operasyon yöneticileri, enerjiyi iş planlamasında dikkate almalıdır. Finans takımı ise enerji tüketimini ve karbon emisyonunu azaltmayı, sermaye dağıtım süreçlerinde öncelikli hale getirmelidir.

Son olarak oluşturulan takım, genellikle ayrı olan iki operasyonu bağlamaya yardımcı olmalıdır: enerjiyi tedarik etmek ve enerji tüketimini yönetmek. Genel olarak, takımın bir kısmında yer alan yöneticiler enerjiyi mümkün olan en düşük fiyata almak ve bütçe, risk stratejisi geliştirmeye odaklanırlar. Diğer yöneticiler ise enerji tüketimini azaltmak ve enerji verimliliğini artırmak için çalışırlar. Bu aktiviteleri koordine etmek tasarruf sağlatabilir ve riskleri azaltmaya yardımcı olabilir. Örneğin; enerji tedarik yöneticileri, enerjinin pik yaptığı zamanlarda yüksek maliyetler, enerji kullanımının düşük olduğu zamanlarda düşük enerji maliyetlerini içeren enerji anlaşmalarını seçebilirler. Talep tarafında çalışan yöneticiler, enerji tüketiminin pik yaptığı zamanlarda enerji tüketiminden kaçınmak için tüketimi kaydırabilir ve yoğun dönemlerde maliyetleri düşürmek için arz-talep ödemeleri alabilirler. Şirketler aynı zamanda, daha önceden depoladıkları enerjiyi, enerjinin yoğun dönemlerinde kullanarak tüketimlerini azaltmak için çalışmalar gerçekleştirebilirler.

3. Doğru Enerji Stratejisi Oluşturmanın İlk Adımı Enerji Sistemlerini İzlemektir

Genellikle, üst düzey yöneticilere, şirketin kurumsal ya da bireysel seviyede, tesis durağanken veya faaliyet halinde ne kadar enerji tükettiğini söylemek kabalık olarak kabul edilir. Enerji, insanlar, üretim maliyetleri, tesisler ve ekipmanlarla birlikte, şirketin en büyük maliyet kalemlerinden biridir. Fakat izlenmeyen ve dikkatli bir şekilde yönetilmeyen tek alan da enerjidir. Birçok şirketin, enerji verilerini hızlı bir şekilde değerlendirmek ve uygulanabilir bilgiye dönüştürmek için yeterince iyi bir sistemi yoktur. Çoğu şirket enerji tüketimini ölçmeden enerji maliyetlerini yönetmeye çalışır. Genelde bu durum üreticiler arasında ortak bir sorundur. Unutulmamalıdır ki şirketlerin en büyük değişken maliyeti, enerji maliyetidir.

Enerji tüketimini izlemek ve analiz etmek, maliyet, performans ve enerji kalitesini etkileyen operasyon sorunlarını ortaya çıkarabilir. Örneğin; HVAC sistemleri gibi ekipmanların doğru set değerlerinde çalışıp çalışmadığını gösterebilir.

Bazı üreticiler, tüm üretim için enerji gereksinimlerini tahmin eden istatistiksel analizler kullanıyor. Gerçek tüketim miktarı tahminlerden farklı olduğunda yöneticiler bir sorunun olduğunu anlıyorlar. Örneğin; bir gıda ürünleri üreticisi, her bir üretim hattında enerji maliyetlerini izliyor ve maliyetleri ayarlamak, karlılığı sağlamak için bu verileri kullanıyor.

Benzer alan veya tesislerdeki enerji tüketimleri karşılaştırılarak verimlilik fırsatları ortaya çıkarılabilir. Bir konaklama ve eğlence şirketi, özelliklerini karşılaştırmak adına her çeyrek enerji tüketimlerini karşılaştırıyorlar. Kötü performans gösteren alanları görerek performans iyileştirmeleri yapabiliyorlar. Benzer şekilde bir sinema zinciri, enerji verisini toplayarak ve geçmişi baz alarak, güncel kullanımlar için tüketim tahmini yapmaya başladı. Bu şekilde beklenen gösterim ve bilet satışına göre salonlardaki HVAC sisteminin çalışmasını ve set değerlerini optimize etti. Bir rafineri şirketi ise enerji ölçüm cihazları ve enerji iş zekası yazılımı kullanarak ilk yıl içerisinde 120 milyon lira enerji tasarrufu elde etti.

Kurumsal çapta enerji tüketimi hakkında detaylı bir anlayış geliştirmek gereklidir. Bu bilgi, şirketin enerji fiyatlarındaki değişkenliğin genel faaliyetlerini, karlılığını ve nakit akışları üzerindeki etkilerini görmesini sağlar.

Daha geniş açıdan bakarsak şirketler, risk ve fırsatlar için tüm değer zincirine bakmalıdır. Genellikle şirketlerin enerji ve emisyon etkileri kontrollerinin dışındadır. Bu durum tedarikçi veya müşterilerden kaynaklanır. Birçok lider şirket birincil tedarikçilerinin enerji tüketim verisini ve karbon emisyon verisi takip etmelerini zorunlu kılıyor. Fakat birçok şirket gibi tedarikçiler de, enerji tüketimini izleyen iyi bir sistemin eksikliğini yaşıyorlar. Bazı şirketler tedarikçilerine karbon emisyonunu ve enerji tüketimini azaltacak araçlar sunuyorlar. Bu hesabı otomatik hale getirecek ve mükemmelleştirecek ilk tedarik zinciri, maliyet kontrolü ve risk azaltma konusunda da avantaja sahip olacaktır.

Şirketler, müşterilerinin ne kadar enerji tükettiğini anlamak için değer zincirinin alt akışına bakmalıdır. Bir uçak üreticisi, birçok küresel havayolu şirketinin bağlı olduğu karbonsuz biyo-yakıtları kullanmak için müşterileriyle partnerlik anlaşması sağladı. Birçok büyük teknoloji de ürünleri için agresif enerji tasarrufları amacı belirlediler. Bu yenilikler maliyetleri azaltır, ürünleri farklılaştırır, satışları ve müşteri sadakatini artırır.

4. Yenilenebilir Enerjinin ve Gelişmiş Enerji Teknolojilerinin Önemi Artıyor

Temiz enerji teknolojisi pazarı hızlı bir şekilde değişiyor ve bu noktada şirketlerin hem teknolojileri hem de finansal seçenekleri anlaması gerekiyor. Enerji stratejilerine yenilebilir enerji ve yeni enerji teknolojilerini agresif olarak uygulamayan şirketler, önemli fırsatları kaçırıyorlar.

Günümüzdeki enerji pazarı; önemli ölçüde artan enerji talebi ve rüzgar tribünleri, foto-voltaikler, biyo-yakıtlar, yakıt hücreleri, gelişmiş piller, LED aydınlatma ve gelişmiş ölçümler şekilde maliyetleri düşüren alternatif enerji teknolojileri ile tanımlanıyor. En yeni yenilenebilir enerji projeleri, enerjiyi tüm güç kaynaklarının altında fiyatlandırıyor.

Tüm enerji türlerinde olduğu gibi devlet teşvikleri bu durumu daha çekici hale getiriyor. Fakat bunlar olmadan bile temiz enerjinin maliyeti inanılmaz derecede hızlı azalıyor. Güneş ve rüzgardan enerji üretmenin toplam maliyeti, sadece beş yıl içerisinde %74 ve %55 düştü. LED lambaların maliyeti on yıldan kısa bir süre içerisinde %94 azaldı. Depolama teknolojilerinin maliyeti de oldukça hızlı bir şekilde azalıyor.

Büyük miktardaki küresel yatırımlardan ve teknolojideki gelişmelerden kaynaklanan bu düşük fiyatlar, pazarda tahmin edilebilir bir değişime yol açıyor: Küresel olarak ağa sağlanan enerjinin yarısından fazlası, 2012 yılından beri yenilebilir enerji kaynaklardan elde ediliyor. 2015 yılında büyük çaplı şirketler 3,4 gigavat temiz enerji anlaşması yaptılar. Bu rakam toplam yenilebilir pazarın %20’sini temsil etmektedir. Şirketler rüzgar ve güneş başta olmak üzere yenilenebilir enerjiye bağlı kalırken, diğer alternatif teknolojileri de denemeye devam ediyorlar. Bazı firmalar, ısıtma ve soğutma kullanımı için atık ısısından elektrik üretimi sağlıyorlar. Bunun yanı sıra katı atık sahalarından metan toplayıp yakıyorlar. Dünyanın farklı yerlerindeki havayolları da katı atık, bitki yağı, çelik fabrikalarından elde edilen atık gaz ve hatta tütün gibi alternatif yakıtları kullanıyorlar.

Yenilenebilir enerji tesisleri ve yeni enerji teknolojileri maliyetlerin yanı sıra büyük fayda sağlarlar. İlk olarak firmaların kendilerini gelecekte regülasyonlar karşısında avantajlı olarak konumlandırmasını sağlar. Dünyadaki emisyonun %40’ı bir çeşit karbon fiyatlandırması altında ve 2016 yılının sonlarında yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması’na göre, ABD’nin katılımından bağımsız olarak, küresel karbon düzenlemelerinin sayısı artacak gibi görünüyor. Dünyanın farklı yerlerindeki hükümetler, agresif enerji verimlilik standartları belirliyorlar.

Karbon fiyatlandırma konusundaki tüm politikalar, fosil yakıtları temiz enerjiden daha pahalı hale getirecek . Bu politikalar, bazı şirketleri diğerlerinden daha fazla etkiliyor.

5. Paydaşlarla Etkileşimin Önemini Gözden Kaçırmayın

Şirketler, enerji stratejilerinin operasyon kısımlarında başarı gösterebilirler: artan verimlilik, farklı enerji kaynakları, emisyonların azaltılması. Şirketlerin işletmelerini etkileyen enerji ve çevre düzenlemeleri için hükümetlerle etkileşime geçmesi gerekir. Aynı zamanda müşteriler, topluluklar, yatırımcılar ve çalışanlarla da enerji stratejileri konusuna etkileşim kurarak her paydaşın ilgisine göre özel iletişim sağlamaları da gerekir.

Temiz enerji pazarları hızlı bir şekilde gelişiyor. Şirketler artık yerel üreticiden enerji almak, elektrik alımını düzenlemek ve enerji tedarikçileriyle pazarlık yapmak zorunda değil. Dinamik fiyatlandırma, yeni finansman mekanizmaları verimliliğin artırılması ve yenilenebilir enerjiye olan yatırımı artırmak için vergi kredileri gibi teşvikler, firmanın maliyetlerini yönetmesine yardımcı olabilir. Şirketler aynı zamanda akıllı şebeke, pil depolama ve tesis için güç üretici teknolojilerini kullanarak şebekeden ne kadar ve ne zaman enerji aldıklarını optimize edebilirler.

Şirketlerin aynı zamanda akıllı şebekeler oluşturmak, büyük yenilenebilir enerji projelerinin daha iyi iletimini sağlamak ve daha temiz ve enerji verimli fiziksel lojistik altyapısı sağlamak için hükümetlerle etkileşime girmesi gerekmektedir.

Enerji stratejinizi oluşturmak için ne bekliyorsunuz?

Enerji stratejisinin sağlayabileceği bu kadar değer varken neden sizin şirketiniz hala bir enerji stratejisi geliştirmedi? Birçok şirket için veri eksikliği, enerjiyi stratejik olarak yönetmek adına önemli bir zorluk oldu. Enerji tüketimini ve karbon emisyonunu ölçen, analiz eden ve yöneten araçlar mevcut. Artık veriyi toplamak daha kolay ve şirketlerin enerji yönetimindeki boşlukları anlamasını ve aksiyon almasını sağlayan güçlü yönetim modelleri ortaya çıktı.

Bu durumu engelleyen en büyük sorunsa; enerjinin ya yönetilecek bir maliyet olduğu ya da stratejik yönetimin pahalıya mal olduğu algısıdır. Küçük şirketlerdeki yöneticiler, genellikle temiz enerji ekonomisine girmenin sadece büyük ölçekli şirketler için mümkün olduğunu düşünüyor. Fakat bu şirketlerin sermayesinin olması, bu şirketlerin enerji verimliliğine ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmasının ana nedeni değil. Bu şirketlerin başarılı olmasının nedeni büyük hedefleri, üst düzey taahhütleri, güçlü takımları ve açık enerji strateji yönetimleri olmasıdır.

Bir zamanlar önemsenmeyen enerji yönetimi, şimdilerde şirket başarılarının kilit noktası olmaya başladı.

Author: Gizem Erdem, Marketing Specialist at Reengen

--

--

Reengen
reengen

Energy IoT Platform is a PaaS Analytics Solution for Global Energy & Utilities Industry