Görsel tasarımın kullanıcı deneyimine etkileri

Orkun Duyar
SHERPA Blog Bülten
3 min readApr 22, 2016

--

Görsel tasarım, kullanıcının deneyimi başladığı anda kullanılabilirlik kadar önemli, deneyim öncesinde ise kullanılabilirlikten biraz daha önemlidir. Biraz iddialı olabilir ama; hem yetişkinler hem de çocuklar için yapılan araştırmalara göre insanların, “çekici” buldukları kişilere güvenme olasılığının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aynı teori, web siteleri ya da uygulamalar için de geçerlidir; kullanıcıların kendileri için daha iyi gözüken web sitelerini kullanmaları ya da uygulamaları satın alma olasılığı, diğerlerine göre daha yüksektir.

Peki, görsel tasarım, kullanıcı deneyimine nasıl etki ediyor?

Yukarıda söz ettiğim bilgiler doğrultusunda görsel tasarımın kullanıcı deneyimine etkisini detaylandırıp, estetik tasarımla birlikte daha iyi bir kullanıcı deneyimini nasıl sağlayabiliriz sorusuna cevap arayabiliriz. Ama önce estetik kavramınından bahsetmekte fayda var.

Estetik

Kullanıcı deneyimde estetiği tartışmaya başlamadan önce, insanlar için çekici ya da güzel olan “şey”lerin ne olduğunu cevaplamaya çalışalım. Sanırım bu sorunun cevabı, matematikçiler, filozoflar ya da edebiyatçılar tarafından asırlardır tartışılan bir dipsiz kuyu.

Birçok matematikçi filozof, güzelliği “ölçerek” tanımladılar. Pisagorcular (Pythagoreanism) için güzelliğin tanımı: “a manifestation of harmonious, mathematical relations such as the golden section.” (aynı altın oran gibi, ahenkli matematiksel ilişkilerin dışa vurumudur) oldu.
Voltaire’e göre ise, güzelliği tanımlamanın imkansız olduğunu şu cümleden anlayabiliriz: “Beauty is in the eye of the beholder” (Güzellik görenin gözündedir)

Peki tüm bunların ardından estetik sizin için nedir diye sorsam, net bir cevap verebilir misiniz? Bence bu sorunun hiçbir zaman mutlak bir cevabı olmayacak. Belki bir tanımlama yapamayabiliriz ama şöyle bir çıkarımda bulunabiliriz; Estetik, zamana ya da kişilere göre farklı anlamlar ifade edebilir ve değişkendir.

İlk başta da söylediğim gibi bu tartışma tam olarak dipsiz bir kuyu ve biz de o dipsiz kuyaya düşmemek için, estetiği kullanılabilirlik eksenine doğru kaydırıp, sınırlarımızı daraltarak ilerleyebiliriz.

Kullanıcı deneyiminde görsel tasarım

Kullanıcı deneyiminin bir parçası olarak estetiği, arayüz elementleri oluşturur. Bunu tıpkı bir organizma gibi düşünebiliriz. Renkler ve imajlar bir araya gelerek arayüz elementlerini oluşturur. Arayüz elementleri ise, kullanıcı deneyimi bütününü meydan getirir.

Usability.gov’a göre görsel tasarım: “Kullanıcıların ilgisine çekecek şekilde, imajları, renkleri, fontları ve diğer tüm elementleri stratejik olarak konumlandırarak, tasarımı ya da etkileşimi oluşturmaktır.” Burada dikkat etmemiz gereken nokta, etkileşim tasarımının görsel tasarımdan ayrışması olacak. Etkileşim tasarımının odağında, kullanıcıların yerine getireceği görevlerin fonksiyonelliği vardır. Görsel tasarımda ise, tasarım akışıyla, renklerle ve beyaz alan kullanımıyla (whitespace) kullanıcıya yön vermek esastır.

Google’da Product Director olarak görev alan Luke Wroblewski, görsel tasarım ve kullanıcı tepkileri arasındaki ilişki üzerine yıllarını harcadıktan sonra, 2008 yılında, görsel tasarımın, kullanıcı deneyimindeki rolünü açıkladığı Communicating with Visual Hierarchy sunumuyla, arayüz öğelerini nasıl ve nerede konumlandıracağımıza yardımcı oluyor. Wroblewski’ye göre, mesajlarınızı doğru şekilde karşı tarafa aktarmak, aksiyonları öne çıkarmak ve bilgiyi organize etmek tutarlı bir görsel akış sağlamanıza yardımcı olacaktır.

Görsel tasarım ve tasarımcı (UX Designer) bağlantısı

UXPin’den Jerry Cao, Creative Bloq ve Fast Company’deki yazılarında, tasarımcılara yardımcı olacak görsel tasarım kullarını sıralıyor. Kısa bir seçme yapacak olursak;

  • Tutarlı olun! Tutarsızlık, en iyi tasarımı bile karışık ve kötü gösterebilir. Eğer kullanıcı siteye girdiği anda karmaşık bir görüntüyle karşılaşıyorsa, artık site onun zihninde “çirkin” olarak kodlanacaktır.
  • Kağıt prototiplemelerle tasarımınızı test edin. Jerry Cao, Creative Bloq’daki yazısında “kullanıcılar bir web sitesine girdiğinde, ilk olarak siteye izlerler, etkileşimde bulunmazlar.” diyor. Eğer tasarımları kağıt çıklara alıp test ederseniz, interaksiyon kurgularına ne kadar güvenmemiz gerektiğini gözlemleyebiliriz.
  • Trendlerin dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin. Ünlü “Küçük Siyah Elbise”nin 100 yıldır moda olmasının elbette bir sebebi var. Çünkü basit, Çünkü temiz. Çünkü bir klasik. Aynı şekilde basit, temiz ve klasik bir görsel tasarım da, trendlerin asla yapamayacağı şekilde, geçen zaman karşısında ayakta kalacak. Flat Design konseptinin getirdiği bazı bakış açıları kalıcı olsa da konseptin tamamına baktığımızda, birkaç yıl içinde çoğu uygulama “çok 2015 tarzı” görüneceğe benziyor.

Tüm bunların sonucunda, tasarımcılar için iki çıkarımda bulunabiliriz.

Birincisi; doğru kullanıcı deneyimi için, tek başına görsel tasarıma güvenmemek. Albenisi yüksek, çok iyi gözüken bir site bile, kullanıcı deneyimi hatalarını ya da işlevselliği iyileştiremez.

İkincisi, görsel tasarımı kesinlikle göz ardı etmemek. İyi bir görsel algı, yarattığı farklılıkla sizi (doğal olarak işlerinizi) diğerlerinden ayrıştırıp, bir adım önde olmanızı sağlar.

Originally published at blog.designedbysherpa.com on April 22, 2016.

--

--