Adalet Görevlileri

Adalet Majisi ve Anjelik Adalet Üzerine bir Hipotez

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
7 min readNov 1, 2018

--

İnsi ve Cinni Adalet Meleklerinin bulundukları toplumda ve evrende her bireyin varlık haklarını en verimli şekilde sahip olmasını ve yararlanmasını, güç dengelerini ebediyet gözeterek sağlaması ve bir kişiyi yargılarken sadece ömürlük eylemlerine değil geçmiş yaşamlarına da bakması gerekir. Burada yargı eleştiri, ölçüm ve değerlendirme ile ilgilidir, zarar veren bir cezalandırma bozuk olan bir durumu daha da bozduğu için yargılamada doğrulama gözetilmelidir, aksi halde bu görevlinin vebalindedir ve Tanrı’ya vekalet yapabilecek durumda olma ihtimali azalır.

Adalet meleklerinin özellikle izafiyet konusunda aşkınlık geliştirmeleri gerekir. Bu yönüyle Şifa, Simya, Maji, Ezoterizm, Okültizm, Ruhsallık, Psikoloji, Hukuk, Doğa Kanunları, Evren Kanunları, İlahi Kanunlar ve Ledünni İlimlerde ustalaşarak manevi uçurum ve çölü geçebilen varlıklar Adalet Meleği olabilirler, bilinçlerinin en aşağı 6. Varoluş Seviyesinde olmaları gerekebilir. (Hipotez)

Adalet Meleklerinin özellikle cezalandırma büyüleri yapmaması gerekir ve yapmak zorundaysa çok dikkatli olması ve birçok İlahi, Ebedi, Ruhsal, Psikolojik, Toplumsal, Bireysel ve Zamansal dinamik gözetmesi gerekir. Cezalarda zarar vermekten ziyade zararı önleyici kısıtlamalar ve bütünün hayrına hizmet eden yaptırımlar tercih edilir. Yapılan büyülerin özellikle süre kısıtlaması olması ve adalet gerçekleştikten ve sağlandıktan sonra bozulması gerekir. Adalet Meleklerinin tespit ettikleri olumsuz büyüleri hikmet, murat ve güvenlik gözeterek basiretle çözmesi gerekir, büyü bozumu sırasında koruyucu varlıklara dikkat etmesi ve büyüler üzerinden plan yapan kişilerin ruhlarının ve mümkünse enkarne varlıklarının ve büyüyü koruyan-gerçekleştiren-gözeten varlıkların İlahi Düzenin sağlanması yönünde ikna edilmesi gerekebilir.

Adalet Meleklerinin kesinlikle suç işleyen kişinin soyunu, ailesini, sülalesini, atalarını, geçmişlerini, geleceklerini lanetlememesi gerekir. Adalet için yapılan büyü çalışmalarında güvenilir olmayan demonik varlıklarla anlaşma yapılmamalıdır. Adalet çalışmalarında kişinin dengesi bozulmamalı aksine uygun yöntemler gözetilerek sağlanmalıdır.

Adalet için yapılan büyülerde kişi muradına doğrultulmalı ve muradının önü açılmalıdır. Kişinin zamanı kırılmamalı, muradı asla kapatılmamalıdır. Adalet büyülerinde bir kişinin kemaliyetine erişmesi kesinlikle engellenmemelidir. Adalet büyüleri kişiye ahlaki kazanımlar sağlamalıdır.

Sevginin olduğu yerde Adalet sağlanırsa sevgi gelişir, erdemlenir, derinleşir, detaylanır ve tamamlanabilir.

İnsi ve Cinni Adalet Meleklerinden Tanrı’nın Adaletini sağlaması beklenmemelidir. Tanrı’nın Adaletini Mutlakiyet ve Ermişlik Mertebesine erişmiş İlahi İnisiyeler bile enkarne veya serbest oldukları halde tam manasıyla sağlayamayabilirler.

Adalet için yapılan majikal çalışmalardan en önemlileri ödüllendirme-Tanrı’dan gelen hediyeleri aktarma, bereket açma, kısmet açma, evlilik törenleri, dengeleme, harmonizasyon, ortak kullanım için kaynak sağlama, uzlaştırma, özgürleştirme, onarma, güçlendirme, aydınlatma, netleştirme, bilinçlendirme, ilişkileri düzenleme-onarma, hayırlı çekim, erdemler kazandırma, zararları uzaklaştırma, zararları yok etme, zararsızlaştırma, kazandırma, motive etme, evriltme, geliştirme, güzelleştirme, pozitif dönüştürme, akaşik kayıtlardan bilgi verme, karmik şifa-sağaltım-dönüşüm-gelişim, regresyon terapisi ve şifalandırma çalışmalarıdır. Önemli bir görev kaybolan ve çalınan manevi eşyaların ve değerlerin sahiplerine geri iade edilmesidir.

Adalet meleklerinin sadece insan haklarını değil, nesnelerden ve eşyalardan başlayarak, doğa ruhlarının, virüslerin, bakterilerin, mantarların, bitkilerin, hayvanların, cinlerin, uzaylıların, subtil madde ve enerji varlıklarının, yüksek boyut varlıklarının, robotların, sanal varlıkların, uydu / gezegen / yıldız / galaksi / evren ruhlarının/logoslarının/varlıklarının da haklarını gözetmeleri gerekir.

Adalet Meleklerinin herkese hakkını vermesi gerekir, bunlardan bazıları yaşam hakkı, var olma hakkı, şifa hakkı, şikayet ve eleştiri hakkı, özgür ifade hakkı, sorunlarının çözülmesi hakkı, özgürlük hakkı, imkan hakkı, tamamlanma hakkı, yetenek hakkı, algı hakkı, İlahi kaynaktan beslenme hakkı, Kundalini hakkı, yaşam enerjilerini koruma hakkı, korunma ve güvenlik hakkı, bilgi hakı, eğitim hakkı, kendini bilme hakkı, gelişme hakkı, olgunlaşma hakkı, yükselme hakkı, gizlilik-mahremiyet hakkı, kendi kaderini Tanrı ile birlikte yazma hakkı, muradını gerçekleştirme hakkı, temizlik hakkı, sağlık hakkı, barış hakkı, özgür irade hakkı, dayanışma hakkı, hayırlarının ödüllendirilmesi hakkı, saygı hakkı, denetlenme hakkı, dostluk hakkı, evlilik hakkı, soyunun devamlılığı hakkı, bereket ve rızk hakkı, Aşk ve Sevgi hakkı gibi haklardır ve bu hakları ihlal eden büyülerin Adalet melekleri tarafından bozulması gerekir, bu hakların ihlal edildiği toplumlarda insanlara bu hakların geri verilmesi de Adalet Meleklerinin sorumluluğundadır, ayrıca Adalet Melekleri bu hakları koruyan, gözeten, sağlayan ve geliştiren majikal ve eylemsel çalışmalar yapmalıdırlar.

Adalet Meleklerinin özellikle kompleks ve çözümsüzlük doğurma yönünde özel olarak tasarlanmış yasaklı/kanunsuz büyü ve lanetleri, okült lanetleri ve karabüyüleri çözebilmesi için okültizme hakim olması ve bu negatif büyülerin tekrarlamaması için büyüleri yapan kişilerle büyünün yapıldığı kişileri barıştırması/uzlaştırması gerekir.

Adalet gücün merhametli kullanılması ve herkese muradınca uygun bir şekilde dağıtılması ile gelebilir.

Adalet Meleklerinin adil toplumların oluşmasını sağlaması ve toplumda mevcut olan adaleti koruması ve idealleştirmesi gerekir. Adalet meleklerinin sağduyu sağlama ve hem bireysel hem de toplumsal vicdanı geliştirme ve sağaltma görevi vardır.

Pozitif Şer çok zor anlaşılan bir konudur ve akıl-ruh-bütüncül sağlığın sağlanması gerekir. Cezalandırma için de yapılan çalışmalar olabilir ancak burada kişinin verilen cezayı hem vicdanen hem de ruhsal iradesi ile kabul etmesi gerekir. Cezayı kabul etmemek Adalet Meleği için ileriki yaşamlarda sıkıntı doğurur ve görevini yapamaz hale getirebilir.

Adalet zararla sağlanmaz, zararın bitmesi ile sağlanır.

Suça sebep olan şey kişinin daha önceki yaşamlarında zulüm gördükten sonra dengesizleşmesi, oryantasyonunu kaybetmesi, muradından koparılması, hayatını anlam ve manasını kaybetmesi, travmatize olarak akıl sağlığının zarar görmesinden ve/veya musallat altında olmasından kaynaklı olarak bir daha zulüm görmemek için zalim olma yolunu seçmesinden kaynaklanabilir. Bundan sonrasında ettiği zulüm yine kendi sorumluluğundadır ancak yeminden kaynaklı olan bilinçdışı kontrolsüz koşullandırmalar ve travmatize olduktan sonra gelen musallatlar yargı sürecinde hesaba katılmalıdır. Çocukluğunda ebeveynleri ve büyükleri tarafından dövülerek terbiye edilen veya yaşıtları tarafından dövülen kişilerde de zararlı güç kalıplarının oluşması mümkündür.

Çekilen acılar ve yaşanan zulümler, işkenceler, ölümler ve tecavüzlerden kaynaklı travmalar özellikle şifalanmadıkları zaman kişinin kendini koruması için dengesiz bir şekilde güçlenmesine sebep olabilir. Kişi travmatik durumlarda ruhsal kayıp yaşar, güçten düşer, akabinde acil güç ihtiyacı duyar ve eskisinden daha güçlü olmak ve kendini korumak ister. Bu kendini koruma isteği garantilense bile kişi travmasıyla yüzleşmediği için içsel bir panik ve korku yaşamaya devam edebilir, bu travmatik olayı hatırlayıp çözümleyerek yüzleşmediği sürece dengesiz ve zararlı kompleksler geliştirebilirler ve bireysel/grupsal menfaat döngülerinde bütüne zararlı davranışlar gösterebilirler.

Adalet Melekleri planar geçiş ve yükseliş sırasında herkesin dengede kalmasını sağlar ve yükselişin sağlıklı olmasını garantilerler.

Tanrı’dan öğrendiğim kadarıyla adalet cezalandırmadan ziyade geçmiş yaşamlarda yaşanan ve suça sebep olan etkenlerin ve komplekslerin tohumların atıldığı anıların-olayların şifalandırılması, güzel ahlak, sevginin anlaşılması ve derinliği ile gerçekleştirilmesi, esas-temel-insani-yüksek-İlahi ihtiyaçların giderilmesi, imkanların paylaşımı, toplumsal bilinçlenme, terbiye, dönüşüm, doğrulama, eğitime ve kişinin muradına yönelmesine dayanır. Ayrıca kişinin eleştiri kabul etmesi, özeleştiri yapması, hatalarını ve suçlarını kabul etmesi, hatasını-suçunu tekrarlamaması (tövbe), zarar verdiklerinden özür dilemesi ve zararı telafi etmesi de adaletin sağlanması için oldukça önemli ve gereklidir.

Gerektiği yerde bir suçluya yetenek, imkan ve güç kısıtlaması gibi yaptırımlar uygulanabilir ancak böyle durumlarda bu kişiler başkalarını suistimal ederek güçlenme yoluna gidebilecekleri için adaletsizliğin daha da büyümesine sebep olma ihtimali vardır.

Adalet Meleklerinin bu yüzden yaptığı kısıtlayıcı büyülerin daima kişiyi muradında ilerletmesi, muradını açması, suistimali azaltması-önlemesi-bitirmesi ve geçici olması gerekir. Güç hakkı yaşam enerjisinden gelen bir haktır ve birisinin gücünü elinden almak haksızlıktır.

Gücünü ve yeteneklerini negatif bir şekilde kullananlar için asıl güzel olan o kişilerin güç arzusuna sebep olan yaşadığı problemin şifalandırılarak içsel ve bireysel gücü ile gerçek bir tatmin yaşamalarıdır, bu genellikle güçsüz ve çaresiz durumda kaldıkları deneyimlerden kaynaklanır. Negatif güçlenme yaşayan kişilerin genellikle kendi güçleri kendilerine yetmezler ve sömürü yoluyla elde ettikleri güçle yaşarlar. Ancak nihayetinde herkesin kendi gücü kendi muradını gerçekleştirmek için yeterlidir.

Bir kişinin gücünün bitmesi veya yok olması için lanet etmek akabinde o kişinin vampirizm yapmasına sebep olur. Yok olmaya dair lanetler sadece saçma bir zulümdür kimse gerçekten yok olmaz ancak yok oluşu deneyimler. Yok oluşu deneyimlemek zararın artmasına sebep olan bir deneyimdir ve kişiyi musallatlar tarafından suistimale açık hale getirir. Yok oluş lanetlerinin yapıldığı kişilerde panik içinde bir çırpınışın üstünün hezeyansal duygu ve düşüncelerle bastırılması-kapatılması ve göz ardı edilmesi ile gelişen komplekslerden doğan eylemler çevresel zararların oluşmasına sebep olur. Kişi böyle bir durumdayken korku hissettiği anda panik agresyon yapar ve ket vurma problemi yaşıyorsa etrafına zarar verebilir.

Ölüm büyüsü yapmak da Adalet Meleklerinin harcı değildir. Adalet Melekleri ancak Tanrı’dan ve Ölüm Meleklerinden bir kişi için Ölüm Kapısının açılmasını talep edebilir ve kişi sadece bu kapıdan ruhsal iradesi ile geçmek isterse fiziksel ölüm deneyimi yaşar, kapıdan geçmediği durumda genellikle bir inisiyasyon yaşar ve hayati koşulları zorlaşır. Ölüm büyüleri negatif büyülerdir ve içine yüklenen güçler büyü bozulmadığı sürece ebedi yaşamı boyunca etkili olduğundan ötürü kişinin ileriki yaşamlarında hayati problemler yaşamasına, hastalanmasına, sakarlaşmasına, tuzaklara düşmesine, erken ölmesine, dikkat eksikliğine, aceleciliğe sebep olur ve kişi muradından kopuk ise İlahi Koruma almadığı için kendini koruma namına şeytani yollara bulaşmasını sağlar ve adaletsizlik oluşmasına sebep olur. Geçmişte ölüm büyüleri yaparak adalet sağlama yoluna gitmiş Görevlilerin ve Hizmetlilerin özellikle geçmiş yaşamlarında yaptıkları ölüm büyülerini çoğu durumda hatırlayarak temizlemesi ve bozması gerekir. Yaptıkları ölüm büyüleri yüzünden Düşmüş Melek haline gelip şeytanileşen çoktur ve genellikle şeytani cinlerin musallat ederek düşürdükleri tuzaklardan biridir. Bu eğilimler özellikle adalet sisteminde idamın bulunduğu geçmiş yaşamlarda kazanılır ve özellikle terapiyle şifalandırılması gerekir.

Tanrı yargılar ancak ceza vermeyebilir. Ancak Vicdani mekanizmalar ve koşullandırmalar kişi suç işlediği zaman yaptığı hatayı ve verdiği zararı telafi edemediği durumlarda kendisini cezalandırabilir ve hayırlı eylemler yaptığı zaman kendisini ödüllendirebilir. Daha doğru olanı bilmeyen ve düşünerek erişemeyen birisinden adil davranmasını beklemek çok zordur.

Ancak önemli ve gerekli olan yapılan hatanın ve oluşan zararın telafi edilmesi ve tekrarlamamasıdır. Hatanın tekrarlaması durumunda kişinin bu bağlamda İlahi Zamanı duraklama yapar, bu duraklama da döngüsel tekrara sebep olur, birey haliyle bazı konularda gelişiyorsa döngüsel zamanda spiral genişledikçe aynı eksene rezonans yapıldığı zaman olay tekrar eder. İlahi Zaman ilerlediği sürece birey olgunlaşır, kusursuzlaşır ve gelişir.

Ancak işlenen suçların yanı sıra yaşanan bazı travmalar ve haksızlıklar durumunda bir kişinin vicdanı rahatsızlaşabilir ve doğallığını kaybedebilir.

Kısasa kısas üzerinden adalet sağlama isteği en az gelişmiş vicdanların verdiği zararı deneyimleyerek kendisinin ne yaptığını anlamasını sağlamaya dayanır. Tanrı ve Adalet Meleklerinin/Görevlilerinin hiçbir zaman kısasa kısas yapmaması gerekir. Bozulmuş, gelişmemiş, yaralı, zehirlenmiş bir kişiye kısasa kısas adalet yapılması durumunda karşı tarafın intikam isteği doğabilir. Adalet Melekleri özellikle kendilerine intikam karması çekmemelidirler. Bu yüzden engizisyon ne kadar dini olsa bile büyük çoğunlukla İlahi bir uygulama olmamıştır ve İlahi Hiyerarşilerin engizisyon yapma gibi bir ödevleri ve yükümlülükleri yoktur. Bu ancak suçun oldukça yükseldiği ortamlarda Evrensel Zararların doğmasını engellemek ve Hiyerarşilerin çalışmalarını rahatlatmak için gerekebilir ancak İlahi Nizam engizisyon yaptığı zaman Ebedi Yaşamı düşünmelidir ve ileride negatif reaksiyonların oluşmasını engellemelidir.

Tanrı’nın ve İdeal Adalet Meleklerinin gözünde bir suçun sorumluluğu sadece eylemi yapanda değildir, aynı zamanda eylemi yapan kişiyi musallat eden varlıklarda ve onu yaptığı suç eylemini yapmaya iten travmaları oluşturan büyüleri yapan kişilerdedir. Bir suçun sorumluluğu sadece tek bir kişiye yüklenemez. Suça yardım eden kişiler de engellemeyen kişi de sorumluluk taşır. Suçu planlayan kişiler suçu işleyen kişiden çok farklı olabilir ve gaybi tesirler olabilir. Bu yüzden tecavüz veya cinayet gibi bir suçta tecavüzcünün veya katilin içindeki musallat varlıklar da sorumluluk taşırlar.

Adaleti genellikle eğiterek, güzel ahlaklarını aşılayarak ve şifa hikmetlerine sahiplerse şifalandırarak sağlamalıdırlar. Keza kendileri için akaşik kayıtlara erişmek oldukça gerekli olduğu için majiden, şifadan ve simyadan oldukça yüksek derecede anlamaları gerekir.

Gerekli içsel devrimler yapılmadan şiddet ve çatışma içeren dışsal devrimler yapılmamalıdır. İçsel devrimin yapılmasından sonra çatışma ve şiddete gerek olmaz ve herkes yapılan değişimlerden memnun olur.

--

--