Çalıştığım 9 Yıl Boşuna mıydı?
Yaklaşık olarak 10 yıldır IT sektöründe çeşitli firmalarda Front-end Developer olarak çalışıyorum. Aynı zamanda 2008 yılında amatör olarak başladığım tüplü dalışa (scuba diving), 2011 yılından beri Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu’nun (TSSF) aktif eğitmeni olarak devam ediyorum. Bu sayede binlerce kişiyi sualtı ile tanıştırmanın ve yüzlerce kişiye yeni yetkinlikler kazandırmanın çoğu kez gururunu yaşadım.
Bir kişi öğrenme aşkını kaybederse o kişinin öğretemeyeceğini düşünürüm. O yüzden sürekli öğrenmeye ve kendime yeni yetkinlikler katmaya devam ediyorum. Bir koleksiyoncu edasıyla hem TSSF’nin hem de TSSF’nin yetkisi dışında kalan branşlarda toplamda 50'nin üzerinde farklı sertifikaya sahibim.
TSSF eğitmen eğiticisi (3* Eğitmen) belgesi bu işin en son seviyesi. Benim koleksiyonumda da bir tek bu belge eksik. Ben de bu belgeyi alabilmek için yaklaşık 4 yıldır federasyonun eğitmenlik sınavını düzenlemesini bekliyordum. “Bekliyordum” diyorum, çünkü federasyon beni daha fazla bekletmek istemeyip geçen ay (Kasım ’19) sınavın duyurusunu yaptı. Yıllardır aktif eğitmen olarak bu işi hakkını vererek yaptığım için hem teorik hem de pratik becerilerime fazlasıyla güveniyorum. Ama sınav heyecanı gerçekten çok başka…
Sınav duyurusunun ardından beni bir telaş sardı. Bu telaşın en büyük nedeni, herhangi bir olumsuz sonuçta tekrarının ne zaman yapılacağının belli olmamasıydı. 2010, 2014 ve 2019 yıllarında düzenlenen bir sınav en erken 2025'de tekrarlanır düşüncesi, sınav sonuçlanana kadar hep aklımın bir köşesini kurcalıyordu.
Sınava hazırlık süreci, asıl işim olan projenin teslim tarihine çok yakın bir sürede olduğu için ikisine de yeterince zaman ayırmam gerekti. Bu zor ve yorucu sürecin ardından sınav günü geldi çattı.
Sınava 15 kişi başvurmuştu ve herkes aşırı heyecanlıydı. Sınav 5 modülden oluşuyordu. İlk teorik sınavdan 10 kişi başarısız oldu. Oldukça zor bir sınavdı ve 10 kişinin ilk modülde elenmesi geriye kalan 5 kişide daha büyük bir baskı oluşturdu. Ardından biz 4 modüle daha girdik. Akşam olduğunda zihnen ve fiziken çok yorulmuştuk. Sınav kurulunun 3 saati geçen değerlendirme süreci sonrasında bize sadece geçen kişilerin boyun numaraları söylendi. Bu aşamada da 3 kişi elenmiş oldu. Kötü haber ise ben de bu 3 kişiden biriyim. Kalan iki kişi seminere katılmaya hak kazandı ve eğitmenlik süreçleri devam ediyor. Umarım ikisi de bu serüvenlerini başarıyla tamamlayacak ve bizi onurlandıracaklar…
Peki bu sonuç bir hüsran mıydı, yoksa süreç bana bir şey öğretti mi?
Bir kaç gün kendi kendime derin felsefi konuşmalar yaptıktan sonra küçük bir aydınlanma yaşadım. Konu benim iyi bir eğitmen olmam ya da olmamam değildi. Asıl konu benim eğitmen eğiticisi olarak henüz bir şey yapmamış olmamdı. Ama zaten eğitmen eğiticisi değilken, nasıl öyleymişçesine davranabilirim ki? Gözlem yapmadan, araştırmadan ve denemeden bunu yapmak tabiki mümkün değil.
IT sektöründe (hatta hemen hemen pek çok sektörlerde) de terfi süreçleri benzer değil mi? Önce yöneticinizine terfi aldıktan sonra sorumlu olacağınız işin altından kalkabileceğinizi göstermeniz gerekiyor. Görev ve sorumluluğunuz dışında olsa bile bir süre gözlem yaparak, araştırarak, deneyerek ve denedikçe karşınıza çıkan engelleri bir bir aşarak istediğiniz ünvanın gerekliliklerini yerine getirdiğinizde, kendinizi hem olmak istediğiniz konuma hazırlamış, hem de yöneticinize bu konumda görev alabileceğinizi ispatlamış oluyorsunuz.
“Yönetim kabiliyeti olmayan iyi bir yazılımcıyı yönetici yaparsanız; sadece kötü bir yöneticiniz olmaz, aynı zamanda iyi bir yazılımcıyı kaybetmiş olursunuz!”
Açıkçası ben de bir yönetici olsam bu riski almazdım. 😅
Sınavı geçemediğim için üzülmeyi bir kenara bırakıp bir sonraki sınava kadar kendimi bu alanda geliştirmek için çalışmalara başlıyorum. Yorucu, stresli ve maliyetli bir sürecin ardından hiçbir şey öğrenmeden ayrılmadığım için çok şanslıyım. ✌🏻😊 Sınavların sadece yeterlilik ölçtüğünü, asıl işin bundan sonra başlayacağını unutmamakta fayda var. Bu deneyimin başkalarına da fayda sağlaması umuduyla, hoşçakalın, takipte kalın. 👋🏻
