Homeopatinin Salgın Hastalıklar Tarihindeki Rolü
Homeopati sözcük olarak Yunanca; Homeos: Benzer, Pathos: Acı, ıstırap kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. En genel anlamı, benzer ile iyileşmektir. Sağlam kişide hastalık bulguları oluşturan, başka bir deyişle acı çekmesine neden olan bir madde, aynı bulgulara sahip hasta kişilerde iyileşme sağlar, prensibine dayanır. İlk kez Almanya’da hem doktor hem de eczacı olan, Samuel Hahnemann (1755–1843) tarafından uygulamaya konulmuştur. Hahnemann’ın yaşadığı bu dönem, salgın hastalıkların Avrupa’yı kasıp kavurduğu zamanlardır.
Kuduz, çiçek, grip, difteri, verem, kızıl, frengi, bel soğukluğu gibi bulaşıcı hastalıklar toplumda yaygın olarak görülmektedir. Bakteri ve virüslerin varlığının henüz bilinmediği bu dönemde, bulaşıcı hastalık kavramı hala bir gizemdi. Batıl inançlara dayanan ilkel teoriler, dönemin tedavi yaklaşımları üzerinde belirgin etkiye sahipti. Hastanın kanının akıtılması (hacamat), sülük tedavisi, arsenik ve cıva gibi metallerle değişik şekilde yapılan uygulamalar başlıca tedavi yöntemleri idi. Böyle bir ortamda doğan homeopatinin, en erken dönemlerinden itibaren, kızıl, kolera, tifo ve grip gibi birçok salgın hastalığın profilaksi ve tedavisinde gösterdiği başarı sayesinde bilinirliği artmış ve yaygınlaşmıştır.
Halen tüm dünyada 200 milyondan fazla insan tarafından kullanılan homeopati, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından tanınan, ikinci büyük tedavi disiplinidir. On sekizinci yüzyılın ikinci yarısından beri hem akut hem kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan bütünsel bir tedavi metodudur. Bütünsel demekle kastedilen, zihin, duygular, düşünceler ve ruhu birbirinden bağımsız parçalar halinde düşünmeyip, hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde hepsinin, birbiri ile ilişki halindeki bir bütün olarak değerlendirilmesidir. Esas olarak vücudun kendi doğal iyileştirme gücünü destekleyerek çalışan, yan etkisi minimal olan güvenli ve doğal bir tedavi yöntemidir. Her bireyi kendine özgü kabul eden ve kişiye uygun tedavi seçeneği sunan, homeopati’nin iki temel prensibi vardır:
1- Benzer benzeri tedavi eder. (like cure like): Herhangi bir hastalık, ona neden olan madde ile iyileştirilebilir.
2- En az doz yasası (law of minimum): Ne kadar düşük doz uygulanırsa, o kadar büyük etki oluşur anlamındadır.
Homeopatinin profilaktik amaçlı ilk kullanımı, 1799 yılında, Almanya’nın Köningslütter kasabasında ortaya çıkan kızıl salgını sırasında olmuştur. Dr. Hahnemann hastalığa yakalanması muhtemel çocuklara tek doz Belladonna vermiş ve %95’in üzerinde bir oranla koruma sağlamıştır. Kızıl hastalığı ve korunması ile ilgili olarak yazdığı makalesinde, Hahnemann, Belladonna’yı 1/24 000 000 oranında sulandırarak nasıl güçlendirdiğini (potentised) ayrıntılı olarak anlatmaktadır. Bu makalede Hahnemann’ın önerdiği doz, her 72 saatte bir, 0.0416 nanogramdır.
Günümüz homeopatları tarafından da yakın geçmişte, Chikungunya, Dengue Ateşi, Japon ensefaliti ve kolera, salgınları gibi birçok epidemide, genus epidemikus çalışmaları yapılmıştır.
Isaac Golden, 2019 yılında yaptığı çalışmada, 3 ayrı ülkeden, toplam 26 homeoprofilaksi (HP) girişimini değerlendirmiştir. Bu koruyucu çalışmalar sırasında 90 milyon üzerindeki kişiye homeopatik profilaksi yapılmıştır. Yazar başarı oranını: %75- 95 arasında vermektedir.
Hindistan AYUSH (The Ministry of Ayurveda, Yoga & Naturopathy, Unani, Siddha and Homoeopathy) Bakanlığı tarafından Arsenicum album’un genus epidemikus remedisi olarak seçilmesinin ardından, Parikh ve arkadaşları, COVID-19'un önlenmesi amacı ile, Ocak-Şubat 2020 arasında, toplam 420 kişiye Arsenicum 36 album 30 C reçete etmişlerdir. COVID-19 ile ilişkili semptomları olmayan bu kişilerin birçoğu zaten bronşiyal astım, hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi kronik hastalıklar nedeni ile homeopatik takip ve tedavi altında olan kişilerdi. Altı haftadan daha fazla bir süre takip edilen bu kişilerin hiçbirinde COVID-19 bulguları görülmemiştir ve 21 Nisan 2020 ye kadar olan, bölgeye ait COVID-19 pozitif hasta listesinde homeopatik profilaksi uygulanan bu kişilerin hiçbirinin adı yoktur. Oysa o bölgede aynı dönemde COVID-19 pozitif hasta sayısı 1500’ ün üzerindedir. Arsenicum album alanların hiçbirinde herhangi bir yan etki görülmemiştir.
Kaynaklar
Mbabazi J, (2020), Abstract, Pandemics That Changed History, Kindle Edition, Independently Published, p. 4
Kate Birch, (2007), Basic Homeopathic principle, Chapter 1, Vaccine Free Prevention and Treatment of Infectious Contagious Disease with. Homeopathy, Second edition, Chap. Trafford publishing, p. 15
Fisher P, Dantas F, Rampes H, (2002), The safety of homeopathic products, J. R. Soc. Med.; 95(9): 474–476, doi: 10.1258/jrsm.95.9.474-b
Bellavite P, Signorini A, (2002), History of Isopathy, The Emerging Science of Homeopathy: Revised and Expanded edition, North Atlantic Books, p. 24.
Hahnemann, Samuel, (1801), “The Cure and prevention of scarlet fever”, Zeitschrift für Praktischen Medizin (Journal of Practical Medicine), Republished in Lesser Writings. B. Jain Publishing, New Delhi
Jacobs J. (2018), Homeopathic Prevention and Management of Epidemic Diseases. Homeopathy
Parikh Niraj. Parikh Devang (2020), Role of Homeopathy in COVID-19 ManagementClinical Experience, World Journal of Pharmaceutical Research, Vol. 9, Issue 5, 2459- 2466. doi: 10.20959/wjpr20205–17504