Tasarımcının beslenme çantası

Arda Arican
SHERPA Blog Bülten
6 min readMar 3, 2017

Başlıkta beslenme çantasını görünce hemen kafalar ilkokul zamanlarına gitti değil mi? O ufacık çantaya karnımızı tıka basa doyuracak kadar abur cuburu doldurmayı becerir, acıkınca da içinden bir şeyleri hızla mideye indirirdik.

O çanta hala — gerçek anlamda olmasa da — bizleri besleyen şeyleri temsil ediyor aslında. Bu ister tasarım olsun ister bambaşka bir şey; her şekilde deneyimlerimizi beslenme çantamızda biriktiriyoruz ve ihtiyaç halinde, çoğu zaman farkında bile olmadan, o deneyimi çantadan çıkarıp kullanıyoruz.

Yazıya devam etmeden önce, meslektaşım ve takım arkadaşım Orkun Duyar’la yaptığımız söyleşiyi izleyin. Tasarımcıların beslendiği araçlar konusunda daha detaylı bilgi ise yazının devamında ;)

Deneyimlerimizi, onları şekillendiren duyularımız aracılığıyla; yaşadıklarımız, duyduklarımız, gördüklerimiz ve kokladıklarımız gibi, hissedebildiğimiz her şeyle birlikte çantaya atıyoruz. Tabii bir yandan gündelik hayatın stresiyle boğuşurken deneyimlerimizin ne kadarını olduğu gibi hatırlayarak yeniden kullanabiliyoruz orası şüpheli.

Konumuz tasarım olunca görünmez çantamızı dijitalize edebilme şansımız var. Bu yazıda madde madde ilerleyerek kendimce bir çanta hazırlamaya çalışacağım.

Önce bu gereksinimi senaryolaştıralım:

— Biz kimiz?

— Tasarımcı.

— Peki, ne istiyoruz?

— İyi tasarım yapmak.

— Nereden besleniyoruz?

— Diğer tasarımcılardan.

Bu kopyalamak değil ya da çalmak hiç değil. Bu ikisi birbirine çok karıştırılan konular. Aslında beslenmek ilham almaktır, güncel yaklaşımları takip etmektir.

Başka bir tasarımcıdan bir stili kopyalayabilirsiniz, bu kadarının bir sorun olmadığında hemfikir olalım. Renkler, yaklaşımlar, font kullanımları: İşin genelini değil, farklı işlerin detaylarını kendi çantanıza atabilirsiniz.

Tasarım özünde kolaj işidir, içinde birden çok öğe barındırır. Sizin beğendiğiniz kısmını bir diğer tasarımcı beğenmeyebilir. Önemli olan çantanızdakileri nasıl kullandığınızdır.

Tabii burada ilk soru, çantanızı doldururken kullanacağınız araçlar olmalı. Bir tasarımcı olarak benim için önemli araçları sizin için listeledim.

İlgili feed siteleri

Ne iş yapıyorsanız yapın, o işle ilgili feed sitelerini, dijital yayınları, blogları, dergileri takip edin ve mümkün olduğu kadar çok veri toplayın. Gün gün yapın bunu. Konu tasarım olunca zaten aklınıza aşağı yukarı bell başlı siteler geliyordur: Nice tasarım feed sitesi içinde Dribbble, Behance, Awwwards, Abduzeedo ve UI8 benim öncelikli takip ettiğim ve size de takibe almanızı önereceğim yerler.

Bireysel portfolyolar

Herkes farklı tasarımcıların işlerini beğenir. İki farklı tasarımcı aynı siteden besleniyor olabilir. Bu durum aynı işleri beğendikleri anlamına gelmeyeceği gibi, bir tasarımcının birbirinden farklı işleri incelemesi detayları kavramasını kolaylaştırır. Sadece genel sitelere bağlı kalmayın, beğendiğiniz tasarımcıların portfolyolarını takip edin. Hatta özgeçmişini okuyun, emin olun epey faydalı içeriğe ulaşabilirsiniz.

Bireysel portfolyolarını takip ettiğim ve size de incelemenizi önerdiğim bazı tasarımcılar: Jürgen Hassler, Joshua Söhn, Charlie Isslander.

İlk maddede bahsettiğim siteleri takip ederek zaten kendi beğenilerinize hitap eden tasarımcıları da bulabilirsiniz.

Tasarım ajansları

Belli alanda ilginizi çeken ajanslar illa olacaktır. Bu ajansların sosyal medya hesaplarını takip etmeyi göz ardı etmeyin. Hatta bu ajanslar takip ettiğiniz bireysel portfolyolarla ilişkili olabilir. Ajans takiplerinizde, yapılan tasarımdan çok çalışma prensiplerine odaklanın.

Şahsen takip ettiğim ve size de önerdiğim bazı ajanslar: Focus Lab, TamTam, ustwo, Fantasy.

Bookmark

Takibe aldığımız feed sitelerini, bireysel portfolyoları ve tasarım ajanslarını bookmark ile toplayarak aslında çantamızı hemen hemen dolduruyoruz ama yine de eklemeler yapabiliriz. Kullandığınız tarayıcı içinde bookmark klasörlemesini düzenleyin. İlk üç maddede bahsettiğim üç başlığı oluşturun ve içini doldurun.

Burada, bookmark içeriğinizi çöpe dönüştürmemeye özen gösterin. Sadece gerçekten sizin odağınızda, tasarım anlayışınızda ve dikkatinizi çeken kişileri, siteleri ve ajansları takibe alın.

Zaman zaman öyle anlar gelecek ki bir dönem çok ilgilendiğiniz bir siteyi artık pek takip etmediğinizi fark edeceksiniz. İşte bu durumda bookmark içinden o siteyi çıkarmaktan çekinmeyin. Yeri daima dolar, emin olun.

Okuma listesi (Reading list)

İlgilinizi çeken sitelere göz gezdirirken kararsız kaldığınız durumlar da olacaktır. “Bunu bookmarka eklesem mi?” dersiniz. Bazı yönlerden yetersiz görseniz de içeriği değerli bulacaksınız. Bu içerikler genelde makaleler veya blog yazıları olur.

Burada devreye okuma listesi giriyor. Adı üzerinde “okuma”, yani okumanız bittiğinde listelemeden rahatlıkla çıkarabilirsiniz. Fakat şunu da söylemeliyim; bazen öyle güzel yazılara denk gelirsiniz ki listeden uçurduktan sonra “Ah be nerde görmüştüm o yazıyı ben?!” diyebilirsiniz, çok yaşadım.

Bu nedenle sık sık okuduğunuz yazıyı olduğu gibi okuma listesinde bırakmanızda fayda var. Tabii abartıp her yazıyı bookmark gibi listede tutup saklamayın. Sonra vay efendim “Peh! Çöplük oldu burası.” demeyin. Zira önemli olan aradığınızı bulabilmek. Okuma listenizde kendinize özel bir sistem oturtmanız biraz emek istiyor ama ben size inanıyorum.

Podcast

Bazen insan işe öyle dalar ki başka hiçbir şey yapamaz ya da öyle yorgun olur ki gözlerini hareket ettirmek bile istemez. Bazen de sadece aynı anda birden fazla işi aradan çıkarmak ister. Kısaca birçok olasılık için en güzel alternatif Podcast takip etmektir.

Metin okuma derdi yok, aynı zamanda başka bir işle ilgilenebilirsiniz. Türkçe kaynak olarak bu alanda size bir Podcast öneremeyeceğim (Zaten önermek de istemem). Ancak söz yabancı kaynaklara gelince işin rengi değişir.

Birbirinden faydalı ve güzel Podcast sizi bekliyor. Ulaşımı ve takip edilebilirliği kolay, aynı zamanda dünya çapında en güncel olayları takip etmeniz de oldukça kolaylaşıyor.

Layout, Design Details, Design Matters, Greyscale Gorilla ve On The Grid aklıma gelen başlıca Podcast kaynakları. Dediğim gibi, internet parmaklarınızın ucunda ve fazlası için tek yapmanız gereken onlara ulaşmak.

iTunes üzerinden bu gibi Podcast’lere abone olabilir, her an her yerde dinleyebilirsiniz. Otomatik bilgi edinim de cabası. “Otomatik bilgi edinim mi, o da nesi?” dediniz mi?

Devam edelim o zaman.

Otomatik bilgi edinim

İlla ayrı ayrı siteleri takip etmenize gerek yok. Bunu şöyle ikiye ayırabiliriz: Yukarıda sıraladıklarım, bilgiye manuel ulaşım için. Bunun bir de otomatik olarak sizi besleyen yolu var. Açıklamam gerekirse; manuel bilgi edinim dediğim şey bir bilgiye ulaşabilmek için tetiklemeyi sizin yapmanızın gerektiği durumlar: O siteye girmeniz, bookmark içinden açmak istediğiniz sayfayı seçmeniz. İşlemi siz başlatıyor, siz bitiriyorsunuz. Peki, otomatik bilgi edinim nasıl oluyor?

Tetiklemeyi siz değil gündelik internet kullanımınız içinde size gelen web bildirimleri sağlıyor. Örneğin; bir tasarım sitesinin bildirimini açmanız demek, bu kaynağı manuelden otomatiğe almanız demek. Bu bildirimleri sizin bir şeyi tetiklemenize gerek kalmadan alabilirsiniz.

Farklı feed kaynaklarını bir araya toplayarak bu bilgiye gündelik internet kullanımınızda ulaşmak da buna dahil. Bu servisi sunan en güzel örneklerden biri Panda.

Panda, sadece tasarım feed kaynağı olarak değil, istediğiniz farklı kaynakları tek bir platformda toplayarak da size hizmet sunuyor. Bu platformu yine bir web sayfası üzerinden size sunuyor ve bu sayfayı açılış sayfanız olarak tutuyor. Tabii bu sayfaya ulaşabilmek için sizin tarayıcınızı açmanız gerekiyor, ama bunu sizin başlattığınız ayrı bir işlem olarak saymıyorum. Çünkü bu sizin gündelik internet kullanımınızın doğası. Yani bilgisayar başına geçtiğinizde ilk yaptığınız, belki ikinci yaptığınız şey tarayıcınızı açmak oluyor zaten. İşte Panda, tarayıcınızı açtığınız anda direkt karşınıza çıkarak kendi seçtiğiniz kaynaklardan beslenmenizi sağlıyor. Benim güncel kullandığım kaynakların gösterimi aşağıdaki gibi.

Panda gibi feed kaynak gösterimi sağlayan farklı servisler de var. Burada tercih etmeniz gereken servis, tasarım kaynaklarına ulaştığınız yola göre değişir.

Örneğin; tasarımcıları sadece Twitter üzerinden takip ediyor olabilirsiniz. Bunun için her seferinde twitter sayfasına gitmenize yada o tasarımcıların sayfalarını açmanıza gerek yok. TweetDeck kullanarak — belki ikinci ekranınızda — sadece feed akışlarını takip etmeyi de isteyebilirsiniz.

Otomatik bilgi edinime son bir örnek olarak ise Podcast aboneliği diyebilirim. Abonelik sayesinde gelen bildirimlerle yeni bölümlerden otomatik olarak haberdar olacaksınız ve ister bilgisayarınızdan, ister telefonunuzdan istediğiniz anda dinleyebileceksiniz.

Takip etmekten asla vazgeçmeyin. Birbirinden farklı tasarımcıları takibe alın, işlerine bakın, yazılarını okuyun. Blog ve makaleler ile tool tricklerine göz atın. Zamanla her şey daha hızlı ve kolay hale geliyor.

Elbette paylaşmayı da unutmayın. Siz nasıl birilerinden besleniyorsanız, birileri de sizden besleniyor. Açık olun, işlerinizi paylaşın, çözdüğünüz sorunları yazıya dönüştürün ve yayınlayın.

--

--