Tasarım süreçlerinin internet ile evrimi
İnternet uzun yıllardır hayatımızda, ancak interneti tam anlamı ile gerçekten doğru kullanabiliyor muyuz? Evet, biraz üstü kapalı bir soru oldu ve bu sorunun yanıtı her yere çekilerek yanıtlanabilir ancak işimiz tasarım olduğu için doğal olarak bu sorunun yanıtını tasarım alanında arayacak ve birlikte bulmaya çalışacağız.
Tasarım denince aklınıza ilk ne gelir? Biraz düşünün, biraz daha, bulamadınız mı? Bir ipucu vereyim: Dijital tasarım odaklı düşünün. Bence buldunuz çekinmeyin söyleyin; aradığınız kelime Photoshop olabilir mi?
Tanışalı kaç yıl oldu değil mi? Bir değil, birçok nesil, tasarıma ilk onunla başladı: Pek de işe yaramayan üç boyutlu butonlar üretmek olsun, komik GIF’ler yaparak zaman öldürmek olsun, fotoğraflara fantastik efektler vermek olsun, yıllarımız Photoshop karşısında geçti. Şimdi büyüdük, okuduk, tasarımcı olduk; takım arkadaşlarımız ile aynı dosya üzerinde çalışma dönemleri geldi ve tabi ki istekler çoğaldı, zamanlar azaldı.
Hobi olarak her şey çok güzeldi, ne istersek onu yapıp kendi kendimize revizyon verip aynı ekran başında istediğimize o an karar değiştiriyorduk. Ama şimdi öyle mi? Kendimiz dışında diğer etkenleri düşünmemiz gerek ve bunu düşünürken hızlı olmamız da şart. Hız demişken, hız neydi? Hız, internetti. Peki elimizin altında internet varken neden lokal olarak çalışma düzeni kuruyoruz?
Bulutların üstünde tasarım
Son bir kaç yıla kadar tekelleşmiş olan programlar — hatta program — nedeni ile iş yaparken epey zorlandık. Her ne kadar biz hızlı olmak istesek de denesek de olmuyordu. Nedeni basit, çünkü birileri interneti hala keşfedememişti. Yakın döneme kadar tasarım araçlarımız internet ile etkileşimde değildi, bir yandan Google internet üzerinde çalışan işletim sistemi geliştirme çabasına girmişken diğer yanda biz hala kendi bilgisayarımızda kapalı kutu şekilde işlerimizi halletmeye çalışıyorduk.
İş akışları felaketti: Biten bir işin boyutu ufaltılıyor, mailler atılıyor, alınıyor ve bu döngü en az birkaç kez tekrar ediyordu… Yorumların yazıldığı, çok önemli (!) maillere değinmek bile istemiyorum. İşler tam da çıkmaza girmişken birileri bir şeylerin ters gittiğini gördü ve her şey değişmeye başladı.
Hemen baştan söyleyeyim; Adobe CC olarak da bildiğimiz Creative Cloud paketini biraz ayrı tutuyorum. Sebebi ise, Adobe CC uygulamalarının her ne kadar bulut tabanlı olsalar da tek kullanıcı odağında çalışıyor olmaları. Olaya biraz daha ekip işi olarak bakarsak alternatiflere ihtiyaç duyuyoruz.
Online takım oyunları
İlk olarak InVision ile akış ve prototip süreçlerini internet ortamına taşıdık, tek bir yerden geri bildirim alabildiğimizi, değişiklikleri anlık olarak gerçekleştirerek güncel tutabileceğimizi keşfettik. Çok sevmiştik ama daha bu bir başlangıçmış. Daha çok sevdik.
Sonra bir sabah uyandık ve Sketch ile tanıştık. İlk başta bize biraz yabancı idi ama hemen de ısındık. Gereksiz özellikler yoktu, her ne ise oydu. Evet, bir görseli alıp manipüle edemiyorduk ama zaten işimiz o değildi. Tek bir konuya odaklanmayı başarmış, geçerli bir çözüm vardı. Lokal tabanlıydı belki ama bu öyle kalacağını göstermiyordu. İhtiyaçlar çoğalıyor, çözümler ise gelmeye başlıyordu.
InVision söz konusu ihtiyaçları görerek, daha fazla bekletmeden yenilikçi çözümünü tüm tasarım dünyasına duyurdu: Craft. Tecihe bağlı olarak Sketch ve Photoshop ile uyumlu çalışsa da kimse Craft‘ın Sketch ile kusursuz ilişkisini inkar edemez.
Zaten kısıtlı olan zamanımızda ekstra işler ile vakit kaybetmeyi düşünmüyor, ekranımızda başka bir pencereye bile geçmek istemiyorduk ki hala da istemiyoruz. Odağımız olabildiğince tek bir yerde kalmalıydı. Craft’ın sunduğu InVision eşleştirme özelliği ile bunu bir nebze başarmaya başlamıştık bile. O günden beri tek bir pencere içerisinde tasarımları çözümlüyor ardından yine aynı pencere içerisinde InVision ile eşleştiriyoruz. Tamam, gelen yorumları okuyabilmemiz için illa web tarayıcısı kullanmamız gerekiyor ancak en azından tasarım sürecinde başka bir şey ile uğraşmıyoruz.
Peki, Craft sadece bu mu? Tabi ki hayır. İnternet dediğimiz şey basit bir eşleştirme özelliği değildi ki… İnternet’i en etkin biçimde kullanabilen ve aynı zamanda yorumlayabilen Dropbox beklendiği gibi bu süreçten ayrı düşünülemezdi ve düşünülmedi.
Craft ve Dropbox gerçekten de çok iyi anlaşıyor. Nasıl ki artboard çalışmalarını InVision içerisine tek bir yerden yükleyebiliyor ve eşleştirebiliyorsanız aynı mantıkta, ayrı ayrı artboardları seçtiğiniz bir Dropbox klasörüne yükleyebiliyor ve işiniz bittiğinde eşleştirebiliyorsunuz. Aynı artboard üzerinde çalışan ekip arkadaşınız ise sizin yaptığınız eşleştirme sonrası bir bildirim çıkarak güncellenmiş artboardu görebiliyor. Kısaca aynı zamanda, aynı değişiklikleri beraber yapabiliyorsunuz. İnternet de esasında bu değil mi?
Cesur yeni ofis düzeni
Bulut sistemiyle, farklı yerlerde aynı proje üzerinde çalışmak bize biraz fütüristik geliyor olabilir; ne de olsa Türk milleti lokal çalışan bir millet. Yönetici illa tüm ekiple aynı ortamda olacak, art direktörün başında dikilip “Logoyu bir ‘tık’ büyütelim…” diyerek istediğini görmeden dibinden ayrılmayacak. Ama işler batıya doğru gittiğimizde değişiyor. Ofis dışı iş başı yapma kültürü tavan yapmış durumda ve bunun artılarına gün ve gün farkına varıyorlar. İşler böyle olunca tasarımcılar ofis içerisinde kapanmaktansa istedikleri yerden tasarım süreçlerini yürütme ihtiyaçları olduğunu fark ettiler. Şimdi neden dedim bunu? Biraz yukarıda demiştim ya “ihtiyaçlar” diye.
Geri dönersek InVision Craft ve Sketch iş birliği ile aslında bahsi geçen ihtiyaçlar karşılanıyor. Tasarımcıların odağı dağılmıyor, tüm ekip gerekli dosya eşleşmelerini bir yerden yaparak aynı dosya üzerinde aynı zamanlama ile çalışabiliyor. Ama hala bir şey eksik. Ekip ile beraber gerçek zamanlı çalışabilme imkanı. İnternet deyip duruyorum ya hepimiz birbirimize bağlı değil miyiz? O zaman tek bir platform üzerinde tüm tasarım süreçlerini eş zamanlı yapabilelim, iş bölümünü anlık gerçekleştirelim.
Figma, şu an genel anlamda bu ihtiyaçlara en yakın yanıt veren platform olma yolunda. Şöyle ki web tarayıcı üzerinde çalışabilme imkanı ile zaten bir adım önde başlıyor. Vektör tabanlı olması, gerçek zamanlı ekip çalışmasına olanak sağlamasının yanı sıra, tasarım sürecini tek bir yerden koordine ederek ilerleyebilmek tasarımcıyı mutlu ediyor. Figma daha çok yeni bir uygulama o yüzden şans vermek ve biraz zaman da tanımak gerekiyor. Ne yazık ki Craft şu an Figma ile uyumlu değil ve bu nedenle InVision ile eşleşmesi mümkün değil.
Aynı amaç farklı yollar
Her ne kadar yazının sonuna Figma’yı saklasam da Figma aslında sadece bir alternatif. Figma olsun, Sketch olsun, Photoshop olsun hepsi birbirinin alternatifi. Asıl önemli olan ise sizin interneti tasarım süreçlerinizde nasıl kullanacağınıza karar vermeniz. İhtiyaçlarınızı görmeniz ve seçtiğiniz platformun ihtiyaçlarınızı karşılayıp karşılamadığını değerlendirmeniz.
Tasarım süreçlerini İnternet’i gerçek anlamda kullanarak daha iyi hale getirebilmemiz için biraz daha zamana ihtiyacımız var ama ilk adım süreçleri planlamak ve doğru kararı verebilmek. İhtiyaçları minimuma düşürmek, zaman kaybını azaltmanıza yardımcı olacak.
Dipnot: Şimdi diyeceksiniz ki “Yazı tanıtım görselinde Zeplin var neden yazıda yer vermedin?” Bu derin konuyu iki parça olarak ele almayı düşündüm. Birinde tamamen tasarımcıların tasarım süreçlerine olan etkisi, diğerinde ise internetin tasarımcılar ile programcıların entegre çalışma düzenine etkisini ele alacağım. Zeplin ve InVision Inspect uygulamalarına yer vereceğim bir sonraki yazımda görüşmek üzere…
Originally published at sherpa.blog on December 21, 2016.