Doğaldan yapaya geçiş
Söğütlü’de hızla yükselen konutlar yüzünden doğal yaşam alanı giderek daralmaya başlıyor.
Modernleşen hayatla birlikte doğal yaşam alanları giderek daralıyor. Özellikle son yıllarda artan modern yapıların inşası birçok sorunu da meydana getiriyor. Canlıların yaşam alanları tehlike altına girmeye başlayarak, insanların canlılara yaşam hakkı tanımadığını gözler önüne seriyor.
LÜKS SİTEDE TAVUK KRİZİ
Geçtiğimiz günlerde Trabzon’un Akçaabat Söğütlü mahallesinde, Harika Park Sitesi’nde oturan vatandaşlar, komşularının arazisine yaptığı tavuk kümesinden şikâyetçi olmuşlardı. Gerekçelerinde, “Komşularımızın birçok çeşit ve sayıda kanatlı hayvan beslemesi( kaz, hindi, ördek ve çok sayıda tavuk) bizi aşırı derecede rahatsız ediyor. Seslerinden uyuyamıyor, kokularından pencerelerimizi açamaz olduk. Hayatı bize zehir ettiler.” ifadelerini kullanmışlar ve bu olay medyada büyük bir ses getirmişti.
Buna benzer bir olay da Söğütlü’de bulunan ünlü bir holding zincirine ait otelin yapılması ile gündeme geldi. Otel yönetimi, kirli ve çarpık bir görüntüye neden olduğu için barınakları istemediklerini ve orada bulunan köpek kulübelerinin kaldırılması için bölgede yaşayan vatandaşların tahliye edilmesine yönelik çalışmalar yürütmüşlerdi.
BALIKÇILAR MİSAFİR OLDU
Konu ile ilgili görüştüğümüz balıkçı barınakları sahipleri, otelin kurulmasına karşı olmadıklarını fakat bunu yaparken de kendilerinin de düşünülmesi gerektiğini belirttiler. İsimlerini vermek istemeyen balıkçılar, yıllardan beridir burada yaşadıklarını tüm geçim kaynaklarının balıkçılık olduklarını söylediler. Barınakların kaldırılması durumunda nereye gideceklerini bilmediklerini ve nasıl bir yol izleyeceklerini kestiremediklerini ifade ediyorlar. Belediyenin tüm imkânlarını otel için kullandığını ve kendilerinin hiçbir taleplerinin gerçekleşmediğini söylüyorlar.
“DENİZİ BİZDEN ÖĞRENSİNLER”
Doğal yaşam alanının giderek daraldığını belirten balıkçılar, çocukların artık doğal yaşam ortamını tanımadıklarını ve beton yığınları içerisinde büyüdüklerini söylüyorlar. En büyük mücadeleyi çocukları için yapacaklarını ve kendi çocukluğunda yaşadıkları yaşamı, çocuklarına bırakmak amacıyla davalarının peşinden gideceklerini vurguluyorlar. Çocukların denizi televizyonlardan değil, yüzerek öğrenmesini istediklerini belirtiyorlar.
