Futbolun Matruşka Hali
Matruşka, iç içe geçmiş bebeklerden oluşan ve dışarıdan bakıldığı zaman tek bir oyuncak bebek gibi görünen, ana fikri birbirini doğuran veya tetikleyen sıralı olaylar olan, Rus halkının geleneksel oyuncak türlerinden biridir.
Futbolda kendi içinde aynı matruşka misali birbirine bağlı olayların olduğu hikayelerle doludur. Nitekim Yugoslavya İç Savaşından, Danimarka’nın Avrupa Şampiyonluğuna uzanan hikâye de bunlardan bir tanesidir.
Yugoslavya İç Savaşı
Sene 1990, Yugoslavya’nın bir barut fıçısı gibi olduğu günler. Tito’nun ölümünün üzerinden 10 sene geçmiş ve Yugoslavya içinde yaşayan her ulus bağımsızlık arzusuna kapılmış bir şekilde, işaret fişeğinin atılmasını bekliyor.
Ve beklenen o işaret fişeği, Zagreb’de bir futbol stadyumunda yükseliyor. Hırvatların Dinamo Zagreb takımı ile Sırpların Kızılyıldız takımları arasında Maksimir Stadyumunda hiç oynanamayan karşılaşma bir anda bir ülkenin kaderini belirleyecek kadar önemli bir hale geliyor. Öyle ki bu karşılaşma Yugoslavya futbolunun son karşılaşması olarak tarihe geçiyor.
Dinamo Zagreb — Kızılyıldız Maçı
Futbol stadyumlarının Roma dönemi arenalara çok benzer yapılara sahip olması bir tesadüf değildir. Medeniyetin gelişmesi ile sahaya atılan ufak yuvarlak bir cisim insanların dövüşmeden de şiddet duygusunu tadabilmesini sağlamıştır.
Bu tezimizi desteklemek için ise Zagreb- Kızılyıldız maçından daha iyi bir örnek bulunamaz. İki tarafın da ulusal orduda görev yapan askerlerden oluşan tribün gruplarının karşısında Zvonomir Boban’ın Hırvat taraftarı döven polise attığı o tekme, tıpkı gladyatör savaşlarından bir kesit gibidir.
Zagreb takımının en önemli oyuncularından olan Boban, attığı o uçan tekme ile Dünya siyasi tarihine de adını kazımıştır. Nitekim o tekmenin atıldığı gün Maksimir stadyumunda yaşanan olaylar kısa sürede tüm ülkeye yayılmış ve Yugoslavya İç Savaşı olarak bilinen süreç başlamıştır.
Danimarka’nın Avrupa Şampiyonluğu Yolu
Yugoslavya’da böylesine karışık bir durum ortaya çıkmış ve devam etmekteyken, diğer tarafta futbol tarihine geçecek başka bir hikâye filizlenmektedir. 1992 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde başarısız sonuçlar alarak İsveç’te oynanacak şampiyonalara gitmeye hak kazanamayan Danimarka Milli Futbol takımı oyuncuları, oynanacak turnuvayı tatilde televizyondan takip edeceklerini düşünmüşlerdir.
Ta ki 27 Nisan 1992 tarihinde Yugoslavya resmi olarak dağıldığını ilan edene kadar. Bu ilanın ardından Yugoslavya Milli Futbol takımı Avrupa Şampiyonasına katılamamış ve yerine Danimarka davet edilmiştir.
Çok enteresan bir süreç sonunda turnuvaya dâhil olan Danimarka, turnuvada da en zayıf ekiplerin başında gelmesine rağmen ilk olarak grup maçlarında Fransa ve İngiltere gibi kupanın favorisi iki büyük futbol takımını eleyerek kamuoyunu şaşırtmış daha sonra Hollanda’yı eleyerek final maçını oynamaya hak kazanmıştır. Final maçında da Almanya’yı yenerek tarihinde ilk defa Avrupa Şampiyonu olmuştur.
Sonuç
Matruşka misali birbirini doğuran olaylar ve bu olayların futbol tarihini nasıl etkilediğini kısaca anlattığımız bu yazımızda futbolun aslında ne kadar toplumsal etkilere sahip bir spor olduğunu görmekteyiz.
Nitekim Yugoslavya’da başlayan hikâyede bir ülke dağılmış, bir başka ülke tarihinin en büyük sportif başarısını kazanmış ve bir futbolcu ise siyasi tarihe geçecek kadar ikonik bir karakter haline gelmiştir.
Dışarıdan bakıldığında sadece bir spor oyunu olarak gözüken futbol, derinliklerinde buna benzer çok fazla hikâye barındırmaktadır.