FRANSIZ PARADOKSU

Zeynep Pirinç
Sağlık Öğrenci Forumu
4 min readJun 23, 2022

Fransız halkının yüksek yağ oranına sahip diyetlerine rağmen neden sağlıklı ve uzun ömürlü olduğunu hiç merak ettiniz mi? Gelin bu sorunun cevabına beraber bakalım!

Öncelikle oksidatif stres ve neden olduğu durumlara bir göz atalım.

Süperoksit ve hidrojen peroksit gibi reaktif oksijen ürünlerinin üretiminde artış sonucu meydana gelen oksidatif stres; kardiyovasküler hastalıklar, kanser, nörolojik hastalıklar, diyabet, yaşlanma gibi birçok hastalığın patogenezinde rol oynamaktadır. Endotel tabakasının işlev bozukluğunun temel nedeni olan bu duruma karşı çeşitli antioksidanlar kullanılmaktadır. Polifenol ailesi bu antioksidanlardandır. Polifenoller; flavonoidler, antosiyaninler, fenolik asitler, lignanlar ve stilbenleri kapsayan bir antioksidan ailesidir. In vitro hücre kültürü deneylerinde polifenol içeriği zengin diyetle beslenmenin bazı hastalıkları önlediği gösterilmiştir.

Gelelim asıl bileşiğimize..

Stilbenlerin alt grubu olan resveratrol (3,4,5-trihidroksi-stilben), ilk olarak 1940 yılında Veratrum grandiflorum’un köklerinden izole edilmiş bir fitoaleksindir. Yunanca ‘phyton’, bitki; ‘alexein’, koruyucu terimlerinin birleşiminden oluşan fitoaleksinler; bitkilerde mikrobiyal enfeksiyon, sıcaklık dalgalanmaları, UV radyasyon ve ozon gibi çevresel etkilere maruz kalındığında sentezlenen bileşiklerdir.

Doğada yaklaşık 72 bitki türünde bulunan resveratrolün en önemli kaynağı; Çin ve Japonya’da hipertansiyon, damar tıkanıklığı, cilt iltihabı, alerji gibi hastalıklarda kullanılan ve Kojo-Kon olarak bilinen yabani bir bitki olan Polygonum cuspidatum(Japon Madımağı)’dur.

Üzüm, kırmızı şarap, ahududu, dut, yer fıstığı, kızılcık ve yaban mersininde bulunan polifenolik bir bileşik olan resveratrolün; anti-inflamatuvar, antioksidan, antikarsinojenik, sitoprotektif, nöroprotektif ve kardiyoprotektif etkileri yapılan çeşitli çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bunlar arasında resveratrol üretebilme kapasitesi ve taze veya işlenmiş ürünlerinin (şarap, sirke, kuru üzüm, pekmez, köfter vb.) yaygın tüketimi nedeni ile üzüm ön plana çıkmaktadır. Resveratrol, özellikle renkli üzüm çeşitlerinin kabuklarında yüksek miktarda sentezlenmektedir.

Fotoğraf: iStock

Ortalama bir kırmızı şarap tüketiminin (günde 1–2 kadeh) koroner kalp hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranını düşürdüğü ve insanlardaki lipid seviyeleri üzerinde pozitif etkileri olduğu çeşitli araştırmacılar tarafından kanıtlanmıştır. Fransa’da yüksek miktarda doymuş yağ tüketimine rağmen kardiyovasküler hastalıkların diğer toplumlara oranla düşük, insanların uzun ömürlü oluşu bu bölgedeki kırmızı şarap tüketim alışkanlığı ve kırmızı şarabın doğal olarak içerdiği resveratrol ile ilişkilendirilmiş, bu durum “Fransız Paradoksu” olarak adlandırılmıştır.

Resveratrolün Kalp ve Böbrek Üzerindeki Etkileri

Çok sayıda çalışma resveratrolün koroner kalp hastalığına karşı ve böbrek hücreleri üzerinde koruyucu etkisi olduğunu ifade etmektedir. Bu etkinin özellikle bazı inflamatuar enzimlerin aktivitesini engelleme yoluyla, LDL’nin oksidasyonuna karşı koruma yoluyla veya trombosit agregasyonunu azaltma yoluyla olabileceği ileri sürülmüştür. Resveratrolün miyokardiyal enfarkt alanını ve apoptotik kardiyomiyosit sayısını azalttığı, iskemi sonrası ventriküler fonksiyonda önemli iyileşmeler sağladığı saptanmıştır.

Resveratrolün Sirtuinler ve Diyabet Üzerindeki Etkileri

Resveratrol, sirtuin (SIRT-Silent Information Regulator) protein ve gen ailesinin önemli bir aktivatörüdür. Sirtuinler; metabolizmada, kanserde, yaşlanmada ve uzun yaşamada rol alan önemli düzenleyicilerdir. Bu proteinlerin eksikliğinde DNA’nın zedelenmeye açık hale geldiği bilinmekle beraber resveratrolün sirtuinler üzerinden yaşam süresini artırabileceği düşünülmektedir.

SIRT aktivatörlerinin vücut glikoz dengesini ayarladığı ve bununla birlikte yağ dokusunda, kas dokusunda ve karaciğerde insülin duyarlılığını iyileştirdiği gösterilmiştir. Bu nedenle SIRT1 aktivasyonu yaşlılığa ait hastalıkların tedavisinde ve tip II diyabetes mellitusta yeni terapötik yaklaşımlarda umut vadetmektedir. Diyabetten korunmada ve bazı diyabetik komplikasyonları hafifletmede yararlı olmasının yanı sıra diyabette hipergliseminin yol açtığı oksidatif stres sonucunda böbrekte gelişen nefropatiyi önlemede de faydalı olduğu bildirilmiştir.

Resveratrolün Alzheimer Üzerindeki Etkileri

Son yıllarda yapılan çalışmalar, resveratrolün Alzheimer hastalığını iyileştirici etkisinin olduğunu göstermiştir. Ayrıca kırmızı şarap içen bireylerin Alzheimer hastalığına yakalanma olasılığının daha düşük olduğu da ifade edilmektedir.

Alzheimer hastalarının hipokampus ve korteksindeki nöronların dışında senil (amiloid) plaklarda β-amiloid peptid birikir . Bu plaklar hücreler için toksiktir ve ilerleyici nöronal disfonksiyon ve ölüme neden olur. Resveratrolün β-amiloid peptidin temizlenmesini kolaylaştırarak nöronların hayatta kalmasını desteklediği bildirilmiştir.

Resveratrolün Antioksidan Etkisi

Resveratrol; süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz gibi antioksidan enzimleri indükler, reaktif oksijen türlerinin üretimini ve serbest radikallerin sebep olduğu hücre zedelenmelerini engeller.

Resveratrolün Antikarsinojenik Etkisi

Yapılan çalışmaların çoğu bu konuda olmakla beraber resveratrolün meme, prostat, mide, kolon, pankreas, lenfoma, lösemi ve tiroid kanserleri dahil olmak üzere çeşitli kanser hücrelerinde büyümeyi inhibe ettiği bulunmuştur. Resveratrolün kanser hücreleri üzerindeki bu etkiyi çeşitli safhalarda hücre döngünü durdurduğu ve/veya apoptozis mekanizması üzerinden gerçekleştirdiği bildirilmiştir.

Resveratrolün Östrojenik Aktivitesi

Resveratrolün kimyasal yapısının sentetik östrojen agonisti olan dietilstilbestrolünkine benzer olması bir östrojen agonisti olarak işlev görebileceğini ve endojen östrojenlere benzer tepkiler ortaya çıkarabileceğini, menopoz sonrası kemik erimesini önlemede kullanılabileceğini düşündürmektedir.

Doğada yenebilir önemli kaynakları kırmızı üzüm ve bundan meydana gelen ürünler olan resveratrol, sağlığın korunmasında önemli bir polifenolik bileşiktir. Fizyolojik ve patolojik durumlardaki etkileri ve hastalıklardaki olası koruyucu etkileri konusunda çalışmalar halen devam etmekte olan resveratrolün günlük diyete eklenmesinin kardiyovasküler hastalıklar ve kanser başta olmak üzere birçok hastalığa karşı koruyucu etki sağlayacağı ifade edilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki insanoğlunun fazlasından zarar görmediği bir şey yoktur.

REFERANSLAR

  1. Sayın, O., Arslan, N., & Guner, G. (2008). Resveratrol ve kardiyovasküler sistem. Turkish Journal of Biochemistry, 33(3), 117–121.
  2. YÜCEL, U., & AKÇİÇEK, E. Şaraplarda Resveratrol Bileşiği: Koroner Kalp Hastalıkları ve Kanser Üzerine Etkileri. Akademik Gıda, 4(3), 12–14.
  3. Evren, M., & Koca, İ. (2008). Resveratrol ve sağlık üzerine etkisi. Türkiye, 10, 21–23.
  4. Ergin, K., & YAYLALI, A. (2013). Resveratrol ve etkileri üzerine bir gözden geçirme. SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi, 20(3), 115–120.
  5. Keskin, N., Noyan, T., & Kunter, B. (2009). Resveratrol ile üzümden gelen sağlık. Turkiye Klinikleri J Med Sci, 29(5), 1273–1279.
  6. Micronutrient Information Center. Resveratrol. (2015). Alındığı Tarih: 5 Mayıs 2022. https://lpi.oregonstate.edu/mic/dietary factors/phytochemicals/resveratrol

--

--