DEPRESYONDA MISINIZ?

Hüsna Nur Mercan
Sağlık Öğrenci Forumu
3 min readNov 7, 2021

Depresyon… Aslında hepimizin sık sık duyduğu ve pek de hastalık gibi görmediğimiz bir hâl kendisi. Fakat durum sanıldığı kadar da hafif değil. Zira, belli bir sürenin üstünde devam ettiği zaman, bir duygudurum bozukluğu olarak adlandırılıyor: Majör Depresif Bozukluk (MDB). Toplumda en sık görülen psikiyatrik hastalıklardan biri. Tabii ki MDB diyebilmek için belirli kriterler mevcut. Söz konusu bu kriterler aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir (1):

· Depresif (çökkün) duygudurum

· Anhedoni (zevk alamama)

· Dikkat Dağınıklığı

· İştahsızlık -nadiren iştah artışı-

· Uykusuzluk -nadiren uykuda artış-

· Psikomotor yavaşlama

· Değersizlik hissi

· İntihar düşüncesi

· Yorgunluk, bitkinlik

Fotoğraf: psikologofisi.com

“ E bunlar bende var ??? ” dediğini duyar gibiyim sevgili okur. Ama merak etme, MDB diyebilmek için yukarıdaki 9 kriterden en az 5’inin (bu beş kriterden ikisi; depresif duygudurum ve anhedoni olmak koşuluyla) en az 2 haftadır bulunması gerekiyor.

Normal şartlar altında bu duyguları hissetmiyoruz tabi. Bazı etiyolojik faktörler ve riskler mevcut. Mesela; günlük hayatta yaşadığımız üzücü olaylar, insan ilişkilerinde karşılaştığımız problemler, ailevi sorunlar ya da ciddi anlamda vücut ve psikolojiyi sarsan travma veya cinsel tacizler örnek olarak verilebilir. Çoğunlukla bu gibi durumları depresyon etiyolojisinde büyük bir faktör olarak düşünüyoruz.

Fakat yapılan çalışmalar gösteriyor ki, depresyonun altında yatan asıl durum, biyolojik sebepler. Monoamin kuramı (nörotransmitterlerin azalması), reseptör ilişkili sebepler, beyindeki yapısal bozukluklar (özellikle frontal bölgede serotonin eksikliği ), ikincil haberci eksikliği, Beck Modeli (Bu modeli kısaca, karamsar bakış açısına sahip olmak şeklinde düşünebilirsin.), ilaç kullanımına bağlı faktörler ve genetik bunlardan bazıları (2).

Bu da demek oluyor ki, bazı duygular insanın elinde olmuyor ve vücudumuzdaki birtakım biyolojik değişimler direkt olarak ruh halimizi etkiliyor. Ya da anne babamızdan gelen sancılı bir miras olarak da barındırıyor olabiliriz depresyonu.

Fotoğraf: tumblr.blog.netgautam.com

Peki, sence Majör Depresif Bozukluk kişinin hayatını nasıl etkiliyor? Engin deneyimlerine dayanarak hemen aklında canlandığını düşünüyorum :)

Kimseyle konuşmak istemeyen, sosyal iletişimi zayıflamış, kilo problemi yaşayan, yaptığı hiçbir şeyden zevk almayan bir hale bürünüyor insan. İntihar düşüncesini bile akla getirecek bir hastalıktan bahsediyoruz. Dolayısıyla tedavisi ihmal edilemeyecek kadar önemli.

Fotoğraf: indigodergisi.com

Tedavide ilk akla gelen “Psikoterapi” oluyor. Hastayı dinlemek, gerçekçi hedefler belirlemesi için yardımcı olmak, altta yatan bir travma olup olmadığını sorgulamak, kişiye bu durumla başa çıkma yollarını anlatmak yapılabilecekler arasında. Psikoterapini yanında çoğunlukla medikal bir tedaviye ihtiyacımız var. Ve ne mutlu bize ki, medikal tedavinin sonuçları oldukça yüz güldürücü.

Trisiklik Antidepresanlar,

SSRI (Selektif serotonin geri alım inhibitörü),

SNRI (Serotonin nöradrenalin geri alım inhibitörü),

MAO İnhibitörü, kullanılan antidepresan ilaç gruplarından bazıları(3).

Fotoğraf: tr.newworldai.com

Depresyon tedavisi sırasında önemli bir detay da hasta ve hasta yakınlarına tedavinin uzun süreceğini, ilaçların genellikle 2–3 hafta sonra etki göstereceğini ve antidepresanların oluşturabileceği olası yan etkileri anlatmaktır. Bu yan etkiler göz ardı edilebilir ve hastalığın kendi belirtileri yanında çoğunlukla tolere edilebilir etkilerdir.

Depresyon kişisel bir durum gibi dursa da sadece bireyi tedavi etmek yeterli olmayacaktır elbette. Aile terapisi de en az antidepresan ilaç kullanımı kadar önemli. Kişinin yakınlarına; tetikleyici durumlar, tedavi plan ve gidişatı, hastaya nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgilendirme yapmak gerekir.

Yazımın sonlarına doğru gelirken şunu da söylemeden geçmek istemem. Her ne kadar Majör Depresif Bozukluk, çoğu zaman biyolojik sebepler kaynaklı bir hastalık olsa da günlük hayatta sık karşılaştığımız ve hastalık olarak tanımlanmayan depresyonda şahsi etkimiz çok büyük.

Kötümserlik, içinde bulunulan durumun hiç geçmeyeceğini zannetmek veya memnuniyetsiz bir tavır hepimizin kendi seçimi. Yani aslında bazen çözüm gerçekten bizim elimizde.

Değil mi Sevgili Okur?

Kaynakça

1- Journal Of Contemporary Medicine 2016;6(1): 51–66

2- https://www.aligok.com.tr/etyoloji/

3- https://www.medikalakademi.com.tr/antidepresan

--

--

Hüsna Nur Mercan
Sağlık Öğrenci Forumu

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi / Sağlık Öğrenci Forumu Etkinlik Koordinatörlüğü