Bir Dizi Köy: Santa Harabeleri

Bilge Avcı
sec402
Published in
3 min readApr 25, 2017

Tarihi “Santa madenci kasabası” ve bu yerleşimden günümüze kalan “Santa Harabeleri”, Gümüşhane merkez ilçeye bağlı Dumanlı köyü ve mahallelerinden oluşmaktadır.

Santa Harabelerine, bağlı bulunduğu Gümüşhane’den Yağmurdere-Taşköprü güzergahından ya da Karaca Mağarası, Kurum (Gorom, Krom, Kromni) Antik kenti -Cami Boğazı, Dilaver, Sarıtaş güzergahından ulaşılabilmektedir. Trabzon’dan ise Trabzon il merkezinin doğusunda olan Arsin ve Araklı sınırları içerisindeki Yanbolu Vadisi’nden ya da Maçka, Sümela, Kürtdere yaylası, Sarıtaş üzerinden ulaşılır.

Yanbolu Deresi boyunca yaklaşık 50 km olan yolun 22 km’si asfalt diğer kısmı ise stabilize yoldur ve yolun iyileştirme çalışmaları devam etmektedir.

Muhteşem mimarisiyle hala göz dolduran fakat bir harabeye dönüşen Santa, artık o eski muhteşem günlerine dönmeyi bekliyor.

Osmanlı döneminde madenci köyü yerleşkesi olan Santa (Dumanlı Köyü), Yanbolu vadisi içerisinde ve sahilden 47 km içeride ortalama 1.600 metre yükseklikte yer almaktadır.

Modern mimari yapılar

Trabzon’un ve Gümüşhane’nin ortak kültüründen Araklı, Arsin ve Gümüşhane sınırlarında yer alan, Gümüşhane’nin Dumanlı Köyü, eski adıyla Santa yeni adıyla “Santa Harabeleri” önemli tarihi ve turistik bir merkez olmaya aday.

17. yy’da Rumlar tarafından kurulmuş yerleşimin, Hristiyanlığın doğduğu dönemlere kadar dayanmış olması ziyaretçilerine tarihi yeniden yaşatıyor. Yerleşim, 7 mahalle ve 300'ü aşkın yapıdan oluşmaktadır. Günümüzde kentteki mahalleler; Binatlı, Terzili, Zurnacili, Piştovlu, İşhanlı, Çinganlı, Çakallı mahalleleridir. Zurnacili Mahallesi’nde iki, diğer mahallelerde birer kilise bulunmaktadır.

‘’1461–1476 yıları arası, Fatih Sultan Mehmet döneminde tüm Trabzon ve Doğu Karadeniz illeri ile birlikte yöre fethedilerek Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. 1500–1800 döneminde önemli bir madenci yerleşimi olan bölge 1923 nüfus mübadelesi ile tamamı Ortodox Hristiyan(Rum) olan halkın Yunanistan’a göç ettirilmesi sonrası boşalmış. 1923 yılında gerçekleşen devletler arası göç mübadelesinde Santa, Rumlar’ın en son toplandığı ve ayrıldığı yer olmuştur.

Rivayete göre Santa’dan uzun direnişler sonucu topraklarını terk eden halk, Yunanistan’da kahramanlar gibi karşılanmış ve ödül olarak deniz kenarında tarıma en verimli topraklar kendilerine verilmiş. Ancak yıllar yılı yaklaşık 2140 metre rakımda yaşayan halk o topraklara alışamamış ve kendilerine dağda yer verilmesini istemiş.’’

Ziyaretçiler, yıllara meydan okuyan mimarisi ile tarihi adeta buram buram kokluyor Santa’da.

Santa’nın en önemli özelliği o dönemde bile modern bir mimari altyapıya ve kurumlara sahip olmasıdır.

Okul, Bakımevi, Aşevi, Sağlıkevi, Kiliseler o dönemin en önemli mimari yapılarını oluşturur.

Sümela Manastırı’nın taşları Santa’dan götürülmüş

Santa’nın madencilik, dokumacılık, taş işçiliği zanaatkarlığı açısından önemli bir yere sahip olması, 19 km uzaklıkta bulunan tarihi Sümela Manastırı’nın taşlarının buradan götürülmesinin yolunu açmıştır.

Yaşadıkları topraklardan başka yerlere göç etmek zorunda kalanların dramlarını göz önüne aldığımızda, yüz yıllar boyunca vatan topraklarında kardeşçe yaşamış insanların çilelerine, özlemlerine ve doğdukları topraklara olan tutkularına bir örnek olan Santa köyü, buranın hala iki ülke tarafından unutulmamış olduğunun kanıtı.

Tarihi mimarisini günümüze kadar koruyan Santa Köyü’ne mevsimlik göçler Nisan ayında başlayıp Ekim ayının sonlarına doğru bitiyor.

Türkiye ve Yunanistan arasında köprü görevi görüyor

Yaşadıkları topraklardan başka yerlere göç etmek zorunda kalanların dramlarını göz önüne aldığımızda, yüz yıllar boyunca vatan topraklarında kardeşçe yaşamış insanların çilelerine, özlemlerine ve doğdukları topraklara olan tutkularına bir örnek olan Santa köyü, buranın hala iki ülke tarafından unutulmamış olduğunun kanıtı.

Ortak kültür mirası bir albüm

Santa için geçtiğimiz yıllarda bir müzik albümü bile yapılmış.

Albümün kayıtları Türkiye ve Yunanistan’da tamamlanmış. Yerli-Yabancı birçok müzisyenin yer aldığı bu albümde, Anadolu kökenli iki Yunan sanatçı ile düet yer alıyor. 14 eserden oluşan albümde dil olarak Türkçe ve Karadeniz Rumcası kullanılmış. Türkiye’de pek fazla örneğinin olmadığı bu albümün yorumcusu Apolas Lermi.

Editör : Okan Arslan

--

--