Meditasyon — Felsefe

Hakikat Aşkı #1

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
4 min readApr 27, 2022

--

Aydınlanmaya yönelik bir meditasyon sürecinde hayatla ilgili açılan bir seyirde bütüncül deneyimlerin kazanımlarının derlenip damıtılması doğal akışta gerçekleşir. Bir anlamda meditasyonun kişinin gerçekliğinin içinde bulunduğu mutlak hakikati doğru algılayıp anlamasını sağlayacak bir hayat felsefesi geliştirmesi olduğunu söyleyebiliriz.

Felsefe sadece düşünsel bir çaba değil, ruhsal bir çabadır. Felsefi çaba zihnin ürettiği illüzyonların hakikate uyumlu, hakikati olduğu gibi gösteren şekilde koşullanmasını sağlar. Hakikat karşısında sağlam kalabilen bir akıl her şeyi bildiği yönünde kendini kandırmak yerine, evrenin muazzamlığı ve odaklandığı her şeyi görüp tanıyıp bilgi alabileceği gerçeği ile tevazuya gelirse etimolojik kökeninde philo — Sevgi ve Aşk ve sophia — Bilgelik, Hikmet ve Hakikat kelimelerinin birleşimi ile anlamını vurgulayan felsefe (philosophia) icra eden bir filozof olabilir.

Bu yönüyle felsefenin amacı gerçeğin üzerini aceleden ürettiğimiz düşüncelerle boyamak değil (ki bu hakikatte mümkün değildir ancak kendi izafi gerçeklik algımızın önünü boyayabiliriz veya boyanmasına izin verebiliriz) gerçeğin içindeki İlahi kanunlara, fikirlere ve planlara ermektir. Antik dönem filozofları için Theoria kelimesinin anlamını böyle de yorumlayabiliriz, Tefekkür kelimesi de Teoriyi hedefler, Tanrı ile Fikir Birliğine varma amaçlanır. Aktif düşünce kendi algı ve aklımızın düğümlerini çözmeye ve maneviyatımızı geliştirmeye hizmet ettiğinde hakikatin peçeleyen illüzyonlar kendiliğinden çözünebilir veya saydamlaşabilir.

Antik Filozofları felsefi ürünler vermeden önce Hayat ve Ölüm ile ilgili inisiyasyon öğretilerini edinmek için seyahat ettiren, Sufi Dervişleri uzun yolculuklara koyan sebeplerden birini de böylece yukarıda ifade ettim.

Felsefe sürecinde kendimizi aklımıza gelen ilk yargılara ikna etmeden önce, bu düşüncelerin içimizde hangi sebeple bu şekilde oluştuğunu ve bu biçimin nasıl bir amaca hizmet ettiğini sorgulayarak ilk önce aklımıza, algımıza ve genel olarak şuursallığımıza ve neticede kendimize dönüp bakmamız ve kendi gerçeklik algımızı tamamlamamız ilerleyen süreçlerde tökezlememek için önemli bir öz sorumluluktur.

Çünkü derin felsefe ile hayati tanımlamaları kendimize koşullandırmadan önce gerçekten hesaba katmamız gereken bütün şartları ve unsurları hesaba katmış olmamız bizim aklımızın evreni hakikatiyle algılamaya ve anlamaya daha doğal ve bir ihtimal doğa üstü bir akışla ulaştıracaktır.

Bu noktada meditasyon sürecinde meditasyon yapan kişi hem bir bütün olarak kendine (meditasyon yapan) hem de meditasyon sürecine aktif olarak işleyen unsurları üzerine meditasyon yapar. Gözlemci deneye etki edebiliyor ve gözlemci kendine etki edebiliyorsa, gözlemci kendini de gözlemlemesi deneyden alınabilecek en iyi sonuçların ihtimalini arttırmalıdır.

Eğer gerçekten bilge olmak için içinizde bir Aşk varsa buna duygusal da yaklaşsanız düşünsel de yaklaşsanız, neticede Gönül de Akıl da birbirine uyumlu bir şekilde hepsi haddi ve ihtiyacı kadar bütünlükte gerekli ilgi ve özeni gördüğü, bütünün hiçbir katmanının veya unsurunun hesaplarda ıskalanmadığı bir süreçte; bu Aşk ile İrfanın hem Gönle hem de Akla dolması İlahi Olasılıkları da içeren doğa yasalarına uygun bir akışla gerçekleştiği deneyimlenebilir.

Felsefe çalışması yapmak isteyen biri için şartları belirleyen merkezi sorulardan bir kaçı…

  • Kişinin mevcut algı ve aklı evrenin bütün katmanlarını algılamaya, anlamaya ve içinde doğru bilgi üretip doğru eylemeye yani bilgeliğe yetiyor mu?
  • Doğru çeşitli derecelerinde olduğuna ikna olduğumuz düşüncelerimiz, eğer aklımızı ve algımızı geliştirirsek, hakikatin saygı ve sevgiyle kabulünde, tekrar incelemeye tabi tutulursa ne olur?
  • Öznel bilincin derecesini arttıran arayışlar, çalışmalar ve deneyimler nelerdir? Bilinç, Akıl, Anlak, Hafıza, Mantık, Zihniyet nasıl gelişir?
  • Zihin yaralanabiliyor veya strese girebiliyorsa, bu düşünce üretimini nasıl etkiler?
  • Birisinin bir konuyu nasıl yanlış anladığını anlayabilirsek ona doğruyu anlatabilir miyiz?
  • Bireylerin akılları geliştikçe düşünce doğrulukları artıyorsa, herkesin akılsal gelişimi neticesinde görelilik deneyimi nasıl olur? Fikirlerde birleşmenin yolu aklı geliştirmek midir?

İlahi, Mistik veya Ruhsal deneyimler yaşamayan birisinin çeşitli sosyal sebepler dışında Tanrı’ya inanmaya pek sebebi olmaz. İman şehadet üzerine inşa edilir. Hakikatin nasıl olduğuna dair kendimizi kandırmak yerine hakikatin kabulünde yani İman için böyle deneyimler yaşamak ve akabinde sağlık, eminlik, bereket, güvenlik, merhamet veya çok çeşitli ihtiyaçlar üzerine somut Dünya’da çok belirgin olmasa da yine de gerçekliği etkileyen böyle deneyimler yaşanması mümkünse.

  • Hakikati bilinçli bir şekilde tanımlama sürecinde İlahi Muhabbetin de önemli bir payı var mıdır? Yaşamın hakikatinin ve Yaşayanın gerçekliğinin kanunlarını belirleyenden gelen İlhamın değeri nedir?
  • Felsefe derin düşünmek midir yoksa hakikatle aşkla kavuşmak mıdır? Hak ile bir olmak mıdır?
  • Hikmetine ermiş bilge birinin Aşkı nasıldır? Böyle birinin Aşkla bakışı ne görür? Aşkla dokunuşu ne eyler? Aşkı nasıl titreşir ve nasıl yayılır ve nasıl işler? Böyle biri nasıl sever? Ermek için kazandığı erdemler nelerdir? Her şeyin ilk kaynağı ile muhabbeti nasıl olur?
  • Tanrı’yı tanımak hakikati olduğu gibi görmeye nasıl bir katkıda bulunabilir?
  • İlahi konulara yeterli özen ve gayreti göstermek kişiye ne sağlar?
  • Duygularımız düşüncelerimizi etkiliyor mu? Duygu ve düşüncelerin nasıl bir ilişkisi vardır? Belirli belirsiz duygusallıkla koşullanmış düşünceleri ardı ardına ve üst üste dizdiğimizde bina ettiğimiz gerçeklik hakikate ne oranda uyumlu olur?
  • Ölümden sonra da bedenden bağımsız var olmayı sürdüren daima var olan parçalarımız için bedensel yaşam ve bedensel ölüm ne anlam ifade eder?
  • Öldükten sonra ne yaşarız? Bunu ruhsal geçmişizin hafızasından hatırlayabilmemiz mümkün müdür?
  • Ölümü defalarca yaşayıp bugün tekrar doğuyorsak ve geçmiş yaşamlarımızı hatırlayabiliyorsak bu hayat görüşümüzü nasıl etkiler?
  • Sezgisel algılarımızı doğru şekilde açıp gelen duyu ötesi sinyalleri doğru tanımlarsak sezgiler de doğrulanabilir. Böyle bir durumda hakikatin keşfi ve zaptında sezgilere de ne ölçüde rol verilmelidir?

Tanrı eğer dostluk ve zerafet ile bizimle bilim, ilim ve felsefe konusunda muhabbete açıksa ve rehberlik etmek istiyorsa, haliyle ilham kaynağı olmak için de gönlümüzün kesinlikle reddedemeyeceği bir donanımdaysa ve Aşk bilinçlerin birleşmesini de vaadediyorsa İlahi Aşk Hakikatte Eminlik için illüzyon çözebilir.

Algılanan konu, hal veya durum hakikatte tek olduğu için aynı ise iki farklı algılayanan bu teklik üzerine getirdiği yorumların çelişmesi hakikati değiştirmez.

Aydınlanma felsefenin nihai amacı değil amaçlarından biridir, aydınlanma sonrasında doğru felsefe mümkün olur. Ancak aydınlanmaların çeşitleri vardır. Felsefe çabasında odaklandığımız her konuda aydınlanmayı amaçlarız.

İlk etapta hem kendimize bir gözlemci olarak hem de gözlemlediğimiz konu üzerine saygı duyarak olduğu gibi görmeye ve anlamak için aklımızı boşaltmak ve doluşunu gözetmek olarak yaklaşmak kazançlı olur. Saygı bir açıdan kendimizi ve evreni olduğu gibi görüp, hakikatini kabul edip bu hakikatte iyi niyetle iyilik sınırlarını aşmadan yaşamak demektir.

Bu yüzden saygı anlayışın ve hikmetin temel erdemlerindendir. Bir konuya gerçekten ustalıkla hakim olabilmemizin önkoşullarındandır. Bir kişiyle veya herkesle doğru iletişim ve ilişki kurmak veya sürdürmek için de yanlış giden bir ilişkiyi düzeltmek için de önkoşuldur.

--

--