Stadyum Değil Ruhtur Esas Olan

Emre Göroğulları
sec402
Published in
2 min readMay 10, 2017

Futbolu sadece on bir kişiden oluşan ve seyircileri tutkuyla bağlayan bir spor dalı olarak nitelendiremeyiz. Futbol bunlardan çok daha fazlasıdır. Bu fazlalığı barındıran ve futbol sporuna ev sahipliği yapan mekanlar stadyumlardır.
Günümüzde birçok stadyum büyüyen futbol ekonomisinden nasibini alarak yıkılılıyor, yerine ismi ve şekli değişmiş bir halde yenisi yapılıyor. Gerek ekonomik kaygılardan, gerekse eski görünümü yerine daha modern bir yapı inşa etmek adına yıkılıp yenisi yapılan stadyumlar, futbolun ruhuna zarar veriyor.
Stadyumlar sevinçlerin ve üzüntülerin yaşandığı, kişilerin kulüple bağlarına pekiştirdiği, taraftarın kendini evinden bile daha çok ait hissettiği yerlerdir. Kulüp taraftarlarının anılarını sakladığı yerlerdir. İlk maçını orada izlemiş, ilk tezahüratını orada yapmıştır. Eski de olsa, dökülüyor da olsa kulüp aidiyetinin verdiği ruh ile o stadyum dünyanın en güzel yeridir.
Bugün ülkemizde birçok stadyumla birlikte anılarımızda yıkılıyor. Yöneticilerin deyimiyle “Çok daha modern ve konforlu” diye nitelendirdikleri alttan ısıtmalı stadyumlar içimizi ısıtmıyor. Yeni ev hiçbir zaman eski evlerin huzurunu vermiyor. Gecekondu mahallesindeki huzurun yerini, sitelerdeki yabancılaşma alıyor.
Arena geldi, mertlik gitti !
Yeni stadyumları yıkıp yerine modern stadyumlar inşa eden futbol yöneticileri, stadların görünümünü değiştirmekle kalmıyor, anılarımızı adeta tamamen yok etmek adına isimlerini de değişiyor. Bugün yeni inşa edilen stadyumların hepsine, ekonomik kaygılar adına sponsor firma adı ve yanına ‘Arena’ kelimesi ekleniyor. (Vodafone Arena, Türk Telekom Arena, Akyazı Arena, Ülker Arena..)
Oysa bu ülkede futbola tutkuyla bağlanan insanlar, o taş parçalarının isimlerini çocuklarına vermişlerdi. Öylesine ait hissetmişlerdi. İnönü stadı deyince Şeref Bey’in Baba Hakkı’nın Seba’nın karakterini, Ali Samiyen deyince Metin Oktay’ı, Şükrü Saraçoğlu deyince Lefter Küçükandonyadis’i, Avni Aker deyince İstanbul dışında yükselen ilk lig kupasını anımsıyorlardı.
Değişen bir dünyanın ve yükselen futbol ekonomisinin kaçınılmaz sonu yeni stadyumlar belki daha büyük daha modern olsada maalesef ruhları küçük. Beşiktaş futbol takımının taraftar grubu olan Çarşı’nın, eski tribün lideri Alen Markaryan bu konuda “ Bizler çocuktuk İnönü stadına geldik. Burada büyüdük. Beşiktaş’ı burada sevdik. Yine seviyoruz. Ama bir İnönü değil. Koltuklarımız güzel, stadımız konforlu ancak filelerde Metin-Ali-Feyyaz’ın, orta sahada Sergen’in ayak izleri yok. Biz o taşlara ruhumuzu gömdük.” İfadeleriyle taraftarlık için stadyumun ne demek olduğunu çok güzel özetliyor.
Her ne kadar tabelada İnönü, Ali Samiyen, Şükrü Saraçoğlu, Avni Aker yazmasada taraftarlar anılarını yaşatmak adına birçok platformda eski adlarını kullanarak haberleşiyor.

(fotoğraf ve video

--

--