Değer Kazanma Yolunda

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
Published in
8 min readMar 3, 2022

2022'de Ekonomik Durumun Manevi ve Kadersel Yönleri

Tanrı’nın Rahmeti Bereketi ve Adaleti Bizimle Olsun!

Bir çok açıdan günümüzdeki ekonomik durumun oluşturduğu stres insanların hem bireysel hem de toplumsal yaşamlarında önemli sağlık sorunlarına ve moral bozukluğuna sebep oldu. Ancak olumsuz olarak algılanıp yaşanan bu durum tam olarak bize sorunun kaynağına inip çözmemiz için zayıf ve kusurlu kalmış yönlerimizi, almamız gereken çeşitli dersleri kazandırmak için burada mevcutlar.

Günümüzdeki ekonomik karmaşa son yıllarda gerçekleşen Dünya genelindeki pandeminin de etkisi büyüktür. Ancak ebiz bu zor dönemde bir çok açıdan kendimizi değerlendirmek, geliştirmek ve böylece değer katmak için bir fırsat olarak görmemiz bizi yapıcı çözümler üreterek buhran döneminden alnımızın akıyla çıkmaya doğru aşama aşama götürebilir. Tam olarak nerede takıldığımızı her zaman tespit edip altında yatan gerçek sorunu anlarsak bu ekonomik buhrandan da bolluk bereket dönemlerine hatta Altın Çağlara ulaşabiliriz.

Bireysel yaşamda olduğu kadar toplumsal yaşamda da maneviyat ve kader konuları önem taşır. Bir bireyin bereketi manevi ve kadersel olarak kendine dair değer sistemlerine kurulup; ailesine, çevresine, dost ve düşmanlarına, kadersel bağları olan kişilere, topluluklarına, doğa ve evrenle olan alışverişine ve ilişki kurma biçimine göre göre belirlenir. Bereket amelle somutlaşan bir durumdur ve fırsatları değerlendirmek somut planda işler yollar tasarlamak ve uygulamaya koymak gibi yeteneklerle alakalıdır. Plan yaparken dikkatli olmak da, çokça yerden gelir kapıları açmak da, hayatta kişiler veya durumlar olarak çıkan fırsatları değerlendirmek de, irade gücü de, iletişim kurma becerileri de evindeki ve çalışma ortamındaki düzenle birlikte bir çok durum bir kişinin bereket bilincine dahil sayılır.

Doğadaki kaynaklardan istifade eden bir tür olarak doğayla girdiğimiz uyumlu ve üretken ilişkiler doğanın da bizim ihtiyaçlarımızı karşılama yönünde yeteni daima sağlarken dengenin bozulmaması için önemlidir. Bu durumda insanların aşırıya kaçması bireylerin, toplulukların, ulusların, türün karmasını etkileyerek hem bireysel hem de global ekonomiyi etkileyebilir. Bir hayvan veya bir bitkinin de kul hakkı önemlidir ve ruhunun rahatsız olması durumunda ruhsal gücü aleyhimizde çalışabilir. Bu yüzden doğa ile daima sağlıklı ilişki içinde olmak kazanç, bolluk ve bereketi kaybetmeme yolunda anlamlı bir şekilde bağlantılıdır

Özellikle bolluk, bereket, adalet, alacak/borç, vicdan, liyakat, ekonomi, para, emek, zaman, yaşam gibi konularda önemli olan kavramları ve olguları nasıl manalandırdığımız bizim ekonomik hayatta nasıl davranıp tepki verdiğimizi belirleyici olur. Bu hususlardaki inançları, ilişkilendirmeleri ve düşünceleri bir daha sorgulayıp yerine daha iyilerini geliştirmek ve kendimizi her zaman en doğru ve güncel bilgileri araştırarak dağarcığımızı ve anlayışımızı dageliştirmek ekonomik olarak verim ve kazancımızı arttırır.

Makroekonomik durumlarda bütün suç ve sorumlulukları idarecilere atamayız. Çünkü bereket konusu bir toplumun karmik ve manevi yüklerine ve alışkanlıklarına da bağlıdır. Bir ülkede insanlar ortaklık kurma yönünde sıkıntı yaşıyorsa ortaklıkla kurulan bir çok şirket süreç içinde iflas edebilir ve mikroekonomik vurgunlara sebep olabilir. Bir toplum daha önceden savaşlarla başka toplumların emek hakkı olan zenginliklerini ganimet olarak görüp kendi mülkiyetine taşırsa burada toplumsal seviyede kul hakları oluşur ve bu da hakkına girilen toplumun enerjisel olarak hissettiği negativiteyi hakka giren toplum emmeye başlar bu da zaman içinde ganimeti ele geçiren toplumun ilerleyen zamanlarda içsel çatışmalar yaşamasına sebep olur.

Bu içsel çatışmalar haliyle ekonomik sistemini başka ülkelerin malını ganimet olarak kendi ekonomik sistemini beslemeye çalışarak kuran toplumlarda zaman içinde toplumsal bereket, siyaset ve adalet konusunda içsel çatışmalara ve bozulmalara sebep olur. Osmanlı Devleti bu yönüyle soyların karmik yükümlülükleri üzerinden ulusal karmik borcu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına devretmiştir.

Bir yerde savaşlar toplumların gelişimini durdurur. Gelişmekte olan bir toplum savaş yüzünden kırılabilir. Böyle durumlarda sefer düzenleyerek başka ulusların gelişim potansiyelini kendi ulusal zenginliği için tıkama durumu; Türkiye’yi geliştirecek kişilerin değerini bilmeyen bir kollektif bilinç atmosferinde takılı kalmasında ve bugün dışarıya büyük oranlı bir beyin göçü vermesinde ciddi manevi ve kadersel sebep olarak etkili olabilir.

Burada toplumlar söz konusu olunca aile kurumu üzerinden sürdürülen nesiller zincirleri ve bunların içinde yetiştiği kültürlerden bahsederiz. Kültürel ideolojilerin bir kısmı ekonomik olarak rol oynar. Bu da ekonomik durumda manevi bir etkendir. İdeoloji bir yandan bireylerin toplumsal zeminde ortak alan bulduğu manevi / anlamsal odaklardan bahsediyorum. Buna herkes katkıda bulunur bazısı aktif katılır bazısı ise üstlenir veya etkilenerek Dünya’da kapladığı hacmi ve etkinliği büyütür.

İdeolojiler bolluk bereket ve helal kazanç oluşturma yönünde koşullanabilirler. Toplumun geneline yönelik kişinin yaklaşımı tavrı ve tarzı toplumun içindeki ekonomik durumunu ve damlaya damlaya birleşerek toplumun ekonomik durumunu önemli ölçüde etkiler. Kendimize ve birbirimize verdiğimiz değeri ticaret, endüstri ve tarım üzerinden olan değişimlerde ve durumlarda görebiliriz.

Bir toplumun ekonomisi bütüncül olarak kötüye gittiği zaman, bütün toplumun içindeki bütün bireylerin kendine verdikleri değeri arttırması kendini seven ve gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak eylemleri gerçekleştirip alışkanlıkları kazanması çok hayırlı bir şekilde kazanmaya yönelik bir yaklaşım olabilir.

Her şeyden önce bahsettiğimiz içsel çatışmalar, dışarıda vuku bulur ve birbirimize olan ilişkimizde yansır. Birbirimize olan manevi borçlarımız gerçekten üstüne gitmediğimiz zaman vicdani karmaşayla birlikte maddi olarak borçlu hale gelmemize sebep olabilir, bazı kişilerin borçlardan kurtulamama sebebi geçmiş yaşamlardan birikmiş karmik borçları olabiliyor. Bu karmik borçlar da genellikle kul hakkının tazminini ve telafisini yaparak olabiliyor.

Geçmişte yaşanan savaşlar vuku bulurken büyük bir bölümümüzün bunların büyük kısmıyla alakası dahi yoktu. Ancak bu savaşlarda çokça soy ve bölge lanetler ve beddualarla yüklendi. Katliam, tecavüz, gasp, esir alma, kölelik gibi bireylerin hayatında çok yıkıcı bir şekilde radikal değişim oluşturan durumlar da haliyle soylar da yüklenebiliyor. Ancak bizim burada yapabileceğimiz çokça özgürleştirici çalışmalar da mevcut.

Tanrı ile Muhabbet ve Dua ile Şifa, Genetik / Atalar Regresyon Çalışması, Aile ve Sistem Dizimi, Global Sosyal Sorumluluk projelerine katılma, Gönüllü Hizmet, Sosyal Bilince Katkıda Bulunma gibi bir çok yol kişiyi ve toplumları manen ve kadersel olarak özgürleştirebilir.

Bir diğer yapılabilecek meditasyon çalışması ise Bütün Dünya’ya Sevgiyle Bakmak ve Herkesin Tanrı Önünde Değerli olduğunu kabul edip mevcut değerimizi tespit etmeye yönelik ilhama açık olmaktır. Sevabımızı da isteyerek Allah tarafından onurlandırılmak bireysel ve toplumsal olarak değer kazanmamızı sağlar. Sevaplarımız bazen sadece biz istediğimiz zaman bize verilen İlahi hediyelerdir. Birikmiş sevabınız varsa da muhakkak isteyin kendi ve bütünün hayrına değer katabilirsiniz. Gerek uykuya gerek Tanrı ile Muhabbet etmek için dalınç haline girerken niyetlenerek ve süreci gözlemleyerek bu Kutlamalar alınabilir. Bunların bazıları bedende ve akılda iyileşmeler olarak kendilerini gösterebilir ve hayatınızda süreç içinde kendi zamanlarında belli olurlar. Olduğunda da ne olduğunu ve nasıl geldiğini içten bilirsiniz. Çoğu insan sevapların doğasının böyle olduğunu bilmediği için inanç yitimi yaşasa da bu konuda durum Allah’ın kişiye sevabı teslim ettiği sırada bilinçli olmasını tercih ettiği için genelde kişinin kendi inisiyatifi ile başlatılır.

Bir çok açıdan manevi borçları olan bir ulusun güncel nesilleri olarak kendi bireyselliğimizde de çokça manevi borçla hayatımıza devam ediyor olabiliriz. Böyle durumlarda Ruhsal olarak Dinen çokça öneri verilmiştir ki bunlardan biri Zekattır. Zekat’ın amacı her türlü dini, ilmi, siyasi, hukuki konuda kişinin içinde bulunduğu toplumda adalet yönünde katkı sağlamasıdır; bu mümkünse bütünüyle en alt ve en üst tabakalarını hesaba katarak olmalı. Zekat sadece zengin olanların parasıyla yaptığı bir ibadet olarak görülmemeli, ekonomik ve sosyal adalet sağlama yönünde yapılan her türlü gönüllü eylemi de içermeli. Bu yönden vakti olan da toplumda durumların biraz olsun iyileşmesi için bir katkı yapmalı içinde yaşadığı toplumu ve kendini onurlandırarak değer katabilmeli, çünkü böyle olursa bir toplumun durumu hem içinde yaşayan bireylerle hem de dışında ilişkide olduğu bireylerle birlikte daima iyileşebileceğini düşünüyorum.

Türkiye’nin kendini geliştirerek bilim, sanat, felsefe, kültür ve teknoloji gibi konularda da Dünya’ya katkıda bulunması Türkiye’nin karmik borçlarını ödemeye yardımcı olur.

Türkiye Cumhuriyetinde özellikle son zamanlarda yaşanan büyük zamlar ve insanların alım gücünün azalması, metanın ve kaynakların değerinin insanların değerinden daha fazla olduğu anlamına gelir. Bu özellikle materyalist bir hayat anlayışında olabilecek bir durumdur. Dünya’nın tarihinin büyük bir bölümünde Dünya nüfusunun büyük bir bölümü ekonomik olarak sefalet içinde olduğu için modern dönemin getirdiği zenginlikler ise olmadığı için genel bir sefalet kıtlık kayıp bilinci geçmişten beridir hakimdir, bu hakimiyet hem ruhsal hem de genetik seviyeler üzerinden şimdiki nesillere enkarne olmuş bireylere taşınır. Bu daha önceden aşılabilecek ama aşılmamış şimdiden itibaren de aşılması durumunda bir çok ağırlığın kalkacağı bir sorundur. Önceki nesiller çeşitli sebeplerden dolayı aşamamış olsa da yeni oluşan imkanlarla daima bir umut aşılabilir ancak aşkınlık bilinçli olmayı anlamayı ve doğru yaklaşıp doğru çözümler üretmek için özenmeyi ister. Bu özellikle Atalar ve Geçmiş Yaşamlar Regresyon pratikleri birlikte yapılarak çokça karmik düğüm çözülüp kişinin kazanç bilincine geçmesine yardımcı olabilir.

Gerek bireysel gerek kollektif olarak yaşadığımız Vicdani olumsuzlukların bir sonucu da kendimizi bilip bilmeden sefalete doğru itebilir. Ancak sefalet bizim Dünya’ya yapabileceğimiz hayrı da azalttığından Tanrı tarafından önerilen ceza değildir. Tanrı ceza yerine terbiyeyi ve eğitimi tercih eder. İnsanların cehaletten yaptığı çoğu şey bir çok açıdan affedilmesi kolaylaşır çünkü gaflette daha iyi daha doğu başka seçenek yoktur o an.

Hayatta anlık olarak gösterdiğimiz özen bizim zamana verdiğimiz değerle oldukça ilişkilidir. Biz hayatımıza ne kadar değer veriyorsak onu o kadar dikkatli ve öngörülü bir şekilde yaşarız. Kendimize kattığımız değer de dikkatimiz sayesindedir ve dikkatimizi geliştirir.

Özen ve İhsan bu yönüyle çok değerlidir. Güzellikler çokça şekillerde olabilir, bir çok şeyde güzellik görülebilir. Ama bir şaheser için ciddi özen ve emek gerekir ve öncesinde bir çok başka eser ile hazırlık yapılır.

Şifacılık da büyük oranda dikkat sanatıdır. Sorunlara doğru bir şekilde doğru niyetle doğru yaklaşımlarla ve yöntemlerle odaklanmayı ve çözümü uygulamayı temelinde barındırır. Dikkat ile birlikte burada yaratıcı, sezgisel, duygusal, analitik, felsefi, lateral, uzamsal, hayali zeka ve akıl da büyük rol oynar.

Ancak insan varlığı ebedidir. Evrene ve Başkalarına saygılı olabilme yolunda ilk kurabileceğimiz temel kendimizi doğru tanımaktır. Saygı her zaman kişileri olduğu gibi görmek ve sınırlarını ihlal etmeden kendilerinden makul beklentilerimiz olmasını gerektirir. Saygı tanımakla mümkündür. Kendi varlığımızın yüceliğini bilmek de kendimize saygıdandır. Ebediyen yaşayan varlıklar olduğumuz bir çok farklı gezegende farklı canlı türünde ve toplumda doğan yaşayan ölen ve sonra ölüm ötesinde daha üst bir boyutta bedensiz olarak da yaşamaya devam eden bireylersek içinde yaşadığımız güncel topluma yapabileceğimiz katkılar ebedi varlığımızın hafızasında da mevcut olabilir. Hepimiz bilgeliğimizi bir noktaya getiririz ve sağduyumuzu kollektif bilinçle birlikte geliştiririz. Kendi varlığımızın esasını ve ölümün ötesinde nasıl olduğumuzu bilmek hayata cidden özenip değer kattığımız maceralı heyecanlı coşkulu bir yolculuktur ve kişinin İçsel Aşk ve Huzurunun oluşmasını sağlar.

Bu da elbette berekete bir çok şekilde katkıda bulunur. Kişinin kendi ruhunu tanıması yaşam gayesine göre yapabileceği en uygun mesleğe yönelmesini ve hayırlı hayat yaratımları gerçekleştirmesi için onu bilgilendirir ve kişi bilinçli bir şekilde hayatına ve topluma değer katarak yaşar. Yaptığı işi severek yapan kişi özenir dikkatli olur ve sevdiği işte daha kaliteli ürün üretir veya hizmet sunar. Dünyevi benliğimiz mutlu olursa ölüm ötesinde mutsuz olabiliriz, ancak Ruh mutlu olursa bütünüyle mutlu oluruz. O yüzden bizim gerçekten değerli olan kalıcı yönümüze ihtiyaç duyduğu değeri vermemiz Dünyevi durumumuzda da değerimizin kalıcı olarak artmasını sağlar.

İhtiyaçlar hiyerarşisindeki bütün bireysel ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak isteyen bir birey gerektiği yerde bir veya birden fazla gelir akışı sağlayarak hayatında düzenini sağlam kurabilir. Herkes bu seviyede kendine yetecek kadar düzen kurduğunda Dünya herkesin ihtiyaçlarını karşılayabilir ve toplumsal ve kültürel zenginlikler de gelişir. Ekonomik adalet bir yandan da bireylerin birbirlerine ve diğerlerine, fakirlerin fakirlere ve zenginlere, zenginlerin de zenginlere ve fakirlerle olan ilişkisine bağlıdır ama dengeli toplumda zengin fakir ayrımı kalmaz. Toplumdaki grupların birbirine verdiği değer de çok önemlidir.

Geçmiş tarihimizde bulunan köleliğe dayalı ekonomi, hizmet, tarım ve endüstri sistemi gerek köle, gerek efendi gerek özgür vatandaş rollerinin bir çoğunda çeşitli yerlere konmuş ruhun değer yargılarını dengesizleştirmiş ruhsal seviyeden bakılarak çözülmesi icap eden bir çok derin yara açmıştır. Bu dönemden farklı olarak toplumda bir sınıfın kendi hayatı bile kendinin değildi ve sahip oldukları hiçbir şey yoktu. Bu değersizlik duygularının bir bölümü kölelikle de ilgilidir.

İlahi Şifahane’den bu konuyla ilgili hazırlanmış olan toplumsal şifa çalışmalarını istediğiniz zaman yatmadan, dinlenmeden veya meditasyondan önce talep ederek bireysel ve sosyal hayatınızda bolluk, bereket, kazanç olması için bir süreç başlatabilirsiniz. Bu yönde alabileceğiniz çokça şifa, iyileştirme, güçlendirme, özgürleştirme, koruma ve kutlama işlemleri olduğu için tekrar tekrar bildiğiniz uyguladığınız manevi seyahat yollarıyla ziyaret ederek çalışmalarınızı alabilirsiniz. Samimi niyetiniz ve sevgiyle kabulünüz de çokça iyileşmenin başlamasını sağlayabilir.

Selametle Kalın

Güzel Gelecekler Dilerim!

--

--