Sohbet — Dinler Tarihi Hakkında

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
Published in
6 min readMar 17, 2020

İnsanların dini konularda özellikle Tanrı ve Peygamberlere karşı fazla agresif ifadelerine rastlıyoruz sosyal medyada. Ancak burada hakk ile zan birbirine karışıyor, dostlarını da düşman sanıyorlar. Çünkü hesaba katmayı unuttukları çok şey var; özellikle Dinler tarihini etkileyen Tarihsel, Politik, Kültürel ve Genetik gerçeklikler mevcut.

Dinlerin geldiği dönemlerde matbaa yoktu, metinler elle kopyalanıyordu ve her toplumun Dini oluşumlarla başlayan süreçleri farklı ilerledi.

Genetik gerçeklik ise şu yöndedir; çağlardır insanlar putlara tapınmaya alışmış, monoteizm ile özgür ve merhametli bir Tanrı anlayışı oluşturulmaya yöneldiğinde, yayılım esnasında putperestlikteki genetiğe işlemiş korkuları aşamadılar ve tekrar tapınmaya döndüler.

Bir de Politika gerçeği var. Putperest dönemlerde bazen yöneticiler kendilerini Tanrı ilan edip kendilerine tapınmasını beklerdi. Ancak her idareci Nemrut veya Firavunlar ile aynı derecede şirk koşmaz. Otoriteyi sağlama almak için sihire çokça başvuran oligarşik yapılar. Propaganda yokken karabüyüye başvuran elit tabakalar ülkeleri yönettiler ve bu esnada kendi çıkarları için çokça kez Dini meseleleri sansürleyip insanların zaaflarından istifade ettiler.

Yani yalanları Peygamberler uydurmadı, çoğunlukla hırsından ya da soylu bir aileden olduğu için ehliyetinin olmadığı mevkilere gelen politikacılar uydurdu ve mevkilerini sabitlemek için de öldürmeyi ve yalan söylemeyi meşru gördüle çünkü yasaları onlar belirliyor, yürütüyor ve yargıyı onlar yapıyordu. Çoğunlukla devletin adaletli olmasını sağlayan kuvvetler ayrılığının da tarihin büyük bir bölümünde mevcut olmadığını hesaba katmak gerekir

Yorum

Bende aynı fikirdeyim peygamberlerin hadisleri anlatmak istedikleri değiştirildi.

Peygamberlerin görevi Kıyamet / Aydınlanma ve Özgürleştirme ile Rehberliktir. Bunu hakkıyla yapamacak durumda olsa zaten inandırıcı olamazlar, insanlar İlahi Olaylara şahit olarak emin oldular ve Dini akımlar böyle başladı.

Yorum

İnsanların bir kısmı bunlara inanırken bir kısmı inancından oldu.

Hilafet dönemindeki izlenen savaşla din yayma durumu zaten dinin isminin geldiği Selamete ters bir durum. Sahabeler ile Halifeler Peygamber ile aynı seviyede görülmemeli, insani çıkarlar devreye girebiliyorlar onlar görevli de değiller, sadece o dönem oradalardı ve kendileri gibi davrandılar. Kimseyi idolize etmeye gerek yok o yüzden.

“Din ehli olmayanın eline verilirse kıyameti bekleyin/kıyam edin (ayağa kalkın ve aydınlanın / aydınlatın).” ile “İlim Çin’de de olsa gidin alın” hadislerinin yanı sıra dilimizde “Küfür kıyamet” gibi deyişler vardır.

Küfüre karşı toplum kıyam edemezse Dini yapılar çürümeye müsait hale gelir. Keza Hilafet bayrağı altında tahta geçip Sultan ile birlikte Halife ünvanını da almak için kardeşin kardeşi öldürdüğü bir saltanata şahit olunan bir dönem yaşandı bu topraklarda. Bu bir küfürdü ama kıyametin bedeli ölüm olabiliyordu.

O yönden Peygamberler zamanında gelen öz-öğretilerden Tanrı bilir hangi emeller uğruna kaçıncı dereceden bozulmaya uğramış bir Dini atmosfer ve Dogmalar var şu anda. Umarım herkes bu bozulmanın derecesini bir gün bilir.

Küfüre karşı kıyam eden Gnostik/Müminleri öldürdüler çokça kez, (ör. Hallac Mansur). Dostla düşmanı karıştırabiliyor yani Tanrı ve Peygamberlere saldırıp emperyalizm gerçeğini unutan insanlar… Bu yüzden hakikatte değiller ve zanlardalar, üstüne üstlük provokasyon vebalini üzerine alıyorlar.

Biraz bu konuların doğrularını bilmek isteyen bedenindeki benlerinden bir tanesini okumaya başlasın.

Yorum

Herkesi eşit sevmek varken din adı altında bu sizden bu bizden diye ayrımlar yapıldı.

Bu insanlığın suçu Peygamberlerin değil.

Peygamberleri bile ayıranlar bizleriz ben değil tabi hepsini seviyorum kendi adıma

Evliya Çelebi ile ilgili şöyle bir durum anlatılır. Evliya Çelebi hep Dünya’yı gezmek istemiş hep “Seyahat ya Allah” diye dua etmiş ama bir türlü şehrinden ayrılmak nasip olmamış, sonra bir gün “Seyahat ya ResulAllah” diye dua etmiş akabinde seyahatleri başlamış.

Salavattaki şehadet ifadesi bunun içindir, Peygamberler ve diğer İnsi Görevliler Allah’a edilen duaların kabulünde aktiflerdir, vekalet ve sorumluluk teslim almışlardır, buna göre de yetileri vardır.

Hakeza Bolivya’da çiftçiler Ernesto Che Guevara’nın ruhuna hitap edip “Santo Ernesto bu sene de güzel bir hasat alalım” dediklerinde hiç hayalleri yıkılmamış hep güzel hasat almışlar.

Yorum

İlk defa duydum bunlari. Ne güzel vesile olmuşlar.

Bence Buddhalar, Resul ve Nebiler ve bazı Avatarların (ör. Krishna-Vishnu) aynı kişiler ancak tarihte toplumların ruhsal hakikatlerle ilgili durumları o kadar karışık ki yine insanlar toplumsal kimlik gururuna kapılarak aynı kişi çoğaltmışlar zanlarında. Kur’an’da ismi geçen Peygamberler neden aynı kişi olmasın, bu belki Peygamberlik otoritesini belirtmek için yapılmış bir durumdur, geçmiş yaşamların kaydının da belirtilmesi ihtiyacı duymuş olabilir kıssalarda. Gönül gözünüzle bakabilirsiniz aynı Ruhta birleşiyorlar mı? Hz. İbrahim soyundan olma olarak ifade edilen durum gayet geçmiş yaşamda Hz. İbrahim olmak da olabilir o dönemin dilindeki manaya göre. Ben o kişiydim o yüzden bu dinlerin böyle böyle değiştirildiğini ama aslında hakkın böyle böyle olduğunu ve bugün de size bunu böyle anlatıyorum diyebilir birisi. Sonuçta İslam geldiği tarihte Yahudilik de Hristiyanlık da gnosisten/imandan uzaklaştığı yerde İslam geldi. Bozulmasa aynı bölgeye zaten başka bir din gelmezdi, aynı kişi geçmiş yaşamlarını hatırlayıp olayın da doğrularına şahit olduğu yerde durumu düzeltmek için kutlanarak çalışmaya başlayabilir.

Hristiyanlıkta zaten İsa’nın çarmıha gerilmesi durumu var, bunun akabinde öğrencilerinin oluşturduğu inisiyasyon zincirindeki inisiyeler İmparatorluk ajanları tarafından katlediliyor. Roma devlet dini olarak Hristiyanlık zorunlu hale geldiği zaman da devlet eliyle Roma hakimiyet alanındaki her din ve felsefeden bir takım argümanlar toplanarak bir doktrin hazırlanıyor…

25 Aralık mesela Mithras ve Dionysos kültleri için önemlidir, o yüzden bu gün Noel yapılmış olabilir. Baba Oğul Kutsal Ruh / Teslis öğretisi Isıs-Osiris-Horus kültlerine hitap etmek içindir biraz da.

Unutmayın Peygamberin asıl niyeti zaten yeni Din getirmek değil varolan Yahudiliği düzeltip herkese açmak o dönemde.

Yani Hristiyanlığın yanlış dogmalarının sorumlusu da İsa değil, emperyalist bir iktidar grubunun askeri, kültürel ve ekonomik gücünü kaybetme sonrası yaptığı bir hamle sonucu hakimiyet alanındaki yaygın kanıların derlenip toplanmasıyla oluşturulan dogmalar kilise doktrini olmuş.

Bu esnada da İskenderiye Kütüphanesi başta olmak üzere çokça Bilim, İlim ve Kültür merkezi yakılmış, hakikati iman/gnosis yoluyla bilen inisiyeler, keşişler, rahipler, ruhbanlar, şifacılar, şamanlar öldürülmüş, Dini gerçek ruhbanların elinden alınarak iktidar gruplarının eline geçmesi için…

Atatürk çok öngörülüdür Laiklik derken. Laiklik aslında Devleti Yobazlardan korumak değil Dini Hırslı Politikacılardan korumaya da hizmet eder. Aslında devlet adamının gerçek anlamda bir ruhsal terbiye görmesi icap eder ki gerçek anlamda yaşadığı topluma ve bütüne hizmet edebilsin.

Ama böyle bir ehliyet tarihte çok ender olduğu için dini bozmayı meşru görüyorlar, sanki padişahlar imparatorlar, krallar, kralcılar vs., bu kişiler namuslu dindarlar veya müminler miydi?

Kitaplar zaten elle kopyalanıyor ve bunu kölelere yaptırıyorlar, bunun burasını sansürleyeceksin dedikleri yerde sansürlemezse o köleyi sokağın ortasında döverek öldürse kimse yardım etmeyebilir yani. Ama saray maskotuna da özellikle kralla dalga geç dışarda derler mesela. Maskot kralla dalga geçse ne olur?

Böyle böyle idam edilen veya zindana saray maskotları da vardır. Krallar otoritelerini göstermek için böyle bir tezgah çevirebiliyordu.

Yorum

Değil mi? Araştırmadan konuşuyorlar ne yazıkki ya keşke herkes bunları okuyup görebilse.

Sadece araştırmak değil hatırlamak ve ruhsal hakikatleri olduğu gibi gözlemleyip nesnel olarak yorumlamak da burada önemli.

Çoğunlukla bir birikim var ve bu patlıyor.

Bugün olduğu gibi bir ifade özgürlüğü yok tarihte, böyle kişiler bu tür Peygamber veya Tanrı karşıtı paylaşım yaptıkları günlere gelebildiklerine şükretsinler, daha önce her türlü idam veya zindan olabilirdi, zindanda da işkence ve tecavüz var sadece hapis değil bugün ki gibi.

İnsan hakları için çok şey yapıldı Dinlerin gelişinde. Kimse dost ile düşmanı karıştırmasın.

Bilim için de yapıldı bu aynı zamanda, o dönemlerde bir grup insan medrese veya yüksek öğretim kurumu açmaya kalksanız Kudüs veya Mekke’de, bin türlü bela başınıza gelebilir. Devlet veya ağalar böyle işleri kimseye kendi çıkarlarına uydurmadan serbest bir şekilde yaptırmazlar.

Tarihteki iktidar odakları halkın halka hayır yapmasının çokça kez önüne geçmiştir, “yoksa bize itibar etmezler” diye.

Tarihin dokusu böyle örüldü yani Dünya’nın bugünlere gelene kadar gördüğü çok çok hadsizlikler ve iğrençlikler var.

O dönem toplum esnetilebildiği kadar esnetiliyor ama eski Arap geleneklerinin tümü silinip yerine doğrular konamıyor, iki şehir ötede yine aynı geleneği devam ettirmek isteyebilirler alışkanlıktan vazgeçmeyip.

Öyle sanıldığı kadar kolay değil ki…

Yorum

Bılgılerınden çok memnunum. Çok teşekkür ederim.

Yine Hristiyanlık böyle Roma İmparatorluğunun emperyalist bir hamlesiyle oluşturulmuş eklektik öğretilerin derlenmesinden oluştuğunu ifade ettiğimiz yerde dahi Merhameti öneriyor ve bu bugün İnsan Hakları Bildirgesine kadar taşıyabilmiş ve köleliği bırakabilmişiz en azından işçi sendikaları var artık. Daha da güzel günler görürüz umarım.

--

--