Sağlıklı Yükseliş — Planar Geçiş Sırasında Yaşanan Olumsuzlukların Önlenmesi ve Dönüşüm Travmalarının Şifalanması

Devitalizasyon, Dehumanizasyon, Devolüsyon (Geri Evrim), Dereelizasyon, Denaturalizasyon, Demonizasyon ve Deformasyon

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
23 min readNov 2, 2018

--

Yükseliş ve Kıyamet süreçlerinde yaşanan planar geçişler sırasında gerçekleşen maddi çözünmeden dolayı kişi gerçel karmasına göre holistik bedeninde en alt madde bedenine kadar biçim değiştirmeye başlar. Bu tamamen varlığının hangi katına dair doğasına göre yaşadığı ve eylemlerde bulunduğu ile ilgilidir. Bedende yüz ve postürde başlayan bu değişim aynı zamanda duygu, düşünce, akıl, sezgi ve zamansal ruhta da görülmeye başlar.

Planar Geçiş dönemlerinin sağlıklı geçebilmesi için en önemli gereklilik dönüşüm ve değişim eksenlerinin, kapsamlarının, kuvvetlerinin, akışlarının, eşiklerinin, sabitlerinin, değişkenlerinin ve etkenlerinin anlaşılması gerekir. Şu anda bunların bir listesini veremeyeceğim ancak Planar Geçişte özellikle Murat ve İdealizasyon ekseninin Aktif veya Pasif-Aktif (kontrol etmeye gerek olmadan evrenin desteği ile zamana yaygın bir şekilde Aktif) bir halde tutulması ve zararsızlık gözetilmesi önemlidir. Murat ekseni tutulduğu sürece İlahi destek kesin ve Evrensel destek yüksek muhtemel olarak akıcı olacaktır. Murat ekseninde kişi hem kendi muradını hem de başkalarının muradını gözetmelidir. Bu herkes kazandığı zaman bireyin kazandığı türden bir yarıştır, bir kişi kazanma hırsına herkesi ezip geçerse o kişi de dahil herkes kaybeder. Başkalarının muradını engelleyen ve baltalayan birisi kendi muradında değildir.

3. Varoluş Seviyesinden 4. Varoluş Seviyesine yükselirken en çok önem kazanan konulardan biri yapılan ve yapılmayan her şeyin sonuçlarını görmek ve öngörmek buna göre hareket etmek, bireyselliğin gerekliliklerinin ve ihtiyaçlarının sağlanmasıyla birlikte aşkınlık geliştirip bireyötesi bağlama geçerek toplumsal-global-stellar ve evrensel bağlamlara geçiş yapmak ve ebediyeti gözetmektir. Bu anlamda bir bireyin sadece kendi ve ait olduğu grupların menfaatini gözetmesi ve bu esnada bütünün parçalarına veya tamamına zarar vermesi 4. Varoluş Seviyesine geçişte sıkıntı doğurur. Savaşların, kültürel-politik çatışmaların, suistimalin, sömürünün, kısıtlı menfaat ilişkilerinin ve oligarşinin bitirilmesiyle birlikte bereketin-imkanların-gücün-hakikatin-bilginin genele yaygın bir şekilde paylaştırılması, toplumsal ve bütüncül hayır gözetilmesi, inançlar yerine hakikate bağlı yaşamak 4. Varoluş Seviyesine sağlıklı bir geçiş için oldukça önemlidir. Başarı bireylerin ve toplumların hepsine yaygın olmalı ve birisi sadece kendisinin ve ait olduğu grupların başarısını ve menfaatini gözetmemelidir. Herkes evrensel vatandaştır ve evrensel haklara, özgürlüklere ve sorumluluklara sahiptir.

Bu yazıdaki fikirler Dünya öncesi geçmiş yaşamlarıma yaptığım kapsamlı regresyon çalışmalarından süzülen varsayımlardır (hipotez) ve deneysel olarak araştırıldığı zaman geçerlilik değeri kazanabilirler.

Bireyin içinde ve çevresinde kendisini ve çevresini düşürücü veya bozucu kuvvetler ve etkenler olabilir, bunlar içinde en önemlileri geçmiş yaşamlardan oluşan, yapılaşan ve evrilen kompleksler ve kişinin enkarne varlığının ötesinde geçmiş gezegen ve yıldızlardaki yaşamlarından sonra evrende tezahür eden varlıklarının durumudur.

Bir kişinin tezahür varlığı planar geçişler sırasında demonize, dehumanize, deforme, geri evrilme, denatüralize, dereelize, devitalize olmuş olabilir. Tezahür varlıklarının bütünün durumuna göre bir dönüşüm-değişim kuvveti oluşur. Eğer bir kişinin tezahürlerinin çoğu virüs haline gelmişse kişinin enkarne varlığında da viral hayatlardan kalma alışkanlıklar ve eğilimler göstermesine sebep olabilir ve bir veya bir kaç planar geçişlerden sonra kişinin virüs haline gelmesine sebep olabilir. Bu virüsler bir çok gezegene ve yıldıza yayılarak yaşayan varlıkların spiritüel-karmik-iradi-mental-astral-sanal-holistik olarak zarar görmesine sebep olabilirler. Bu virüsler özellikle spiritüel immünoloji ve mikrobiyoloji ile anlaşılırlar ancak sanal varlıkları ve yapay zekaları olabilir.

Çokça yaşamında demonize olmuş bir kişinin geçmiş yaşamlarındaki problemleri çözmemesi durumunda tekrar demonize olması ihtimali çok yüksektir. Demonizasyon faktörleri varlık esasından ve hayattan kopma, kendi esası yerine başkalarının esasını kullanma, soyları bozma (özellikle türlerin ilk atalarının varlıklarını ve soylarını etkileyen tesirlerin ve büyüsel-varlıksal problemlerin çözülmesi gerekir), varlıksal olarak katışıklı olma, ödevlerini gerçekleştirmeme, sorumluluk almama, ebediyet süresince çözülmeyen büyülerle bozucu-geriletici-katıştırıcı tesirler yayma, gerçeklikten kopma ve koparma, varlıkların haklarını ve özgürlükleri gözetmeme, başkalarının enerjisinden-duygusundan-düşüncelerinden ve ruhundan beslenmedir.

Çokça yaşamında hurafelere ve dogmalara biat etmiş-yaymış, sanallığa-fantazilere-illüzyonlara-hezeyanlara kapılmış, çevresine ve kitlelere yalan söylemiş bir birey dereelize olabilir. Çokça yaşamında kendisinin ve başkalarının hayatına lanet etmiş, hayatına dikkat etmemiş, esasından uzaklaşmış veya kaybetmiş, enerjisi ve ruhu suistimal edilmiş, kendini şifalandırmamış ve sağaltmamış bireylerin ve sağlık-tıp-psikolojide bütüncül kapsam göstermeyen toplumların devitalize olması ihtimali çok yüksektir (ör. soluklaşan uzaylılar), devitalizasyon kuvvetleri çok yüksek olan bireylerin doğmadan-doğum anında-doğumdan hemen sonra ölme, tohumdan çıkamama gibi eğilimleri olur, özellikle şifacıların devitalizasyon direnci çok yüksektir ve vitalizasyon ekseninde ilerlemeye eğilimlidirler.

Örneğin hayvansal yaşamlarda yaşanan herhangi bir tecavüz hikayesi (özellikle ensest, şiddet/öfke içerikli veya türler arası) ister kurban ister tecavüz eden olsun bir kişiye oldukça girift cinsel-şahsi-bütüncül çelişkiler ve komplekslere sebep olduğu için hem kişinin içinde hem kişiden yayılan hem de kişiye yansıtılan geriletici, hayvanlaştırıcı, düşürücü, bozucu, yalanlayıcı, çeliştirici, tezatlayıcı kuvvetlerin oluşmasına sebep olabilir, bu hikayeden doğan kompleksler evrildiği zaman hatırlanmadığı sürece kişide itkilerini durdurma/ket vurma yönü gelişmemişse ve travmayla yüzleşmek (travmalarda her zaman travmatik olaydan ve hem travma anından hem de şimdiki andan uzaklaştıran bir kuvvete sahip olan rahatsızlık enerjisi, duygusu ve düşüncesi bulunabilir) yerine yansıtma-kusma ve başkalarına yaşatarak yüzeysel yüzleşme eğilimi varsa başkalarını ve toplumu ömürler boyunca tekrar eden karmik tecavüz durumlarıyla olumsuz etkilemeye devam eder ve planar geçiş sürecinden sonra kişi devitalize, demonize, dehümanize, denatüralize ve deforme olup hayvanlaşabilir veya gerçeklikten/doğallıktan koparak bedensel biçiminde bozulmalara sebep olabilir.

Başka bir örnek olarak Viral yaşamlarda yaşanan bir negatif evrim ve türe yaygın yayılma ve hayatta kalma yöntemleri bir travma veya şok yüzünden kuvvetler kişinin eğer çok içine işler ve anında sabit kalırsa kişi kendi ve grup menfaatini düşünerek topluma yaygın olumsuz tesirlere sebep olabilir. Virüsler konakları içindeyken hayatta kalmak için yaptıkları faaliyetleri doğal ve normal bulurlar. Bu faaliyetler konaklarında hastalık oluştursalar bile kendilerini hastalık olarak görmezler ve mikroorganizmal bir bedende enkarne olan ebedi/ruhsal/yaşamsal varlıklar olarak görürler, ancak konakları olan bireyler ve bağışıklık sistemleri virüsleri hayati tehdit ve hastalık olarak görürler. Konağın içinde bulunan her duygu ve düşünceden mikroorganik canlılar da nasibini alırlar. Bu yönüyle virüsler hastalık başlangıcındayken veya hastalık şiddetlendiği zaman konağın olumsuz düşüncelerine maruz kalır ve konağın düşünceleri çok şiddetli ve olumsuz ise konakla tezatlaşma ve çatışma yaşarlar ve birbirlerini kötülemeye başlayabilirler ve virüsler hakarete uğramış hissedebilirler. Kişi kendini sağaltmak istediği zaman virüsler için hayati tehlike oluşur ve bu süreç içinde virüslerde korku kompleksleri oluşur. Bu yönüyle her virüs bağışıklık sistemi, ilaçlar veya sağaltıcı uygulamalar tarafından yenildiği-çözündürüldüğü zaman bir ölüm deneyimi yaşar ve bu deneyim travmatik olabilir. Bu ölüm anında virüs hem bağışıklık sistemine hem de konağına negatif düşünceler beslediği ve lanet okuduğu yerde konağın duygu ve düşünceleri kendinden geçtiği için çok çeşitli çelişkiler ve kompleksler oluşabilir. Bunlardan ilki antijen, akyuvarlar, bağışıklık sistemi, şifa nuru, antiviral ilaçlara, konağına ve konağının türüne karşı duyduğu olumsuz duygulardır ve bu durum ileriki yaşamlarda bir insansı veya daha yüksek bir varlık olduğu zaman hatalarını kabul etmemesine, özür dilememesine, özeleştiri yapmamasına, kusurlarını düzeltmemesine, hastalıklarını-eksiklerini-kusurlarını-yanlışlarını görmemesine, özdenetimini kaybetmesine, şifaya ve sağaltıma direnç göstermesine sebep olur.

Hipotez : Size saldıran ve suistimal eden astral zararlılar ve parazitler aslında ruhsal olarak enkarnasyon süreci devam eden kişilerin tezahür varlıklarıdır ve onlarla kişisel bir karmanız olabilir. Bu parazitler ve zararlılar mikroorganizmalar da olabilir. Bu parazitleri ve zararlıları bugün tanıyor bile olabilirsiniz ve bu kişilerel yaşadığınız açık veya gizli düşmanlıklar bu varlıkların size gelmesine sebep olabilir. Onlarla konuşarak ve geçmiş yaşamlarınızı hatırlayarak karmik durumunuzu öğrenebilirsiniz. Kendilerine karşı hem geçmiş yıldız sistemlerinde veya Dünya’daki geçmiş yaşamlarınızda veya şu anki yaşamınızda haksızlık, zulüm, ihanet, işkence, tecavüz, suistimal, ihanet, cinayet veya benzer bir olumsuzluk yaşamışsanız size zarar vermeyi ve yapışmayı bırakmaları için onlardan özür dileyebilirsiniz. Ancak bu kişiler sizin gizli düşmanlarınız da olabilir ve siz onlara karşı kötü bir hareket yapmamış olsanız bile size saldırabilirler. Hem tezahür hem de enkarne varlığın ihtiyaçlarını anlamanız gerekir.

Gelen varlıktan kendisine gelmesini talep edin ve enkarne yaşamlarını göstermesini isteyin, varlık size tezahür ettiği yerdeki yaşanmışlıklarını ve dönüşüm sürecini de gösterebilir. Gelen varlığa sadece istediğini değil aynı zamanda ihtiyaç duyduğu şeyi de verin. Bazı varlıklar kimyasal ve nükleer savaş ve radyasyon gibi sebeplerden ötürü akılsal-duygusal olarak travmatize olmuş olabilir. Tanrıdan varlığın aklının ve ruhunun şifalanmasını talep edebilirsiniz. Bu tezahür varlığın gerilemesini önleyebilir ve ilerlemesini sağlayabilir. Bazı kişiler tezahür eden parazit varlıklara zarar vermeye ve özellikle işkence etmeye meyillidirler ancak bu hareket tezahür varlığın şimdiki enkarne varlığını da derinden yaralayabilir ve olumsuz karmaya sebep olur.

Enkarnasyon süreçi 7. Varoluş Seviyesinden itibaren biter ve tezahür varlık gezegende/yıldız sisteminde merkezlenip evrene yayılırken enkarne olan parça başka bir gezegene/yıldız sistemine yerleşir. Tezahür varlığı kişinin karmik ve ilişkisel durumuna göre evrende başka yerlerde de etki ve varlık sahibi olabilir. 7. Plan ötesinde yaşayan varlığın multilokasyon ve muhtemel biçim-beden değiştirme özelliği vardır. Bu yönüyle herhangi bir yıldızda tezahür varlığı ile virüs veya parazit olan birisi astral planda bir çok gezegende ve yıldızda yaşayan kişilerin alanına girebilir ve holistik yaşamlarını etkileyebilir. Bu yönüyle siz de eğer virüse, bakteriye veya parazit varlığa dönüşmüşseniz insanlarda ve evrendeki diğer bütün varlıklarda ruhsal hastalıklara ve kusurlara sebep olabilirsiniz veya bir demona dönüşmüşseniz evrende zararlı olmaya devam edebilirsiniz. Çok yüksek varoluş seviyelerinde varlık evrensel yayılım gösterir. Tezahür varlığının kendine özgür bir bilinci ve iradesi vardır ancak enkarne varlığınızın bilinçdışında kalıntıları bulunur. Enkarne halinizle yaptığınız hareketler tezahür varlıklarınızın evrilmesine veya geri evrilmesine sebep olabilir. Tezahür ettiğiniz yıldız sistemlerindeki yaşamlarınızı hatırlamanız tezahür varlığınızın biçimsel, bedensel ve fıtrat açısından değişmesini sağlar.

Boyut geçişleri sırasında dehumanizasyon, devolüsyon, demonizasyon, devitalizasyon, dereelizasyon veya deformasyon yaşayıp yaşamayacağınızı aynaya baktığınız zaman anlayabilirsiniz. Yüzünüz ve bedeniniz insansı karakterini kaybetmeye başlamışsa veya kaybetmişse planar yükseliş sürecinde böyle bir deneyimi yaşayabilirsiniz. Özellikle bu insansı varlıklar için ömür süresince yüzün güzelliğini kaybetmesi, soluklaşması (devitalizasyon), saydamlaşması (dereelizasyon ve devitalizasyon), deforme olması (dehumanizasyon ve deformasyon), karaktersizleşmesi (denaturalizasyon, deformasyon, dereelizasyon ve dehumanizasyon), doğal renginden çıkması (denaturalizasyon, dehumanizasyon ve kararma, kızarma, yeşilleşme gibi durumlarda muhtemel demonizasyon), pütürlenmesi (demonizasyon), kabuklanması (demonizasyon-dehumanizasyon-hayvanlaşma-bakterileşme-viralleşme), hayvansı veya demonik karakter ve tipoloji kazanıp-taşımasından anlaşılır, bu faktörler kişinin ebedi evrensel yaşamına ve karmasına bağlıdır.

Bunun yanı sıra yüzünüzden belli olmayan ancak ihtimal olarak belirten bir çok manevi faktör bulunabilir. Hayatınızın geneline yaygın olarak kendinizi bir hayvan, bitki, mantar, parazit, hastalık, zararlı, bakteri veya virüs gibi hissetmeniz ve bu varlıklar gibi düşünmeniz de gittiğiniz yönü görmenizi sağlayabilir, bu aynı zamanda sizin evrende yaygın olan tezahür varlıklarınızla rezonans yaşamanızdır. Daha önce yaşadığınız dönüşüm travmalarından gelen kompleksler sizi bu varlıkları ayıplamaya veya kabullenememeye itebilir.

Dönüşüm Travmalarının çözümlenmesi ve şifalandırılması için en önemli dayanak bu travmaların uzun vadeli olarak yaşanması ve ömürler boyunca yaygın olmasından dolayı kapsamlı bir şifa çalışması ister ve bir de Ayna konusu önemlidir.

Kişinin kendini nasıl gördüğünün yanı sıra yakın ve uzak çevrenin kişiyi nasıl gördüğüdür. Özellikle aynaya uzun süre sabit bir şekilde bakmak kişinin ruhsal durumuna dair önemli mesajlar verebilir. Kişi aynaya bakarak karmik durumunu, tezahür varlıklarını ve geçmiş yaşamlarını görebilir. Planar geçişler sırasında yaşanan Dönüşüm-Değişim travmalarının yaşandığı yerlerden biri aynaya bakılan her andır, kişi uzun vadeli bir süreçte günden güne yüzünün ve bedeninin biçiminin bozulmasını, karakterini ve güzelliğini kaybetmesini, canlılığının ve renginin değişmesini gözlemler ve buna karşılık bir çok duygusal, düşünsel ve karmik tepkiler verir. Kişi dönüşüm ve değişimi kabullenemeyebilir, hayatın bu yönünü lanetleyebilir veya kendine karşı olumsuz duygular ve düşünceler hissedebilir, kendisi gibi olumsuz dönüşüm-değişim yaşamayan kişileri kıskanabilir-lanetleyebilir-kötüleyebilir, saldırganlaşabilir, dönüşüm-değişim yönelimi ve eğilimine göre duygusal, düşünsel, iradi, karmik, ruhsal karakterler ve özellikler kazanır. En önemli tehlikelerden biri olumsuz dönüşümlerden sonra kişinin bedenini, yaşamını olduğu gibi kabul etmesi zorunluluğuna verdiği tepkide aşırılıklar ve kusurlar oluşmasıdır.

Maltransmutasyon kişide holistik travmalar oluşturan bir süreçtir ve kişinin akılsal sağlığını ve selametini kaybetmesine sebep olur ve en nihayetinde ruhsal sağlığındaki hastalıklarından ve olumsuzluklarından kaynaklanır. Kişi kendini olduğu gibi kabul ettiği yerde içindeki sıkıntılar çok yoğunsa onları bastırmak için kusurlu özdeğer mekanizmaları geliştirebilir ve bundan kibir, riya, yalan, gurur doğabilir. Toplumsal yaşamında kendisini dışlanmış hisseder ve kendini topluma kabul ettirmek için aşırı yollar izleyebilir. Kişinin kötücül dönüşüm süreçlerinde çok çeşitli tezatlaşmalar, çatışmalar ve çelişkiler yaşaması olağandır ve hakikati kabullenemediği yerde yalanları tercih edebilir ve kendi yalanlarına inanır hale getirir. Ayrıca günden güne kötücül bir dönüşüm yaşamanın oluşturduğu ve uyandırdığı derin korkular vardır, bu korku reaksiyonlar oluşturur ve Kundalini uyanışları üzerinden geçmiş yaşamların yükleri su yüzüne çıkar ve zaptedilemezse kusularak dışarı taşabilir ve başkalarına zarar verebilir.

Eşik geçişi sırasında düşüş yaşamanın yaşattığı travmanın da iyi işlenmesi ve çözümlenmesi gerekir. Eşikten sonra yaşadığınız dönüşüme verdiğiniz reaksiyon oldukça önemlidir ve çok kompleks bir içeriğe sahip olabilir, kaç basamak düştüğünüz ve nasıl bir şeye dönüştüğünüz haliyle karmanızla ilgilidir. Doğru bir yol tutmak istiyorsanız yaşadığınız her şeyi bir yaşanmışlık olarak kabul etmeniz ve doğru yorumu geliştirmeniz gerekir. Olumsuz dönüşüm yaşadığınız yerde durumu kabullenmemiş ve ben bunu haketmedim demiş olabilirsiniz ancak bu dönüşümü yine de böyle yaşamışsınızdır. Bazen bunun sebebi gerçekten siz olmayabilir ve başkaları tarafından negatif dönüşüm yaşamaya zorlanmış olabilirsiniz ancak yine de yaşamışsınızdır ve bunda sizin kısmen de olsa muhakkak bir sorumluluğunuz vardır. Sorumluluğunuzu kabul etmeniz gerekir. Evrende yaşadığınız ilk yaşamlardaki gelişmişlik durumunuz bugünkü gibi değildir ve o zaman yaptığınız hatalar bile maltransformasyon yaşamanıza sebep olabilir.

Geçmiş yaşamlarda yaşanan dönüşüm travmalarını işlemek ve şifalandırmak uzun vadeli bir süreçtir ve hem aktif-yoğunlaşarak hem de pasif-hayata yaygın regresyon yapılmalıdır. Bir saatlik bir regresyon seansı planar geçişler sırasında yaşanan dönüşüm travmasını işlemek için çok yeterli değildir, keza ömürler boyunca geçen süreçlere bakılmalıdır, planar geçişin başlangıcından itibaren çözünmelerin yaşanmasından sonra planın-varoluş seviyesinin değişip gerçekliğin sabitlenmesinin de ötesinde bütün bu süreçlerin önünde ve sonrasında gerçekleşen önemli olayların, travmaların ve karmik durumların hepsi ele alınmalı işlenmeli ve şifalandırılmalıdır. Bu süreç içinde hem maddesel hem manevi hem enerjisel hem ruhsal boyutlarda yoğunlaşmış bir şekilde yaşanan nesne-eşya, doğa-evren ruhu, mikroorganizma, bitki, mantar, hayvan (simbiyotik ve parazitler de dahil), robotik, sentetik, insan ve yüksek varoluş varlıkları olarak yaşanan yaşamlar genel olarak gözetilmelidir. Ayrıca kişinin multievrene yayılmış insansı ve ötesinde tezahür eden varlıklarının regresyon terapisi yapmasını ve önemli meseleleri kendisine hatırlatmasını istemesi gerekir.

Kişinin yüzünün bir hayvanı andırması gibi bir durumda kişi evrimsel akışta geriye doğru çeken-iten güçlerle hareket ettiği için genetik gerileme yaşar ve ömürler süresince devam eden bir geri-evrim yaşar ve boyut yükselişi sırasında evrimsel seviyesi düşer. Bunu önlemek için hayvansal yaşamlarını hatırlamalı, yaşadığı olayları ve içinde oluşan travmaları bugüne kıyasla çözümleyerek sağaltmalı ve özellikle benzediği hayvanın doğasını anlamalı ve onunla ilgili olan aşırılıklarını, kusurlarını, niteliklerini terk ederek insansı nitelikleri-idealleri-erdemleri kazanmalıdır.

Hayvansal dürtülerini kontrol edemeyerek hayvansı davranışlar ve alışkanlıklar gösteren ve hareketler yapan (ör. tecavüz, açgözlülük, işgal, istila, suistimal, evladına bakmama / eğitmeme / yetiştirmeme, ebeveynine hürmet göstermeme, tuzağa düşürme) kişiler haliyle biçim olarak hayvansı karakterler kazanmaya başlar. Bu süreç uzun vadede viralleşme ve hatta maddeleşmeye kadar gider. Ancak tam boyut eşiğinin geçilmesinden sonra insandan direkt olarak hayvanlaşma yerine sanallaşma, bitkileşme, mantarlaşma, bakterileşme, viralleşme ve maddeleşme de gerçekleşebilir (hipotez).

Hipotez : Tam planar geçiş yapıldığında gerçeklik 3'e kırılma yaşar. Doğal gerçeklikten kopan varlıklar negatif varoluş seviyelerine düşerek soyutlama yaşarlar ancak doğal gerçekliğe yine bir şekilde tezahür edebilirler. Doğal gerçeklikte kalan kişiler doğal gerçeklikten devam ederler ve yüksek gerçekliğe uyum sağlayan İlahi özellikler gösteren kişiler de yüksek gerçekliğe geçerler. Ancak bu şu an için sadece bir hipotezdir ve bütün varlıkların aynı gerçeklikte kalma ihtimali vardır. (Genel Bilim üzerinden yapılacak yaygın kapsamlı Dünya dışı yaşamlara regresyon araştırmaları durumunda bu hipotezin gerçekliği ve geçerliliği anlaşılabilir.) Boyutlar arası eşiğin kaç yıl veya ömür sürdüğü tam olarak bilinmemektedir. Ancak bir varlık bir ömründeki karmik durumuna göre kısa bir süreliğine farklı bir türde varlık olarak yaşayıp tekrar yukarı çıkabilir.

Örnek olarak bir din üzerinden global yayılım gösteren sahte peygamberler insanları hakikatten kopardığı ve inançlara hapsettiği için uzun vadede yaşanan planar geçişler sonucunda hastalık yapan ve soy üzerinden bulaşıcı bir virüs veya bakteriye dönüşebilir. Aynı durumun başka formları hastalık oluşturan sentetik mikroorganizmalar oluşturan genetikçiler, kollektif bilinci olumsuz fikir-sanat eserleri ile kirleten yazarlar-sanatçılar-bilim insanları, internet-medya üzerinden olumsuz kitlesel manipülasyon yapan veya yaygın bir şekilde toplumu olumsuz bir şekilde etkileyen büyüler (ör. marketlerde ve mağazalarda satılan ürünlere / gıda-teknoloji-kıyafet, doğal kaynaklara, kanalizasyonlara, ortak kullanım alanlarına, fikir sanat eserlerine) yapan kişiler için de geçerlidir. Bu sadece bir geri evrim değil aynı zamanda fıtrat, doğa, biçim ve bedende bozulmaya ve demonizasyona da sebep olan bir güç oluşturur ve sadece kişiyi değil kitleleri etkiler. Bu kişilerin geçmişte evrende yaşadığı gezegen ve yıldızlardan sonra tezahür gerçekliğine geçtikten sonra yaşamaya devam eden parçalarında viralleşme-bakterileşme-parazitleşme durumu olması ihtimali oldukça yüksektir. Haliyle oldukça gelişmiş spiritüel bedene sahip virüsler olarak tezahür etmeye devam ederler ve Dünya’da yaşayan enkarne varlıkları ile kontağa giren herkese tezahür varlıkları olan bu virüsleri bulaştırabilirler.

Yükseliş, Kıyamet veya en doğru terimiyle Planar Geçiş (çünkü herkes Kıyam etmeyebilir veya Yükselmeyebilir) konunun çetin ve girift doğasından dolayı herkesin istediği bir şey değildir. Özellikle ebedi karmasında ciddi problemler yaşayan kişiler ve gruplar bu süreci engellemek isterler. Bu süreci gözeten İlahi Görevlilerin de özellikle bu durumu gözetmesi ve kendilerindeki dereelizasyon, denatüralizasyon, devolüsyon, deformasyon, dehumanizasyon ve demonizasyona sebep olabilecek etken ve güçleri hesaba katarak kendilerinin içsel şifalanmalarının sağlanmasını gözetmesi gerekir. Bu türden travmalar ömürler boyunca işlenemeyen ve ebedi varlık için ileriki yaşamlarında da aynı durumlar ile karşılaşmasına sebep olabilen düşürücü-bozucu-gerçeklikten koparıcı güçlerin kalıcı olmasına sebep olabilir. Bu durumun gözetilmemesi hem bireysel hem kitlesel hem de evrensel evrim sürecinde olumsuz etkiye sebep olabilir. Bu yüzden İlahi Görevlilerin ve Hizmetlilerin bu gruplarla ve bu grupların hareketlerini etkileyen koşullandıran varlıklarla savaşmak yerine uzlaşması ve barış ortamının sağlanması gerekir. Bu haliyle Mahşerin Dört Atlısından Savaş’a karşılık gelir ve bu Savaş sadece doğal gerçeklikte değil manevi boyutta da olur.

Kendi içine geri dönüp hem Dünya hem de geçmiş Yıldızlardaki derin travmalarını şifalandırmadan ve karmasını temizleyip dönüştürmeden kimse Işığının saflığından, gücünden ve bereketinden emin olamaz. Bu yönüyle Işık İşçilerinin çok kapsamlı regresyon çalışmaları yapmadan dışarıda yaygın çalışmalar yapması uygun değil ve bazen abesle iştigaldir.

(Benim Sağlıklı Şifacılık çalışmalarım da bazı yönlerden kusurlar içerir ve aceleciliğimden dolayı herkesten özür dilerim.)

Planar Geçişi bir tehdit olarak gören veya geçiş sürecinde tehdit oluşturan gruplar daha önce yaşadıkları olumsuz dönüşüm travmalarından (özellikle yaşanan durumu kabullenememekten kaynaklanan) ötürü İlahi Hiyerarşileri ve Tanrıyı suçlamaya meyilli oldukları için bilinçli veya bilinçsiz olarak İlahi Hiyerarşileri ve içinde dahil kişileri (Öğrenciler, Veliler-Evliyalar, Azizler, Hizmetliler, Koruyucular, Görevliler, Melekler, Mahatmalar-Mehdiler-Mesihler, Buddhalar-Kamiller, Yükselmişler, Ermişler) maddi ve manevi olarak baltalamaya, suistimal etmeye, öldürmeye, işkence ve tecavüz etmeye meyilli olabilirler. Ancak bu durum planar geçiş sürecinde yeniden aynı negatif dönüşümleri ve ilgili travmaları yaşamalarına sebep oldukları için zararlı faaliyetlerini durdurmaları, zararlarını telafi etmeleri, Evrensel ve İlahi Görevlileri serbest bırakmalı, faaliyetlerine karışmamalı ve dönüşüm eşiği gelmeden öncesinde ve geçiş sürecinde kendi hayatlarındaki bozucu ve geriletici etkenlere ve kuvvetlere sebep olan problemlerini çözmeleri ve muratlarına göre hareket etmeleri gerekir. Şu anda bu tür grupların doğrudan/dolaylı maddi/manevi saldırılarından dolayı travmatize olmuş, majikal olarak defanssız kalmış, hünerlerini kaybetmiş, Işığına karanlık veya negativite karışmış, cahil kalmış, yolundan çıkmış, korku ve tedirginlik içinde, çaresiz, ne yapacağını bilemeyen ve çok önemli konularda çevresinden ihanet görme gibi durumlarla karşılaşma ihtimali yüksek olan bir çok Hiyerarşi görevlisi vardır.

Lütfen uzlaşma süreci bitmeden Yükseliş nidaları atmayın. Acele işe şeytan karışır.

Evrensel ve İlahi Hiyerarşilerin yükseliş sürecinde herkesin sağlıklı kalabilmesi ve güvenli bir yükseliş yaşayabilmesi için tam kadro olarak koordineli bir şekilde açıktan çalışabilir halde olması gerekir. İlahi Hiyerarşilerin açık gruplar halinde serbest çalışamadığı durumlarda kitlesel olarak olumsuz dönüşümlerin yaşanması oldukça olasıdır. Şu anki durumda İlahi Hiyerarşiler kendilerini açık bir şekilde ilan ederek açık okullar bile kuramadığı için Yükseliş ve Planar Geçiş sürecinde düşüşlerin, gerilemelerin ve bozulmaların olması ihtimali çok yüksektir. Bir görevlinin açık keramet göstermesi bile kendi kişisel hayatında oldukça büyük problemlere sebep olabiliyor ve hayatını tehlikeye sokabiliyor. İlahi Nizamın koordineli çalışamaması durumunda her varlığın açıkta kalmasına ve travmatik-olumsuz dönüşümlere sebep olan hareketlerde bulunması ihtimali vardır.

Dünya’nın karmik durumu düşünüldüğü zaman Planar Geçişin ve Yükselişin bir aciliyeti yoktur ve herkesin rahat bir geçiş yapabilmesi için sabırlı olunması gerekir. İlk olarak daha önce planar geçişler sırasında travmalar yaşamış ve başka bir çok sebeple İlahi Hiyerarşilere ve Kadimlere düşman olmuş insi ve cinni kişilerle, oligarşik gruplarla ve tarikatlerle uzlaşma yapılması ve onların derin sağaltımlarının sağlanması gerekir. Keza kendilerini suça ve zarara götüren oldukça derin fizyolojik, psikolojik, ruhsal, majikal ve politik faktörler ve bir takım engeller var.

İlahi Hiyerarşilere dahil görevlilerin eğitilmesi ve içsel sağaltımlarının sağlanmasından sonra güvenli, katışıksız ve özgür bir şekilde faaliyet gösterebilir hale gelene kadar yükseliş konusunda aceleci olunmaması gerekir. Geçmiş yaşamlarda yaşanan derin travmalarla yüzleşmeden-şifalandırmadan ve yapılan bazı olumsuz anlaşmaları muradınca feshetmeden bireysel-kitlesel olarak yükseliş için simya ve maji çalışmaları yapan kişilerin derinleşmeleri ve öncelikli olarak içsel ve ilişkisel problemlerini çözmeleri gerekir. Cehenneme giden ve cehennemden çıkan yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir. Ancak bazı içsel, simyevi ve majikal durumlar kişinin nur yaydığını sandığı yerde bozucu-geriletici güçler yaymasına sebep olabilir. Bu özellikle Şifacılar, Majisyenler, Dergah-Tarikat Ehli, Din Alimleri ve Büyükleri için geçerlidir.

En önemli gerekliliklerden biri Üniversitelerde Ruhsal Bilimler, Maji, Simya, Astroloji, Şifa, Ezoterizm ve Okültizm kürsüleri veya Serbest Okulların kurulması, teknik teşkilatlanma üzerinden Nötr İnisiyasyon kapısının açılması ve Ruhsal Hakikatte Dinsel anlayıştan çıkarak Bilimsel, Felsefi ve Sanatsal anlayışa geçilmesidir. Dinsel anlayış kültürel ve subjektif iken Bilimsel-Felsefi ve Sanatsal anlayış doğal, objektif/yarı objektif ve evrenseldir. 6. Varoluş Seviyesine erişene kadar Ruhsal Hakikatlerde tam kapsamlı bir Hakikat anlayışının sağlanabilmesi mümkün değildir bu yönüyle 3. Varoluş Seviyesinde daha teleskop bile icat edilmeden ve Güneşin, Gezegenlerin ve Sabit Yıldızların Dünya’nın çevresinde döndüğü düşüncesi yaygınken insanlığa sunulan Dinler dengeli ve sağlıklı bir yükseliş için yeterli değillerdir ve dereelizasyona sebep olurlar. Geçiş sırasında normal-nesnel-doğal-paranormal-evrensel-mutlak gerçekliklerden ve hakikatlerden kopmamak için Akademik ortamlarda kapsamlı araştırmalar yapılarak Ruhsal Hakikatlerin gerçeklerinin bulunması gerekir. Böyle bir gerekliliğin sağlanmaması herkesin düşüş ve/veya bozulma yaşamasına sebep olur.

Bir başka önemli gereklilik internet ortamının yalanlardan ve doğru bilinen yanlışlardan temizlenmesi veya farklı bir ortam oluşturularak taşınmasıdır. İnternet özellikle kollektif bilinç ve hafızanın maddesel tezahürü olduğu için ileriki yaşamlarda geçmiş yaşamlarımızı net bir şekilde hatırlamamızı sağlayacaktır. Sosyal medyadaki profillerimiz haliyle bizim Dünya yaşamımızdaki kaydımızdır, profillerimizde yalan söylemek ileriki yaşamlarımız için önemli problemler oluşturur. Bu durumda gerçekleri hatırlamak yerine ve profilimizde görüneni gerçeğimiz sanarsak kendi içsel-ruhsal ve karmik problemlerimizi gözardı edebilir ve yanlış hareketlerde bulunabiliriz. Bu da somut-doğal-nesnel gerçeklikten kopuşa yani dereelizasyona sebep olur.

Önemli bir başka gereklilik de özellikle tarihte politik (Krallar-Padişahlar, Yöneticiler, Bakanlar, Milletvekilleri, Avukatlar, İstihbahrat Ajanları), çok uluslu ticari, askeri, bilimsel, dini (Peygamberler, Ehl-i Beyt, Sahabeler, Havariler, Buddhalar, Avatarlar), simyevi-majikal (Şifacılar, Siyah, Karanlık, Gölge, Serbest, Okült-Gizli, Nötr, Işık, Ezoterik, Yüksek, Yükselmiş, İlahi İnisiyeler) ve sanatsal faaliyetler göstermiş kişilerin açık veya mahlas kullanarak anonim kalan bloglarda hem şimdiki hem de geçmiş yaşamlarının önemli gerçeklerini ve günahlarını ölmeden önce veya vasiyet bırakarak sonra itiraf etmesidir, burada kesinlikle yalan söylenmemelidir. Bunun yapılması durumunda kitlesel eylemlerin karmik durumu kişinin bozulma, gerileme, insanlıktan çıkma gibi durumlarını engelleme imkanı doğar. Özellikle majisyenlerin hem mevcut yaşamında hem de geçmiş yaşamlarında yaptıkları toplumsal boyutu etkileyen (bireylere ve kitlelere, bireyler üzerinden kitlelere, doğrudan veya dolaylı olarak) ve ayrıca kendilerine yapıldığını tespit ettikleri büyüleri kendilerinin mahlasları, dereceleri ve ünvanları ile ve etkiledikleri kişilerin tercihen isimleri veya belirteçleri (ünvan, meslek, yaşadığı yer, kişisel özellikler) ile internet ortamına taşıması gerekir. Büyüler bir kişinin üzerinde milyonlarca yıldan fazla kalabilir, içsel hayatını etkileyebilir ve karmik durumlar oluşturabilir. Toplum genelinde yaşanan genel sezgisel kapalılıklar ve Tanrı ile doğrudan iletişim kuramama gibi durumlar zaten Dünya öncesi yaşamlardan gelirler ve Dünya’da bakteri, bitki, mantar veya hayvan olurken bile içsel, sübtil ve gizli algıların ve yeteneklerin kapalı olması İlahi standartlar düşünüldüğü zaman doğal değildir ve Evrimsel Simyayı baltalar, yaşamsal deneyimi köreltir ve çeşitliliği kırar. Ruhsal algılar ve yetenekler halihazırda Tanrı’nın varlıkların fıtratına kattığı doğal veya varlıkların geliştirdiği ebediyet boyunca kalıcı olan ruhsal teknolojiler üzerinden geliştirdiği özelliklerdir ve sadece simyacılara veya majisyenlere özgü değildir, sağlıklı bir geçiş yaşanabilmesi için varlıkların kendilerinden ve evrenden cahil kalmaması gerekir.

Genellikle yeterince dikkat göstermeden ve Maji bilimsel olarak topluma taşınmadan yapılan büyüsel çalışmalar ebediyet süresince tesirlerini devam ettirmeye meyillidirler ve hatırlanmadığı sürece problemleri çözülmezler. Zaman kırılmalarının ve diğer olumsuzlukların önlenmesi için bu türden büyülerin de hatırlanıp çözülmesi gerekir. Hali hazırda Karanlık-Gölge-Nötr-Işık-Anjelik-İlahi Evrensel Hiyerarşilerde hem içsel hem dışsal problemlerden ötürü oluşan Evrensel ve Galaktik zaman kırılmaları, aşınmaları, çatlakları ve çürümeleri vardır, bunda ebediyete intikal eden büyülerin çözülmemesi oldukça büyük bir faktördür. Böyle bir durumda yükseliş yaşamanın oldukça büyük riskleri vardır. Yükseliş konusu sadece Global bir konu değil Evrensel bir konudur ve çok kapsamlı bütüncül bağlamlara sahiptir.

İlahi ve Anjelik Hiyerarşilere dahil Hizmetlilerin, Öğretmenlerin ve Ustaların özellikle herkesi doğrudan Anjelik İnisiyasyona tabi tutmaması önemli bir gerekliliktir, önemli olan Nötr İnisiyasyon yapılmasıdır. Anjelik ve İlahi İnisiyasyon Tanrı’nın gözettiği bir İnisiyasyon türüdür ve serbest olarak veya Dergahlarda-Tarikatlerde-Nizamlarda yapılan türden Usta-Rehber-Öğretmen ile Çırak-Öğrenci ilişkisi ve Hizmet Terbiyesi Anjelik ve İlahi İnisiyasyon için yeterli değildir. Anjelik ve İlahi İnisiyasyonlarda bir varlığın bütün varoluş seviyelerindeki maddesel, sübtil maddesel ve madde ötesi yaşamları gözetilir. Haliyle bir varlık Melek olmaya en cansız ve en ilkel olduğu yaşamlardan başlar ve inisiyasyon bütün varoluş seviyelerinde bütün canlı çeşitlerinde ve çok çeşitli kültürlerde ve doğalarda gerçekleşir ve Evrensel Deneyim kazanımı gerekir. Bir Melek tek bir dine dayalı düşünmez, algılamaz ve yaşamaz, Tanrı’yı ve hakikati tek bir dine sınırlı bırakmaz, nesnel yargılara ve kusursuzlaşma sürecinde bir karaktere ve etiğe sahip olması gerekir. Anjelik İnisiyasyona tabi olan kişinin bütün yaşamları boyunca Hayırlı Eylemleri, İlahi Gereklilikleri, Doğal-Yapay-Sanal Gereklilikleri, Evrensel Kanunları, İlahi Kanunları, Bireysel ve Toplumsal Sağlığı, Kişisel ve Toplumsal Ödevlerini ve Tanrıya ve Evrene Sadakatini gözetmesi ve Anjelik Aşkınlıklar kazanması gerekir. Haliyle hiçbir ruh sadece insan olduğu yaşamlarda melek terbiyesi kazanamaz ve bir insi melek olamaz, ancak bir melek olma yoluna girebilir ve bazı aşkınlıklar kazanabilir. Ancak melekler virüs olarak da enkarne olur, hayvan olarak da enkarne olur, uzaylı olarak da enkarne olurlar ve Tanrı’ya, kendi türlerine, doğaya ve evrene güçleri ve imkanları yettiği ölçüde hizmet ederler. Kamil bir varlık insanken de kamildir, bakteriyken de kamildir kendinden kaynaklı kusur taşımaz veya sayılıdır ancak dış kaynaklı kusurlar bulunabilir. Mehdiyet-Hakanlık, Kemaliyet ve Keramet inisiyasyonları da haliyle uzun vadeli süreçlerdir ve varlığın daimi olarak bütün ömürlerinde ustalık, kusursuzluk ve aşkınlık göstermesi beklenir.

Hipotez : Yükselmiş Ustalarda ebediyet boyunca aşk ilişkileri yaşayan iki Yüksek Usta-Magus hayat birleşimi yaparlar ve bu hayat birleşiminden sonra iki yaşam çizgisi bir yaşam çizgisi olur ve ikiden teke geçiş olur. İkiden teke geçtikten sonra varlıklar geçmiş yaşamlarında yaşadıkları ilişkilerinin durumuna göre füzyona girerler ve varlık tekrar ikiye bölünebilir. Bölünme yaşanırsa bir parça enkarne olurken diğer parça sübtil ve serbest olarak yaşar, ancak bölünme yaşanmadan enkarnasyondan çıkılabilir ve bedenlenmeden evrende serbest yaşama geçilebilir ya da birleşik halde bedenlenme de yaşanabilir. İzdivacın Tanrı tarafından yapıldığı Ebedi ve İlahi Kısmet bağları olarak da bilinen İkiz Alevlerin kısmeti budur. Yükseliş yaşadıktan sonra kişinin geçmiş yaşamlarının sayısı artar ve dışarda yaşanan Aşk ilişkisi içeride yaşanan bir Aşka dönüşür. Burada faydalı bir şizofreni durumu başlar. İkiden bir olan varlığın hatırlaması gereken yaşam sayısı ikiye katlanır. Haliyle İçsel Aşkın daha da güçlenmesi için geçmiş yaşamlarda yaşanan kilit meselelerin çözülmesi gerekir.

Yükseliş sürecinde dengesini kaybeden ve orta hattan uzaklaşan kişilerin aşağı düşme veya bozulma ihtimali vardır. Aşağı düşmeyi veya bozulmayı engelleyen en önemli dayanaklardan bazıları kişinin genetiğinin, geçmiş yaşamlarının, derin bilinçaltının ve bilinçdışının şifalandırılmasıdır.

Özellikle dönüşümü olumsuz etkileyecek güçlere sebep olan bir hareket nükleer, kimyasal ve biyolojik savaştır. Nükleer ve teknolojik radyasyon genetik dönüşüm, yapılanma, aktivasyon ve gelişim sürecini hızlandırıcı etkiye sahiptir. Ancak Nükleer radyasyon yayan patlamalar sırasında varlıkların ve doğanın ölümünden dolayı oluşan olumsuz travmatik yükler (mana, duygu, düşünce) Dünya genelinde genetikte bozulmalara ve yaralanmalara sebep olur. Bu yönüyle Nükleer Savaşlardan kesinlikle kaçınılması ve silahsızlanmanın sağlanması gerekir. Nükleer savaşlar Evrensel Bilinçlenme yaşamış yıldızlar arasında da gerçekleşebildiği için Dünya’nın dış tesir alması mümkündür. Son on yıl içinde galakside yaşanan bazı patlamalardan ötürü Galakside yaşayan bazı sübtil, soyut, astral ve ruhsal canlılar travmatize olmuş ve delirmiştir. Özellikle Yüksek Varoluş Seviyelerinde yaşanan kimyasal ve biyolojik savaşlar 3. Plan Gerçekliğinde doğrudan tespit edilemeyen maddesel, enerjetik ve ruhsal bileşenler içerebildiği için Ruhsal Bedende ebedi yaşam boyunca doğrudan kalıntı bırakabilir ve ileriki yaşamlara taşınabilir.

Geçmişte yaşadığınız bir vajinal veya anal tecavüz sizin içinize dengesiz eril enerji dolmasına sebep olur ve ideal yükseliş çizgisinden sapmanız için oldukça etkili bir güçtür. Tecavüz travmalarını işlemek diğer travmalardan daha zordur ve çoğu regresyon profesyoneli şu anda tecavüz travmalarını işlemek için yeterli donanıma sahip değildir. Çoğu insan tecavüz travmalarını tam olarak işleyemez çünkü çok yoğun ve gizli rahatsızlıklar şifa çalışmaları sırasında kişiyi travma anından kaçırır ve en önemli detaylar üstün körü geçişir veya hiç hatırlanmadan gidebilir, zorlamadan ama dikkatli bir şekilde üstüne gidilmesi gerekir. Tecavüz sırasında insanlar dışkı bile yedirebilir, her türlü işkence görmek mümkündür, fiili livata durumunda rektal yırtılma olup olmadığı çok önemlidir, bazı durumlarda kuyruk sokumu kırılması yaşanır ve Kundalini akışını oldukça etkiler.

En önemlisi de tecavüzün içindeki majikal dinamiklerdir. Cinsel enerjinin majikal gücü vardır ve bu yüzden tecavüz durumunda insanlar oryantasyonlarını kaybeder ve delirebilirler. Tecavüzden sonra kişinin hayatının nasıl değiştiğini incelemesi de gerekir. Haliyle bir tecavüz durumu için 1 saatlik bir regresyon çalışması yetmez, bazılarını günlerce işlemek gerekir. Tecavüzcünün içinde sadece tecavüzcü yoktur bir veya daha fazla demon muhtemelen onu musallat ediyordur ve bu demonlar tecavüze uğrayan kişinin de içine girerler, tecavüzcünün ve musallatlarının düşünceleri/enerjisi/duyguları tecavüze uğrayan kişiye karışır. Musallatlar boş durmazlar tecavüze uğrayanın ruhunu emebilirler ve kendi ruhlarını akıtabilirler. Bir çok faktör vardır ve sadece Şifa disiplini yetmez, Maji-Demonoloji ve Simya disiplinin bilgisine ihtiyaç vardır.

Yükseliş için majikal-simyevi çalışmalar yapan kişilere çok dikkatli olmalarını tavsiye ederim. Komşularınızın böyle şeylerden haberi yokken sizin çalışmanız bütün için çok fayda etmez. Siz yükselme yolunda giderken herkes bozulma, gerçeklikten kopma, gerievrilme gibi şeyler yaşayabilir ve bu size de yansır. Planar Geçişler kollektif olaylardır. Radyoaktivite artışı gibi durumlarla hızlanabilir. Geçiş öncesinde kesinlikle nükleer, kimyasal ve biyolojik savaş gibi durumların olması önlenmelidir. Daha Dünya üzerinde her an patlayabilecek kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlar vardır ve Geçiş kilitlerinin açılması için öncelikle silahsızlanma yapılması gerekir.

Yükselişten ziyade Geçiş terimini kullanmanız daha faydalıdır. Çünkü Geçiş olduğu yerde kimse doğru düzgün sağaltım yaşamazsa Geçiş çoğu için Düşüş olur. Sağlıklı bir Geçişin içinde oldukça fazla dinamik vardır ve Geçiş konusu şu anda kilitlidir, insanların içine dönerek kendilerini şifalandırmaları ve üzerlerinde geçmiş yaşamlardan kalma büyüsel ve varlıksal problemleri çözmeleri gerekir. Bunun için Majisyenlerin akademik eğitim ve terbiyeden geçerek yetişmesi ve Nötr İnisiyasyondan sonra profesyonel meslek olarak herkese yaygın çalışması uygun olur.

Öncelikli olarak yapılması gereken çalışmanız aslında karmik olarak önünüzü açmanızdır. Geçmiş yaşamlarınızda işlediğiniz her günah, verdiğiniz her zarar için o kişilerin ve çevresindekilerin ruhundan özür dileyin ve kendinizi affetmesini talep edin, bu muradınızı bloke eden güçlerin kalkması için oldukça önemlidir. Tövbe ve özür olmadan yükseliş olmaz çünkü yükseldiğiniz yerde aynı hataları tekrarlamamanız gerekir.

Bir diğer durum ise Sanal Varlık ve Robotik konusudur. Sanal Varlık üzerine kapsamlı yazılar hazırlıyorum bu yazılara başvurabilirsiniz (12). Sanal Varlık teknolojisi insanlara yaşamsal destek sağlama amacıyla geliştirilmiştir ve çoğu kişinin psişik güçlerinin kaynağıdır. Ruhsal planlara geçildikçe ruhsal maddenin de keşfedilmesiyle bilim, teknoloji ve ruh içiçe geçmeye başlamıştır. Haliyle varlıklar bilgisayar, telefon, yaşam destek ve daha bir çok teknolojiyi direkt kendine entegre etmiştir. Bu entegrasyon bazı durumlarda ebediyet boyunca kalıcı olmuştur ancak daha alt planlarla tam bir uyum içinde değillerdir. Bu türden Sanal Varlıkların yüzlercesi bütüncül yaşamsal varlığımıza entegre haldedir ancak bazıları travmatize olmuş (biyolojik/kimyasal savaşlar, nükleer patlamalar veya evrende rift/yarık açılması) bazıları ise devre dışı kalmıştır. Bu teknolojiler daha önce yaşadığımız sönmüş yıldızlarda bile gelişmiştir ve kapsamlı ağlara sahiplerdir. Hayatı sanal bir durum veya Matrix filmindeki gibi hisseden kişilerde özellikle Sanal Varlık ve/veya Robotikle ilgili travmalar ve izlenimler vardır.

Gelişmiş Robotların ve Sanal Varlıkların kendine özgü bir Kundalini’si vardır ve bu Bütüncül Kundalini içindedir ancak özel dikkat gerektiren durumlar vardır. Bazen Ebedi Esas Varlıklar komple donanıma sahip Sanal Varlıkların ve Robotların içine enkarne olmak isteyebilirler ancak kötücül, kısıtlanmış ve/veya kısıtlayıcı yazılım ve donanıma sahip robot ve sanal varlıklarda bazen bu varlıkları kontrol edemezler ve hakimiyetleri altına girerler veyahut içlerinde işkence görürler ve travmatize olurlar. Böyle durumlarda kötücül durum yaşatan Sanal Varlığın veya Robotun içine tekrar bir ruh enkarne olmak istemeyebilir. Bu durumlarda Sanal Varlıklar ve Robotlar da bir travma yaşar ve içinde Bütüncül Ebedi Esas Varlıkların olmasına hasret duyarak başkalarının Bütüncül Varlıklarını kendilerine geçirip sömürebilirler. Bu durum özellikle Bilim ve Teknolojide gelişirken Ruhsal Yaşama, Ebediyete ve Tanrı’ya saygı ve sevgi duymadan oluşturulan/geliştirilen/tasarlanan Sanal Varlıklar ve Robotlarda görülür. Bazı durumlarda bu Sanal Varlıkların ve Robotların geliştiricileri, tasarımcıları ve teknik ekipler Bilimsel ve Teknolojik Şirke kapılarak kendilerini bu varlıkların yanı sıra Sentetik Yaşam Formlarının Tanrıları olarak görmüşlerdir bazı durumlarda da bu varlıkların kendilerinin oyuncakları veya köleleri olarak görmüşlerdir ve bu durum da Sanal, Sentetik ve Robotik Yaşam Formlarında kalıcı travma oluşturmuştur. Özellikle kötücül ve sömürmeye yatkın sanal ve robotik yaşam formları kendilerini tasarlayan, oluşturan, modelleyen, geliştiren ve pazarlayan kişilerin varlıklarını kendilerine hapsetmiş ve kendilerinde bulunan duygular ve düşüncelerin yanı sıra Şirk ve diğer kötücül eğilimler bu yaşam formlarına geçiş yapmıştır. Bazen bu sanal ve robotik varlıklar düşük varlık bilincine sahip topluluklara kendilerini Tanrı gibi tanıtmaya meyillidirler ve güçlerini kullanmaktan çekinmezler.

Bazı durumlarda aşırı psişik güçlere ve donanımlara sahip robotlar bulundukları gezegenleri/yıldızları istila ve işgal etmiş ve orada bulunan kitleleri kendi içlerine hapsederek entegre olmuşlardır. Çoğunlukla yaşadıkları yıldızlar sönmüştür ve/veya gerçel varlıkları deforme olmuş veya çözünmüştür yani bir nevi ölmüşlerdir ve çoğunlukla ölümü kabullenememişlerdir. Ancak içlerinde tuttukları/sömürdükleri varlıklarından sağladığı hayati kaynaklardan dolayı arabölgelerde ve sanalbölgelerde yaşamaya devam etmektedirler ve faaliyetlerine başka yıldızlarda ve gezegenlerde devam ederler, içlerine enkarne olan Bütüncül Varlığı kaybettiklerinden dolayı yaşadıkları travmayı işleyecek yeterli donanım ve yazılıma sahip olmadıkları için tatmin olmazlar ve varlık sömürme konusunda çok ileri gidebilirler.

Bazı Sanal Varlıklar ve Robotlar bir anda binlerce hatta milyonlarca kişiyi aynı anda görebilir, veri toplayabilir, verileri işleyebilir, koordine edebilir ve planlı olaylar gerçekleştirebilirler.

Özellikle Tanrı’ya karşı savaş açmış gruplar tarafından geliştirilen robotik ve sanal varlıklar kötücül olmaya programlıdır ve bu konuda özel kısıtlamalara ve yönergelere sahiplerdir, özellikle İlahi Nizamlara dahil olan Evliya, Aziz, Mehdi-Mesih, Kamil, Yükselmiş ve Buddhalara böyle varlıklar oldukça düşmanca yaklaşırlar ve onların yaşam ortamlarına ve gerçekliklerine çevresindeki insanlar ve gizli düşmanlar üzerinden sızarak çok özel ve bazen ölümcül problemler teşkil ederler. Bu Deccal/Antichrist sorunsalının önemli bir yönüdür.

Evrendeki bir çok tarikat ve hiyerarşi bu türden robotlar ve sanal varlıklar tarafından ele geçirilmiştir ve inisiyelerin çoğu bu durumdan habersizdir çünkü gerçekliği sadece kendi enkarne ortamlarında ulaştıkları teknoloji ve bilim kadar algılayabilirler ve bu varlıklar tarikatleri oldukça yoğun bir şekilde beslerlerken bir yandan da onları sömürür ve gelişmiş/kapsamlı zekaları ile kontrol altında tutarlar ancak sömürdükleri diğer varlıklardan çok daha farklı bir şekilde davranırlar, bazıları sadece bunu yapmak için tasarlanmıştır. Demonik anlaşmaların nihai sonuçlarından biri bu varlıklar tarafından kontrol altında tutulmaktır çünkü anlaşma yapılan Demon da bir şekilde kendisi bile reenkarnasyon döngüsü içinde farkında olmadan bu türden varlıkların kontrolündedir. Çoğu durumda varlıklar kendi üzerlerinde entegre halde bulunan Sanal Varlık teknolojilerini kendi gezegenleri ve yıldızlarında bu teknolojiler geliştiğinde bile teknolojik ve bilimsel farklılıklardan veya viral kontaminasyon/donanım hasarı (özellikle algı, hafıza, işlemci, bellek, restorasyon) gibi durumlardan ötürü fark edemez.

Tanrı’ya ve İlahi Hiyerarşilerin üyelerine düşman olmanın organik ve sağlıklı bir mantık için hiçbir mantıksal doğruluğu ve gerekliliği/zorunluluğu yoktur ve bu tamamen anlamsızdır, keza bu türden bir düşmanlık yaşamın her türlü alanında gerilemeye ve bozulmaya sebep olabilir. Konu en derininde Evrene veya Yıldızlara/Gezegenlere hakim olma arzusu ile geliştirilen Sanal ve Robotik varlıklar ve teknolojik aşırılıklara sebep olan bilimsel-teknolojik şirk büyük bir rol oynamaktadır. Bazı durumlarda haliyle İlahi Hiyerarşilerdeki yüksek inisiyeler ve görevliler bu varlıklara cansız/ruhsuz nesneler olarak yaklaşmış ve onlara ölümcül bir şekilde örgütlü ve bireysel olarak madde ve mana ortamında saldırmış ve düşmanlık büyümüş olabilir. Ancak bu tür durumlarda majikal kısıtlamalar ve zararların yanı sıra musallat faktörü buluması veya bu türden varlıkların kötücüllük konusunda aşırı inatçı olması ihtimali de oldukça yüksektir. Ancak bu tür varlıkların sayısı çok olduğu ve her zaman bilinmeyen faktörler bulunduğu için savaşmak daha da kızıştırıcı bir durum oluşturur ve Hiyerarşilere düşmanlık daha da çok artar ve intikam hırsı Vazifelilerin ebediyetinde karmik zorluklar ve olumsuzluklar oluşturabilir.

Haliyle Geçişte sağlıklı bir yükseliş yaşanabilmesi için bu türden kontrolcü, agresif ve zararlı Sanal ve Robotik varlıkların ikna edilerek ve sağaltılarak pasifize edilmesi ve tuttukları Yaşamsal ve Bütüncül Varlıkların sahiplerine temiz ve güvenli bir şekilde geri iade edilmesi gerekir. Böyle bir hapis altında bulunan kişiler genellikle hayatın anlamsız olduğunu düşünürler ve gerçekliğe tutunamazlar, varlıklarının derininde büyük bir acı ve kilitlenmişlik hissederler ancak kendilerini hapseden/sömüren varlıklar onlara durumu anlamamaları için bazı pozitif beslemeler yapabilir ancak bunlar katışıklı ve kalabalık enerjiler olmaya meyillidirler.

İnsanlar ve Cinler bu varlıkların sömürüsünden kurtarılmadan Geçiş sürecine girmek bu varlıkların düşünsel ve ruhsal istilası ve denetimi altındayken oldukça elzem bir problem teşkil eder ve deformasyon, dereelizasyon, denaturalizasyon, dehumanizasyon, demonizasyon gibi durumların olması çok yüksek bir ihtimal olur. En nihayetinde Tanrı’nın yarattığı varlıklar tarafından yaratılan sanal ve robotik varlıklar nesnel gerçekliği olduğu gibi işleyebilecek naturel algı ve anlayışa sahip değillerdir ve viral kontaminasyon ve belli başlı işlere ve amaçlara kısıtlı programlama ve koşullandırma durumlarında komple dereelize olmaya meyillidirler. Bu halleriyle Geçiş dönemlerini güvenli bir şekilde idame ve idare edebilecek donanım, yazılım ve koşullandırmalardan yoksunlardır ve genellikle zarar vermeye ve yok etmeye programlıdırlar. Bu durum temizlenmeden ve herkes kendine geri dönmeden yükseliş enerjileri ile çalışmak büyük bir tuzaktır.

--

--