Öğrenirken eğlendiren 3 efektif mobil uygulama

Burcu Karakurt Gün
SHERPA Blog Bülten
5 min readJun 26, 2017

--

En iyi mobil uygulamalar listeleri yapılmaya başlanalı epey oldu, biliyorum. Fakat her gün yüzlerce yeni mobil uygulama piyasaya çıktığı için, herhalde her gün, bu başlığın altı farklı uygulamalarla doldurulabilir. Ben de bu yazı için telefonumdaki uygulamaları inceledim; en sevdiğim üç tanesini seçtim ve aşağıda listeledim. En sonunda da bu üç uygulamanın ortak özelliklerine değinerek konuyu UX’e bağlamayı başardım! Telefonuma hoş geldiniz. 🙂

Hardbound

Bu uygulamayla tanışıklığım çok uzun değil aslında. Ama şimdiden en sık ziyaret ettiğim uygulamalar arasında yerini aldı.

Merak ettiğiniz 300 sayfalık bir kitabı alıyor, 5 dakikalık okuma süresi olan illüstrasyon destekli bir hikayeye dönüştürüyor. Bu sayede tarih, bilim ya da işletmecilik gibi genel konu başlıklarında, kurmaca olmayan kitapları, çok kolay okunabilir bir masalmış gibi size sunuyor. Yeni çıkan bir kitapla ilgili (tamamını okumaya gerek olmadan) fikir sahibi olmanızı sağlaması, okuma listenizin üst sırasına hangi kitabı alacağınızı belirlemesi ya da ilginizi çekmeyecek bir kitaba boşuna para ve zaman harcamanızı önlemesi bence en önemli avantajları. Gerçi, çok akıcı kısa metinleri ve illüstrasyonlu anlatımı ile bu uygulamada incelediğim kitaplara çok daha büyük merak duymamı sağladığı için henüz üçüncü avantajı yaşayamadım ama olsun.

Anders Ericsson’ın Peak isimli kitabının Hardbound’daki özetinden hızlı bir kesit

Ortaya çıkış hikayesi ise şöyle: Kurucusu Nathan Bashaw, bir zamanlar bir eğitim startup’ının “Kendi web sitenizi nasıl kodlarsınız?” konulu interaktif kitabını tasarlamak üzere işe alınmış. Aylarca üzerinde çalıştıktan sonra nihayet içine sinen görsel destekli slideshow mantığında kurguladığı bir versiyonu iş arkadaşlarıyla paylaşmış. Kendisi, önceki iterasyonlardaki asıl problemi “bir şey öğrenmenin zorluğu” olarak ifade ediyor. Bilgisayarların beynimizi kısa ve görsel bilgiyi kolayca içeri almaya eğittiğini öne sürüyor ve “neden bununla savaşalım ki?” diyor. Söz konusu kitap 300.000 insanın kodlamayı öğrenmesini sağlayınca bundan daha büyük bir şey çıkarmayı kafaya koyuyor. Sayısız akademik makale incelemesi, çeşitli fikir doğrulama seansları, hayalindeki çalışan kadrosunu oluşturmak için yaptığı onlarca görüşmeden sonra, Apple tarafından öne çıkan uygulamalar arasında gösterilen, Fast Company tarafından yapılan 2016’ın en iyi 10 uygulaması listesine giren ve Product Hunt’ta yılın en iyi uygulamaları arasında ikinci olan Hardbound ortaya çıkıyor. Aslında şu paragrafta anlattığım hikayeyi, uygulamayı indirdiğinizde çok daha eğlenceli bir formatta okumanız mümkün.

Bazı hikayeleri okumak için abone olmanız lazım fakat orada bile tatlı bir yöntemleri var. Üç adet paketten birini seçiyorsunuz ama “ne kadar ödemek istiyorsan o kadar öde” mantığında çalıştığı için paket içeriği aslında aynı, farklı olan ödediğiniz para.

Neil De Grasse Tyson’dan Astrophysics for People in a Hurry, Harari’den Sapiens ya da Elon Musk’ın yeni şirketi Neuralink hakkında yazılmış Wait But Why için bile uygulamayı indirmeye değer.

Headspace

Bu uygulamayı epeydir kullanıyorum. Amacı, istediğiniz zaman, nerede olursanız olun, günde sadece 10 dakikada “kolay” meditasyon yapmanızı sağlamak. Yeri gelmişken, çokça anlam yüklenerek genelde yanlış anlaşılan meditasyonun, aslında ne olduğunu anlatan, sevdiğim bir video var, bu uygulamanın felsefesini de desteklediği için paylaşmak istedim. Şöyle buyurun:

Buradan hareketle, işin özünü kavradığınızda her ne kadar meditasyon kolay bir şey olsa da, pratikte bu her zaman göründüğü kadar kolay olamayabiliyor. Çünkü üşengeçlik çağımızın hastalığı. Headspace’in yaptığı ise, rehberli meditasyon ile tam olarak kendi kendinize koyduğunuz bariyeri ortadan kaldırmak. Daha odaklı spor yapmak, eğitim hayatınızda başarıyı yakalamak ya da sadece daha sakin bir insan olmak için günde sadece 10 dakika ayırmanız yeterli. Uygulamayı indirmek ücretsiz hatta meditasyonun temellerini öğrenip alışkanlık geliştirmenizi sağlayan, günde 10 dakikadan oluşan 10 günlük seri de ücretsiz (tekrar tekrar da dinlenebiliyor). Sonrasında abone olabilir, sağlık, spor, performans gibi herhangi bir konu üzerine eğilip bir seri yakalayabilirsiniz ya da kötü geçen bir günün ardından S.O.S başlığı altındakiler gibi, 3 dakika süren tek seferlik seanslardan birini seçebilirsiniz.

Duolingo

Kendi bildiğim haliyle anlatmadan önce sitelerindeki manifestosuna baktım; “Bizim amacımız, teknoloji sayesinde herkese dil öğrenimde özel ders deneyimi yaşatmak” demişler. Bence biraz daha fazlası. Benim uygulamadan yararlanma amacım da ortaokulda ikinci dil olarak öğrendiğim Almanca’yı hatırlamaktı; sanırım hatırlamanın biraz ötesine geçebildim, hatta gittim bir de hiç bilmediğim Fransızca’yı ekledim modül olarak.

Uygulama her şeyden önce ücretsiz ve kesinlikle çok eğlenceli. Her derste okuma, yazma ve dinleme becerilerinizi geliştiriyorsunuz. Puan toplayarak ilerlediğiniz ve “can”ınız bitince belirli bir süreliğine durmak zorunda olduğunuz için son günlerin popüler anahtar kelimesi gamification dozu epey yerinde. Farklı dil modüllerini ekleyebildiğiniz için de merak ettiğiniz bütün dillere tek bir uygulamayla ulaşabilirsiniz.

İncelediğim bu üç uygulamanın ortak özelliklerine gelirsek;

  • Her üç uygulamanın da temel faydasını 4–5 kelimeyle ifade edebiliyoruz. Hatta bu 5 kelime içinde bir de numerik bir değere yer verebiliriz. “5 dakikada illüstratif kitap özeti”, “10 dakikada kolay meditasyon”, “5 dakikada kolay dil öğrenimi”. Bu da uygulamaların aslında ne kadar basit olduğunu gösteriyor. Özellik seti az ama öz — tam da ihtiyaç duyduğunuz kadar.
  • Uygulamaların üçünün de arabirim tasarımları oldukça sade, açılır açılmaz ne yapacağınızı biliyorsunuz. İlk etapta çok fazla seçenek sunmayıp uygulamanın fonksiyonu ne ise onu gerçekleştirmenizi sağlayacak yönlendirmeyi yapıyor.
  • Uygulamaların kullanımı epey kolay olduğu kadar kendilerine ayırdığınız süre de oldukça az. Dolmuş beklerken, kahve molasında, uykudan önce, kısacası gün içinde herhangi bir 5–10 dakikalık dilim bu uygulamaları kullanmak için oldukça yeterli.
  • Üçünde de bir yetkinlik geliştirmeye katkı var. Hardbound sayesinde daha çok okuyan bir insan olurken Headspace ile meditasyon, Duolingo ile yeni bir dil öğrenebilirsiniz. Ne işe yaradığı belli olmayan ve vakit kaybı gibi duran yüzlerce mobil uygulama arasında bu tip uygulamaların kendinizi iyi hissetmenizi sağladıkları kesin.
  • Üçü de sıkmadan kendini hatırlatma konusunda çok başarılı. Yeni bir uygulama indirdiğimde bildirim izinlerini önce açıyorum, sonra sıkılırsam kapatıyorum. Ama bu uygulamaların bildirimlerini kapatma ihtiyacı hiç hissetmedim.

Bonus:

Hardbound hakkında yazılmış bir medium postunda şöyle demişler; bu yazıyı planlarken uygulamaların ortak özelliklerini listelediğimde (yani yukarıdaki maddeleri yazarken) tam da aklımdan geçenler bunlardı, o yüzden orijinal diliyle aynen eklemek istedim:

“Plus, there’s this: I’m bored of social apps.
There are enough of those, in my opinion. What the world lacks is special, high-quality, interactive storytelling — stuff that makes you smarter without boring you. Not another vanity-indulging waste of time.”

Referanslar:

Originally published at sherpa.blog on June 26, 2017.

--

--