TRAVMA SONRASI BÜYÜME

Leyla Aydın
Sağlık Öğrenci Forumu
4 min readAug 16, 2022

Nietzsche’ye atfedilen meşhur bir söz vardır: Seni öldürmeyen şey, seni güçlü kılar. Dostoyevski ise şöyle der: “Beni korkutan tek bir şey var: Acılarıma değmemek.”. Hayatta yaşanılan zorluklara ya da deneyimlenen travmalara hiç bu sözlerin perspektifinden bakmayı denemiş miydiniz?

Bu yazıda amacım acı çekmeyi, travmayı ya da herhangi bir hastalığı kutsamak değil. Elbette, travmanın kişinin psikolojik sağlığı üzerinde pek çok yıkıcı etkisi olabilir. Örneğin, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) travmanın ardından sık görülen bir psikopatolojidir. TSSB’nin duygudurumlarda olumsuz değişimler, sıkıntı veren girici düşünceler ve dissosiyatif tepkiler gibi tanı kriterleri vardır. Ayrıca, doğal afet, ölüm ve cinsel saldırı gibi travmatik olaylar, kişilerin dünyanın genel olarak güvenilir ve anlamlı bir yer olduğuna dair temel inançlarını derinden sarsar. Buna ek olarak, travma kişilerin kendi öz değerlerini sorgulamalarına neden olur. Ancak, travma sonrasında bireyler çeşitli başa çıkma stratejileri geliştirirler ve yakınlarının yardımıyla anlamlı, bilişsel yeniden değerlendirme yapabilir. Böylece, yıkılan iç dünyalarını tekrardan inşa edebilirler.

Başarılı nörolog ve psikiyatrist olan Victor Frankl(2017), İnsanın Anlam Arayışı kitabında, içinde bulunduğu Nazi kampındaki yaşamın dehşetini ve askerlerin her mahkumu sistematik olarak nasıl insanlıktan çıkardığını anlatır. Diğer taraftan, Frankl, ‘Gözyaşları acı çekme cesaretine sahip olduğumuzu simgeler’ der. Ayrıca, acı çekmenin bize en zor koşullar altında bile hayatının anlamına ve değerlerimize tutunarak hayatta kalma seçimi yapma gücü verdiğini açıklar. Dolayısıyla, soykırımın getirdikleri ile baş etmenin yolunun çaba göstermeye değer bir hedef ve özgürce seçilen bir amaç için mücadele etmek olduğunu savunur.

Tüm bunlardan yola çıkarak travma sonrası büyüme (post-traumatic growth) olgusundan bahsetmek istiyorum. O’Leary ve Ickovics (1995), travma sonrası büyümeyi kavramsallaştırdıkları teorilerinde travmatik bir olay yaşayan kişilerin hayatlarını üç şekilde sürdürdüğünü iddia etmişlerdir:

HAYATTA KALMA: Bireyler travmayı sadece atlatır ve hayatta kalanlar hayatlarını travmatik olay öncesine göre daha düşük işlevsellikle yaşarlar.

İYİLEŞME: Kişi iyileşmeye ulaşabilir ve travmatik olaydan önceki işlevselliğine geri döner.

GELİŞME: Bireyler gelişebilir ve travmatik olaydan öncekinden daha iyi işlev görebilirler.

Sawyer ve Ayers (2009)’in çalışmasına göre, travmatik olaylardan sonra bireylerin %30–60'ı olumlu değişiklikler bildirmiştir. Travma sonrası büyüme, travmatik bir olayın ardından gelişen yoğun ve zorlu mücadelenin bir sonucu olan olumlu psikolojik değişimlerdir.​ Diğer bir deyişle, kişinin yaşamının belirli bir alanında artan işlevsellik ve potansiyelin daha iyi kullanılmasıyla sonuçlanabilen büyüme olarak tanımlanabilir​. ​ Travma sonrası büyüme deneyimini etkileyen pek çok faktör vardır. Örneğin, genç bireylerin travma sonrası büyüme deneyimleme olasılığı daha yüksektir. ​Ayrıca, travmatik olayın algılanan şiddeti​ ve kişisel ya da çevresel kaynaklar (örn. başa çıkma kapasitesi, iyimserlik, mizah anlayışı ve sosyal destek) bu faktörlerden bazılarıdır.

Travma sonrası büyümenin genel olarak dört ana alanda görüldüğü rapor edilmiştir. Bunlardan ilki kişilerarası ilişkilerdir. Kişi, travma sonrasında diğer insanlarla daha yüksek düzeyde yakınlık kurabilir ve çevresindekilerden gelen iyilik ve desteğe yönelik farkındalığı ​artabilir. Buna ek olarak, kişi hayatında daha önce dikkate almadığı seçimlerini değerlendirerek yeni alternatiflerin keşfedilmesine izin verebilir. Diğer bir deyişle, şans verilmemiş deneyimler gözden geçirilebilir ve bu konuda çeşitli adımlar atılabilir. Ayrıca, kişinin yaşamında artan bir maneviyat anlayışı ve yaklaşımı ile kendi kapasitesine olan güvende bir artış olabilir. Son olarak, kişi hayatının önceliklerini gözden geçirebilir ve hayatın ne kadar değerli olduğuna dair farklı bir yaklaşım benimseyebilir.

Sonuç olarak, travma sonrası büyümeyi tüm travma geçirmiş bireylere genellemek mümkün olmadığı gibi, travmatik olayların olumsuz sonuçlarını da genellemek mümkün değildir. Travmatik deneyimler, bireyler ve topluluklar üzerinde güçlü bir etkiye sahip olabilir. Ancak, negatif etkilerin travmanın doğal bir sonucu olduğu kadar travma sonrasında gelişim ve büyümenin de doğal bir sonuç olduğu söylenebilir.

Referanslar

  1. American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596

2. Calhoun, L. G., & Tedeschi, R. G. (2001). Posttraumatic growth: The positive lessons of loss.

3. In R. A. Neimeyer (Ed.), Meaning reconstruction & the experience of loss (pp. 157–172). American Psychological Association. https://doi.org/10.1037/10397-008

4. Frankl, V. (2017). İnsanın Anlam Arayışı: Man’s Search for Maning (Turkish Edition) (1st ed.). Okuyan Us Yayınları.

5. Janoff-Bulman, R., (1989). “Assumptive Worlds and the Stress of Traumatic Events: Applications of the Schema Construct”. Social Cognition. 7 (2): 117. https://doi.org/10.1521/soco.1989.7.2.113

6. Joseph, S., & Linley, P. A. (2005). Positive adjustment to threatening events: An organismic valuing theory of growth through adversity. Review of general psychology, 9(3), 262–280.

7. Sawyer, A., & Ayers, S. (2009). Post-traumatic growth in women after childbirth. Psychology & Health, 24(4), 457–471. https://doi.org/10.1080/08870440701864520

8. O’Leary, V. E., & Ickovics, J. R. (1995). Resilience and thriving in response to challenge: An opportunity for a paradigm shift in women’s health. Women’s Health, 1, 121–142.

9. Tedeschi, R. G., & Calhoun, L. G. (1995). Trauma & transformation: Growing in the aftermath of suffering. Sage Publications, Inc. https://doi.org/10.4135/9781483326931

--

--