MALPRAKTİS DAVALARI

Asiye Balaban
SAYGEL
Published in
3 min readFeb 2, 2023

1992 yılında Dünya Tabipler Birliği ‘Tıpta Yanlış Uygulama’ konulu duyuru yayımlamış ve bu duyuruda hatalı tıbbi uygulama ‘’hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, bilgi ve beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar’’ olarak tanımlanmıştır.

Gelişen teknoloji ile birlikte kişilerin sağlık hizmeti sunucularından beklentisinin artması, bilgiye erişimin kolaylaşması, kişilerde bir algı ya da bilinç yaratılması, ayrıca hekimlerin bilgisi, becerisi ve hastaya yaklaşımını sorgulayan olumsuz tutumu nedeniyle haklı eleştiriler alan medyanın da etkisi ile hekimler aleyhine yapılan hukuksal başvuru sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

Tıbbi malpraktis iddiasının ortaya atıldığı durumlarda hekimler, çeşitli hukuksal süreçlerle karşı karşıya gelebilmektedirler. Bunlar; ceza davaları, hukuk (tazminat) davaları, idari soruşturmalar ve meslek kuruluşu tarafından yürütülen disiplin işlemleridir. Hekimin bu hukuksal süreçlerde sorumluluktan kurtulabilmesi için öncelikle, “tıbbi el atma” olarak tanımlanabilecek eyleminin hukuka uygun kabul edilebilmesi gereklidir. Hukuka uygunluktan ise, ancak hekimin o işlemi yapmaya yetkili olması, hastanın aydınlatılmış onamını alması ve mesleğin gereklerine uygun davranması durumunda söz konusu olmaktadır. Ayrıca hastanın; sağlık durumu ve konulan tanı, tedavi seçenekleri ve riskleri, önerilen tedavi yönteminin türü, başarı şansı ve süresi, tedavi yönteminin hastanın sağlığı için taşıdığı riskler, verilen ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar konularında, aydınlatılan kişinin kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta ve anlayabileceği biçimde bilgilendirilmesi gerekir. Böyle bir bilgilendirme yapıldıktan sonra hastanın ve gerekli durumlarda yakınlarının rızası alınmalı ve belgeye bağlanmalıdır. Bu gereklilikleri yerine getirmeyen bir hekimde olduğu gibi, hasta kayıtlarını gerektiği şekilde tutmayan, hastasına karşı sır saklama, sadakat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmeyen, tanı koyma ve tedavi konusunda uygun bilimsel metodu seçip uygulamayan bir sağlık personelinin de mesleğinin gereklerine uygun davrandığını söylemek mümkün değildir.

  • KUSURLU EYLEME YOL AÇAN NEDENLER NELERDİR?

Gerekli sayıda ve nitelikte ekip üyesinin bulunmamasına, sağlık finansmanındaki yetersizlik nedeniyle araç-gereç ve mekan yetersizliği, gereken zaman ayrılamayan hastaların tekrar başvuruları ile de artan hasta yükü, sağlık personelinin olumsuz çalışma koşulları, cihazların bozuk olması ya da kalibrasyonun yapılmaması gibi teknik eksiklikler, olguyu konsülte edememe gibi işbirliği yetersizliği ve hatalı uygulamalar yapılmasına bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir.

  • MALPRAKTİS NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASINI AÇMA ŞARTLARI NELERDİR?

Doktorun tıbbi uygulama sırasında hukuka aykırı bir davranışının olması gerekmektedir. Bu davranış sözleşmenin ihlali şeklinde olabileceği gibi haksız fiil ya da vekaletsiz iş görme şeklinde de olabilir, tıbbi müdahale sonucunda hastada bir zarar meydana gelmiş olmalıdır ve kusur ile hastada ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağı (neden-sonuç ilişkisi) bulunmalıdır.

  • MALPRAKTİS SONUCU MADDİ TAZMİNAT TALEPLERİ NELERDİR?

Hastanın tıbbi uygulama hatası sonucunda vefat etmesi halinde defin masrafları, ölüm hemen meydana gelmemiş ise tedavi giderleri ve çalışamamaktan doğan zararlar, hastanın fiziki zarara uğraması halinde ise tedavi masrafları ve çalışma gücünün yok olmasından doğan ekonomik zararlar talep edilebilmektedir.

Kaynakça

1. Altun, (2010). Yasal değişiklikler sonrası hekim sorumluluğu ve Malpraktis. Balkan Medical Journal, 2010(1), 7–12.

2. Aynacı, Y. (2008). Hekimlerde defansif (çekinik) tıp uygulamalarının araştırılması.

3. Değdaş, U. C. (2018). Hatalı tıbbi uygulamadan (malpraktis) doğan hukuki ve cezai sorumluluk. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 4(6), 41–65.

--

--