COVİD-19 PANDEMİSİNİN EKONOMİK ETKİSİ

Yeşim AKÇOKRAK
SAYGEL
Published in
5 min readNov 22, 2021

Yaklaşık iki yıl önce Çin’ de ortaya çıkan Covid-19 kısa süre içinde bütün dünyaya yayıldı ve bütün toplumların hayatını değiştirdi. Türkiye ise 10 Mart günü Covid-19 tespit edilen ülkeler arasında yerini aldı. İlk vakaların tespit edilmesi ve ölüm sayılarının gün geçtikçe artması; ülkelerin birbirlerine olan sınırlarının kapatılması, sokağa çıkma yasağı, sosyal mesafe, okulların uzaktan eğitime geçmesi ve evden çalışma gibi uygulamaları beraberinde getirdi. Türkiye’de ve Dünya’da Covid-19 ile farklı başa çıkma yöntemleri denendi. Dünya genelinde hayatını kaybeden sayısı 160 bini geçti. Vaka sayısı ise 2,3 milyona ulaştı. Bu verilere bakılarak milyonlarca insanın eve kapanması, ağır ekonomik kayıplar söz konusu olmaktadır. Salgın nedeniyle üretim ve tüketim faaliyetlerinde dünya genelinde ciddi yavaşlamalar görülüyor.

Covid-19'un sağlığımıza verdiği zararlar yanında ekonomik açıdan zararla mücadele etmek ve ekonomiyi korumak yoluna da girildi. Salgın nedeniyle üretim eskiye oranla yavaşladı hatta bazı sektörlerde duracak duruma dahi geldi. Türkiye’de ve dünyada, hem ölümlere yol açan bir salgınla hem de milyarlarca insanın refahını olumsuz etkileyecek ekonomik krizle baş edecek bir duruma girildi. Bu salgının ilerlememesi için alınan sağlık tedbirleri kadar ekonomik tedbirler de önemli hale geldi.

Covid-19 salgını sonucu Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) hesaplamaları yapıldığında 30 günlük GSMH kaybının %10 olacağı tahmin edilirse bu 31,7 milyar TL eder. Salgının 30 günlük etkisi böyle iken salgının durdurulamaması ekonomide çığ etkisi yaratacaktır. Salgında belli bir artış yaşandığında grafikte ani değişikliklere yol açılır. Amaç bu grafiği olabileceği kadar az eğimde tutabilmektir. Peki bu eğriyi en aza indirmek için nasıl çalışmalar yapılmalıdır? Tabii ki bu çalışmalar ekonomik yönden maliyetli olur. Bu aşamada önerilen iki bağlam vardır; biri kısa süreli sıkı tedbirlerden oluşan makro yapı, ikincisi ise sadece riskli bölgeyi ele alan kontrollü mikro yapıdır. Birinci aşamanın kısa süreli olması en az ekonomik kayba neden olacaktır. Amaç optimum politikalar belirleyerek marjinal maliyet faaliyet ve marjinal fayda ile bir günlük salgının ekonomik zararını belirleyerek bu geçen bir günün arasındaki farkı karşılaştırmak olmalıdır.

Salgın nedeniyle işsizlik oranında ve enflasyonda artış, büyüme oranında düşüş, ödeme düzeninde ve bütçe dengesinde zorluklar görülecektir. Salgının yayılmasını engelleyecek önleyici ve tamamlayıcı tedbirler eldiven kullanılması, maske takılması, siperlik kullanımı, dezenfektasyon kullanımı, sosyal mesafe uygulanması, sokağa çıkma yasağı, okula gitmemek, üretim sistemleri gibi uygulamaların getirilmesi belli firmaların üretiminin durmasına neden olacaktır. Bu açıdan çeşitli yollardan üretime geçiş yolları aranmalıdır. Ekonomik açıdan toplu sokağa çıkma yasağı gibi uygulamalar çok maliyete sebep olacaktır. Bu bağlamda optimum politikalar devreye girerek sert ve kısa dönemli uygulama yapılarak ekonomik boyutun en dara indirilmesi düşünülebilir fakat bunun yanında çok dikkatli olarak insan refahı da düşünülmelidir. Bunların hepsi toplu dayanışma ile desteklenmelidir.

Sürecin uzaması ve aralarda yine ortaya çıkması planlarına karşı önlemler alınmalı, kırılgan sektörlere kalıcı politikalar üretilmeli, tarıma destek paketleri gibi programlar hayata geçirilmelidir. Bu süreçte en kritik eşiğin üretim zincirinin devamlılığı olduğu unutulmamalıdır.

COVİD-19' UN SEKTÖRLERE ETKİSİ

Ekonomide başlıca üretim sanayi, inşaat ve tarım sektörlerinde gerçekleşmektedir. Covid-19 tüm sektörleri aynı şekilde etkilememektedir. Bazı sektörlerde yavaşlayıp hız kaybederken bazı sektörlerde bu durum tam tersi olacaktır. Örneğin; hava yolu ulaşımı, kara ulaşımı, eğlence ve otelcilik gibi turizme dayalı birçok sektör ciddi hasar görürken; temizlik maddeleri, maske yapımı, online alışveriş, uzaktan eğitim sistemleri gibi sektörlerde artış gözlenecektir. Bu değişimler tabii ki ithalat ve ihracatı etkileyecektir. Genel açıdan bakıldığında çöküş yaşayan sektörler daha yoğun olduğu için belli bir makroekonomik kayıp yaşanacaktır.

Salgının 10 Mart -12 Nisan tarihleri arası 34 gün içinde Türkiye’ de görülmesi üzerine elektrik tüketiminde 2019' un aynı dönemiyle karşılaştırıldığında dönem net ortalamasında % 5,64 azalma görüldü. Oransay (2017)’ a göre Türkiye’de elektrik tüketimi ve sanayi üretimi arasında anlamlı ve pozitif bir ilişki söz konusudur (elektrik tüketiminde %1’ lik bir artışın sanayi üretimini % 0,04 artırması beklenmektedir). Özata (2010)’a göre elektrik tüketimindeki %1’ lik artışın, uzun dönemde gayri safi milli hasılayı (GSMH) % 0,574 artıracağı beklenmektedir. Bu bulguya göre, son derece kısıtlayıcı varsayımlar altında elektrik tüketimindeki % 5,64’ lük azalmanın uzun dönemde % 3,24’ lük bir GSMH kaybına yol açabileceği söylenebilir.

COVİD-19' UN MALİYETE ETKİSİ

Salgın sonucu maliyetler de doğrudan ve dolaylı maliyetler şeklinde iki kısma ayrılabilir. Doğrudan maliyetler; salgın sonucu test, tedavi, ilaç, alet, sağlık personeli gibi salgın erişimi için kullanılan kaynaklar. Dolaylı maliyetler ise daha çok salgın sonucu ulaşımı zorlaşacak kavramlar için kullanılır. Bu maliyetlere panik sonucu oluşacak maliyetler de eklenebilir. Salgın nedeniyle gıda maddeleri stoklanır, üretim faaliyetleri yavaşlar, yatırım durur ve verimlilik düşer.

Salgını ve panik havasını yavaşlatıp kontrol altına almak için (evde kal, sosyal mesafe, seyahat kısıtları vb.) panik sonucu davranışlar doğrudan üretime iter ve ekonomik faaliyetlerin ve toplam üretimin daralmasına neden olur.

COVİD-19' UN TÜKETİCİYE ETKİSİ

Salgın sebebi ile beynimiz her zaman bizi hayatta tutma modunda olduğu için ne kadar modern ve gelişmiş canlılar olsak da karar alma noktasında her zaman ‘hayatta kal’ sinyalleri verir ve kendimizi güvene almaya çalışırız. Salgının Türkiye’ de ilk görülmesiyle marketlere akın edildi, raflar boşaltıldı. Aynı durum maske ve dezenfektan alımına itti. Bu dönem içerisinde tatil planları yapmak tabii ki imkansızlaştı ve insanlar eve kapanarak kendilerini korumaya başladılar. Tüketim açısından covid-19 insanlara panik nedeni ile satın alma duygusunu beraberinde getirdi.

https://www.milligazete.com.tr/haber/5901437/kovid-19-salgini-bir-yasinda-dunya-ekonomisi-tepetaklak-oldu

SALGININ SONUÇLARI

Tarihe bakıldığında geçmiş pandemi süreçleri incelemesi yapıldığında salgın yaşayış biçimlerinde, alışkanlıklarında, ticaret ve üretim yapılarında, alışveriş alışkanlıklarında, hatta yönetim biçimlerinde dahi değişimlere sebep olmuştur. Örneğin; 1340’ larda Avrupa’ da oluşan veba nedeniyle tüccarlar Avrupa’ nın dünya ticaretine açılmasına neden olmuş.

Covid-19 salgını sonucu öngörülen düşünceler ise şu şekildedir: Dijitalleşmenin hızla artacağı, yapay zekalı elektronik sistemlerin yaygınlaşacağı, tüketim anlayışının değişeceği, para ve kredi kartının ticari anlamda önemli sonuçlar doğuracağı öngörülmektedir. Bunun yanında gelir dağılımında belli bir açıklığın sonucu kişi başına düşen GSMH’ de olumsuz etkiler görülecektir. Genel olarak tüm ülkelerin uyguladığı ekonomik etkileri en aza indirme çabaları genellikle esnek çalışma, işçi ödenekleri, firmalara sağlanan kredi imkanları, vergi avantajları şeklindedir. Bu nedenle ülkelerin para ve maliye politika amacı işsizliği önlemek ve firmaların varlığını koruma düşüncesidir.

Salgının yayılması ile devletlerde para politikası olarak düşük faiz politikasına geçtikleri duyuruldu. Devletlerin salgın bitiminde ekonomilerini yenilemeleri halinde kamu borçları az ve enflasyonları düşük olan ülkelerin bir miktar daha şanslı oldukları, kendilerini ekonomik açıdan hızlı toparlayacakları bilinmektedir. ABD ve Avrupa’nın salgını daha kolay atlatacakları düşünülmektedir. Mevcut faiz oranı yüksek ve enflasyon oranı yüksek ülkelerde ise mücadele etmek zor bir hal alacaktır. Yoğun sermaye çıkışı ihracattaki yavaşlama ve yerel paranın değer kaybetmesine yol açacaktır. Malum salgın sırsında düşük faiz uygulaması yapan ülkelerin salgın bitiminde faiz oranını yükselterek yatırım çekmeleri mümkün olmayabilir. Türkiye’de ise ticari düzenlemenin devam etmesi, muhtemel Çin ve Avrupa mallarına karşı güvensizlik yaşanması durumunda sektördeki birçok üretim alanının Avrupa pazarı için muhtemel ülkeler arasında olması ve Çin’in yerini doldurması beklenmektedir.

Genel olarak para politikaları sonucunda negatif büyümenin ardından oluşacak ekonomik açıdan hızlı bir büyüme dönemine girileceği beklenmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise dış borcu düşük, düzenli ekonomiye sahip, salgını kontrol altına almış, nitelikli genç işgücüne sahip ülkelerin avantajlı olacağı değerlendiriliyor. Türkiye ise salgın sonucu krizi fırsata çevirecek ülkeler arasında yer alıyor.

KAYNAKÇA

  1. Cihan SARI İstanbul Ticaret Üniversitesi Finans Enstitüsü Bankacılık Doktora Programı
  2. ULİSA12, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar (ULİSA) Enstitüsü’ nün aylık politika notu yayınıdır.
  3. Covid-19 sosyal, ekonomik ve siyasal etkileri (Dünyanın Haberi- 12 Mart 2020 ) NTV YAYINI

--

--