M Filmi Üzerine Mekansal Bir Okuma

Merve Yildirim
Sanat, Felsefe ve Bilim
3 min readMar 25, 2022

1929 Buhranı’nın etkisinde, Hitler’in ve Nazi Partisi’nin yükselişe geçtiği dönemde çekilen M filmi, açılış sahnesiyle bizi nasıl bir atmosferin içine çekeceğini gösteriyor. Bir grup çocuk, apartmanların kendi içinde yarattığı boş avluda şu tekerlemeyi sayıklayarak oyun oynuyorlar;

“Warte warte nur ein weilchen — (Sen Birazcık Bekle)

Bald kommt der schwarzmann — (Siyahlar İçerisindeki Yaramaz Adam Gelecek)

Zu dir mit hem kleinen hackebeilchen — (Küçük Baltasıyla)

Macht er” — (Seni Kesicek)

Daha sonra kamera kamusal alandan özel alana geçişteki bir eşiğe, avluya bakan balkonlardan birine yöneliyor. Tekerlemenin sözlerinin balkondaki kadını rahatsız edişine tanıklık ediyoruz.

Sözler tedirgin ederken bir yandan da duyulan çocuk sesi aynı zamanda iç mekanda bulunanların rahatlamasına sebep oluyor. Rahatlama ihtiyacının dış mekan ve iç mekan arasındaki geçişlerle sağlandığını görüyoruz.

Dışarıdan içeriye sızan bir ses, haber getiren gazete dağıtıcısı, okuldan dönen çocuklar, merdiven boşluğuna bakış ve dışarı açılan pencere, şehrin katili tarafından kaçırılan Elsie’nin annesi için birer merak gidericiye dönüşüyor.

İç mekandan biraz daha dışarıya, evden sokağa taştığımızda ise ayrı bir kontrol ve gözetlemenin hakim olduğunu hissediyoruz.

Karşıdan karşıya tek başına geçemeyen, okula ebeveynleri tarafından bırakılan ve alınan çocuklar dikkatle izleniyor. Tedirgin ve korkan halk ya anında polise başvuruyor ya da şüphelendiği detayı kendisi çözmeye çalışıyor.

Polislerin kamusal alandan özel alana sıçrayan müdahaleleri ise suçluyu yakalamaya yetmiyor, tam tersine halkı daha çok korkutup, en ufak hareketten şüphelenmelerine sebep oluyor.

Bu şüpheyle birlikte ise sokakta anında bir araya gelip organize oluşlarını izliyoruz. Polise güveni azalan ve polisin baskılarından şikayetçi bir grup ise yarattığı “yeraltı”nda alternatif çözüm arayışına giriyor.

Bu alternatif evrenin yarattığı kamusal alanda ve mahkeme salonunda ise filmin başında evcimen konumdaki kadın, sokakta daha baskın bulunan erkekle bir araya geliyor.

Sokakların sahibi olan evsizlerle giriştiği işbirliği sayesinde sokak sokak, köşe köşe kente hakim olup sonunda katili gördükleriyle değil duydukları sayesinde tanıyarak yakalıyorlar. Kovalama sahnelerinde ise yine sokağın suça meyilli olduğunu, dört bir yandan kuşatılsa da kaçış olmadığını görüyoruz.

Fritz Lang, kurduğu mekansal anlatılarda kendi zamanının ve coğrafyasının toplumsal ilişkilerini yeterli bir şekilde yansıtmayı başarmıştır.

Filmin başlarından beri neredeyse katili bilsek bile gerek kentsel mekandaki karşılaşmalardan gerek gündelik hayattaki ilişkilerden gerek insanlar arası çatışmalardan var olan gerilimi hissettirebilmesi de bu başarısındandır.

--

--