İyiler her zaman kazanır mı?
Hayır, iyiler her zaman kazanmaz, çünkü iyiler kazanmak için oynamaz. Kazanmak için oynamak çoğu zaman nitelikten taviz vermek anlamına gelir ve iyi olmak bunun tam karşıtıdır. Kazanma kavramı genelde nicelikle ölçüldüğü için deneyim tasarımında nitelik odaklı çalışmak ve sonunda, her zaman ölçümlenebilir olmasa da, insani değerler, akılcı kurallar ve profesyonel prensipler çerçevesinde başarılı işler ortaya koymak, her zaman kazanmaktan daha değerlidir.
Sözkonusu tasarım, hele bir de deneyim tasarımı gibi çok ama çok değişkenli bir yaratıcı süreç olduğunda katı kurallardan bahsetmek doğru olmaz. Çünkü yaratıcılık, her ne alanda olursa olsun, yepyeni kurallar koymak demektir. Ama tasarımda yaratıcı süreç, sanattakinden farklı olarak “ben yaptım oldu” şeklinde işlemez.
Tasarımda, özellikle de kullanıcı deneyimi tasarımında yaratıcılık, insan odağından asla sapmamalı ve yenilikçi olmak adına eskileri kayıtsız şartsız yok saymamalıdır. İnsanı merkeze koyan bir disiplinde kullanıcı psikolojisi deneyim tasarımının temellerini oluşturur. Burada, etik değerler çerçevesinde iyi olmak, kullanıcıyı kandırmak yerine yönlendirmeyi tercih etmektir.
Nitelik üstündür
İnsanlar, basit algı oyunlarıyla kandırılmaya yatkındırlar. Ancak kullanıcıyı bir web sitesinde ulaşması gereken hedefe yönlendirirken, birkaç reklam daha fazla göstermek uğruna sayfa sayfa dolaştırmak, işinizi iyi yaptığınız anlamına gelmez.
Daha fazla tıklanma, daha fazla gösterim, vizyondan yoksun, kısa vadeli çıkar gözeten kişiler için günü kurtarmaya yetebilir ama sunacağınız iyi deneyim ziyaretçilerinizin sitenize geri döneceğinin garantisidir ve kimse size madalya vermese de emin olun bu uzun vadeli bir kazanımdır. Basitçe özetlemek gerekirse; nitelik nicelikten üstündür.
Bence demeden önce
İyi tasarım, kullanıcı odaklı deneyimlerden elde edilen verilerin sürekli güncellenmesi, geliştirilmesi ve yine kullanıcı odaklı prensiplerle uygulanmasının ürünüdür. Sürecin daha başlangıç aşamalarında yapılan araştırmalar, uygulamalar ve testler, tasarıma kaynak sağlayarak, kelimenin tam anlamıyla iyi bir iş ortaya koymanın temelini oluştururlar.
Bu temel verilerin üzerine, iyi tasarımın temel prensipleri ile birlikte, tasarım ekibinin tecrübeleri ve son olarak kullanıcı davranışlarına dayalı öngörüleriyle inşa edilen bir konseptin başarılı olma ihtimali son derece yüksektir. “Bence böyle daha iyi” ya da “Bence çok güzel oldu” demeden önce tüm bu aşamaları geçip, sadece estetik kaygıların dikkate alınabileceği son safhaya gelmekte fayda var.
İnsan odaklı tasarım
Kullanıcı odaklı, iyi tasarımın en temel adımı insanı merkeze koymaktır. Bunu sadece, tasarımlarınızda bol bol “ben robot değilim” onay mekanizması kullanarak yapamazsınız. Yalnızca görsel öğelerle değil; insana hitap eden, nitelikli metin içerikleri hatta işitsel öğelerle kullanıcı deneyimini geliştirmelisiniz.
Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün olmasa da daha fazla sese kulak vermekten zarar gelmez. Tasarım sürecinin her aşamasında hedef kitlenin farklı alt gruplarında yer alan kullanıcılardan geri bildirim almak “herkes için tasarım” rüyasını pekala gerçeğe dönüştürebilir.
Kazanmak abartılmıştır
Dünyadaki en iyi filmlerin çoğunluğu Oscar ödüllü değildir, çok satan kitaplar genellikle sadece kağıt israfıdır ve listebaşı şarkılar nadiren müzikal başyapıtlar olarak hatırlanırlar. Buradan alacağımız ders şu olmalı: Kazanmak abartılmıştır.
Anlık kazanımlar ve abartılı övgüler günü kurtarmaya yeter de artar ama gerçek başarı abartıdan uzak ve sürekli olandır. İnsani değerler, akılcı kurallar ve profesyonel prensiplerin yol gösterdiği bilimsel bir tasarım süreci size büyük ödülü kazandırmasa da önce kişisel tatmin, ardından kullanıcı mutluluğu ve son olarak da müşteri memnuniyeti olarak geri dönecektir. Bu yüzden, tasarımın zorlu yollarını alkışlar eşliğinde yürümüyor olmanın hevesinizi kırmasına asla izin vermeyin ve iyi olmaktan asla vazgeçmeyin.
Originally published at sherpa.blog on May 26, 2017.