TIBBİ MÜDAHALELERDE HEKİMİN AYDINLATMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ İLE KENDİ KADERİNİ TAYİN ETME HAKKI: MUTABIK MIYIZ DOKTOR?
İnsanoğlunun hayattaki en önemli varlığı sağlığıdır. Sağlık var olmazsa hiçbir amaç, hedef ve arzulara ulaşılamayacağı bilinmektedir. Bundan dolayıdır ki insanlar sağlıklı kalmak için uğraşmakta, bu uğurda maddi ve manevi çaba sarf etmektedirler.
Dünya Sağlık Örgütü, sağlığın tanımını şu şekilde yapmaktadır:
Sağlık, yalnızca sakatlık veya hastalığın olmayışı değil bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda tam bir iyilik halidir (1).
Hastalık, hemen her kişinin başına gelmiş, gelmekte olan bir durumdur. Kişiler sağlıklarını Dünya Sağlık Örgütü’nün de ifade ettiği gibi koruyabilmek için belirli yollara başvurmaktadırlar. Sağlığın bozulması durumlarında kişilerin başvurdukları ilk yer elbette ki sağlık kurum ve kuruluşlarıdır.
Sağlık kurum ve kuruluşları hastane, poliklinik gibi adlar altında sağlık personellerinin farklı alanlarda sağlık hizmeti verdiği kamu, vakıf ya da özel kısımlara bağlı Sağlık Bakanlığı tarafından onay verilmiş olan varlıklardır. Sağlık kuruluşlarında kişiler sağlık profesyonelleri tarafından sağlık hizmeti almaktadır. Elbette bu hizmet alınırken uygulanması gereken bazı kurallar da mevcuttur. Kişi kendi geleceğini tayin ederken sağlık profesyonelinin kendisini aydınlatması koşuluna da bağlıdır.
1. Tıbbi Müdahale
Tıbbi müdahale, çeşitli hastalık durumlarında sağlık profesyonellerince tıp biliminin kurallarına uymak şartı ile hastalara uygulanan müdahalelerdir. Kişiler belirli hastalıklarla karşı karşıya kalmaları sonucunda sağlık profesyonellerine ulaşabilmek adına sağlık kurumlarına başvurarak sağlık hizmetinden yararlanmak istemektedirler. Bazı hastalıklar ilaç ve merhem gibi tedavi edicilerle geçmediğinden ötürü tıbbi müdahaleler gerekmektedir.
1.1. Tıbbi Müdahalelerin Çeşitleri
Tıbbi müdahaleler hastalıkların da farklı ve çeşitli olmasından dolayı çeşitlilik göstermektedir. Bu çeşitliliği maddeler halinde açıklamak mümkündür (2).
1.1.1. Koruyucu Müdahale
Sağlık hizmetlerinin kişileri korumaya, hastalıklardan uzak tutmaya yönelik olan bu basamağı toplumu ve kişileri bilgilendirme, hastalıklardan koruma, tanı, tedavi ve rehabilitasyon adımlarını kapsamaktadır. Bu kapsamda sağlık profesyonelleri hastalığı tanımak, tedavi etmek, ileri safhaya ulaşmadan yok etmeyi amaçlamaktadır. Hastalık ertesinde yapılan rehabilitasyon ile de kişilerin tam bir iyilik haline kavuşması amaçlanmaktadır.
1.1.2. Delil Müdahalesi
Bir suç işlendiği zaman delillerin ortaya çıkarılması ve davanın doğru yönde ilerleyebilmesi açısından suç mahallinden delil toplanmaktadır. Bunun sağlıkla ve hekimlerle olan ilişkisi elbette suç mahallinden veya kişilerden kan, tırnak, saç, darp muayenesi vb. örneklerin hekimlerce alınıp sağlık kuruluşlarınca test edilebilmesidir.
1.1.3. Bilimsel Müdahale
Henüz gündemde olmayan ancak geliştirilmeye çalışılan bir tedavi, aşı vb. için yapılan her türlü laboratuvar içi çalışma ve deney bilimsel müdahale kapsamındadır. Çalışmalar denekler üzerinde kullanılabilmektedir.
1.1.4. Estetik Müdahaleler
Bir hastalığı tedavi etmek amacıyla beraber güzellik, düzeltme, estetik kaygılardan dolayı da yapılabilen bu müdahaleler estetik müdahalelerdir. Burun kaldırma, botoks gibi müdahalelerin yanı sıra göz kapağı operasyonları, liposuction gibi müdahaleler de bulunmaktadır.
1.1.5. Üreme Müdahaleleri
Kişilerin çocuk sahibi olabilmeleri için yapılan müdahalelerdir. Tüp bebek tedavisi, kısırlık tedavisi, erkek ve kadın üreme yollarıyla ilgili olan tüm sorunların giderilmesi müdahaleleri bu müdahale çeşidine dahildir.
1.1.6. Geleneksel Müdahaleler
Halk içerisinde geleneksel müdahaleler olarak bilinen alternatif tıp uygulamalarını kapsayan müdahalelerdir. Hacamat, sülük tedavisi, akupunktur gibi işlemler bu müdahale çeşidine örnektir. Geleneksel yollarla yapılmakla beraber hastane ve kliniklerde de bu müdahale çeşidi yapılmaktadır.
1.1.7. Sosyal ve Psikolojik Müdahaleler
Sosyal ve psikolojik anlamda bireyleri yıpratan, yabancılaştıran sorunların iyileştirilmesi müdahaleleridir. Bu müdahaleler arasında cinsiyet değiştirme, sünnet, kürtaj vb. müdahaleler bulunmaktadır.
1.2. Tıbbi Müdahalenin Hukuka Uygunluğu
Normal şartlarda vücuda herhangi bir müdahale yapılması vücut bütünlüğü bozulacağı ve kişi dokunulmazlığı ihlalinden ötürü hukuka aykırıdır. Ancak bu konuda belirlenen usul ve esaslar ile bu durum meşrulaştırılmaktadır.
Tıbbi müdahale esnasında sağlık profesyonellerinin müdahalelerinin hukuka uygun olabilmesi için bazı şartlar mevcuttur. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilmektedir (3):
1.2.1. İcra Yetkisi
Tıbbi müdahalelerin yapılabilmesi için yapan kişilerin yetkili kişiler olması gerekmektedir. Bu kişiler 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a göre hekim, hemşire, ebe vb. tıp fakültesi diplomalı kişilerdir (4).
Eğer hekim kendi uzmanlık alanının üzerinde bir müdahalede bulunmaya kalkarsa hastaya olan sadakat ve özen sorumluluğunu taşımamış olacağından sorumlu tutulmaktadır.
1.2.2. Tıbba Uygunluk
Tıbbi müdahalenin hukuka uygun olarak kabul edilebilmesi için tıp bilimine ve mesleğe uygun bir biçimde gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bir hastalık sonucu tedavi için izlenilecek yolun belirlenmesi tıbbi olarak müdahale etmenin ilk haklı sebebidir. Endikasyon olarak adlandırılan bu durum eğer ki hastaya uygun değilse tıbbi bir müdahalede bulunmak haksız fiil yerine geçmekle beraber kasten yaralama suçuna kadar dayanabilmektedir.
1.2.3. Hasta Rızası
Tıbbi müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için hasta kişinin açık rızasının alınması gerekmektedir. Bu en önemli maddelerden biridir. Eğer hastaya rızası alınmadan tıbbi bir müdahale girişiminde bulunulursa hekim için hukuki ve cezai sorumluluk doğacaktır.
1.2.4. Aranmayan Rıza
Bazı durumlarda tıbbi müdahalede bulunabilmek için hasta rızasına başvurulmamaktadır. Bu maddenin hastanın bilincinin kapalı olması ve aile fertlerinden birinin veya bir yakınının yanında olamaması gibi durumlarda kullanıldığını söylemek mümkündür.
2. Aydınlatma
Aydınlatma, kanunen tarafları kişisel verilerinin kullanılacağı, kişisel dokunulmazlıklarına erişileceği vb. durumlarda işlemleri kimin, hangi sebeplerle ve amaçlarla işleme koyulacağı hakkında bilgi verilmesi durumudur. İşlemin sorumlusu aşağıda belirtilen maddelere kendisi veya bir aracı ile ilgili kişiye/kuruma iletmekle yükümlüdür (5):
-İşlem yapacak olanın kimliği,
-Kişisel verilerin kullanım amacı,
-Kişisel verilerin yönlendirilebileceği taraflar ve yönlendirme nedeni,
-Kişisel veriyi alma ve hukuk açısından nedeni,
-Diğer haklar.
2.1. Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü
Hukuken her durumda olduğu gibi tıp bilimi içerisinde kişinin bedeni, sağlığı söz konusu olduğunda da aydınlatma yükümlülüğü doğmaktadır. Tıbbi bir müdahalenin yapılabilmesi için hasta/hasta yakınının bilgilendirilmesi, aydınlatılması gerekmektedir. Bu aydınlatma hekim tarafından gerçekleştirilmektedir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kararı şöyledir (6):
‘‘Hekim, hastasına en uygun tıbbi müdahaleyi önermeli, tüm önlemleri almalı ve uygulamalıdır. Tıbbi müdahale sırasında oluşabilecek tüm risklerin önlemlerini almalı, hastayı da tüm bu risklere karşı aydınlatmalı, rızasını almadan işlem yapmamalıdır. Herhangi bir tıbbi müdahale için rıza alınması, aydınlatılmış rıza alındığı anlamını taşımamaktadır. Tıbbi müdahale esnasında oluşabilecek tüm komplikasyonların hastaya anlatılması, aydınlatılması gerekmektedir.’’
Hukuki aydınlatma hekim için bir yükümlülük hasta için ise mutlak bir haktır.
2.1.1. Aydınlatma Yükümlülüğünün Hukuki Dayanakları
Anayasanın 17/2. Maddesi, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda hekimin hastayı ilgili müdahale konusunda bilgilendirmesi gerekliliğine değinilmiştir.
2.1.2. Aydınlatma Boyutu
Hastaların, hekimlerin hastalıkları konusunda aydınlatması sonucunda kendi geleceklerini tayin etme hakları mevcuttur. Hekim-hasta arasında oluşacak güven duygusu çok önemlidir ve bu iki kişiyi birbirine bağlamaktadır. Hekimler hastalarını yapacakları tıbbi müdahale konusunda aydınlatıp aydınlatılmış rızalarını aldıktan sonra müdahale edebilmektedirler.
Elbette hekimin bilgilendirmesi sonucunda hastaya direkt olarak müdahalede bulunabilmesi gibi bir hak söz konusu değildir. Hastanın kendi geleceğini tayin etme hakkına bağlı olarak müdahaleyi kabul edip etmemesi kararı ile ilerlenecektir. Hekim yalnızca tedavi ve müdahale konusunda önerilerde bulunabilmektedir.
Söz konusu aydınlatmanın bizzat hekim tarafından yapılması gerekmektedir. Bu aydınlatma şu konuları içermelidir (7):
-Hastanın sağlık durumu, hastalığın teşhis ve tanısı,
-Tavsiye edilen tedavi, tedavinin türü, nasıl uygulanacağı,
-Önerilen tedavinin başarı oranı, müdahalenin ne kadar sürede tamamlanacağı,
-Tedavinin olası riskleri,
-Tedavide kullanılacak olan ilaçların kullanımı, yan etkileri,
-Hastanın tedaviyi kabul etmemesi sonucunda karşılaşabileceği durumlar, hastalığın seyri,
-Tedavi yolları ve risk unsurları.
2.1.3. Aydınlatmanın Olmadığı Durumlar
Bazı özel durumlarda hastanın aydınlatılması beklenmemektedir. Bu durumlar deprem, yangın, sel gibi doğal afetler; savaşlar, bilincin kapalı olduğu haller ve kaza gibi durumlardır.
Bunun yanı sıra hasta kendisinin veya yakınlarının tıbbi müdahale hakkında bilgilendirilmesini istemez ise hekimin bilgilendirme gibi bir zorunluluğu yoktur.
2.1.4. Aydınlatılacak Kişi
Genel kural olarak aydınlatma hastanın kendisine yapılmaktadır. Ancak bazı durumlarda hekim hasta yakınlarına bilgilendirme yapmalı ya da hekim bilgilendirme yapmadan müdahale etmelidir.
Bu durumlara örnek olarak akli dengesi yerinde olmayan hastaların yakınlarına bilgilendirme yapılması ya da yanında bir yakını olmayan ancak acilen müdahale edilmesi gereken küçük bir çocuk verilebilmektedir.
Bunun yanı sıra küçük bir çocuğun yalnızca aile fertlerinden birinin aydınlatılması da doğru değildir. Bizzat hastanın kendisinin bilgilendirilmesi gerekmektedir.
2.1.5. Aydınlatma Şekli
Aydınlatmanın hukuki açıdan geçerli olabilmesi için yazılı bir biçimde yapılması gerekmektedir. Aydınlatma yapılıp yapılmadığı konusunun ispat edilmesi yine hekimin kendisine bağlı olacaktır. Yazılı olmasının yanı sıra aydınlatma metni hastanın ana dili, yaşı, gelişmişlik düzeyine göre oluşturulmalıdır. Aynı zamanda sözlü olarak da yapılması gerekmektedir.
Hasta aydınlatılmış, hekim aydınlatma sorumluluğunu yerine getirmiş olsa da oluşabilecek herhangi bir risk sonucunda hastanın hekimi dava etme hakkı saklı olacaktır. Neticede hekim hastayı aydınlatmış olsa da tek sorumluluğu hastayı aydınlatmak değildir.
3. Kendi Kaderini Tayin Etme
Kendi kaderini tayin etme, kişinin geleceği hakkında karar verme yetkisinin olması halidir. Köken olarak Avrupa’ya dayanan bu kavram kişilerin yanı sıra ulusların da kendi kaderlerini tayin etmeleri konusunda rol oynamaktadır (8). Dolayısıyla sosyal bilimlere uzanmakla beraber siyasal bilimlere de yakındır.
4. Sonuç: Tıbbi Müdahalelerde Aydınlatma ve Kişinin Kendi Geleceğini Tayin Etme Hakkı İlişkisi
Tıbbi müdahaleler kişilerin sağlık durumlarının bozulması sonucunda başvurmuş oldukları sağlık kurum ve kuruluşlarınca sağlık profesyonelleri tarafından yapılan müdahalelerdir. Bu müdahaleler bazı durumlarda kolay, basit olabileceği gibi bazı durumlarda da riskli ve kritik olabilmektedir.
Hastalık durumu başına gelen kişi için her ne kadar kötüyse en az hekim için de o kadar titizleneceği bir konu haline gelmektedir. Dolayısıyla kişinin sağlığını iyi hale getirebilmek için gerekli yöntemler devreye girmektedir.
Hangi hastalığa hangi tedavinin en uygun olacağına hekim karar vermektedir. Ancak hekim ilk başta yalnızca hastasına en uygun tedaviyi önermekle yükümlüdür. Daha sonrasında ise hastasını tedavisi ile ilgili her türlü durumdan haberdar etmek ve bilgilendirmek zorundadır. Bu duruma hekimin aydınlatma yükümlülüğü denilmektedir.
Hekim hemen her hususta hastasını bilgilendirmek zorundadır. Yalnızca sözlü olarak bilgilendirmek yetmemektedir. Hastanın aydınlatılmış rızasının alınması zorunludur. Ve bu aydınlatılmış rızanın, hekimin sonrasındaki ispatının geçerliliği sebebiyle yazılı olarak alınması gerekmektedir.
Hastayı aydınlatmak hekimin mecburi görevidir. Çünkü hasta, olası tüm durumları öğrenerek kendi geleceğini tayin etmekle yükümlüdür. Kendi geleceğini tayin etme durumu sağlık açısından, kişinin hastalığıyla ilgili tüm bilgilere erişerek süreci nasıl devam ettireceğine karar vermesi halidir. Neticede hekim her ne kadar hasta için doğru olan tedaviyi önermiş, uygulaması gerektiğini söylemiş olsa da o tedaviyi kabul etmek, tedaviyle gelecek olan riskleri ve yan etkileri bilerek ilerlemek, bu durumun belirleyicisi olmak yine hastanın sorumluluğundadır.
Bundan dolayıdır ki tıbbi müdahalelerde aydınlatma, kişinin kendi geleceğini tayin etmesi hususunda oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Hekimlerin tedavi sürecini tüm detaylarıyla hastalarına anlatması durumunda hastalar da kendi geleceklerini tayin edeceklerdir.
KAYNAKÇA
1. World Health Organization. (1948). The Preamble of the Constitution of the World Health Organization. Bulletin of the World Health Organization. 80(12), 982.
2. https://www.saglikhukuku.gen.tr/tibbi-mudahalenin-hukuka-uygunluk-sartlari/
3. https://www.kdhukuk.com/tibbi-mudahalede-hekimin-aydinlatma-yukumlulugu/
5. Kişisel Verileri Koruma Kanunu. Aydınlatma Yükümlülüğü: https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/2033/Aydinlatma-Yukumlulugu- Sitesinden 21.11.2021 tarihinde alınmıştır.
6. https://www.kdhukuk.com/tibbi-mudahalede-hekimin-aydinlatma-yukumlulugu/
7. https://www.ttb.org.tr/mevzuat/index.php?option=com_content&task=view&id=65&Itemid=31
8. Tatar, V., Toprak, N. G. (2015). Kendi Kaderini Tayin Kavramının Hukuki ve Siyasi Yönleri Üzerine Bir İnceleme. Bilge Strateji, 7(13).