Düşünce Gelişimi

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
Published in
5 min readApr 3, 2018

Hayat ve evren hakkında doğru düşünceler geliştirdiğimiz sürece anlayışımızda aksilikler olmaz ve hayatımızı daha akıllıca yaşamaya başlarız. Bu bize başarı, verim ve mutluluk getirebilir. Ancak sadece akılda kalmamak hayatı bütünüyle görmek ve bütünlüğüyle yaşamak hayati bir öneme sahiptir ve düşünce gelişimi için de gereklidir.

Yaşamı doğru anlamak için hem üst hem de alt aklımıza enerji akışının sağlıklı bir şekilde sağlanıyor olması gereklidir. Bu açıdan kök çakra ve cinsel enerjinin yukarı taşınması ve süblimleştirilmesi önemlidir. Erkekler boşalmanın orgazm olduğu yanılgısından vazgeçmeli ve cinsel eylemlerini boşalmadan bitirmelidir. Herkes cinsel enerjilerini koruyarak içlerinde büyütmeyi öğrenmelidir. Cinsellik simya ve şifa için oldukça değerli bir alandır. Bize hayati olan dönüşüm ve gelişim olanaklarını iki kişinin sevgi ve aşk ile birleşmesi sağlayabilir, burada Tanrı da Nuru ile kendini gösterir çünkü cinsellikte yaşamın da kaynağına bir yolculuk vardır. Cinselliği samimiyetiyle ve maneviyatı ile yaşamak bütüncül etkileri olan bir şifa kapısıdır.

Hayatı net ve duru bir şekilde yorumlayabilmek için hayatla ve hakikatlerle tutarlılık gösteren bir yaşam felsefesine sahip olmamız gerekir. Bu zaman içinde daima gelişen bir felsefedir ve ne kadar erken kazanılırsa o kadar iyidir. Bu da meditasyon yaptıkça kazanılır. Günde iki defa meditasyon yapmak düşünce gelişimi için oldukça gereklidir.

Meditasyonlarımızda Tanrı ile kavuşursak onun şifalı nurundan da gün içinde faydalanabiliriz. Tanrı ile iletişimimiz zihnimizi şifalandırırken ve geliştirirken oldukça belirleyici bir rol oynar. O’nunla zihnimizi şifalandırabiliriz. İnsanın bireyleşmesi Tanrı için yaratıcı bir iştir. Burada ortak yaratım vardır ve her varlık kendinin ve çevresinin yaratım süreçlerine katılır.

Herkesin içinde bir potansiyel olarak mevcut olan bir dahi vardır. Bilinçdışını doğru yönettiğimiz ve onu enerjiyle beslediğimiz zaman ilhamlar ve içgörüler açısından oldukça üretken hale geliriz. Bilinçaltı ve bilinçdışında kilitli kalmış içeriklerin gün ışığına çıkarılarak şifa niyetiyle incelenmesi de bizi zihnin sonsuz olasılıklarına açar. Bu açıdan içimizde var olan her şey ile yüzleşmeye açık olmak çok faydalıdır. Yüzleşmemek problem oluşturur ancak yüzleşmek anlama olanağını, anlamak ise şifa olanağını bize sunar.

Bilinçaltı ve bilinçdışında;

  • Mevcut yaşama dair içerikler
  • Aileden gelen içerikler
  • Geçmiş yaşamlardan gelen içerikler

Bilinçdışı içerik sadece Dünya’da İnsan olarak bedenlendiğimiz yaşamlardan ibaret değildir. Hem Dünya’da hem de Dünya dışında evrimin bütün basamaklarında yaşadığımız yaşamları kapsar. Bilinçaltı içerik daha ziyade mevcut ömrümüz ve Dünya’da İnsan olduğumuz yaşamları barındırır ancak bununla sınırlı değildir.

  • Doğal ve ilkel yaşamlardan gelen içerikler
  • Tarihten gelen içerikler
  • Kollektif Yaşamsal Birimlerden gelen içerikler
  • Evrensel Yaşamsal Birimlerden gelen içerikler
  • Kültürel içerikler
  • Genetik içerikler bir arada bulunur ve harmanlanırlar.

Bu açılardan zihnin komple içini taramak ve anlamak gereklidir. Böylelikle kendi içimizdeki parçaları keşfeder ve bütünlüğümüzü kazanırız. Zihindeki bu bütünlük dehanın da açığa çıkması yönünde oldukça belirleyicidir. Sağlıklı bir zihin bütünlüğü ile kompleks ve basit yaşayan düşünceler üretebilir. Bu açıdan bütünlüğün sağlanması zihnin de sağlıklı kapasitesinin olabildiğince iyi bir şekilde açılması için önemlidir.

Felsefe aklın şifalanması için oldukça gerekli bir alandır. Kişi sadece filozofların eserlerini okumaktan öteye geçerek kendi düşüncelerini de oluşturmalıdır. Felsefe de gelişen bir gelenektir ve yaratıcı düşünceye sahip her birey bu alana katkıda bulunabilir. Toplumların düşünce yapısının gelişmesi ideolojileri üreten felsefeyi anlamalarıyla mümkün olur, böylece toplumlar katı ideolojilerin yapay kısıtlamalarına düşmeden yaşayabilir ve ideolojilerini yaşatarak geliştirebilirler. Böylece hem doğal hem de evrensel yaşama en uygun şekilde yaşayabilirler.

Zihnimizi susturmak, düşüncelerimizi kontrol edebilmek, düşünceler üretebilmek ve düşünceleri iptal etmek nispeten kolay yeteneklerdir ve her akıl tarafından yapılabilir. Burada yanlış anlaşılan konu çoğu kişinin bunu yapmak için kendisini ve aklını zorlamasıdır, aslında bunun sırrı kişinin kendini ve zihnini rahatlatmasındadır. Rahatlama halinde odaklanmak çok daha etkili ve kolaydır. Düşüncelerde gelişebilmek için zihnin doğasını anlamak önemlidir. Zihnin yapısı ve yeteneklerini anlamak gerekir. Bu zihnin kendisine meditasyon yapılmasıyla mümkündür.

Kendinizi zorlarken odaklanmak veya zihninizi susturmak zihnin doğasına terstir.

Zihnin gelişmesi için ruhsal ve ilahi şifa enerjilerinin zihnin kendisini işlemesi oldukça hayırlıdır. Bu enerjiler sayesinde arındırma, onarım, bütünleme ve gelişim mümkündür. Ancak kişinin hem eril hem de dişil cinsel enerjisi de zihinsel gelişim için son derece önemli bir temel oluşturur. Cinsel enerjilerin süblimleştirilmesi ile zihinsel gelişim için kaynak sağlanır.

Kazanılması gereken en önemli farkındalıklardan arasında ruhun hem erkek hem de kadın olarak bedenlenebildiği, kadın ve erkeğin birbirinden üstün olmadığı ve sağlıklı ilişkilerin bu eşitlik düzleminde kurulabildiğidir. Ruhumuz cinsiyetten münezzehtir. Birisini olduğu gibi görmek için bedeninden de ötede ruhuna bakmak gerekir.

Ayrıca cinsel enerjilerin doğru süblimleşebilmesi için cinsellikle ve karşı cinsle ilgili problemlerin çözülmesi oldukça gereklidir. Cinsellik bir çok gizemi olan ve toplumsal alışkanlıkların da ötesinde keşfedilmesi ve fethedilmesi gereken bir alandır. İlişkilerdeki duygusal problemler samimiyet, sevgi ve akılcı yaklaşımlar ile çözülebilmektedir. Ruhumuz duygularımıza hakimdir.

Ruhsal enerjiler bilhassa cinsel polaritenin harmanlama veya füzyon yoluyla nötrlendiği enerji alanlarına yoğunlaşırlar. Cinsel enerjilerde denge sağlanması durumunda ruhsal enerjilerin yerleşmesi için uygun bir ortam da sağlanmış olur. Bu kişinin hem içinde hem de dışındaki cinsel yaşamıyla paralellikler gösterir. İçsel cinsellik ile kişi bütünlüğündeki kadın ve erkeği birleştirerek üretken ve yaratıcı bir birey olabilir. Bu dışına da yansır.

Erkeğin kadını, kadının da erkeği anlaması ruhsal yolu takip eden birisi için mümkündür. Çünkü ikisi de içinde bir bütünlük oluşturur. Kişi kendi içinden karşıtını deneyimleyebilir ve anlayabilir.

Düşüncelerimizin gelişmesindeki en önemli gerekliliklerden biri de kendimize fırsatlar verebilmektir. Olanaklar bizi daha yaratıcı kılar. Şeylerin doğasını ve nasıl işlediğini bilmek yaratıcılık ile birleştirildiği zaman bize problem çözme becerileri kazandırır.

Sorunların elbette çözümleri vardır. Bazen bu çözüme yaratıcı düşünce bazen de adımları takip ederek ulaşmamız gerekir. Çözüme giden yolda atılan her adım gereklidir.

Ayrıca kendimize üretken olabileceğimiz bir özgürlük alanı yaratmak oldukça faydalıdır. Bu açıdan düzenli olarak meditasyon yapmak da bize düşüncede özgür olabildiğimiz bir alan sağlar. Kendimizi ve evreni olduğu gibi görmek meditasyonlarımızda öncelikle kazanılması gereken bir durumdur.

Düşüncemizi geliştiren en önemli etmenlerden biri de zihnimize işleyecek yeni materyaller vermek ve yeni yetkinlikler kazanmaktır. Kendi içimizdeki yetenekleri keşfetmeli ve açığa çıkarmalıyızdır. Ancak hayat içinde kazanmamız gereken başka yetenekler de vardır. Eğitimlere katılmak zihnimize işleyebilecek materyaller verir. Düşüncede gelişmek için bütüncül bir görüyü hedeflemeli ve kanıtlarla hareket ederek yere sağlam basmalıyızdır.

Kişi yaşam yolunu takip ettiği sürece manevi açıdan da dengeli ve sağlıklı bir şekilde gelişir. Yaşamda kendimize önemli amaçlar edinebiliriz ve çevremize katkıda bulunabiliriz. Hayat bizden elimizden geleni yapmamızı bekliyor. Sorumluluklardan kaçmak yerine sorumluluklar almamız gereken bir çağda yaşıyoruz. Hayatımızın manasını biz kendimiz yaptıklarımızla ve düşündüklerimile belirliyoruz. Doğru olan yoldan şaşmamak gerekir. Bu da hepimizin İlahi Murat ile hizalandığımız kendi yaşam gayemizden geçmektedir. Burada Tanrı ve evrenle olan muhabbet yine önem kazanıyor.

Düşüncede derinliklerden korkmaya gerek yoktur. Aksine korkulacak durumlar yeterince derinleşmediğimiz ve bütüncül bakmadığımız için gerçekleşirler.

--

--