Şifacının Disiplini #1

Doğru Şifacılık

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
13 min readSep 1, 2017

--

Şifacıların özel bir disipline gereksinimleri vardır. Öncelikli olarak Sağlık, Bilinç, Enerji, Ruh ve Akıl konularını kavramalı ve Hayat kanunlarını anlayabilmeleri ve hakim olabilmeleri gerekir. Bu hakimiyetin üzerine olumlu değişim yaratabilecek yeterli güce ve yöntemlere erişmiş olurlar.

Şifacıların bir önceki “Disiplin ve Dirayet” yazısında bahsedilen disiplinler hakkında bir anlayış ve uyumluluk göstermesi hayırlı ve uygundur. Şifa doğru düşünme, doğru yorumlama ve doğru yaşama yönünde kişiyi yönelterek de mümkün olmaktadır. Bu yüzden Şifacının disiplini bir rehber olarak gelişmiş olmalıdır. Tavsiyesinin dinlenebilmesi için örnek, saygın, hayırlı ve güvenilir bir kişi olması güzelliğin ve yetkinliğin de gerekliliği olarak görülebilir.

Kaş yapma niyetiyle göz çıkarmak Şifacılık içinde affedilemez bir durumdur. Herkes kapasitesini ve haddini bilmelidir. Derin problemlere yüzeysel çözümler uygulanamaz. Bu yüzden Psikoloji, Psikiyatri, Eczacılık ve Tıp gibi bilimsel alanlarda bile yanlış uygulamalar, hurafeler ve dogmalar oluşabilmektedir.

Şifacı bir birey şifacılığının öne çıktığı durumlarda haliyle ve varlığıyla yakınına gelen bir kişide olumlu ve yükseltici bir etkisi olması konunun tabiatına uygundur.

Şifacıların kendilerini disipline etmesi şifacılık meslek ve uğraşının içinde kendilerine güvenmelerini ve cesur olmalarını sağlar. Şifa uygulanmadığı sürece hiç gerçekleşmeyebilir. Bu yüzden hakimiyet ve cesaret toplum içinde de problemlerin çözülmesi için gereklidir.

Şifacılık Nurani, Hayati ve İlahi bir disiplin alanıdır. İlahi olmasının sebebi Hayatın kutsal olması ve şifacığılın da Hayati bir uğraş olmasıdır. Bu yönden Şifacılar bu konunun Kutsallığının bilincinde olarak kendilerini disipline etmeleri yerinde olur. Haliyle hayati konular üzerine üstünkörü veya genel yaklaşımlar ile yaklaşırsak Şifacı olarak başarılı olamayız. Sosyal, Bireysel, Enerjetik, Manevi ve Ruhsal konuların unsurlarına bütüncül kapsam içinde bağlantı ve ilişkilerin de bilincinde olarak nüfuz edebilen bir Akıl, Gönül, Şuur ve Nur ile Şifa mümkündür. Şifanın da özünde Anlayış, Hikmet ve Sevgi vardır, buradan bir çok şey doğar.

Şifa kişileri güçlendirmelidir. Şifa Tanrı’nın rahmetine insani merhamet ile vesile olmak olarak görülebilir. Haliyle bu da Şifacıyı ve Şifalananı Şifa Eylemi içinde Tanrı ile buluşturur. Şifacılık bütüncül halinde sanatsal, yaratıcı, bilimsel, analitik, eleştirel, sezgisel ve bütün diğer yönleriyle kapsamlı bir İlahi Alan ve Yol olarak görülebilir. Hayat kanunlarının hakikatine dair bir anlayış ve hikmetin gelişmesi ile her türlü konularda olumlu değişim için imkan ve güç sağlanarak olumlu değişimler; canlandırmalar, arınmalar, dönüşümler ve sağaltımlar gerçekleşebilir.

Şifacı iyi bir dinleyici olmalı ve şifalanan kişileri iyi anlamalıdır. Sadece dinlemekle kalmamalı sezgisel algılarıyla hissetmeli ve yorumlamalıdır. Şifacıların sezgilerini durulaştırmaları için kapsamlı bir temizlik ve güçlenme sürecinden geçmeleri gerekir.

Eğitim Süreci

Hayati konularda başarı göstererek kendi hayatını doğru bir yolda tutabilme, zor çalışma koşulları altında dirayeti koruyabilme, kendinden ayrışarak kendi meselelerini şifalanan kişilere yansıtmadan okuma-tarama yapabilme gibi konularda kendilerini geliştirmelidir.

Şifacının sağlık, şifacılık, beden, akıl, ruh ve sezgi üzerine kapsamlı bir eğitimi olmalıdır. Şifacılığın da her disiplin gibi temel ve genel konuları olduğu kadar branşları vardır. Bütüncül Şifa pratiği yapma yolunda bir Şifacı bir çok öğreti, yöntem ve sisteme dair kapsamlı bir araştırma yaparak, konuya bütüncül bir hakimiyet kurabilir. Öğrendiklerini kendi üzerinde gözetimli ve gözetimsiz bir şekilde uygulayarak kendi şifa yeteneklerini geliştirebilir ve kendisi de şifa sürecinden geçer. İlk önce şifanın etkisini kendinde hissetmeli ve yöntemini kendinde uygulamalıdır. Böylelikle şifa eylemi sırasında şifalananın neler deneyimlediğinin bilincinde olabilir.

Şifacıların anatomi, patoloji, sezgisel yetenekler, zihinsel gelişim, kişisel gelişim, mesleki verim, aile ilişkileri, genetik, geçmiş yaşamlar, hücresel yaşam, bitkiler, psikoloji, psikiyatri, nöroloji, endokrinoloji konularında kapsamlı ve bütüncül bilgi sahibi olmaları gerekir. Tam olarak bilgisinin yerleşmediği konularda bilgi vermekten ve uygulama yapmaktan kaçınmalıdır. Dinlemesi ve öğrenmesi gereken yerde kendini zaptetmelidir.

Şifacıların özellikle ruhsal konularda geçerli ve hakiki bir anlayışa ve irfana sahip olmaları önemlidir. Bilgi birikiminin ötesinde ahlaki açıdan sağlamlık göstermeleri ve örnek bir karakter sergilemeleri mesleki bir gerekliliktir. Şifacı ile şifalanan arasında doğal ve mantıklı bir güven oluşması gerekir. Şifacı yeterliliğini ve yetkinliğini rahatlıkla kanıtlayabilmelidir.

İnsanın, Toplumların, Aklın, Sevginin ve Işığın doğasını anlamak Şifacının eğitiminin önemli bir konusudur. Sevgi sadece kavramsal bir konu değildir, maddeye tesiri vardır. Sevginin içeriği, niyetlerin gücü, düşüncelerin oluşumu, ilhamın gelişi gibi bir çok konu da eğitim içinde ele alınmalıdır.

Şifacıların İffet ve Oruç gibi çalışmalarla bedeninde kısıtlama durumlarında açılan yetileri keşfetmiş olması önemlidir. İffet içinde otoseksüel ve manevi boyutlarıyla cinsellik yine yaşanabilir. İffet halindeyken bir şifacının hayat enerjisini kendine dayalı hale getirmesi, İçsel Aşk’ı ve İlahi Sevgiyi deneyimleyebilmesi önemlidir. Sevgi almak için kaynağa ihtiyaç duymamayı İffet çok güzel öğretir. Bu sürede kişi kendini cinsel açıdan izole ederek kendi ruhunu tanıyabilecek zamanı da kazanır ve ilişki aralarında iffete girmek bir sonraki ilişkiye de bireyi ruhen ve duygusal açıdan hazırlar.

Öte yandan Oruç ve Kısıtlamalar da bedenin katı besin olmadan beslenebilmesinin keşfi, bedensel ihtiyaçların en aza indirilmesi ve psişik gelişim gibi konularda çok yardımcı olur. Daimi bir perhiz halinde olmak da gayet mümkündür ve tavsiye edilir. Enerji çalışmaları yapan birisinin vücudunda yaşadığı dönüşümler ona bir çok açıdan enerji tasarrufu ve verimi sağlar. Ayrıca Oruç hücresel boyutta bir arınma ve dönüşüm de sağlar. Midemizde uzun süre yemek olmadığı zaman Evrensel Kundalini’den beslenmeye başlarız, 18 saatte bütün besinler sindirim sisteminden çıkarlar, ancak kalıntılar kalabilir. Sindirim sistemi boşken Mide çakra İlahi ve Evrensel Kundalini’den en verimli şekilde beslenebilmeye başlar. Başlarda meyve suları, çaylarla birlikte su, sonralarda sadece su içilerek ve süre kademeli uzatılarak bir kaç günden bir kaç haftaya kadar oruçlar uzatılabilir. Kişi oruç tuttuğu süreçte tek-çift öğün rahat sindirilebilen besinler yiyebilir veya öğün olmadan da oruç tutabilir. Bedensel arınma çalışmaları oruçla birlikte yapılmalıdır. Oruçun 3. günü Kalın Bağırsağı lavman ile temizlemek için uygun bir fırsattır.

Ancak bireylerin bedensel dönüşüm ve yapılandırma yaşadıkları dönemlerde oruç tutmak yerine günlük ihtiyaçlarını karşılamaları da önemlidir, burada aşermelere özellikle dikkat edilmelidir, beden ruhsallaşırken de belli başlı maddi ihtiyaçlar duyar. Bunlar arasında çok çeşitli sebze, meyve, baklagil, tahıl, baharat, çiçek, çay, mantar, yumurta, süt ve peynir/yoğurt bulunabilir. Bedenin ne ihtiyaç duyduğunu iyi dinlemek önemlidir. Et yemek sindirim sisteminde ağırlık oluşturduğu için Şifacıya mesleğinde faydadan çok zarar ve zaafiyet getirir. Et yeme ihtiyacı hissediyorsa Hipotalamus’un yeni değerlere alışması için sıklığı 1 haftadan daha uzun süreye çekmesi ve marine edilmemiş etleri yememesi tavsiye edilir. Yüksek protein diyeti iyi bir diyet değildir ve vücutta Nitrat birikimine sebep olabilir. Ette temel proteinler bulunur ancak darı, tahıllar ve çeşitli baklagillerde kompleks proteinler vardır. Kompleks proteinler yeteri kadar alındıkları zaman vücutta et yeme ihtiyacı oluşmaz, ette bulunan bütün proteinler kendi sistemimiz içinde üretilebilir. Protein eksikliği doğal süt, süt ürünleri ve yumurta ile de karşılanabilir.

Sıklıkla tüketimi yapılan paket gıdaların, restoran yemeklerinin ve tezgah üstü ürünlerin da vücuda nasıl etkilediğini ve sistemden nasıl atıldığını bilmek amacıyla Şifacıların yemesinde sakınca yoktur. Toplumun neyle beslendiğini deneyimle bilmek gıdalardan sebep olan problemlerin de önlenebilmesi için gereklidir. Bir Şifacı yaşadığı bedensel dönüşümler sonucunda çoğunluğun toksin olarak gördüğü bedeninde nötralize edebilir veya vücudun ihtiyaç duyduğu maddeleri üretmek için bir kaynak olarak kullanabilir. Tütün dumanından veya paket gıdalardaki katkı maddelerinden de vücudun içinde şifa iksirleri yapabilmek mümkündür.

Dayanıklı, genel-geçer sınırları aşan, zehirlenmeyen ve hasta olmayan bir bünyenin geliştirilmesi Şifacının eğitimi sırasında önemle üstünde durulması gereken bir husustur. Şifacı eğitim ve meslek hayatı boyunca bedenini güçlendirebilmelidir.

Bir şifacı eğitim sürecinde öğrendiklerini ilk önce kendinde kapsamlı bir şekilde uygulayarak bütüncül hayrı gördükten sonra başkalarına uygulamalıdır. Kendinde yöntemleri doğru uyguladıktan ve etkinliğiyle birlikte faydasını gördükten sonra çevresinde de uygulamaya başlayabilir.

Şifa enerjilerine uyumlama eğitimle birlikte olmalıdır. Uyumlamalar evrenden, meleklerden ve yükselmiş ustalardan da istenebilmektedir. Ancak enerji uyumlamasından sonra enerjinin nasıl kullanılacağı, nasıl uyandırılacağı ve şifanın nasıl sağlanacağına dair bilgi uyumlamaların etkili olmasını sağlar. Birisi uyumlamalardan sonra öncelikle kendine şifa çalışmaları yapmalıdır. Mevcut ömründe kendini değerlendirmeli ve öğrendiği temel-orta-ileri şifa tekniklerini uygulamalıdır. Mevcut ömürünün bütün önemli olaylarını çalışırken geçmiş yaşamlarla olan yansıma, yankı, çağrışım ve rezonansları da unutmamalı ve hesaba katmalıdır. Geçmiş yaşamlara dair Karmik Şifa çalışmaları bireyin Nurani Enerji yayını yapabilmesi önünde belirleyicidir. Bu yüzden eğitim sürecinin bitebilmesi için geçmiş yaşamların çalışılması ve Karmik Temizlik, Yeniden Yapılandırma ve Dönüşüm süreçleriyle birlikte Ruh ile Kişiliğin bütünlenmesi önemlidir.

Şifacı birey ruhsal kimliğini iyi bilmelidir. Kendini iyi bilmesi haliyle başkalarına baktığında da Ruhlarını ve Özlerini görebilmesini sağlar. Şifacının gönül gözü açık olmalıdır. Bu açıklık haliyle gönül ve vicdan konularında hakikate sadık kalarak basiret ve adalet göstererek açılabilir. Tanrı huzurunda masum olabilmek de kişiye önemli bir sağduyu ve algı kazanımı yaşatır. Bu da şifacılık içinde gereklidir. Geçmiş yaşamların yüklerinin ve günahlarından arınmak, yerine bütüne en hayırlı eylem ve alışkanlıkları koymak haliyle şifa lütfuna da layık olmak için gerekli bir disiplin sağlar.

Kendini şifalandırma sürecinde; kendini gözlemleme, özeleştiri, vicdani hesaplaşma, geçmiş yaşamları hatırlama ve karmik adalet sürecinden geçme, ruh eşleriyle ilişkileri düzenleme, sezgilerin gelişimi, fizikötesi yaşam, fizikötesi seyahat ve iletişim, şifa nurunun oluşması ve güçlenmesi, doğru inanç ve düşüncelerin yerleşmesi, enerjetik-duygusal-düşünsel-iradi-ruhsal bütünlüğün ve dengenin sağlanması, aile-aşk-iş-arkadaşlık ilişkileri, sosyal statü, sosyal sorumluluk, fizik bedenin güçlenmesi ve ölçülü olması gibi bir çok konu işlenmelidir. Şifacı kendini iyi tanımalı ve bilmelidir.

Simya

Şifacıların Simya ve Yoga disiplininden geçmeleri gerekir. Simya ve Yoga çalışmaları şifacının enerjisinin arınıp dengelenmesi, elinden şifa nuru akabilmesi için gereklidir. Şifacılar Kundalini-Kutsal Ruhu iyi anlamalıdır, bu anlayışın ardında Hayat Kanunları vardır. Şifacılar aynı zamanda Genetik, Zaman, Hakikat, İllüzyon, Adalet, Zaman, Boyut, Doğa, Bilinmeyen, Merhamet, Eylem-Karma, Denge, Birlik, Rezonans, Yankı, Ses, Müzik, Form gibi kanunlarla da anlayış ve aşkınlık gösterebilmelidir. Şifacılar özlerini iyi tanımalı ve şifa çalışmalarını yaygın bir şekilde uygulamadan önce sonsuz kaynağa erişmeyi öğrenmelidir.

Simya Şifacının Disiplininin bütününe yaygın bir konudur.

Yoga ve Simya çalışmaları olmadan bir kişinin Şifa yetkinliği garantilenemez. Simya ve Yoga aslen aynı disiplinler olarak görülebilir, ancak ikisine dair yüzeysel anlayış tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Simya bireyde Nar’dan Nur’a Dönüşüm, Tekamül, Tanrı ile Vahdet, Bilinçlenme, Yaşam Muradının Gerçekleştirilmesi gibi konuları barındırır. Simya’da yaşamsal organizmayı oluşturan unsurlar itinayla arınır, dengeye alınır ve kutsanarak en ideal hale yükseltilir.

Şifacı arınma çalışmalarına özellikle dikkat etmelidir. Bedeni olduğu kadar zihnini, duygularını ve ruhunu da saf ve temiz tutmalıdır. Bu saflık şifacının gözlemlerinde daha net olması için önemlidir. Suyla arınma ve Ateşle arınma süreçleri Şifa nurunun da açığa çıkması için önemlidir.

Suyla arınma hem doğru bilgileri ve inançları kazanma hem de beden-duygu-düşünce açısından bütüncül bir arınmayı barındırır. Kişi durur içine döner ve bütün kirlerini itina ile vücudundan arındırır. Blokajlar açılır ve düğümler çözülür. Yaralanmış, darbe almış, ezilmiş, büzülmüş ve kabuk bağlamış yerler rahatlatılır ve onarılır. Eski yaralar, travmalar burada temizlenmelidir. Şifa çalışmaları sırasında temizlemeden enerji yüklemeleri yapmak dikkat dağınıklığı durumunda olumsuzlukları besleyebilir, bunun sebebi kişinin şifalandığını sanması da olabilir. Derin, karanlık ve olumsuz konularla yüzleşebilme becerisini şifacının kazanması, ileride yardım edeceği kişileri de yönlendirebilmesi ve süreçten geçirebilmesi için önemlidir.

Ateşle arınmada İradi bir dönüşüm vardır. Kişi suyla arınmadan sonra yaşadığı temizlikle daha net ve duru kararlar vererek bütüncül hayra sebep olan daha olumlu eylemler yapmaya başlayabilir. Daha önce taşınan olumsuzluklar belli başlı döngüsel olayların da olmasına sebep olduğu için bu döngülerin kırılması ve yerlerine daha olumlu alışkanlık ve döngülerin yerleşmesi ateşle arınmanın esas konularından biridir. Ayrıca kişinin cesaret kazanması ve hayatta daha etkin hale gelmesi de ateşle arınmada önemlidir. Niyetlerin saflaştırılması, artniyetlerden ve yalanlardan arınmak da ateşin nura dönüşebilmesi için önemlidir. Ateşle arınmada Nar Nura dönüşür. Böylelikle şuur baktığı her konuda olumlu değişim yönünü takip ederek güzellikleri gerçekleştirebilir. Gereksiz veya zararlı alışkanlıklardan arınıp faydalı alışkanlıkları hayat rutinine dahil etmek önemli bir temizlik olup bir kazanımı da yanında getirir.

Bütüncül Simya bir disiplin olarak çok kapsamlı bir konudur; Astroloji, Meditasyon, Cinsel Simya, Hücresel Simya, Organ Simyası, Duygusal Simya, Zihinsel Simya, Omurga-Beyin, Çakralar, Enerji Kanalları, Nefes, Oruç, İffet, Öz Nur, İlahi İsimler ve İdealler, Akıl, Sosyal Sorumluluk, Adalet ve Denge, Geçmiş Yaşamlar, Kanunlar, Kusurlar-Zaaflar, Meziyetler-Erdemler, Elementler, Haller, Tasavvuf, Mitoloji, Işık Beden, Kutsal Geometri, Sembolizm, Sezgisel Algı, Ruhsal Yetenekler, Anjeloloji, Demonoloji, Kat Çalışmaları ve İnisiyasyon gibi bir çok konuyu içinde barındırabilen bir çatıdır. Simya öğrenimi sadece Fiziksel Boyuta sabitlenmiş Bilgi ile değil Tanrı ve Simya Ustaları ile Muhabbet içinde hayat boyunca sürer.

Tarot Simya meditasyonları için sembolik bir rehber kitaptır ve kartlara meditasyon yapılarak Kollektif ve İlahi akıldan simya süreçleri öğrenilebilir. Tarot Evrene ve Kanunlara dair kapsamlı bir Sembolik tasarı sunduğundan dolayı Tanrı ile muhabbet için de kullanılabilen etkili bir araçtır.

Simya kişinin aydınlandığı ve geliştiği İlahi bir yolu takip ettiğimiz sürece doğru bir şekilde gerçekleşir. Bu aydınlanmalar çevreye de aydınlık yayacak şekilde aşkınlıklar geliştirmemizi sağlar.

İlk Madde-Prima Mater, Felsefe Taşı-Lapis Philosophorum, Dünyanın Ruhu-Anima Mundi gibi terimler iyi anlaşılmalıdır.

İlk Madde-Heyhula hiçlikten açığa çıkan ilk maddedir. İlahi bir maddedir, her yerde bulunur veya ihtimal halinden gerçekleşebilir. Simya çalışmaları içinde Prima Mater evrensel kaostan da toplanabilir, hiçlikten de meydana gelebilir. Prima Mater Tanrı’nın Rahim ismi ile de ilişkilidir ve her şeyin içinde bulunduğu Sonsuzluk ve Boşlukta da bulunur.

Felsefe Taşı aynı zamanda Evrensel Deva olduğu için Simyacının Nurunun da çekirdeğinde bulunur, Tanrı ile direkt olarak kontak yeri olduğu kadar bir kişinin de İlahi Varlığının merkezidir. Felsefe Taşına ulaşma süreci İlahi Nura ve Sonsuz Kaynağa da ulaşmayı da getirir. Kişi olumsuzluklarını dönüştürdüğü sürece Felsefe Taşı daha da belirginleşir ve ayrışır. Kişi Felsefe Taşı ile kararlı bir şekilde hareket etmeyi öğrenir. Felsefe Taşına erişmek bir yandan Enchristening-Hakan Şuuruna da ermektir ve buna Şamanizm içinde Kutlanma da denir. İlahi bilgiye sahip olmak Kutlanmaya yetmez, Kutluluk İlahi Nitelikleri sadık bir şekilde açığa çıkararak, koruyarak, taşıyarak ve ifade ederek mümkündür. Hakikat dolaylarında Duru, Net, Sağlam ve Tutarlı bir şuura sahip olmak Felsefe Taşının varlığının ışıltısıdır. Felsefe Taşı dokunduğunu Altına çevirir çünkü bunu yapma kabiliyetini kişi de kendinde Simya süreçleri boyunca geliştirir ancak Simya süreçleri Felsefe Taşına eriştikten sonra da devam eder. Raja Yoga Felsefe Taşının belirmesiyle başlar, bundan önce Raja Yoga’nın yapılması için bir dayanak yoktur ancak hazırlık vardır.

Birisi vücudunda, aklında ve ruhunda görünür bir şekilde olumlu dönüşümler gözlemlemeden dışarıya açık şifa çalışmaları yapmaktan kaçınmalıdır.

Şifacının disiplini Ezoterik disiplinlerin de bir parçasıdır. Bu yönden şifacı Temel Ezoterizm ve Tasavvuf terbiyesinden öteye geçebilmelidir.

Şifacı kendi esas benliğini ve muradını iyi tanımlamalıdır. Kendinde oluşan değişimlere karşı gözlemi tutmalıdır. Şifa çalışmaları sakin bir zihin halinde yapılır.

Şifacı kendine, bedenine, duygularına, hislerine, sezgilerine, düşüncelerine ve iradesine mutlak bir şekilde hakim olmalıdır. Özdenetim, özgözlem, özşifa, özeleştiri gibi konularda kendini oldukça geliştirmelidir. Şifacı hayatında fazlalıkları atmalı ve eksikleri tamamlamalıdır. İhtiyaçlarını en aza indirerek aşkınlık gösterebilmelidir.

Simya bu makalenin içine sığmayacak kadar geniş ve kapsamlı bir disiplindir. Bir çok kaynağa başvurulmalı ve bir çok uzmanın görüşü alınmalıdır. Simya sanatı pratik edilmediği sürece faydaları görülmez.

Hizmet ve Çalışma Disiplini

Şifacılar sahip oldukları şifa bilgi, birikim ve yeteneklerini sadece kendi geçimlerini sağlamak için kullanmamalıdır. Toplumun ihtiyacı ölçüsünde yeri geldiğinde koşulsuz hizmet ederek toplumdaki sağlık, bereket ve huzur açığını kapatmalı, şifacıların yetersiz olduğu yerlerde yeni şifacıları eğitmeli veya rehberlik etmelidir. Şifacı yetiştiren bir şifacı disiplininde de önemli bir kaleyi fetheder.

Duygusal ve düşünsel olarak sallantıda, tutarsız, gerilimli olan dönemlerde şifacılar başkalarına çalışma yapmaktan kaçınmalıdır. Bir şifacı hastayken kesinlikle başkasına şifa çalışmamalıdır.

Şifa çalışmaları sırasında şifalanan kişinin problemlerinin kökenine inerek sorunu bir daha tekrarlamayacak şekilde çözmelidir. Şifa disiplininde semptomların giderilmesi veya geçici rahatlamalar kabul görmez. Şifanın gerçekleşmesi kalıcı bir olumlu değişim ve gelişim ile mümkündür.

Sonsuz kaynağa erişim Tanrı ile muhabbet ekseninde rahatlıkla gerçekleşebilen bir durumdur. Bir şifacı kendini tüketmeden insanlara yardım edebilmeli ve nur yayabilmelidir.

Şifacı Tanrı ile daimi olarak muhabbet halinde olabilmelidir. Tanrı’dan gelen ilham ve içgörüleri doğru anlamalı ve yorumlamalıdır. Herkes kendi muradınca Tanrıyla hakikat, bütüncül hayır ve sevgi üzerinden net bir iletişim kurabilir.

Şifacı şifalandırdığı kişinin kendi kendini şifalanmasını sağlayacak zincirleme tepkimelerin anahtarlarına vakıf olmalıdır. Kendisine yardım talebiyle gelen kişilerin en kısa sürede kendi başlarına ayakta kalabilmeleri için en az direnç gösteren yolları ve en etkili çalışmaları izlemelidir. Şifacı şifalanan kişileri oyalamamalı ve kendine bağımlı hale getirmemelidir.

Şifacı üzerine çalıştığı kişilere karşı hoşgörülü olduğu kadar kusurlarını, eksiklerini, hatalarını, dengesizliklerini, tutarsızlıklarını ve düzensizliklerini görebilmeli, bu durumları onlara en iyi üslupla ve saygı-sevgi açıdan doğru bir şekilde anlatabilmelidir. Şifa kusurların ve olumsuzlukların giderilmesi ile yakından ilgili olduğu için şifacı olumsuzluklardan kaçmamalı ve yüzleşebilmelidir.

Vicdanı hasta bir kişi zulüm ve gaddarlık yapabilir, başkalarını kendi menfaatleri için suistimal edilebilir. Ancak vicdan da şifalanabilir ve bu kişilerin vicdanlarının şifalanmasına ihtiyaç vardır. Zalim ve gaddar kişiler şifalandıktan sonra zulmü bırakabilirler. Bu yüzden şifa fırsatı haksızlık yapan kişilerden de esirgenmemelidir ve bu kişiler de şifa ile doğrulanmalıdırlar.

Şifacı kendinde mevcut bulunabilen kusurlara karşı dikkatli olmalı, kendini olduğu gibi kabul etmeli, eksiğini-fazlasını bilmelidir. Herkes kusurlarını farkettiği yerde çözümü seçerek kusurlarını giderebilir. Şifacılar da kendi üzerlerine ne kadar çalışma yaparlarsa yapsınlar hala eksiklikleri kalabilir. Bunların giderilmesi süreç içinde gerçekleşir.

Şifacı bir kişiyi yapıcı, arındırıcı, çözümcü, olumlayıcı, motive edici bir şekilde eleştirebilmeyi ve yorumlamayı bilmelidir. Şifacı iyi ve dikkatli bir dinleyici olmalıdır. Dinlediği kadar sezgisel yetileri ile de karşındakini ölçüp değerlendirebilmelidir.

Sanrılar, dogmatik kalıplar, eksik doğrular, faydasız tavsiyeler, kulaktan dolma bilgiler ve hurafelere şifa disiplininde yer yoktur. Bir şifacı evrensel geçerliliği olan bilgi ve kanunlar üzerinde çalışmalıdır. Şifacılar rehberler olarak kendilerinin zihinsel olarak ayaklarının yere sağlam basar halde olması gerekir.

Geçmiş yaşamlara dair şifa çalışmaları yapmadan önce bir çok kültür ve zaman dilimi hakkında gelenek, din, mitoloji, tarih, edebiyat, kültür ve sanat konularında kapsamlı bir araştırma yapılmalıdır.

Bireylere tarama yapıldığı zaman açığa çıkan unsurlar ve durumlara karşı anlayışlı olunmalıdır. Kişiler olduğu gibi görülmelidir ve bir kişi kendini yanlış tanıyor-tanıtıyorsa buna karşı dikkatli olunmalıdır.

Şifa sonucunda bireyler toplum içinde daha olumlu bir konuma yerleşirler, ilişkileri iyileşir ve topluma uyumları verimleri ile birlikte artar. Bu yüzden bir şifacı toplumdan kopuk halde olmamalı, toplumu ve dinamikleri iyi anlamalıdır. Şifacının yetkinliği için toplum içinde hayırlı bir etkisinin olması önemlidir.

Astroloji üzerinden şifa yapılacağı zaman gezegenlerin hayırlarının açılma yönünü ve yöntemlerini iyi kestirebilmek gerekir. Astroloji ile unsurların birbirleri ile olan ilişkisinden kısır öngörüler ve tahminler yapmak yerine şifa amacıyla yapılan astrolojik öngörülerde bireyin mevcut koşulları ve imkanları ile gelecek birlikte tasarlanarak da öngörü yapılabilir. Böylelikle birey geleceği üzerinde kendini hakim hissedebilir, şifacı-astrolog böyle bir durumda yıldızların hikmetini ve rehberliğini daha etkili bir şekilde danışanına aktarabilir. Astrologlar gezegenlerin şifalanmış ve hayırları açığa çıkmış hallerini tanımalıdır. Transitleri yönetebilmeli ve faydalanabilmelidir.

İlerde şifacılık içinde daha bir çok disiplin alanı ele alabiliriz.

  • Bütüncül Bireysel Disiplin
  • Astrolojik Disiplin
  • Ezoterik Disiplin
  • Cinsel Disiplin
  • Yaratıcı Disiplin
  • Sanatsal Disiplin
  • Çözümcü Disiplin
  • Bilimsel Disiplin
  • Toplumsal Disiplin
  • Sezgisel Disiplin

--

--