Yapay Zeka ve Enerji Sektörü: Fırsatlar Ve Tehditler Hakkında Bir Analiz
Yapay zeka enerji sektöründe giderek önemini arttırmakla birlikte, enerji sistemlerinin gelecekteki tasarım ve verimliği açısından büyük bir potansiyele sahip. Yapay zeka pek çok sektördeki modellemelerin zayıf yönlerini gösterdiğinden dolayı aynı durumu enerji sistemleri için söylemek de mümkün. Özellikle yapay zeka birbirinden farklı veriler arasındaki ilişkileri incelememiz açısından bizlere pratikte oldukça yardımcı oluyor. Gelin, bu yazımızda yapay zekanın enerji endüstrisine güç sağladığı olağanüstü yollardan bazılarını inceleyelim. Daha sonra yapay zekanın getirdiği yeni tehditler ve eleştirilerden bahsedeceğim.
1- Optimize Enerji Kullanımı
Yapay zeka, enerji kullanıcılarının tüketim alışkanlıklarının verimli bir şekilde izlenmesini kolaylaştırır. Bu tür verilere erişim, kullanıcıların enerji verimliliği hakkında alternatifleri farkına varmasını sağlar. Google’ın içinde bulunduğu Alphabet’in geliştirdiği Nest Learning Thermostat (Yuva Öğrenme Termostatı) bu duruma iyi bir örnek teşkil ediyor.
Kurulumdan sonra, cihaz kullanıcının evindeki tüketim alışkanlıklarını analiz etmek için makine öğrenmesini kullanır. Bu bilgiler ışığında, ısınma faturasını azaltmak için evin sıcaklığını ayarlar. Örneğin, evde kimse olmadığında evin sıcaklığını otomatik olarak düşürür. Alphabet’in göre kullanıcılar ısınma maliyetlerinde %10–12 aralığında, soğutmada ise %15’e kadar tasarruf edebiliyor.
Bununla birlikte, güç şebekelerindeki artan merkezsizleşme ve dijitalleşme ile pek çok sayıda şebekeyi yönetmek ve dengede tutmak giderek daha da zorlaşıyor. Bu durum yüksek miktarda verinin değerlendirilip analiz edilmesini gerekli kılıyor. Yapay zeka ise bu verilerin mümkün olduğunca hızlı ve verimli bir şekilde işlenmesine yardımcı olur.
2- Enerji Üretimi ve Talebinin Tahmini
Şu anda, yenilenebilir enerji kaynaklarının hava koşullarına bağımlı olması yedek güç kaynaklarına sahip olmayı gerekli kılmaktadır.
Yapay zeka, hava koşulları ve üretim kapasitesinin yanı sıra elektrik talebini tahmin etmeyi mümkün kılıyor. Eldeki bu bilgilerle elektrik üretimindeki dalgalanmaların yönetimi daha verimli hale geliyor. En sonunda, teknoloji maliyetli depolama ve yedekleme çözümlerine olan ihtiyaç azalıyor. Sonuç olarak, yapay zeka enerji sektörünü daha yenilebilir alternatifleri değerlendirmeye teşvik ediyor.
3- Enerji Yönetimi ve Ticareti
Yenilenebilir enerji sektörü hızla büyüyor ve küresel elektrik enerjisi üretim kapasitesinin beşte birini oluşturduğu tahmin ediliyor. Sistem operatörleri, yenilenebilir enerji kaynaklarını mevcut şebekeye entegre etmenin yollarını bulmak zorunda.
Bu yüzden, enerji üretimi ve ticaretindeki tutarlılığı korumak için, yenilebilir enerji sistemleri desteklenmelidir. Yapay zeka bu açıdan vazgeçilemeyecek kadar önemlidir. Yapay zekanın en önemli katkısı enerji üreticilerinin enerji piyasasına girişindeki bariyerleri kaldırmasıdır. Anlık al-sat işlemlerini takip eden ve hatta bazen ticaretini algoritmalar sayesinde kendisi yapabilen bu teknoloji ile tüketiciler daha ucuza enerji temin edebilecek.
Fakat dikkate alınması gereken önemli bir nokta ise yapay zekanın kendisinin güç tüketimidir. Çok miktarda verinin işlenmesi yine çok fazla elektrik tüketir. Bu yüzden, enerji sistemlerinin dönüşümü için yapay zekayı kullanılırken veri merkezlerinin mümkün olduğunca iklim açısından nötr bir şekilde nasıl tasarlanacağının üzerine düşünülmesi oldukça önemli. Çözümlerin arasında yenilenebilir enerjiye yatırımın artması, yoğun enerji isteyen işlemlerin enerjinin daha fazla olduğu zamanlara ertelenmesi ve enerji tasarruflu donanımların geliştirilmesi bulunuyor.
Yapay zeka, yeni bir çağın kapısını aralamakla birlikte, yeni fırsatlar ve tehditleri içinde barındırıyor. Fakat çözüm yapay zeka ile desteklenmiş iklim dostu ve şeffaf bir enerji sisteminin tasarlanmasından geçiyor.
Kaynaklar:
https://www.cognillo.com/blog/artificial-intelligence-powering-energy-industry/
https://www.next-kraftwerke.com/knowledge/artificial-intelligence
