Bir efsane: Gary Moore

ecem hanay
sade
Published in
2 min readMay 5, 2018

Gitarıyla herkesi büyüleyen o adamdan bahsetmek istiyorum: Gary Moore! O bir müzik kültürünün parçası olmaktan daha ziyade, birçok müzik tarzında yine gitarıyla öne çıkmış biri. Oldukça uzun ve arada nefessiz bırakacak kadar yoğun soloları olduğunu düşünsem de gerçekten keyifli müziği verebilen nadir müzisyenlerden biriydi Gary Moore.

Müziğe, 16 yaşında Phil Lynott’la birlikte Skid Row adlı hard rock grubunu kurarak başlayan Moore, daha sonra caz ve blues sanatçılarıyla da çalıştı. Hatta 1997 senesinde çıkardığı Dark Days In Paradise albümünde popüler müziğe yöneldiğini düşündürse de albüme adını veren şarkıda “Özümden hala kopmadım” der gibi, ani gitar introlarını duyuyoruz. Nitekim en iyi albümlerinden biri olan Still Got The Blues’un ham maddesinde de bluesla beraber gitarını görüyoruz. Aynı albümdeki Oh Pretty Woma şarkısının klibinde, blues gitarcılarının şahlarından Albert King’in, kendisinden hiç kopmayan piposunu yakış sahnesindeki o karizmatik ifadesinin de bu tadı yakalamamızdaki katkısını da unutulmamalı elbet.

Fotoğraf: Sam Scott -Hunter

Moore’un canlı performans videolarını izleyenler bilir, sahnede gitarıyla nasıl harikalar yarattığını. Albüm kayıtlarına nazaran daha uzun gitar soloların olması, çalarken sahnenin gitar sesiyle aydınlanması, 1983 yılında çıkardığı Dirty Fingers albümünün ismini doğrular nitelikte. Gitarcının ölmeden önce 2010 Montreux Caz Festivali’ndeki son konserinden çekilen performans albümü de bulunmakta. Jimi Hendrix klasiklerini seslendirdiği o enfes Blues For Jimi performans albümünden de bahsetmeden geçmek olmaz. The Jimi Hendrix Experience grubundan tanıdığımız Billy Cox’un muhteşem sesi ve gitar eşliğiyle, Mitch Mitchell’in davuluyla Blues For Jimi adeta büyülüyor.

Trouble Ain’t Far Behind şarkısına girerken öyle bir “You broke my heart, broke in two” diyor ki, keyfiniz çok yerinde bile olsa size bir şeylerin çok arkada kalmadığı hissini yaşatabiliyor.

Çıkardığı son stüdyo albümü Bad For You Baby de adeta sahnedeymiş hissi verdiren daha uzun gitar sololar duyuyoruz. Adeta sigara paketini on dakikada bitirmenizi isteyen -ki benim en sevdiklerim arasındadır- I Love You More Than You’ll Ever Know şarkısının, vücudunuza nüfuz ettiğini hissedebilirsiniz. Bence müziğinin nirvanasına ulaşmış müzisyenin de bu albümü çıkartırken istediği buydu. Trouble Ain’t Far Behind şarkısına girerken öyle bir “You broke my heart, broke in two” diyor ki, keyfiniz çok yerinde bile olsa size bir şeylerin çok arkada kalmadığı hissini yaşatabiliyor. Aynı zamanda rockn roll danslarınızdan yapmak da istiyorsanız çok iyi bir ‘evde baş başa kalmalık’ albümü.

Hep gitarıyla anılan, birçok muhteşem gitarcıyla beraber çalışan, çalıştığı arkadaşlarının anısına albüm bile çıkartan -Blues For Greeny- ve müthiş sahnesiyle büyüleyen bu gitarcı’ya teşekkür ederim; ne zaman bir şarkısını açsam beni müziğe doyurduğu için, müziğiyle doyurduğu için. Ve o çok da bilinmeyen Picture On The Wall adlı bonus şarkısıyla bir kez daha saygıyla eğilirim önünde.

Damla Doğan

--

--