GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE “PANDEMİ”
Salgın hastalıklar insanlığın başlangıcından itibaren karşılaşılan en büyük sorunlar arasındadır. ‘‘Jüstinyen Vebası’’ndan ‘‘İspanyol Gribi’’ne her dönemde insan ırkını çaresizliğe sürüklemiştir. Salgın ilk aşamada sağlık sorunu olarak ortaya çıkar. Nitekim böyle kalmaz, günümüzde olduğu gibi ekonomiyi, siyaseti, yönetimi, toplumsal yaşamı ve daha nice kurumları etkiler. Günümüzde teknolojinin ve bilimin ne kadar geliştiğiyle övünür durur Sapiens. Ne acı ki salgın hastalıkların hala en büyük çaresi sosyal izolasyondur.
Tanımsal ifadelerle geçmişten günümüze pandemiyi incelemeye başlarsak, geçmişi irdelerken yeni dönem tarihçiliği ele almak gerekir. Tarihçilik artık çok önemli adamları değil sıradanları yani bizi de yazar. Covid-19 tıp tarihinde yeni nesil tarihçilik ile yazılıyor. Açıktır ki Covid-19 sadece soyluları değil sıradanları da etkilemektedir. Bu hususta “Sağlığı en kötü durumda olanlar sağlık hizmetlerinden en az yararlanırlar.” tezini de tekrar düşünmek gerekir.
Tarihte salgın denildiğinde ilk akla gelen kelime “VEBA”dır. Veba Salgını Avrupa kıtasında hüküm sürmüş ve dönem nüfusunun üçte birini yok etmiştir. Tarihte salgın “Felaket Üçlü” olarak şöyle sıralanır:
6. YY İstanbul — Juntisyen Vebası,
14. YY Kara Ölüm Veba Salgını,
19. YY. sonları Üçüncü Veba Salgını.
Juntisyen döneminde Konstantinopolis’te 400.00 nüfuslu başkentin %20’sinin öldüğü söylenmektedir. 1 yıla kadar süren salgının en şiddetli döneminde günde beş bin insan öldüğü tahmin edilmektedir.
Kara Ölüm, 1345–1353 yılları arasında Avrupa, Asya, Kuzey Afrika tamamında görülen ve her şehri etkileyen en yıkıcı veba pandemisidir. 3 yılda tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Tarih salgının bu noktada ekonomiyi etkilediğini ve kapitalizmin tohumlarını attığını yazar. Veba dini değerlere kadar taşmıştır. Halk salgının sebebinin Tanrının gazabı olduğuna inanır. Kilisenin otoritesi sarsılır. Bunun beraberinde toplumsal yaşam da bozulur, Yahudiler salgını kasti yaymakla suçlanır. Salgını toplumsal yaşamı etkilediği diğer hususlar da vardır. Kolera salgınında İrlandalı Katolik göçmenler, ABD’de ortaya çıkan Veba, Kolera, Tifüs gibi salgınlarda İtalyan ve Meksikalı göçmen işçiler, AIDS salgınında Haitililer, SARS’ta Çinliler ve Covid- 19 pandemisinde ise Asyalılar günah keçisi ilan edilmiştir.
Kolera, 1833 yılında Avrupa’ya ulaşmıştır. Kolera ile Osmanlı Devleti “Modern Karantina Uygulamaları”nın temelini atmıştır. Ölülerin kireçle yıkanması bu dönemde uygulanmıştır. Kolera Salgınında bulaş yolu ile ilgili iki teori vardır; İnsandan insana, eşyadan insana bulaştığını söyleyenler ve kötü/kirli havadan bulaştığını söyleyenler olarak ayrılır. Kolera salgının bir bakteriden kaynaklandığının bulunması 19. yy. sonlarına doğru mümkün olmuştur.
İspanyol Gribi, 20. yüzyılın ilk büyük pandemisi olarak adlandırılır. Virüs kökenli bir grip hastalığıdır. Dünyada 40–50 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur. 1918’de ABD Kansas Eyaleti’nde askeri üstlerde rastlanmıştır. İspanyol gribi olarak adlandırılmasının sebebi ise diğer ülkeler hastalığı gizlerken İspanyol medyasında çokça yer almıştır.
Son olarak ya öldüren ya kör eden hastalık “Çiçek Hastalığı”, insan bedeninde kabarcıklı yaralar çıkaran, dünyada en çok insanın ölümüne neden olmuş hastalıklardandır. Türk Usulü Çiçek Aşısı adıyla ünlenen aşı sayesinde yüz milyondan fazla insanın ölümüne neden olan bu hastalık 1977 yılında silinmiştir.
Salgınların tarihine toplumsal, siyasi açıdan baktığımızda geçmiş pandemiler ile içinde bulunduğumuz pandemi arasında belirgin benzerlikler görülmektedir. Değerli okuyucular, yazımı Dr. Henderson cümlesi ile bitirmek isterim;
“Çiçek hastalığı eradike edildi, şimdi sıra kötü yönetimlerde.”