Ruhsal Hukuk — Eşikler, Koşullar ve Yeminler

Esas — Temel — Yüksek ve İlahi Değerlerin Sağlanması

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
19 min readAug 15, 2017

--

Yüksek şuur ve farkındalığa erişebilmek için bazı eşiklerden kesin geçiş yapılması gerekir. Bu eşikleri geçmeden kişi kendini kandırabilir, İlahi Nizam ile tezatlaşabilir ve manevi yönden eksik kalabilir.

Bütün değerleri sağlamanızdan itibaren korumanız gerekir. Esas değerler bütün seviyelerde geçerlidir. Esas değerler her insanlar için geçerlidir ve Semavi dinlerde 10 Emir ve Haram-Helal gözetme ile belirtilmiştir, Hinduizm ve Yoga’da Yama ve Niyama dahilindedirler. Bu değerler hem birey hem de toplum için geçerlidir. Esas değerlere sadık olmak Sırat Köprüsü-Orta Sütun’un bedeninizde sağlam kalmasını ve yerine oturmasını sağlar, bu haliyle Yama ve Niyama Asana’dan önce gelir, Haram ve Helal gözetmeyen Sırat Köprüsünün yakınında bile değildir. Temel değerlere sadık kalmak sizi Orta Sütuna ve Yang-Yin/Rahman-Rahim/Pingala-Ida kanallarını-sütunlarını dengeye ve simetriye alır böylelikle Orta Sütunda yükseliş yapabileceğiniz şekilde hizalar. Yüksek değerlere sadık olmak üst mertebelerde Hakikat şuurunun, güç ve kadersel hakimiyetin net, kalıcı ve doğru olmasını sağlar.

Değerler ve yasalar geleneksel olarak 99 Esma ül-Hüsna, 72 Shemhamphorash isimleri içinde listelenmiştir. Yasaları İnsan, Dünya, Doğa ve Evreni gözlemleyerek, İsimlerin ardındaki ideallerin, niteliklerin ve eylemlerin anlaşılmasıyla görebiliriz.

Pagan ve Polyteist kültürlerde Tanrı ve Tanrıçalar birden çok İsmin taşıyıcı formları olarak gözükürler ve Astroloji-Arketipler üzerinden Başmeleklere ve İlahi kavramlara karşılık gelirler ve Evrende yaşayan ve İlahi Yasaları işleten varlıklar olarak görülebilirler. Bu varlıklara karşılık gelen İnsanlar da bulunur ve İlahi Nizam faaliyetlerinin Dünya ve İnsanlığın yaşam ortamlarında gerçekleşmesi için İnsani katılım çok önemlidir. Tao-Yoga/Tantra-Kabala ve Tasavvuf Öğretileri, Tarot içinde de İlahi ve İnsani değerlere dair kapsamlı anlatılar bulunmaktadır. Ayrıca Felsefe içinde Etik ve Epistemoloji eserlerine bakılabilir, Felsefe disiplini Jnana Yoga kapsamında sayabileceğimiz meditasyon çalışmalarının ürünüdür.

Her ismin içinde idealar ve yasalar da bulunmaktadır. İsimleri doğru bir şekilde zikretmek bu yasaların da içeriğinin anlaşılmasına ve yasaların içinde aşkınlık gelişmesine yardımcı olur. Bütün isimler birbirleriyle mantıksal ve ruhsal ilişkiler içinde bir bütünlük oluştururlar. İsimlerin tesbih edilmesi, kavramsal meditasyonlar ve isimler-ideaları bütün yönleriyle diğer yazılarda daha kapsamlı ele alabiliriz. Ancak bir ismin hem bireysel hem de toplumsal ortamda sağlanması hususunda şunları belirtebilirim.

İsimlerin doğru şekilde zikredilmesi ebced adedince tesbih edilmesinden ziyade bireysel düşünce, hal, tavır, davranış, alışkanlık, sözler üzerinden ifade edilmesidir. Zengin bir ailede bolluk içinde doğar veya zenginleşip bolluğa gelirseniz Hayat üzerinden Tanrı size baştan veya süreç içinde Rezzak yönünü gösterir ve bu yönüyle tanışırsınız. Bunu siz de bolluk ve bereketinizi paylaşarak ifade ederseniz Rezzak zikrini doğru yaparsınız ve Rezzak niteliği size net bir şekilde yerleşir, ruhunuzda bu ismi-niteliği kazanmış olursunuz. Ayrıca aile, kazanç veya miras yoluyla rızkınız bolken daha fazla kazanç yapma hırsı güderseniz Rezzak esmasından düşebilirsiniz. Toplumsal ekonomide belli oranda para ve imkan vardır ve yeterince kazanırken daha fazla kazanmak başka yerde ölçüsüzlük oluşturur. Bu yüzden zengin ve bolluk içindeki ailelerin bütün fertlerinin maaş-ücret karşılığında veya aile şirketi bünyesinde çalışmasına gerek yoktur. Bu durumda masrafları karşılanabilen aile fertlerinin gönüllü olarak toplumsal hayır ve sosyal sorumluluk faaliyetlerine katılım yapması aile ve toplum bereketi ve vicdanı için en hayırlısıdır, aksi takdirde aile Rezzak, Rahman, Rahim, Hakk, Adl ve Fettah gibi isimlerden düşer.

Özellikle zengin ailelerin çevre genişliği sayesinde torpil ve referans üzerinden kendi yakınlarına iş bulması kolaydır ancak bu durumların mevcudiyetinde ekonomide açık, iş kalitesinde düşüş olur. İstihdam eksikliği durumunda maaş olmadan yaşayamayan insanlar işsiz ve muhtaç duruma düşer. Bu da suç oranlarının artmasına yol açar; haliyle hırsızlık, gasp ve dolandırıcılık gibi durumlar oluşur. Bu durumda hem bireyler, hem aileler hem de toplumlar değer kaybeder ve eşiklerini geçemez. Enerji de yanlış yönlendirilmiş olur. Özellikle ekonomik stabilite sağlamış ve çevresinde işveren tanıdığı olan kişilerin kendi aile bireyleri ve yakınlarını gözetmek yerine muhtaç ancak eğitimli ve yetkin kişiler için aracılık yapması tavsiye edilir, bu Fettah esmasının da eylem üzerinden doğru zikri olur ve ruh için günlerce tesbih etmekten daha faydalıdır. Bunun uzun vadede kazancı toplumun dirlik ve değer kazanması olur.

Yaratıcı bir eser ürettiğiniz her seferinde Halik ve Musavvir isimlerini an içinde birlikte zikredersiniz, eserleriniz beğeni topladığında İsim zatınıza yerleşir, öğretebilir hale geldiğinizde İsim üzerinde olgunlaşır ve başkalarına ilham kaynağı olduğunuz zaman Zat seviyesinde gerçekleştirirsiniz.

Öte yandan tesbih yaparken üst üste nefes almadan sayı adedini tutturacağım diye tesbih etmek bir boş bulunmuşluk ve safdilllilikten öteye geçmeyebilir. Birey-Toplum sağlığı, Tanrıyla İrtibat, Tekamül-Yaratım ve Muradın Gerçekleşmesi gibi hususlarda olan İsim-Nitelik-Değer-İdeal ilgili olan mananın bütüncül olarak somutlaşması, ferdiyetinize işlemesi ve ferdiyetinizden tezahür etmesidir.

Bu manada baktığımız zaman bir isme meditasyon yaptığımızda veya tesbih ettiğimizde genel olarak şu amaçlar gözetilir.

  • Bireysel veya bütüncül ihtiyacın karşılanması, sorunun çözümü
  • Bu bir çok şekilde gerçekleşebilir. İsim zihninizde somutlaşınca ilham ve içgörü gelebilir, olayları tetikleyebilir ya da zikrettiğiniz ismin taşıyıcı vekilini veya görevli insi hadimini hayatınıza çekebilirsiniz.
  • İsimle ilgili kavramın zihinde, sözde, eylemde, davranış ve alışkanlıklarda anlayışının ve ifadesinin netleşmesi ve somutlaşması
  • Niteliğin olgunlaşması veya yerleşmesi
  • İsimle ilgili ihtiyacın başkaları hayrına sağlanması

Her isim-nitelik-değer (ideal) içinde bir güç barındırır ancak çekirdek-tohum seviyesinden açılarak ideal seviyede gerçekleşmeye kadar olgunlaşabilir. İdeal zihnimize ve ruhumuza yerleştiği zaman hareketlerimiz bütün yönleriyle doğrulanır ve bu da ortak hayatımızda somutlaşmaya gider. Biz gerçekleştirmezsek idealler ancak kafada kalır. Ancak idealler İlahi Boyutta oldukları için zaman ortamında gerçekleşirken eşiklerle sınırlanabilirler. Bunun sebebi de insanın gerek ömründe gerek ebediyette deneyimsel olarak belli bir birikimi olmasından kaynaklıdır.

Bu eşikleri daha kapsamlı olarak kendine ait yazılarda ele alabiliriz.

  • Nefsaniyet Eşiği
  • Ego Eşiği — İzafiyet ve Öznellik
  • Vicdan ve Ruhsal Farkındalık Eşiği — Nesnellik ve Ortak Değerler
  • Hakikat Eşiği
  • Mutlakiyet Eşiği

Eşikleri Geçerken

  1. Bir derece daha aşkın bilinç ile olayları görebilmek, yorumlayabilmek ve anlayabilmek.
  2. Fazlalıklardan, yanlışlardan ve kusurlardan arınmak.
  3. Hataları telafi etmek.
  4. Dengede olabilmek.
  5. Eşiğin gerekliliğini anlamak.
  6. Değerleri bir üst ve bir derin seviyede yorumlayıp gerçekleştirmek.
  7. Ruhsal çalışmaları ve karmik hizmeti (herkes kendi kudretince) gerektiği ölçüde yapmak, bu ruhsal açıdan nefes almak ve beslenmek gibidir.
  8. Bencillikten arınmak ve benötesi-toplumsal bilinç ile hareket etmek ve ortak geçerliliği olan doğruları saptayarak gözetmek.
  • İdealler herkesin zihni içinde o kişinin zihinsel koşullandırma ve deneyimine bağlı olarak farklı anlamlanabilirler, bir kişi veya grup bir kavramı kendilerine göre tanımlarken başka bir kişi-grup başka anlayabilir. Ancak ortak alanda bir esas meselede böyle bir anlam çatışması olması zaman ve enerji kaybı oluşturur ve fikir çatışması şiddetlenirse zarar doğar. Bu yüzden kuru ve eksik ideolojilerin zararının kalkması için pozitif tartışma ve eleştiri ortamlarında değerler ve ideallerin esasları ortaklaşa saptanmalıdır ve buna yönelik hareket edilmelidir.

9. Bütün eşikler için Esas, ilk eşiklerden itibaren Temel, ileriki eşikler için Yüksek ve İlahi değerlere sadık olmak, korumak, yaymak ve sahip çıkmak.

10. Bütünün hayrını gözetmek.

11. En az direnç gösteren yöntemleri ve yolları takip etmek.

12. Kör inisiyasyonlar dışında daha yüksek mertebedeki birisinden tercihen koşulsuz rehberlik-yardım-eğitim alırken, daha alt mertebedeki birisine de tercihen koşulsuz rehberlik-yardım etmek veya eğitmek. Bu eserler üzerinden de mümkündür. Eser vermeden önce kesinlikle yapılmalı, usül ve aktarımınızın hayrı ve doğruluğu görülmelidir. Ancak eser verenlerin de birebir koşulsuz eğitim ve rehberlik yapması usüldür. Koşulsuz yapmanın hayrı büyüktür. Maddi durumunuz iyiyse ücret almaktan kaçının. Maddi durumu yerinde olmayanı aciz bırakmayın ve ihtiyacı olanı verin.

Eşikler ve dereceler birlikte, birlik için ve birlik içinde geçilir. Bireysel menfaat çok da söz konusu değildir. Çoğu durumda dereceler geçildikçe bireysel menfaatten daha fazla feragat etmek zaman koşullarından dolayı gerekli olur. En üst düzeyde tamamen İlahileşmiş bir varlığın yaşamı vardır ve İnsan-ı Kamil sonrasında hayatlar boyu insan üstü işlere imza atarak mümkündür, dua etmez duaların kabul olmasını sağlar, çare aramaz çare üretir, kimseden medet ummaz kurtarıcılık yapar. Böyle bir kişi Hakikat ve Mutlakiyet yönleri geliştirerek kimseye bağımlı olmadan yaşayabilmelidir, Mutlak Tanrı’dan başka kimsenin rehberlik ve tavsiyesi bu kişiye fayda etmez, zaten herkesi irşad edendir. Bu kişinin insanlık için çabasını bir an esirgeme gibi lüksü yoktur. Böyle bir konumun çok fazla gerekliliği vardır ve bireysel yaşama dair ihtiyaç ve istekler feragat ve fedakarlık ile en aza iner. Karmik, akılsal ve ruhsal durumuna kendisi gibi şahit olabilen birey sayısı da çok azdır ve fiziksel olarak mesafe vardır.

Enerji, zaman kaybeden ve bu yönden kaçakları olan verimsiz birisi eşikleri geçecek yeterli güce sahip olamaz. Ayrıca her eşik kendi hakikat gerekliliği ölçüsünde bilgiye ve yeterli karmaya ihtiyaç duyar. Görünenin ötesinde görebilmek İlahi Nizam inisiyelerinden beklenen bir özelliktir ve sezgisel olarak doğru algılaması ve algıladığını doğru yorumlaması için kendini eğitmesi, bilinçaltını ve zihnini koşullandırması gerekir.

Bilinçaltını koşullandırmak ve kişinin tekil iradesini Tanrı’nın iradesi ile birleştirebilmesi ve bu yönde güç ve ilim sahibi olabilmesini sağlayan en önemli dinamiklerden bir Temel, Yüksek ve İlahi Değerler üzerine edilen yeminlerdir.

Yeminler bilinçaltını koşullandırarak kişiyi sezgisel, zihinsel ve eylemsel olarak koşullandırır. Bu durumda Tanrı’dan ve İlahi Nizam’dan gelen bilginin doğruluğu garantilenir. Böylelikle bilinçaltı ve bilinçdışı zihin de koşullandırılır ve kişi zaman-enerji kaybını en aza indirir. Gündelik hayatında yaptığı seçimlerin de uzun vadeli problem oluşturması önlenir. Her yeminin kendine özgü amaçları vardır. Tanrıdan, Akaşik Kayıtlardan veya Meleklerden bilgi alınırken, alınan bilginin doğru alınması ve doğru yorumlanması için yeminler gerekliliktir ve gereklilikleri garantiler.

Bir şifacı için de şifa çalışmalarında hayrın garantilenmesi, karışıklık olmaması için yeminler, olumlamalar, telkinler ve koşullandırmalarla sezgilerini ve aklını koşullandırması gerekir. Yüksek akıldan gelen ilham ve nur akışını garantileyebilir. Regresyon ve Karmik Şifa çalışmalarından da doğru bilgi alma ve doğru yoruma ulaşmak için Adalet, Hakikat, Murat, Masumiyet, Sorumluluk, Esas Benlik, Form Ötesi, Zararın Telafisi gibi yeminlerin edilerek koşullandırma yapmak önemli bir gerekliliktir. Sıklıkla gözlemlenen bir durum, kişinin regresyonlarda yaşanan durumlarda hep kendini mağdur veya özellikle masum görmesi olabilirken kişi aslında günahını kalıntılarıyla birlikte hala devam ettiriyor olabiliyor. Bir başka durum da Negatif Tevazuya kapılan bir birey kendinin geçmiş yaşamlarda ünlü, yüksek pozisyonda veya tarihte etkin rol oynamış birisiyse ihtimal vermemesine ve böylece esasıyla kavuşamamasına sebep olabilir. Bazen de Negatif Ego ve Gurur aslında tarihte ünlü bir kişi olmamasına rağmen ünlü olarak görmesine sebep olabilir.

İlahi Nizam içinde inisiyasyon sürecinden geçerken, ruhsal statü-güçlerle birlikte sorumluluk veya vazife üstlenirken Yeminler, Telkinler, Olumlamalar ve Koşullandırmalar hususunda aşağıdaki durumları gözetebilirsiniz. Bunlar hizmet planının esasları olduğu kadar kemaliyetin de esas değerlerine işaret eder.

Kemaliyete erişme yolunda olgunlaşan bireyin hizmet etmesi doğal ve mantıksal bir süreçten doğan ve süreklilik gösteren bir sonuçtur. Nurani açıdan olgunlaşan her bireyin ışığını özgün ve özgür muradı üzerinden bütüne hayırlı olmasıyla çevresini de aydınlatması ve kollaması ile ilerlemesi mümkün olur. Eren erdirmekle yükümlüdür.

Murat — Muradı Gerçekleştirme

  • Herkes muradı doğrultusunda tekamül eder.
  • Muradımız bizi Sırat Köprüsünde tutar.
  • Muradımız Tanrı ile doğrudan ve doğru bir şekilde irtibat kurabildiğimiz bir esastır.
  • Murat bütüncüldür.

Masumiyet

  • Masumiyet Nur’un gerekliliğidir.
  • Masumiyet suç ve günahtan sakınma, sorumlulukların üstlenmesi ve zararın telafisi ile mümkündür.
  • Kimse kimsenin masumiyetini tehlikeye atmamalıdır.

Sorumluluk

  • Sorumluluk bilinci İlahi Nizam’da çok önemli Temel ve Esastır.
  • Sorumlulukların boşverilmesi durumunda yapılar çöker veya çürür.
  • Sorumluluktan caymak sorumsuzluğa, suça ve olumsuzluklara göz yummaktır.
  • Sorumluluk almayan bir toplumun gelecekten umudu yoktur ve Tanrı’dan medet ummamalıdır.
  • Sorumluluklar gerekliliklerden dolayı bağlayıcıdır aslında gerekliliklerin ve ihtiyaçların sağlanması özgürleştiricidir.

Namus

  • Namus en doğal kanundur ve bedeninize işler ve işletir. Temel aile eğitiminizdir ve toplumsal saygı ve sevgi çerçevesinde her bireye özgürlük tanımalıdır.
  • Namus güncel koşullara dayalıdır ve Atalardan kalma gelenekler özgürlük kısıtlayıcı oldukları yerde Namus değil, bağnazlıktır. Namus herkesin özgür ve bağnazlıktan uzak yaşayabileceği şekilde anlaşılmalıdır.

Şeref

  • Şeref kişinin taşıdığı değerler bütünüdür. Kişi şerefini değerlerin doğru anlaşılması ve hayatında ifadesi üzerinden algılamalıdır.
  • Şeref kesinlikle kişinin yaptığı-ettiği ve olduğu üzerindendir. Aile mirası değildir; bir ırka, millete, dine mensup olmak veya belli bir şekle bürünmek kişiye şeref vermez, kişi kendi şerefini eylemleri üzerinden kazanır. Her birey kendi şerefinden ve başkalarının şerefini lekelememekten sorumludur. Bireylerden oluşan gruplar da ortak bir şerefe sahiptir, her birey kendi katılımını sağlar.

Zararın Telafisi

  • Kişi daha hem mevcut hem de geçmiş yaşamlarında insanlığa, toplumlara, bireylere ve doğaya verdiği zararı telafi etme yolunda olmalı ve yüksek şuura sağlıklı bir şekilde açılabilmek için telafi etmelidir.
  • Ortada hala telafi edilmemiş bir zarar varsa bu kişinin vicdanında rahatsızlık yapar ve kişi sağlıklı düşünemez. Bütüncül sıhhat ve refah için vicdan her zaman öncelikli öneme sahip konuyu şuura getirir.
  • Telafi edilemeyen zararların derecesi kadar hayır işlenmesi gerekir.

Dönüşüm

  • Kişi özellikle güçlenmeden ve topluma açık-yaygın işler yapmadan önce kendini dönüştürmelidir.
  • Kendini dönüştürmeden güçlenmek ancak zararın büyümesine sebep olur.
  • Kişi hatalarını, kusurlarını ve zaaflarının bilincinde olmalı ve bunların yerine en hayırlı olasılıkları tercih etmeli ve ifade etmelidir.

Potansiyeli Açığa Çıkarma

  • Herkesin içinde uyandırmadığı bir potansiyel her zaman vardır.
  • Bu potansiyel uyandırıldığı zaman hem bütün hem de birey için en yüce hayra koşullandırılarak, güzel niyetlerle uyandırılmalıdır.
  • Bünye arınmadığı zaman potansiyeli uyandırmak zararlı olur ve kusurları vurgular.

Saflık

  • Saflık bir kişinin söz, eylem, düşünce, duygu ve özünde birlik sağlamasıdır.
  • Böylelikle bir kişi duru bir ruha, akla, sezgiye ve hale sahip olur.
  • Bu nurani doğanın gerekliliklerindendir ve süreç içinde sağlanır.
  • Kişi saflığı bozan durum ve unsurları reddetmelidir. Ancak kusurlar ve olumsuzluklar varlığı kabul edildikten ve anlaşıldıktan sonra değiştirilebilir/dönüştürülebilir.

Sadakat

  • Sadakat dönüşüm, nurlanma ve gelişim yolundaki emeklerinizin heba olmamasını garantiler.
  • Esas, Temel, Yüksek ve İlahi değerlere sadık kalmak tekamül yolunda emin adımlar atmanızı ve İlahi Nizam ile bağınızın kopmamasını sağlar.
  • Değerlere sadık kaldığınız süre kadar değerler yerleşir ve olgunlaşır. Bir değerin bütün güç ve yetkileri sadakatin kalıcılığı halinde gelir.
  • Sadakat değerlerin kalıcı bir şekilde korunmasını sağlar.
  • Değerlere sadık kalındığı sürece Nurun etkisi artar.
  • İlahi Değerlere sadakat bozulduğu zaman kişi nurani özelliklerini kaybedebilir.

Özgürlük

  • Her Ruh özgür doğaya sahiptir, özgürce yaşamalıdır.
  • Gereklilik ve sorumluluklar özgürlüğü sınırlandırmaz. Bunların sağlanması özgürlük için gereklidir.
  • Herkes özgür iradesine sahip çıkmalıdır.
  • Korkuyla hareket etmek ve sebepsiz korku yapmak özgürlüğü kısıtlar ve özgürlüğe karşıdır. Zorlama ve korkuyla itaat ettirme İlahi Nizamdan uzaklaştırma ve ihraç sebebidir.
  • Özgürlük ve özgünlük özden gelir.
  • Muradında olan bir kişinin bir çok seçeneği vardır. Kişi alacağı vazifeler ve ödevler konusunda da seçim hakkına sahiptir.
  • Özgürlüğü sağlamak İlahi Nizam’ın sorumluluk ve ödevlerindendir.

Disiplin

  • Disiplin öğrenme, çalışkanlık, tutarlılık, sağlamlık, kararlılık ve dirayet üzerinden gelişir.
  • Disiplin gereken koşulları ve sağlamlığı sağlayacak şekilde geliştirilmelidir.
  • Bir kişi ödev ve sorumluluklarının gerektirdiği ölçüde disiplin kazanmalıdır.
  • Herkes gerçeği sorgulamalıdır. Tutarsızlık ile hareket etmelidir. Herkes hareketlerinin sebeplerini sağlam temeller üzerine kurmalıdır.
  • Kişi kendini geliştirdiği yerde kazandığı güçlerini sorumlu bir şekilde bütünün hayrına kullanmalıdır.
  • Herşey Tanrıdan, Rehberlerden, Meleklerden ve Ustalardan beklenmemelidir. Kişi sorumluluklarını ve kendisinden gereken şeyleri yapma konusunda etkin olmalıdır.

Adama

  • Kendini adama ebediyet ekseninde geçerlidir.
  • Kendini adama kişinin sınırlarını ve eşiklerini aşması için önemli bir güç sağlar.
  • Fazlalıklardan ve olumsuz alışkanlıklardan feragat etmek kişinin hayatında önemli bir alan açılmasını sağlar.
  • İlahi Nizama katılan bir kişi kendini muradına, ödevine, vazifesine, Esas-Temel-İnsani-Yüksek-İlahi değerlere, İlahi Hizmete ve İlahi Nizama adayabilir, böyle bir durumda kendini Tanrı’ya da tutarlı bir şekilde adamış sayılır.
  • Kişinin sadece kendini Tanrı’ya üzerine düşünmeden ve kapsamını kavramadan adaması boş ve beyhudedir. En basitinden kendini muradına adamayan birisinin Allah ile iletişimi doğru gelişmez. İlahi Hizmete adamayan birisi etkisiz ve sönük kalır. Değerlere kendini adamayan ama kendini Tanrıya adayan birisi değerlerini sağlamadan nurlandığına veya kutsandığına dair sanrıya kapılabilir.
  • Yeminlerin adak içermesi tavsiye edilir.

Merhamet

  • Tanrı’nın rahmetinin Dünya’da İnsanlığa ulaşabilmesinin koşullarından biri İnsan’ın merhametli olmasıdır.
  • Herkes sorumlu olduğu bireylere karşı merhametli olmalıdır.
  • Merhametin her gün daimi olarak ifadesi olmalıdır. Kişi her gün merhametiyle İlahi Rahmetin Dünya’ya erişmesine sebep ve vesile olabilir.
  • Merhamet nur kapısını açar.
  • İnsan Allah’tan nasibini İnsanlar üzerinden alır.
  • Zalime, fitneciye ve riyakara merhamet etmenize gerek yoktur. Böylelerine cezalandırmadan önce mühlet verilebilir. Bu kişileri hatalarından döndürmek ve zararlarını telafi etmelerini sağlamak daha makbuldür, genellikle olumsuz davranışlarının arkasında travmatik bir sebep vardır. Ancak zulümde diretenlere kendilerine zararın derecesine göre şiddetlenen cezalar gerekebilir.

Koşulsuz Sevgi

  • Tanrı’nın evrene yaygın koşulsuz sevgisi mevcuttur. Tanrı mutlak ve bütüncül hayrı gözetir.
  • Tanrıyla muhabbet halinde olan onun sevgisinden faydalanabilir.
  • Tanrının huzurunda sevgi vardır. Korku için bir sebep yoktur.
  • Koşulsuz sevgi toplumların ve yaşam alanlarının tümüne sevginin ulaşması için ihtiyaçtır.
  • Herkesin sevgiden nasibi vardır ve paylaştıkça çoğalır.
  • Koşulsuz sevgi özgürdür ve engel tanımaz. Ancak sevgi gerçekleşirken sağlık, özveri, şefkat, merhamet, güvenlik, doğruluk, hakikat, şifa, bereket, adalet, denge gibi hayırlı değerler gözetmelidir.
  • Koşulsuz sevgi ilişkilerinde denge ve merhamet birlikte gözetilmelidir.
  • Sevgi almaya kapalı bir insan süreç içinde sevgi alabilir ve sevgi yayabilir.
  • Sevgi sözde ve düşüncede kalmamalı eylemler ve kişilik üzerinden de gerçekleşmelidir.
  • İnsan insanı sevmeden tek başına ancak Tanrıya bir derece yaklaşabilir, bu dereceden sonrasında insanlarla sevgiyle birleşerek ilerlemesi mümkündür.
  • İnsanın Tanrıdan nasibine başka bir insan vesile olabilir.

Bütünün Hayrı

  • Bir kişi sadece kendi hayrını veya bir bütünün sadece bir parçasının hayrını gözettiği zaman diğer kişiler veya parçalar zarar görebilir. Bir tesirin bütüne hayırlı bir şekilde yayılması ve gerçekleşmesi için bütüncül hayır gözetilmelidir.
  • Sağlık, Bereket, Adalet, Refah, Huzur, Barış, Sevgi ve diğer hayırlı değerler tek bir kişiye veya gruba yönelik olduğu zaman doğal ve mantıksal olarak değer kaybederler. Bu kavramlar bütüncül boyutta ele alınmalıdır.
  • Şifada bütüncüllük esası vardır, bir yerde bir problem çözülürken başka bir yerde problem oluşmasını engellemek için bütüncül bir bakış gerekir.
  • Herkesin muradı bütünün hayrınadır.

Aşkınlık

  • Herkes mevcut bulunduğu durumda karşılaştığı engeller ve sınırlara karşı aşkınlık geliştirebilir.
  • Bir konuyu kapsamlı bir şekilde kavramak ve deneyim kazanmak aşkınlığın önünü açar.
  • Yüksek bir bilinç ile bakmak aşkın bir anlayış ve bununla bağlantılı olarak aşkın çözümler getirir.
  • Kanunlara vakıf olduktan sonra bağlayıcı ve kısıtlayıcı halinden özgürleşilebilir.
  • Kişi muradınca ilerlediği süreçlerde aşkınlık geliştirir.

Öz Hakikat — Esas Benlik

  • Herkesin bir Esas benliği vardır. Bu esas benlik kişinin ömürlük egosundan daha ötede Ebedi ve İlahi boyuta intikal eder.
  • Herkesin en has parçası Ruhtur. Ruh fiziksel ölümden sonra da yaşamaya devam eder. Ancak her Ruh yaptığı ettiğinin hafızasını taşır.
  • Herkesin Esas Benliği ebediyet boyunca yaptığı ve ettiği eylemlerle belirginleşir. Amel defteri olarak da görebileceğimiz karmik beden Esas Benliğin bir parçasıdır ve Ruhsal Kimliğin temel dayanağıdır.
  • Herkes Esas Benliğini keşfetmeli ve kim olduğunu bilmelidir.
  • Ruhsal şifa çalışmaları yapabilmek için birisinin Esas Benliğini tanıması, anlaması ve ifade etmesi son derece önemlidir. Aksi taktirde bu kişi kördür.
  • Esas Benlik varlığın merkezindeki özün kimlik kazanmasıdır.

Hakikat

  • İlahi Nizamdaki her inisiye hakikate sadık kalmalıdır.
  • Hakikat sadece her bireye göreli-relatif olarak algılanmamalıdır.
  • Herkes ortak bir hakikatin içinde yaşamakta. Ancak herkes kendi sahip olduğu beden-zihin gibi aracılar üzerinden bu hakikati deneyimlemektedir. Bir kişinin zihinsel durumu ve içeriği haliyle ortak hakikatin yorumunda ve deneyimlenmesinde belirleyicidir.
  • Şifa çalışmaları bir kişinin hakikat süzgecini temizler, duyularını ve aklını geliştirir. Böyle bir durumda bir kişi ruhsal-manevi-maddi şifa süreçlerinden geçtikten sonra hakikati daha net bir şekilde görebilir.
  • Bir kişi izafiyet ötesinde bir hakikat deneyimi için aşkınlık gösterebilir.
  • Bir kişi bir konu hakkında Tanrı’nın yargısını ve yorumunu bilebilir. Ancak bunu yaparken Ego ve Nefsaniyet peçesini aradan çekebilmesi gerekir.
  • Regresyon çalışmaları karmik illüzyonları çözdüğü için Hakikat Şuurunun açılmasını sağlar. Tantrik cinsellik kişinin hem maddi hem de manevi bedenlerinin dönüşmesini ve güçlenmesini sağladığı için aşkın şuur deneyimine kalıcı bir geçiş sağlar. Tanrı huzurunda ve şifa niyetiyle yapılan kavramsal meditasyonlar kavramların zihne daha net ve sağlam bir şekilde oturmasını, kavramların hakikatiyle anlaşılmasını sağlar.
  • Çözümlemesi gereken karmalara sahip olan kişilerin büyük ihtimalle zihinsel ve duygusal algı-anlayış-ifade-inançlarında problemler vardır. Bu problemler hakikatin önüne geçen illüzyonlar doğurabilir.
  • Her zaman bilinmeyen faktörü vardır.
  • Her zaman insanın mevcut çağ ve koşulları içinde gördüğünün ve görebildiğinin ötesi vardır. Ancak insan daimi olarak algısını, düşüncesini ve anlayışını ileri götürebilir ve Hakikat sınırını genişletebilir.

Dürüstlük ve Doğruluk

  • Yalanın değeri yoktur. Yalanlar üzerine kurulan bir hayat boştur.
  • Bir kişi kendine, eşine, ailesine, çevresine ve topluma karşı dürüst olmalıdır.
  • Kendine yalan söyleyen birisi başkalarına da söylemeye eğilimlidir.
  • Yalanlar mental bedende hastalık ve kırılma yapar.
  • Tanrıya sözcülük yapacak veya İlahi Kelam-Mesaj taşıyacak birinin yalandan tümden arınması gerekir.
  • Yalan Tanrı ile muhabbetin önünü kapar.
  • Yalan sezgisel yetilerin doğru çalışmasını engeller.
  • İlahi kelam hakikidir ve doğrudur. Bu doğrular hem zaman içinde belli bir parça boyunca hem de ebediyette geçerli olabilir.
  • Dürüst olmayan ve doğru konuşmayan, hakikati çarpıtan kişiler İlahi ilhamdan yoksun kalırlar.

Form Ötesi ve Formsuzluk

  • Evren sadece görünenden ibaret değildir. Evren duyu ötesi algılarla algılanan bir varlığa da sahiptir.
  • Her şey göründüğü ve tanıtıldığı gibi olmak zorunda değildir. Hakikat çarpıtıldığı zaman formun ötesini görebilmek gerekir.
  • Duyu ötesi algıların kesinliğinden emin olmak için bu sezgi ve duyuların gelişimi üzerine dikkat ve özveri gösterilmelidir.
  • Bir kişi Akaşik Kayıtlara erişim gösterebildiği zaman Form Ötesi bilgi alma kanalı açılır. Böyle bir durumda görüntü, düşünce, tebliğ, ses, his ve bir çok uyaran yoluyla algılayabilir. Ancak akaşik kayıtlardan gelen akışlar zaman içinde zamana yaygındır.
  • Bir kişinin imgelemi ve düşünceleri o anda kullanıma ayrılan enerjiye yön ve işlev verir.
  • Tanrı’nın varlığı formun ötesindedir. İnsan Tanrı’yı kendi kapasitesince anlayabilir.
  • Biçim çarpıtılsa bile hakikat yansıtır. İnsanın siması, cildi, kaşı, gözü, eli, vücut yapısı, tonlaması gibi biçimsel öğeler onun karmik hikayesini ve durumunu üstün körü anlatır. Bu işaretlerin yorum ve irfan ile açılan bir ilmi vardır. Kaşlarının yükseklik simetrisi bozulmuş birisinin tüm vücudunda ve aklında bir denge kayması okunabilir.
  • Formun ötesine dikkatimizi yoğunlaştırdığımız sürece formsuz içerik form kazanabilir, algılanabilir, anlaşılabilir veya kullanılabilir.

Sessizlik

  • Bir konu tam kapsamıyla öğrenilene kadar o konu hakkında uygulama yapmak tehlikelidir. Eğitim vermek ve yaygın danışmanlık yapmak daha tehlikelidir. Kişi açılmadan önce halvet ile icazetini almalı ve kendinden kaynaklı kusurların büyük bir parçasını ayıklayıp işleyerek anlayışa gelmelidir.
  • Kişi bilmediği bir konu hakkında konuşmaktan kaçınmalı, dinlemeyi ve dinlerken sessiz olmayı ancak iyice ve kapsamlı olarak incelemeyi ve eleştirmeyi tercih etmelidir. Sorularını sormalı ve cevaplarını beklemelidir. Sorularının cevapları çoğu durumda eğitmen-rehber ve ustasının o an verdiğinden daha kapsamlıdır. Bu cevaplara kendisi de ulaşacak kapasiteyi ve yeteneği geliştirmelidir. Böylelikle dış bilgiye bağlılıktan doğrudan bilmeye geçiş yapar.
  • Tanrıyı anlamak için sessizlikte önemli bir başarı kazanmak sağlıklı bir gerekliliktir. Sessizlik ilhamın da doğması için aklı ve ruhu hazırlar.
  • Tanrı kendisine sorulan soruları ve kendisine yöneltilen düşünce ve sözleri muhakkak cevaplar. Kişi sorularının, düşüncelerinin ve sözlerinin cevabının geleceğini bilmeli ve beklemelidir.
  • Doğrudan doğruyu bilmek başarısı kalıcı hale geldiği zaman kişinin susması erdem değildir. Konuşma ve anlatma becerisini geliştirir. Bu beceri de gelişene kadar çok yaygın iş yapılmamalıdır ancak başlangıçtan daha yaygın olunmalıdır.
  • Ustalaşılabilecek bir çok konu vardır ancak bu her zaman bütüncül kapsamlı temel anlayışı üzerine kurulmalıdır.

Adalet

  • Adalet sağlandığı yerde mevcuttur.
  • Birey içinde yaşadığı toplum ve Dünya ile oranlı olarak bilgisi, gücü, imkanı, makamı, yetkisi, mal ve mülkü ile dengeli olmalıdır.
  • Bilen birisi bilgisini paylaştığı yerde adalet yapar. Herkesin bilmesi gereken bir şeyi kendine saklayanın Adalet ve Hakikat gözü körelmiştir.
  • Hakikat herkesin hakkıdır ve Adaletin temelidir.
  • Kişi hatalarını telafi etmeden aşkınlık, yüksek bilinç veya benzeri nurani kaliteler gösteremez, ancak sanrılara kapılabilir.
  • Adalet kalp çakranın (vicdan-gönül) merkez anahtarlarından biridir.
  • Adalet İlahi Nizam gözünde bütüncül bir konudur. Toplumsal Adalet Bireysel Adaletten daha öncelik taşır. Toplumsal adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir yerde bireylerin adil koşullar altında olması ilk önceliktir. İlahi Nizam toplumda Hayati ve İlahi konularda Adalet sağlamak ile görevlidir.
  • Bireyler arasında adalet sağlanırken bilirkişi ve şahitlerin görüşleri alınmalıdır.
  • Herkes emeğinin karşılığını almalıdır.
  • Herkesin bireysel hak ve özgürlüklerine saygı duyulmalıdır.
  • Herkes kendi ayakları üzerinde durabilmeli ve yaşayabilmelidir.
  • Kimse güncel ve mevcut gerçeklerden yalan veya saklama yoluyla mahrum bırakılmamalıdır.
  • Kimse kimsenin sırtından geçinmemeli; enerjisini, zamanını ve sevgisini sömürmemelidir.
  • Kendine adaletli olamayan bir kişi bunu öğrenmelidir. Suistimale ve hakkının yenmesine göz yuman kişiler buna izin vermemeyi öğrenmelidir.
  • Adaletsiz birinin gözünde hakikat ateşi söner.
  • Hatalarını telafi eden, zararının borcunu ödeyen kişilerde artniyetlerin temizlenmesi kişinin adil olması ve kalabilmesi için büyük oranda yeterlidir.
  • İlahi Nizam telafi edilebilir hatalarda telafi ve olumsuz alışkanlık ve eylemin doğrulanmasını daha olumlu hale dönüşmesine öncelik verir. Ancak telafi edilmeyen ve dönüştürülmeyen durumlarda adil ceza uygulanır.

Zarar Vermeme

  • Kişi eylemleriyle zarar vermemeli ve eylemsizliği ile zarara sebep olmamalı veya göz yummamalıdır.
  • Kişi zarar verdiği zaman bunun sorumluluğunu üstlenir.
  • Bir İnsi-Zebani Adalet ve Hakikat Gözünü ve Terazisini geliştirdikten sonra bu yemini esnetebilir.
  • Bir kişi başka birini aciz ve muhtaç bırakma, itibarını zedeleme, emeğinin karşılığını vermeme, iyi niyetini suistimal etme, yalan söyleme, malını veya fikri eserini çalma, kurulu düzenini bozma, ilişkilerine fitne ve fesatlık karıştırma, yanlış yönlendirme, yanlış bilgilendirme gibi hususlar üzerinden zarar vermekten ve zararın devamlılığına katkıda bulunmaktan kaçınmalıdır.

Adil Cezalandırma

  • İnsi Zebaniler cezalandırma yaparken kişiyi farkındalığa ve doğru yola devşirecek şekilde cezai yaptırımlar uygulamalıdırlar.
  • Kişinin sağlığına ve aklına zarar vermek yerine engellemek, kısıtlamak ve doğrulamak daha tercih edilir. Sağlıksız birisi sağlıklı düşünemez. Psikolojisi bozuk birisi suç işlemeye meyillidir. Bu yüzden cezalandırmalar psikolojik açıdan kişinin şifalandırılmasını da içermelidir. Kişi yaptığı hatanın sebebini ve boyutunu görebilmelidir.
  • Vicdani rahatsızlık çeken birisi zaten hasta olmaya ve düşünsel açıdan kendini engellemeye meyillidir.
  • Vicdan kişinin kendini cezalandırmasını da sağlayabilir.
  • Bu yüzden merhamet cezadan önce gelir.
  • İlahi Ceza içinde Şer Hayır içindir. İlahi Ceza bir kişiye zarar verirken bütün için hayır sağlar. İlahi Ceza olayların olumlu yönde değişmesini sağlar.

Aciz ve Muhtaca Yardım

  • Toplumsal adaletin sağlanabilmesi güç ve imkan dengeleri ile mümkündür.
  • Bir kişinin güçsüz ve muhtaç durumda kalması yaşam hakkını tam olarak alamamasına sebep olur.
  • Bilgisiz ve cahil kalan bir toplum muhtaç ve güçsüz kalır. Özgür iradesinin temeli sarsılır. Bundan toplumun aydınları ve yöneticileri de sorumludur.
  • Bir kişiyi ve toplumu aciz bırakarak suistimal etmenin ve hakkını yemenin cezası büyüktür.
  • Kendi bireysel menfaatleri için kişileri ve toplumu aciz veya muhtaç bırakan kişilerin yetkileri, imkanları ve güçleri alınır.

Yukarıdaki değerler üzerine yeminler edilebilir ve hayrı büyüktür. Yeminler gelişen farkındalık ve anlayışla zaman zaman kapsamları genişletilmeli-daraltılmalı veya koşullara uygun hale getirilmelidir. Bozmak tavsiye edilmez. Yeminlere olgunlukla sadık kalınması gerekir. “Allah canımı alsın.” gibi yeminler boştur ve İlahi Nizam’da önemsenmez. Yemin ederken art-niyet, samimiyetsizlik veya savsaklama yapan aniden ceza alır. Herkes kendi suçunun ve zararının ölçüsünde ceza alır.

Yeminler Tanrı’nın, Meleklerin ve Bedenli-Bedensiz İlahi Nizam görevlilerinin huzurunda yapılmalıdır. İnsan şahitliği olmadan yapılan yeminler, bir insanın şahitliğinde tekrar yapılmalı. Yeminler kişisel bloglarda ve sosyal medya hesaplarında görülebilecek şekilde yayınlanması tavsiye edilir.

Yemin örnekleri ve yeminlerin kapsamı içindeki değerler ve kanunlar yakında yayınlanacaktır.

Özellikle Mutlak Şuur ile İnsani Şuur arasındaki peçe geçilirken herkes dönüşü olmayan bir yola girer ve bundan sonrasında kişi Yüksek ve İlahi idealleri sağlaması gerekir. Herhangi bir Yalan, İhanet veya Riya kesinlikle bütün Merhametine rağmen Tanrı önünde bile affedilemez bir hata haline gelir. Bu yüzden aydınlanma yolu kesin bir sadakat ve özveri ister.

Düşünün ki Tanrı’dan söz taşımakla görevli bir kişinin Peygamber, Nebi, Resul, Majikal Ejderha derecelerine gelebilmesi için sağlaması gereken önemli şartlar ve gereklilikler vardır. Güncel kanunları-şeriati bilmek ve uygulama yetkinliğine erişmek, kendi çerçevesinde cereyan eden olayları Tanrının gözünden görebilmek ve yorumlayabilmek, doğru konuşmak, dürüstlük, argo kullanmamak, hitabet sanatında gelişmek, Tanrıyla muhabbet halinde olmak, Nizamı bilmek, herkesi ve her şeyi olduğu gibi görmek ve yorumlamak gibi yönlerden sınavlara tabi tutulur ve bu yolda eşiklerini geçtikten sonra kendisi İlahi Nizam içinde bu görevi gerçekleştirmek için yetkili olur. Diğer inisiyeler ruhsal konularda rehberlik ve öğretmenlik yapabilirken, bu eşikleri geçen birisi Tanrı’dan direkt olarak mesaj taşıyabilir ve Dünya üzerindeki Şeriat ve Hakikat Hukukunu yenileyebilir, belirleyebilir.

Bir çok kişi ve grup kendi menfaatlerini düşünerek Tanrı, Din, Ruh, İlahi Nizam gibi konuları kullanarak insanları kandırmakta ve politik güç elde etmektedirler. Ancak kendileri bu eşiklerden geçmeden ancak doğrulara karışık yanlış bilgilerle birlikte Mezhep Ayrılığı, Din Sömürüsü, Suistimal, Fitne gibi durumlar oluşturup toplumun ruhsal ve psikolojik sağlığını bozarlar, politik olarak olumsuz olayların oluşmasına sebebiyet verirler. Bu yönden iddialarda bulunan kişilerin sadakati kesinlikle sorgulanmalı ve İlahi Nizam içinde olup olmadığı kontrol edilmelidir.

Her yalancı söylediği yalanın içine doğrular katmadan yalanlarını yaşatamayacağının bilincindedir. İnsanların aklen ve ruhen zaaflarından beslenen birisi onlara kendilerini yaşatacak kadar bilgi ve güç vermeyi de bilirler. Ancak İlahi Nizam üyelerinin bu türden kurnazlıklara ihtiyacı yoktur. Ancak ustaların bu kurnazlıklara aşkınlık gösterecek İlahi Akıl niteliklerine sahip olması gerekir.

20. yy başında Aleister Crowley Kanun Kitabı ile kendini peygamber ilan ederek ve dersini çok iyi çalışarak İlahi Nizam inisiyesi olarak kendini göstermeyi becerebilmiştir ve sansasyonel kişiliği sempati toplamış ve Simya ilminin gerekliliklerini ve şartlarını karşılamamasına rağmen takipçiler toplamış ve kendine korunaklı bir alan oluşturabilmiştir. Ancak kişisel hayatı hezeyanlar, insanlarla alay etme, kendi hakikatinin farkına varan kişilere haksızca küçük düşürmelerle doludur. Verdiği bilgilerin yarısından azı doğruyken, çoğu kısmı üstü kapalı yalanlar ve yanlış yönlendirmelerle dolu olmuştur. Bu haliyle kendini takip eden kişilerin de yeterince gelişememesi ve eşikleri geçememesine sebep olmuş, böylece yalanını yaşatabilmiştir. Bir kişi erdemler üzerine de konuşabilir ancak bu irfanın gerekliliğini sağladığı anlamına gelmez. Kendisi toplum genelinin cehaletinden beslenen bazı çıkar grupları ile anlaşmada bulunmuş ve İlahi Nizam şartlarını sağlamadan ünvan ve popülarite kaygısıyla hareket eden okültistler için gurur ile sadakatsizliğin önünü açmıştır. Böylelikle haliyle insanlar ettiği ve karşıladığı değerlerden daha yüksek olma illüzyonu ile daha kolaya kaçmıştır.

Ancak bu gruplar kendini yine de İlahi Nizam yapılaşması olarak göstermeye devam etmiştir. Yaygın kabul gören bu türden Tarikatleşmeler, Cemiyetler ve Gruplar her zaman İlahi Nizama ait değillerdir. Merkezi (Ceberrut ve Hakikat üstü) İlahi Nizam gruplarının temiz ve duru bir ruhsal öğreti getirmesi şarttır. Bunun için sahte gruplar ve kürtaj kültleri bazen Ustaların işlerini kendi amaçlarına göre çevirip dönüştürüp insanlara tekrar da sunabilmektedir. Bu yüzden dikkatli olmak gerekir. Bu durumlar düpedüz intihaldir ve kanıtlanması zordur ancak politik etkileri bütünün zararınadır.

Şüpheye düştüğünüz zaman uzaklaşın ve kanıt talep edin. Tanrı koruduğunu kanıtlar ve Tanrının koruması altında olan kendini kanıtlayabilir.

İlahi Nizam üyeleri kuşku oluşturmaz, kanıtlarla hareket eder, gruplar olarak hareket etmelerine rağmen hepsi Tanrı’ya bağlıdır ve zorlama yapmazlar. Hurafe, katı dogma ile hareket etmezler. İlahi Nizam din ve kültür ötesi bir yapıdır ve doğruları da İlahi değerlerin gerçekleştirilmesi üzerine inşa edilir.

Kitap Önerileri

  • Temel Kabala Eserleri
  • Zohar
  • Sepher Bahir
  • Sepher Yetzirah
  • Temel Yoga Eserleri
  • Shiva Sanhita
  • Patanjali’nin Yoga Sutraları
  • Svami Sivananda ve Svami Vivekananda eserleri
  • Platon — Devlet, Menon, Sophistes, Parmenides, Phaidon, Timaeos
  • Aristoteles — Metafizik, Ruh Üzerine, Nikomakhos’a Etik
  • James George Frazer — Altın Dal
  • Immanuel Kant — Saf Aklın Eleştirisi / Pratik Aklın Eleştirisi — Ödev (Deontolojik) Ahlakı
  • F. Nietzsche — Ecce Homo, Böyle Buyurdu Zerdüşt, İyinin ve Kötünün Ötesinde, İnsanca, Pek İnsanca
  • Ludwig Wittgenstein — Kesinlik Üstüne-Kültür ve Değer

--

--