Röportaj: Mikael Gummerus’la Frosmo ve “UX’in geleceğini kazanmak” hakkında konuştuk

Alper Gökalp
SHERPA Blog Bülten
9 min readApr 24, 2017

--

SHERPA’nın uzun süreli iş ortaklarından Frosmo’nun CEO’su Mikael Gummerus ve Türkiye Ülke Yöneticisi Suphi Özgür Cankurt ile bir araya gelerek Frosmo, Türkiye’deki UX iş ortamı ve girişimciliğin geleceği üzerine konuştuk.

Frosmo, çevrimiçi işletmelerin özgün deneyimler geliştirmesini ve optimize etmesini hızlı ve ekonomik bir yolla mümkün kılan, Javascript temelli bir platform. Tekil etiket tabanlı metodolojisi sayesinde Frosmo işletmelere, sadece tek satırlık bir kodu web sitelerine eklemeleri yoluyla, rekabette gözle görülür bir avantaj ve yatırıma geri dönüş sağlıyor.

UX’in yatırıma geri dönüşünün savunucularından SHERPA kurucusu Yakup Bayrak, 2016 yılının Ekim ayında Varşova’da gerçekleşen FrosmoX16 etkinliğine davet edilmişti. Ancak SHERPA ve Frosmo iş ortaklığı bundan daha eskiye dayanıyor. Frosmo ile FrosmoX16’nın da sloganı olan “kullanıcı deneyiminin geleceğini kazanmak” konusunu detaylandırdığımız keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Soldan sağa: Yakup Bayrak, Mikael Gummerus ve Suphi Özgür Cankurt (FrosmoX16)

Önce sizi daha yakından tanıyalım…

SHERPA Blog: Türkiye’deki başarılı girişimcilerin aksine, siz oldukça mütevazı ve ulaşılabilirsiniz. Bu doğal haliniz mi yoksa bu konuda çaba sarf ediyor musunuz? Sıcakkanlılığınızın işinize de olumlu etkileri oluyor mu?

Mikael Gummerus: Nazik sözleriniz için teşekkür ederim. Eğer söyledikleriniz doğruysa bu, Finlandiya kültüründen kaynaklanıyordur. Biz ulus olarak eşitliğe ve tevazu sahibi olmaya saygı duyarız. Genel olarak Finlandiya’da herkese saygılı davranmak ve anlaşabilmek önemli kabul edilir. Bunun iş yerlerinde ve iş ortaklıklarında da değer gördüğüne inanıyorum. Öte yandan söylemeliyim ki, Türklerle ve Türk şirketleriyle iş birliği yapmak genel olarak çok pozitifti. İnsanlarla tanışmak ve onları yakından tanımak oldukça kolay oldu. İşbirliğimizin başarısı belki de bundan kaynaklanıyordur.

Pazarlama ve iletişim eğitiminizin ardından e-spor ve oyun gibi dijital sektörün yükselen alanlarında faaliyet göstermişsiniz. Frosmo fikri nereden çıktı?

İlk şirketim Dodreams adında, e-spor şirketi olarak başlayan bir oyun stüdyosuydu. Henüz çok erkendi ve başarılı olamadık. Neyse ki 2011 yılında mobil oyunlara konsantre olmaya karar verdik. 50 milyon indirmeye ulaştık ve şirket iyi bir kâr elde etti. Bununla birlikte 2008’de, oyun geliştiricilerin daha iyi oyun servisleri geliştirmek için araçlara ve veriye ihtiyaç duyacağını fark etmiştim. İşte Frosmo böyle başladı ve ilk yıllarında tarayıcı tabanlı (browser-based) oyun geliştiricilere yönelik bir platform olarak var oldu. Ne yazık ki bu iş modeliyle gelir yaratamadık ve Frosmo’yu 2011 yılında yeniden inşa etme ihtiyacı duyduk. Fikir basitçe, web sitesinin datasını bir JavaScript katmanı kullanarak farklı basit pop-up’ları ve diğer mesajları tetiklemek için kullanmaya çalışmaktı.

Bir SaaS girişimi yönetmenin başlıca zorlukları neler? Sürdürülebilirliğe ulaşana kadar ne gibi engelleri aşmanız gerekti?

SaaS, uzun vadede iyi nakit akışı sağlayan bir iş modeli ancak başlangıç aşaması oldukça acı verici. Az sayıda şirketten gelen aylık ödemeler büyük bir ekibi finanse etmek için yeterli olamıyor. Çoğu startup hikayesinde olduğu gibi cehennem gibi günlerden geçtik; çok büyük hatalar yaptık ve birkaç kez şansımız yaver gitti. İşin aslında bir püf noktası yok; gerçekten çok çalıştık ve hatalarımızdan ders çıkardık. Yıllar içinde, teknolojiden iş modeli ve takımda ihtiyaç duyduğumuz yetkinliklere kadar her şey birçok kez değişti — ve değişmeye devam edecek.

Bir yüksek teknoloji şirketi için en büyük zorluklardan birinin kendini yatırımcılara anlatması olduğunu söyleyebiliriz. Siz de böyle düşünüyorsanız, Frosmo’da bu zorluğu nasıl aştınız?

Ben melek yatırımcıları ikna etmek konusunda oldukça şanslıydım. Hepsi de çok başarılı girişimciler. Bence, hiçbir şeyin plana uygun gitmeyeceğinin farkında olan yatırımcılarla bir arada olmak çok önemli. İlk yatırım turuna çıktığımız dönemde sanırım 100 yatırımcıyla tanıştım ve nihayetinde şirketimiz, işimiz ve derdimizi anlatma yeteneğimiz ilk 1 milyon Euro’luk yatırımı almaya yetti. Yatırım alma süreci, zorlu bir şekilde kendini tekrar eden ve öylece vazgeçemeyeceğin bir süreçtir.

Türkiye’deki dijital sektörü nasıl görüyorsunuz? Stabil bir iş ortamı olduğunu düşünüyor musunuz ve takip ettiğiniz herhangi bir Türk şirketi var mı?

Mikael Gummerus: Herkes Türkiye’nin harika fırsatlarla dolu devasa bir pazar olduğunu biliyor. Bunun için bir pazar araştırmasına gerek bile duymadık. Türkiye ofisimizi açmamızın ana sebebi, Suphi’nin bize ulaşıp bize Türkiye’de başarı getireceğini söylemesiydi. Beni ikna etti ve işte buradayız! Türkiye hakkında bilgimin çoğunu Suphi’den alıyorum.

Suphi Özgür Cankurt: Türkiye, dinamikleri sürekli değişen bir ülke olmakla beraber, internet kullanımı ve e-ticarete dahil olma rakamlarındaki düzenli artışıyla dijital servisler sunan şirketler için her geçen gün daha da önemli bir ülke haline geliyor.

Bloglar, global etkinlikler ya da dergiler… Hangi kaynaklardan besleniyorsunuz?

Mikael Gummerus: Okumak benim için her zaman önemli olmuştur. Bloglar pazarda olup bitenler hakkında kendimizi güncel tutabilmemiz için en iyi kaynaklar. Ben teknoloji alanında Venturebeat, Mashable, TC ve A16Z gibi kaynakları okumayı tercih ediyorum. Facebook’taki içerik önerileri gün geçtikçe şaşırtıcı derecede iyi hale geliyor. Twitter’daki bazı kullanıcılar kesinlikle takip etmeye değer. AR ve VR konularında Robert Scoble’ı takip ediyorum. İş ve takım yönetimi konularında kitaplar okuyorum. En son, Larry Bossidy’nin Execution adlı kitabını okudum. Time, Fortune ve Economist gibi dergileri ise genel düzeyde bilgi almak için okuyorum.

Suphi Özgür Cankurt: Brian Dean (backlinko.com), Peep Laja (conversionxl.com), Chris Goward (widerfunnel.com) Simo Ahava (simoahava.com) gibi, farklı konularda mümkün olduğunda öncü kişilerle tanışıp bloglarını ve konferanslarını takip etmeye özen gösteriyorum. Bunların yanında growthackers.com ve reddit de takip ettiğim içerik kaynakları. Türkçe içerik olarak da elbette SHERPA Blog’u yakından takip ediyorum.

Bir startup’ı oluşturan temel bileşenler sizce nelerdir? E-girişimlerin kurucuları sizce hangi anahtar performans indikatörlerini takip etmeli?

Kurucu takım. İlk ihtiyaç, takımdaki herkesin birbirine güvenmesi ve destek olması. İkincisi de takımın, çözümün ya da ürünün ilk versiyonunu ek yatırıma ihtiyaç duymadan pazara çıkarabilmek için gerekli yetkinliklere sahip olması. Yani, bir ürünü ortaya çıkarma ve müşterilere satabilme yetkinliklerine. Üçüncüsü ise, takımın pazarı bulabilmesi. Bu da bilgi ve esneklik gerektiriyor.

Sıradaki 2 sorumuz Suphi Özgür Cankurt’a;

Frosmo takımına nasıl katıldınız? Frosmo hikayenizin nasıl başladığını anlatır mısınız?

Finlandiya’ya ilk taşındığımda İstanbul’daki işime devam ederken, bir yandan da yerel pazardaki dijital sektörü araştırmaya başladım ve bu süreçte Mikael ile tanıştım. Frosmo’nun ürettiği çözümlerin Türkiye’de yaratacağı katma değer beni heyecanlandırdı ve Mikael’in de desteğiyle Frosmo’nun Türkiye adımı başlamış oldu.

Finlandiya’da çalışıyorsunuz. Bundan önce Macaristan’da, ondan da önce Türkiye’deydiniz. Bu ülkeleri dijital teknoloji ortamındaki çalışma pratiklerine göre kıyaslamanızı istesek neler söylerdiniz?

İstanbul ile kıyaslandığında çok küçük bir nüfusa sahip olan Helsinki’nin Supercell, F-Secure, Rovio gibi şirketleri çıkarmayı nasıl başardığını sorgulamalıyız.

Finlandiya’nın eğitim konusundaki başarılarının Türkiye’de de çokça yazıldığını gördüm. Ülkenin bu başarısı, dünyanın her yerindeki yetenekli insanları da kendine çekiyor. Yüksek eğitimli insanlar, ülke çapında “data is the new oil” konseptinin benimsenmesiyle oluşturulan politikalar sayesinde Finlandiya ihracatının %50’sini oluşturan teknoloji ürünlerini üretiyor.

Macaristan ve Türkiye’de ise, dijital sektörde uzun saatler mesai yapmak gibi verimsiz bir alışkanlık bulunmasının yanında, eğer istiyorsanız kısa zamanda kendinizi önemli deneyimler kazanabileceğiniz pozisyonlarda bulabiliyorsunuz.

Biraz da Frosmo’dan konuşalım…

Frosmo’nun oldukça cesur bir misyon beyanı var: “Online deneyimleri dönüştürmek”. Bu ne anlama geliyor?

Mikael Gummerus: Şirketlerin ve insanların dijital kanallarda iletişim kurma biçimini geliştirmenin daha iyi bir yolu olduğuna inanıyoruz. Bu “daha iyi” yol, veriyi daha iyi kullanıyor; daha hızlı, daha kolay ve daha ekonomik. Gelecekte daha çok ekran ve daha fazla iletişim yolu olacak, bu nedenle şirketlerin bu dönüşümde başarılı olmaları kritik. Bizim misyonumuz; bu dönüşümü takımımız, teknolojimiz ve yetkinliklerimizle mümkün kılmak.

Frosmo’nun yetenekleri web sitesi ziyaretçilerine şablon mesajlar göstermenin çok ötesinde. Her müşterinize terzi işi özel çözümler sunabilmeyi nasıl başarıyorsunuz?

Frosmo, bir geliştirme metodolojisi perspektifiyle inşa edildi. Mimarimiz ve operasyonumuz da bunu destekleyecek şekilde tasarlandı. Her müşterimiz, kendine ait sanal sunucularına kadar ayrı bir varlık olarak ele alınıyor ve bu sayede, ana yazılım kütüphanemizden API ve JS framework sayesinde yararlanmak ve herhangi bir şeyi, herhangi bir zamanda geliştirmek ve yayına almak mümkün.

Frosmo’nun SaaS pazarındaki diğer oyunculara göre biraz daha pahalı söylenebilir. Frosmo’nun “püf noktası” sizce ne?

Eğer Frosmo pahalı kabul ediliyorsa yeteri kadar değer yaratamıyoruz demektir. Biz, tek fonksiyonu olan araçların fiyatlarını dikkate almıyoruz. Frosmo’nun müşteriye sağladığı faydanın karşılığının bu olduğuna inanıyoruz. Şimdiye kadarki raporlarımız da bu değeri yaratabildiğimizi kanıtlıyor.

Frosmo en çok ne tür şirketler tarafından kullanılıyor? Büyük kuruluşların güvenlik gereksinimlerini nasıl karşılıyorsunuz?

Frosmo, orta ölçekliden büyük ölçekliye, perakende, turizm, oyun, finans ve medya şirketleri tarafından tercih ediliyor. F-Secure tarafından en yüksek seviyedeki banka güvenliği gereksinimlerine göre denetlendik ve onaylandık. Frosmo, yaptığı her şeyi sürekli geliştirmeye yönelik bir kültüre sahiptir ve bu nedenle hiçbir zaman tamamlanmış ve tam olarak tatmin olmuş değiliz. Bu; yönetici seviyesi strateji toplantıları, satış yöneticileriyle ilişkilerimiz ve iletişimimiz, müşteri memnuniyeti ekibimizin en kaliteli hizmeti sunması ve teknolojimizin sürekli olarak ölçeklenebilmesi ve yeni çözümler sunabilmesi gibi; müşterilerimizle iş ortaklıklarımızın her alanına yansır. Böylece müşterilerimizi bugünün ve geleceğin gereksinimlerine hazırlayabiliriz.

“Omni-channel” bugünlerin moda konularından biri. Frosmo, müşteri deneyimi yolculuğunda hangi temas noktalarını adresleyebiliyor?

İnternete bağlı her cihaz vasıtasıyla gerçekleşen bütün adımları. Tamamen dinamik elementlerden çevrim dışı aksiyonlara kadar, gerçekleşen en küçük aksiyonu bile API’lar ve diğer çözümler sayesinde izleyebiliyoruz.

Frosmo, SHERPA’nın UX optimizasyonu çözüm ortaklarından biri. Ayrıca bazı projelerde yakın iş ortaklığı içinde de çalıştık. SHERPA ve kendi mutfağında geliştirdiği DaaS iş modeli hakkında ne düşünüyorsunuz?

Frosmo olarak bu iş birliğinden çok mutluyuz. Türkiye pazarında güvenilirlik elde etmek bizim için çok değerliydi ve kullanıcı deneyimi tasarımı hakkında çok şey öğrendik. SHERPA takımı zeki, nazik ve her açıdan üstün. Biz Frosmo’da sürekli tekrarlayan gelişime inanırız ve DaaS da tam olarak bununla ilgili.

DaaS’ın proje sahipleri için etkili bir çözüm olduğunu düşünüyor musunuz? UX odaklı işletmeler için DaaS modelinin avantajları sizce neler?

Mikael Gummerus: Şirketler UX’i bir proje olarak değil, — ürün ya da servisten dijital kullanıcı arabirimine — her detayın stratejiye nefes verdiği ve müşterinin memnuniyetinden emin oluncaya dek ince ince ayarlanan akışkan bir süreç olarak ele almalı. Böyle bir çalışma şekli olmadan ve müşteri sadakatinin oynadığı kilit role odaklanmaksızın bir pazarda rekabet etmek oldukça zordur. DaaS, bu şekilde çalışmayı ve iş geliştirmeyi mümkün kılıyor.

Suphi Özgür Cankurt: Dijital pazarda ürünlerin servislerle yer değiştirmesi sürecinde, kullanıcı deneyimi odaklı tasarım çalışmalarının da bu gelişmeleri takip etmesini çok doğal buluyorum. DaaS modeli, işletmelerin hız ve esneklik yeteneklerine göre birbirleriyle rekabet ettikleri bu dönemde, en verimli tasarım çözümü olarak öne çıkıyor.

Frosmo takımı

Frosmo takımının bir üyesi olmak nasıl bir duygu?

Bize Frosmo takımından biraz söz eder misiniz? Ofisteki bir gününüz nasıl geçiyor?

Mikael Gummerus: Yaklaşık 40 farklı ülkeden gelen Frosmonotların (Frosmonaut, Frosmo takım üyesi) oluşturduğu çok kapsamlı bir takımız. Kendi kendilerine meydan okumayı seven dinamik bir topluluğuz. Ofiste geçen bir günümüzün uluslararası herhangi bir şirketin ofisinde geçen günden çok farklı olduğunu düşünmüyorum: Açık bir ofiste bilgisayarlarıyla çalışan, toplantılar yapan ve bir kalemle kağıtlara planlar çizen bir grup insanız.

Bir startup olarak Finlandiya’da bulunmanın avantajları ve dezavantajları neler?

Finlandiya’nın işletmelere yönelik çok açık bir sistemi ve şeffaf kuralları var: İstihdam yaratmak, vergileri ve sigortaları ödemek. Takımımızda yüksek eğitim seviyesine sahip insanlar var ve Finlandiya’da eğitim almaya gelip çalışmak için burada kalan yetenekli insanlar bulunuyor. Ne yazık ki Finlandiya her yere çok uzak, dolayısıyla toplantılara gidip gelmek çok zaman harcamamıza neden oluyor.

Finlandiya’daki eğitim sistemi son dönemde çok övgü alıyor ama eğitim reformu aslında 2010’larda başladı. Finlandiya’daki eğitim sisteminin şirket kültürünüze olumlu bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, bu doğal olarak çok önemli. Finlandiya’nın nüfusu sadece 5.3 milyon. Herkesin en iyi eğitimi aldığı bir stratejiyle hareket etmemiz gerekiyor.

Yazılım geliştirme odaklı bir organizasyonsunuz. Üretim ve hizmet döngülerinizde SaaS platformları kullanıyor musunuz?

Birçok farklı SaaS çözümü kullanıyoruz. Örneğin; finans için Netsuite, müşteri ilişkileri için Youtrack ve Atlassian’ın farklı ürünleri, şirket geneli iletişim için Slack ile Google araçları ve CRM için Membrain kullanıyoruz.

Birçok dijital şirket son dönemlerde uzaktan çalışan kaynakları işe alıyor. Siz bu trendi takip ediyor musunuz? Uzaktan çalışmanın avantajları ve dezavantajları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biz, bazı günlerde evden çalışma ya da önceden yapılan anlaşmalara bağlı olarak farklı lokasyonlarda çalışma gibi istisnai durumlar dışında, uzaktan çalışmadan yana değiliz. Frosmonotların beraber çalışmasını istiyoruz. Yüz yüze iletişim hâlâ her şeyin daha iyi ve hızlı çalışmasını mümkün kılıyor. Bütün ofislerimiz merkezi konumlarda, böylece herkes ofislerimize kolayca ulaşabiliyor.

Girişimciliğin geleceği üzerine

Pazarda çok fazla SaaS ürün ve servisi olması, bulut bilişim teknolojisinin doğal bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Startupların yeni dalgasının temelini atacak olan bir sonraki altyapısal gelişme sizce ne olacak?

Bir sonraki altyapısal gelişmenin ne olacağı konusunda hiçbir fikrim yok ancak bir şirket kurmak için bundan daha iyi bir zaman olmadığına %100 eminim. Gelecekte çok daha fazla fırsat olacağına inanıyorum çünkü bütün bu gelişmeler bütün endüstrileri etkiliyor.

Modern çağın başarılı bir girişimcisi olarak, bir sonraki nesile neler önerirsiniz?

Kendimi başarılı bir girişimci olarak görmüyorum fakat genç Mikael’e vereceğim öğüt şu olurdu: İnsanlarla konuşurken, deneyler yaparken ve ürün-pazar uyumunu ararken, kısacası her şeyde daha cesur ol.

Bize ayırdığınız zaman için çok teşekkür ederiz. SHERPA Blog okurlarına söylemek istediğiniz şeyler var mı?

Nezaketiniz ve harika sorularınız için çok teşekkürler. Sorularınızı yanıtlayarak değer katabildiğimi umuyorum. İstanbul’da görüşmek üzere!

Originally published at sherpa.blog on April 24, 2017.

--

--