Dönüşlülük

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
Published in
2 min readJun 2, 2019

Herkese tekrar tekrar anlattığımız konuları bir yerde bilinçdışı bir şekilde kendi kendimize de anlatır haldeyizdir. Bu kimi zamanlarda; özellikle sorun bizdeyse ve karşınızdakini dinlemeden-tartmadan anlatıyorsak veya onunla tutarlılık göstermiyorsa, bilinçdışı bir vurgudur ve bizi bu konuya kendi içinizde odaklanmaya/meditasyona çağırır.

Böyle durumlarda kendi içinizde çok yoğun olan bu tür konuları başkalarına anlatmadan önce gerçekten kendimize dönüp reflektif/dönüşlü bir bakış ile bu konularla ilgili kör düğümleri ve sorunları itina ve basiret ile çözmemiz gerekir.

Bir noktada bu konularda konuşurken kendinizden eminliğimiz bir körelme, çelişki veya inkarın da üstünü kapıyor olabilir.

Örneğin insanlara sürekli kendimizden, meziyetlerimizden ve yaptıklarımızdan bahsediyorsak, kendimizi dinlemenin, kendimize kendimizi doğru ifade etmenin ve kendimizi doğru anlamanın zamanı gelmiştir. Meziyetlerimizi ve yaptıklarımızı anlatarak kendimizden kusurlarımızı, eksiklerimizi, hatalarımızı, zararlarımızı ve suçlarımızı saklıyor da olabiliriz.

Siz ne kadar kendinizden ve anlattığınızdan emin olsanız da karşınızaki insanlara gerçekten duymaya ihtiyaç duydukları şeyleri konuşmuyor olabilirsiniz.

Her karşınıza çıkan kişilere aynı öğütleri verme durumundaysanız, aslında bu öğüdü ya siz kendiniz için daha derinden ve bütünden uygulamalı ya da fikirlerinizi değiştirip daha etkili bir yolla probleminizi çözmelisinizdir.

Hep aynı konudan şikayet ediyorsanız veya isyan halindeyseniz aynı durum sizin içinizde çok yüklü ve anlamlı biçimlerde mevcut olabilir.

İnsanların egolarından, gururlarından, kibirlerinden şikayetçi olduğunuz yere belki de insanlara ve onların yaptıklarına, kimliklerine, kendilerine, varlıklarına karşı kayıtsız bir şekilde saygısız olduğunuz gerçeği ile de yüzleşmeniz gerekebilir. Belki de insanların genel hallerini “bak bana, gör beni, anla beni, bana saygı duy, beni sev” diyorlarmış gibi yorumlamak yerine kendi şikayetinizin arkasında hikmetin sesinin “ona iyi bak, onu iyi gör, onu iyi anla, ona saygı duy ve onu sev” dediğini de anlamanız gerekebilir.

Unutmayın; neye veya nereye bakarsanız bakın; kendi merkezinizden bakıyor ve görüyorsunuz, bakışınız kendi sınırlarınızın içinden geçerek dışarıdaki eşyayı görüyor, bu yüzden dışarıyı görene kadar bakışınız içinizde olanları da kapsıyor. Kendi sınırınızın dışından değil merkezinizden baktığınız için böyle bir yansıma illüzyonu oluşuyor.

Gözlüğünüzün camı çatlaksa neye bakarsanız bakın o çatlağı görürsünüz, aslında gözlük camını onarma veya değiştirme zamanı gelmiştir.

Bu yüzden kendi sorunlarınızı çözmediğiniz ve örttüğünüz/bastırdığınız zaman bunları dışarıda görmeye meyledersiniz, bu görmek zorunda olduğunuz için gösterilir ama kendinizde görmek yerine başkasında görürseniz hata edersiniz.

Kusurlarınız varken ve siz inkardayken siz ne kadar örtbas etmeye çalışırsanız çalışın bilinçaltınız sizi kısa ve uzun vadelerde hem sahnelerde hem süreçlerde hep ele verir, dikkatli gözlerden bu tür durumlar kaçmaz. Bu yüzden dışarıdan nasıl göründüğünüzün hep bilincinde olun, insanlar sizi aynada gördüğünüz görüntüden ters görürler.

Siz aynada ve kendinize göre saçınızı sağa atsanız, karşıdaki için saçınız soldadır.

--

--