Tribünün Kalbi “Kale Arkası”

Gülşah başar Şahin
sec402
Published in
4 min readApr 23, 2017

Futbolun gerçek ruhunu milyon dolarlarla alınan localarda değil, sadece kale direklerinin arkasında yaşayan bir kitle düşünün…

Taraftarlara “Futbolun kalbinin attığı yer neresi?” diye sorduğunuzda, pek çoğundan “kale arkası” cevabını alırsınız. Peki koca stadda o kadar yer varken burasının önemi nedir? Biraz araştırma yapınca aslında burasının bazı insanlar için 5 lira verip ucuza gittiği bir tribün değil, aksine bir ideoloji yuvası olduğunu görürsünüz. Stadın bu kısımı, en hırçın ve dizginlenemez insanları tüm samimiyetiyle misafir ediyor.

Burada insanların elinde kahve yerine çay, kek yerine ise çekirdek vardır’’

Kimisi için bilet fiyatının ucuz olmasından dolayı gittiği bir tribün… Kimisi için de bilet bulamayanların alternatif tercihi… Böyle akıllarda kalan kale arkası tribünü, müdavimleri için ayrı bir anlam taşıyor. Burası ertesi gün sesi kısılacağını bile bile toplanan insanlarla dolu…

Ogün Demir de, kale arkasındaki onlarca insandan yalnızca biri. Üniversite öğrencisi olan Demir, 15 yaşından beri kale arkasından kombine alıyor. 10 yıldır tüm futbol maçlarını bu tribünden takip ediyor.

Ogün Demir (sağda)

Kale arkasında yaşadığı ilk maç izleme deneyimini hatırlayan Demir, o andan söz ediyor:

“Kale arkasına ilk gidişim 2001–2002 sezonunda Vira taraftar grubunun kurucususu olan bir abimle olmuştu. Daha çok küçüktük, sokakta kolumdan tuttuğu gibi beni maça götürdü. Açık tribündeydi o zaman Vira ve ilk gittiğim futbol maçıydı. İlk kez tribüne girsem de, direkt tribün grubunun içine girmiştim. Çoğu zaman maçı değil tribünü izlemiştim. Anlam vermeye çalışmıştım bu çoşkuya, hırsa, sevdaya… İnsanlar hiç tahmin ettiğim gibi değildi. Aile ortamı gibi bir hava vardı. Herkes birbirini tanıyor, gülüyor, eğleniyordu. Çok hoşuma gitmişti. Yani Trabzonspor’dan önce tribünü sevmiştim. Çünkü stadın kalbinin attığı yer burası. Maç esnasında her olayın buradaki karşılığının çok farklı olduğunu gördüm. Burada tansiyon yüksektir ve maç heyecanı dorukta yaşanır. Kale arkasında sanki İngiltere’de Old Traford Van Percia izliyormuş havasında bir elinde keki, diğer elinde kahvesini yudumlarken yerinde oturarak maç izleyen bir kitle göremezsiniz. Burada taraftarların elinde kahve yerine çay vardır. Onu da elleri üşümesin diye alırlar. Kek yerine çekirdek vardır, o da samimiyetten ve ben bu samimiyeti çok sevdim”

“Sevinmek için sevmedik”

Takımına destek olmak için yağmur çamur demeden tüm maçlara giden bir taraftar grubunun üyesi olan Ogün Demir, grubunu ve kale arkası tribününü şöyle tanımlıyor:

‘’Burada selamlaşırken “Merhaba” demek yoktur, “Selamün aleyküm” vardır. Bu bir samimiyeti simgeler. Maç izlerken kale arkasında farklı bir coşku olduğunu görürsünüz. Çünkü orada maç bitene kadar heyecandan yerinde durmayan, avazı çıktığı kadar bağıran ve takımına desteğini yüzde yüz veren bir insan topluluğu vardır. Üstelik bunu ertesi gün sesi kısık bir şekilde dolaşacaklarını ve ayaklarının ağıracağını bilerek yaparlar. Tabii bunun bir de şöyle bir artısı vardır. Hem attığınız, hem de yediğiniz golü tüm ayrıntısına kadar görebilirsiniz. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilemiyorum ama; burada duyacağınız iki cümle vardır: “Sevinmek için sevmedik” ve “Hakem taraf tutuyor’’. Bu iki cümleyi duymamanız, inanın imkansızdır. TV programlarında saatlerce tartışılan bir pozizyonunun buradaki karşılığı her zaman “hakem taraf tutuyor”dur.

Eğer demir tellere onlarca taraftar çıkmaya başlamışsa, maçta kesinlikle bir şeyler ters gidiyor demektir’’

Trabzon’un farklı yerlerinden gelen yüzlerce genç, kale arkası tribününde birbirine sahip çıkıyor. Trabzonspor’un peşinden gidiyor, deplasman kovalıyor. Ancak burada tek bir sorun var: Maçın bünyelerde yarattığı “yüksek tansiyon”. Maç heyecanının dorukta yaşandığı kale arkası tribününü anlatırken Demir, tansiyonun arttığı anlardan da bahsediyor:

“Aslında her güzel şeyin bir kötü yanı var. Bunu ben de onaylamıyorum, yani maç esnasında tansiyonun yükselmesinin yarattığı sonuçları… Bazen maç esnasında kendimizi kaptırıp, olmaması gereken şeyler yaşıyoruz. Eğer stadda demir tellere onlarca taraftar çıkmaya başlamışsa, maçta kesinlikle bir şeyler ters gidiyor demektir. Bu da holiganzmi ve şiddeti tetikliyor, o zaman tutkumuz başa bela bir hale geliyor. Stadda maç sonrasında pişman olacağımız şeyler yaşanıyor. Ancak şunu söyleyebilirim ki, tüm stadı bu noktada organize eden yer de kale arkasıdır ve buradaki taraftar gruplarıdır. Tüm fikirler burada doğar ve yayılır. Stradın tümüne baktığınızda bunu sadece kale arkası olarak değil, tüm stad olarak görürsünüz. Öyle de düşünmek gerekir. Kale arkası aslında tüm stad demektir. Şiddet olgusu ne yazık ki her tribünün içinde ama; bunun en sık görüldüğü yer de kale arkası tribünü.’’

Kişiler gelip gider, bu düzen de değişir ama; kulüpler, taraftar ve bu sporun cazibesi baki kalır”

Taraftarın buna bir “dur” dememesi ile birlikte artan şiddet olayları, spor komitelerini iş başına geçirmişti. Passolig kartının gelmesiyle birlikte şiddetin etkisi azaldı mı bilinmez ama; çıkarılan yasaklar ve kanunlar birçok taraftardan hâlâ tepki alıyor. Bu noktada Ogün Demir de tepkisini dile getiriyor:

“Kale arkası tribünündeki bir futbol seyircisi olarak, sporda şiddet yasasını hazırlayanlara da söylemek istediklerim var. Tribün kültürünün ne olduğunu bilmeyen, stadyumda locadan veya VİP tribünden başka yerde maç izlememiş, hatta futbol maçına hiç gitmemiş ve taraftarın ruh halini bilmeyen, toplumdan ve yaşadığı dünyadan kopuk insanların taraftar adına karar alıyor olması sporun ruhuna ve hayatın döngüsüne yapılan bir saygısızlıktır. Bu yaptırımlar açık tribünde karın altında kalmak, sağanak yağış altında kalmak, kapalı tribünde sesin kısılana kadar tezahürat yapıp galibiyeti kutlamak, mağlup olduğunda arma aşkına ve futbolcuların alın terine saygı göstererek marşlar söylemek ne demek bunu bilmeyenler tarafından hazırlanmıştır. Tribündeki taraftarı asıl isyan ettiren şey budur. Kişiler gelip gider, bu düzen de değişir; ama kulüpler, taraftar ve bu sporun cazibesi baki kalır. Yeter ki onu denetlemeyi bırakalım ve bu seyrin keyfini çıkaralım.”

https://www.youtube.com/watch?v=5ET7hEJ_GbE&feature=youtu.be

--

--