GEÇMİŞ, BUGÜN ve GELECEK: YÖNETİM DÜŞÜNCESİ

Büşra Ocak
SAYGEL
4 min readApr 18, 2021

--

Yönetme, bir şeyleri yönetme becerisi, aslına bakarsanız aklımıza gelen tüm faaliyetlerde gerekli olan bir beceridir. Kişiyi kendini yönetmekten tutun da; zamanını, evini, çalıştığı kurumu, çevresini, sağlığını… Bir şeyi/durumu yönetebilmek için bugünü olduğu kadar geleceği de planlamak gerekiyor. Özellikle günümüzde sürekli yeniliklerin olduğu ve eskinin çabuk harcandığı bir çağda bu öngörüyü kazanmak çok önemli.

Herhangi bir kurum iyi yönetilmezse hayatta kalamaz. Yöneticiler de bunun bilincinde olarak hem kendi, hem kurum hem de çevresini idare edebilmeli. Bir sağlık yöneticisi olarak sağlığın yönetimini düşündüğümde oldukça hassas olan bu alanda iyi yönetim de bir tercih değil zorunluluk olmalı değil mi? Şimdi hep beraber geçmişten günümüze yönetim düşüncesinde nelerin değiştiğini inceleyelim.

Geçmişte Yönetim Düşüncesi

Yönetimler ve örgütler binlerce yıldır var olan ve gelişen bir sürecin içindedir. İlk zamanlar bir devlet ya da askeri yönetimlerle kendini göstermeye başlamıştı. Daha sonra yönetimin devrimi diyebileceğimiz zamanı ‘endüstri’ devrimi olarak gösterebiliriz. Bu dönemde fabrikaların artması, kitlesel üretime geçilmesi ve işçi sayısının artmasıyla yeni hiyerarşik yapılar oluşmaya başlıyor. Ast-üst ilişkileri, uzmanlaşma, kalite gibi kavramlar daha fazla önem arz etmeye başlıyor.

O dönemlerde hayatımızda farklı yönetim anlayışları giriyor. Bunlar;

Klasik yönetim düşüncesini oluşturan teoriler;

· “Bilimsel Yönetim”

· “Yönetim Teorisi” ve

· “Bürokrasi Modeli’’

Klasik düşüncenin temel varsayımları, önceden belirlenmiş ilke ve kurallara göre, organizasyonun tıpkı bir makine gibi işletilmesi üzerine kurulmuştur.

Kuralların katı olduğu, önceliğin iş ve makinelere verildiği bir dönem…

Günümüzde Yönetim Düşüncesi

Günümüzde yönetim anlayışı daha çok liderlikle ön plana çıkmaktadır. İnsan etkileşiminin fazla olduğu, insanın ön planda olduğu bir anlayışla çoğu kurum hareket etmektedir. Eski anlayışla devam etmek isteyen işletmeler ise zaten hayatta kalamıyor…

20.yy sonlarında yaşanan küreselleşme, insan hakları, iletişim ve bilişim teknolojisi alanlarındaki baş döndüren gelişme, yönetim alanındaki çalışmaları derinden etkilemiştir. 21.yy’a girerken örgütlerin, yığınla değişkeni içinde barındıran bir sistem içerisinde faaliyette bulunmaları, sayısız tehditle karşı karşıya kalmaları, iç ve dış çevrede yaşanan değişme ve gelişmeler, örgüt içi ve örgüt dışı ilişkilerin önemini arttırmış ve örgüt yönetiminin sürekli tetikte olmasına sebep olmuştur. Belli problemlerin belli metotlarla çözüleceği varsayımı ya da bir başka ifadeyle yönetimin dar görüşlülüğü artık rafa kalkmıştır.

Günümüz yönetim anlayışının, belki de en belirgin özelliklerinden bir kaçı, farklı yönetim yaklaşımlarının farklı unsurlarını bir örgüt içerisinde bütünleştirebilmesi, çevredeki her verinin önemli olabileceğini kabullenmesi ve buna uygun davranması, örgüt üyelerine özel ilgi gösterebilmesidir. Sürekli değişim, sürekli öğrenme, profesyonelleşme ve stratejik düşünme güncel uygulamaların niteliği haline gelmiştir. Bunları uygulayan günümüz örgütlerinde ise, sözleşme bazlı ortaklık, bilgi odaklılık, sanallık ve karmaşıklık dikkat çekmektedir.

21.yy’a girerken, temel yetenek, dış kaynaklardan yararlanmave şebeke organizasyonlar, organizasyonların yeniden yapılandırılmaları, değişim mühendisliği veya süreç yenileme, stratejik ortaklıklar, öğrenen organizasyonlar, sanallık ve sanal organizasyonlar, başarı karnesi, yeni ekonomi, kurumsal yönetim yönetişimve Ceolar, kaos ve karmaşıklıkgibi güncel kavramlar ve uygulamalar yönetim yazınında yer almaya ve günümüz örgütlerince kullanılmaya başlanmıştır. Bunların bir kısmı, geçmişte kullanılan bazı yaklaşım ve uygulamaların uzantısıdır.

Peki Ya Gelecek?

Örgütsel yapıya önem veren Klasik Okul, insana önem veren Neo-Klasik Okul ve örgütü açık bir sistem olarak kabul eden Modern Okuldan sonra, yönetim, “bütün aktüel yönetim yaklaşımlarının referans kabul ettiği”111 Japon Yönetim tarzının da etkisiyle katılımcılığa, örgütsel kültüre, takım ruhuna, personel güçlendirmeye, müşteriyi memnun etmek amacıyla kaliteye yönelmiştir.

Çağımızda, geleceği önceden tahmin etmek genellikle zor olmaktadır. Gelecekte, eskinin ya da şimdinin yenileneceğine ya da tekrarlanacağına inanmak artık mümkün değildir. Bugünün yöneticileri, bir yığın önemli olaya tepki vermek zorundadır. Herkes kabul eder ki, değişim kaçınılmazdır ve değişimin ritmi hızlanmaktadır. “Çağdaş işletmeler için değişim, istisnai bir durum olmaktan çıkıp, adeta uyulması gereken bir kural haline gelmiştir.” Bir işletme, hayatta kalmak için, ürün ve hizmetlerinden, stratejisine, teknolojisine, örgütsel yapısına ve yönetim uygulamalarına kadar her yönden çevresindeki gelişmelere adapte olmak zorundadır. Unutulmamalıdır ki, bugünün dünyasını etkin yönetmede üç kritik zorluk vardır; değişim, teknoloji ve küreselleşme. Örgütlerin sahip olduğu yetenekli kadrolar, iyi bir çevre anlayışına ve değişimlere uyum kapasitesine sahip olmalı ve çevrede gelişen ekonomik, politik, teknolojik, sosyal vs. değişimlerin, örgüt üzerindeki yansımalarını dikkate alabilmelidir.

Zaman değişiyor, zihniyet değişiyor, inandığımız değerler ve anlayışlar da değişiyor. Bariz kalan tek şey, değişime ayak uydurmak ve hayatta kalabilmek için zamanın şartlarına göre yönetim becerilerimizi geliştirmek. Bunu sadece büyük işletmeleri yönetmek olarak düşünmeyin. Hayatımızı, kendimizi yönetirken bile değişen zamana ayak uydurmak durumundayız. Yoksa hayatta kalamayız…

Kaynakça

http://ybd.dergi.comu.edu.tr/dosyalar/Ybd/gecmisten-gunumuze-yonetim-dusuncesi-management-thought-from-the-past-to-th-2017-02-10-17.pdf

--

--