Bağışıklık Sistemini Zayıflatan 5 Kötü Alışkanlık

Bebeklere Net
Sağlık
Published in
5 min readApr 30, 2020

Bağışıklık sisteminin anlamını bilen ve bu konuyu önemseyen bireyler için bağışıklık sistemini zayıflatan alışkanlıklar konusuna değineceğiz. Yine de bilinmeyenleri ve tüm detayları ile bağışıklık sistemini ele almaya ve immün sistemi güçsüz kılan unsurlara değinmeden önce, kısa bir bilgilendirme yapmakta fayda var. İnsan vücudunda, halk arasında bağışıklık sistemi olarak bilinen, tıbben ise immün sistem olarak adlandırılan, vücudun hayati fonksiyonlarını devam ettirebilmesi ve dış etkenlere karşı korunabilmesi için çalışan bir dizi fiziksel işleyiş mevcut. Bu fiziksel işleyiş ne kadar kuvvetli ve korunaklı bir yapıda çalışır ise vücudu tehdit eden antijen, patojen ya da aniden ortaya çıkan bir tümöre karşı da o kadar dayanıklı durumda olunuyor.

Bağışıklık Sistemini Zayıflatan 5 Kötü Alışkanlık

Bağışıklık sistemi ne kadar sağlıklı olursa, virüsler, bakteriler ve antijenlerin vücuda girmesi, yerleşmesi o denli zor oluyor. Kişiyi bu tür dış etkenlere karşı koruyan ve vücudun ilk savunma mekanizması olarak çalışan immün sistem, dokular ve organlar arasında adeta haberleşme sistemi ile çalışan ve vücuda giren yabancı maddelere karşı savaşan bir ordu gibi. Ancak, farkında olmadan bağışıklık sistemini zayıflatan, patojenlere, virüslere, bakterilere, enfeksiyonlara ve dış etkenlere karşı çaresiz bırakabilen bir takım kötü alışkanlıklar da var. İşte bağışıklık sisteminizi zayıflatan 5 kötü alışkanlık.

1. Kahvaltıyı Atlayarak Güne Başlamak

İnsanoğlunun hastalıklar karşısında güçlü durması, vücudun en ufak sağlık sorunu karşısında güçsüz düşmemesi için bağışıklık sistemini kuvvetlendirmesi önemli. Ne var ki, günümüzde birçok insan modern yaşamın ve kapitalizmin kollarında yaşıyor olmanın zorluklarını çekiyor. En başta da güne erken başlamak, kahvaltı etmeden işe gitmek ve günün en önemli öğününü atlamak var. Güne kahvaltısız başlayan ve vücudun dış etkenlere saatlerce açık halde yaşamasına sebep olan bu durum, immün sistem sağlığının bozulmasına ve vücudun zayıf düşmesine yol açabiliyor. Kahvaltı gibi önemli bir öğünün atlanması dışında bir diğer hata ise bu öğünün atlanmasını ilave edilen nikotin ve kafein bağımlılığı.

Sodyum Klorür ya da bilinen adı ile sofra tuzu, insan için hayati bir madde. Tuz olmadan vücudun dengesini korumak ve sodyum ihtiyacını karşılamak mümkün değil. Ancak, bu durum gün boyu her yiyeceğe tuz eklemeniz gerektiği anlamını da taşımıyor. Pek çok insanın yaptığı kritik hatalardan biri olan tuz ekleme problemi, zaman zaman çığırından çıkıyor ve aşırıya kaçılmasına sebep oluyor.

Hazırlanışında tuz bulunan hazır makarna, makarna sosu ve salata sosu, hazır gıdalar ve içerisine tuz eklenerek pişirilen onlarca yemeğe, tadına dahi bakmadan tuz ekleyen ya da tuzu olmasına rağmen ekstra tuz eklemek zorunda hisseden birçok insan var. Bu durum, bağışıklık sistemi için negatif bir etken demek oluyor. Zira aşırı tuz tüketimi, anti-bakteriyel bağışıklık savunmasını zayıflatan unsurların başında geliyor. Yetişkin bir bireyin günde 6 gram tuz tüketmesi, vücudun ihtiyacını fazlasıyla karşılar nitelikte.

3. Basit Karbonhidratlardan Uzak Durun

Basit ve kompleks karbonhidrat konusu, farklı bir yazının konusu. Bu konuda daha detaylı bir çalışma üreteceğimizden şüpheniz olmasın. Ancak, basit karbonhidratlara ve kompleks karbonhidratlara kısaca değinmeden, basit karbonhidratların vücuda ve bağışıklık sistemi için zararlarına da değinemeyiz.

Basit Karbonhidratlar: Hazır gıda, cips, trans yağ kullanılarak hazırlanan kızartmalar, fastfood, şekerlemeler, şerbetli tatlılar, şeker, makarna, beyaz pirinç, beyaz ekmek, hamur işi, asitli içecekler ve benzeri gıdalardan elde edilen, vücudun bu besinlerin emilimi esnasında fazla efor sarf ettiği ve vücut için kullanmakta zorlandığı karbonhidrat türlerini ifade eder.

Kompleks Karbonhidratlar: Yulaf, Lifli gıdalar, tahıllar, tatlı patates ve benzeri ürünlerden elde edilen, vücutta kolayca çözünebilen, hem yüksek karbonhidrat ve protein değerleri içeren hem de bağışıklık sistemine fayda sağlayan karbonhidrat türlerini ifade eder.

Bu açıdan bakıldığında, basit karbonhidratların genel çerçevede insan vücuduna faydaları minimum olduğu gibi immün sistemi stres altına sokması da söz konusu. Peki, nasıl oluyor da basit karbonhidratlar vücutta yer alan bir savunma sistemini strese sokuyor? Cevap basit. Basit karbonhidratların vücuda girmesini takip eden süreçte, vücudun savunma mekanizması olan bağışıklık sistemi, kötü bileşiklerden elde edilen bu gıdaları tespit ediyor. Birçok işlemden geçerek üretilen bu kötü bileşikler, immün savunma sistemi hücrelerinden enflamatuar sitokin sinyal molekülü salgılıyor. Kısacası, vücudu alarma geçiriyor ve biraz sonra yaşanacak sorunlu sürecin öncesinde kendi kendini stres altına alıyor. Bu ve benzeri bir unsur da sistemin zayıf düşmesine ve olası tehditlere açık hale gelmesine sebep oluyor.

4. Yeterince Uyumamak & Uykusuz Kalmak

Vücudun gün içerisinde yaşadığı aktiviteyi kayıt altına alması, zihnin tazelenmesi, belleğin arındırılması ve yorgunluğun geride bırakılması için yaptığı aktiviteye ‘’Uyku’’ diyoruz. Uyku, pek çok insanın hayatı boyunca sorguladığı ve ömrünün neredeyse 3'te 1'ini geçirdiği pasif bir dönem. Neden uyuyoruz, buna neden ihtiyacımız var? Hayatımızın bu denli önemli bir sürecini neden uyuyarak geçiriyoruz? Elbette bunların bir yanıtı var. Üstelik bu yanıt, konumuz olan bağışıklık ile de oldukça iç içe bir konudan oluşuyor.

Yapılan araştırmalar, vücudun belleği olan organ beynin olduğu gibi immün sistem için de kendine has bir bellek geliştirdiği yönünde. Bu bellek, daha önce vücuda giren bakteri, enfeksiyon, virüs ve benzeri istilacıları kayıt altında tutmak ve tehdit tekrar geldiğinde neler yapılması gerektiğini bilecek şekilde çalışmak üzerine kayıt geliştiriyor. Belleğin çalışma prensibi ise ‘’T’’ hücrelerine bağlı. T hücrelerinde saklanan kayıtlar ile virüs, bakteri ve çeşitli istilacılar ömrümüzün sonuna dek kayıt altında kalmaya devam ediyor.

Vücudun dinlenebilmesi için olduğu kadar, T hücrelerinin sayısının artması için de düzenli ve yeterli bir uykuya ihtiyaç var. Ancak, her uyku T hücresi sayısının artırılması için yeterli olmuyor. Bunu sağlamak için günde en az 8 saat uyumak ve uyku sürecinde derin uyku olarak bilinen, yavaş dalga uykusu (uykunun en derin hali) halinde kaliteli bir uyku evresi geçirmek gerekiyor. Aksi bir durum olan yeterli uyumamak ya da başka bir değişle uykusuz kalmak, bunun tam aksine T hücrelerinin kaybı demek.

5. Egzersiz & Spor Yapmamak

Pek çok insan için aktivite eksikliği vücudun hamlığı anlamına gelir. Ancak, her ne hikmetse aynı insanların spor ve egzersiz yapmak için çok da can attığı söylenemez. Egzersiz eksikliği, spor yapmamak gibi negatif alışkanlıklar, vücudun tanışık olmadığı güçlü bir immün sistem oluşmasına da engel oluyor. Hatta bu durum öylesine önemli ki, egzersiz eksikliği vücudun kendisini koruyan sistemi olan bağışıklık sistemi için günden güne daha zayıf hale gelmesine sebep oluyor.

Kısa vadeli olarak düşünüldüğünde egzersiz ve spor, bağışıklık sisteminin patojenleri bulmasında ve yok etmesinde önemli bir rol üstlenirken, uzun vadede aynı etkinliklerin düzenli bir biçimde yapılması birçok olumlu etkiyi de beraberinde getiriyor. Düzeli egzersiz yaşlanma karşıtı olduğu gibi vücudun tüm organlarının tam fonksiyonlu çalışması anlamına da geliyor. Bu durum bağışıklık sisteminin daha sağlıklı çalışması, sürekli aktif olması ve enfeksiyonlar karşısında daha dirençli bir hale gelmesini sağlıyor.

Bebeklere.net Facebook Paylaşımları için tıklayın.

Bebek Sağlığı kategorimizde daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz.

Originally published at https://bebeklere.net on April 30, 2020.

--

--

Bebeklere Net
Sağlık
Editor for

https://bebeklere.net — Bebekler hakkında merak edilen bilgiler, tavsiyeler ve değerlendirmeleri içerir