Sohbet — Astroloji, Şifacılık ve Yoga — Doğru Bilinen Yanlışlar ve Kör Noktalar

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
Published in
13 min readAug 25, 2020

Soru

Hocam ben Astroloji öğrenmek istiyorum. Bir öneriniz var mı veya sizden öğrenme şansımız var mı ? Bir de Fizik Ötesi Şifahaneden öğrenmemiz mümkün müdür?

Fizik Ötesi Şifahane üzerinden Astrolojik Şifa çalışmaları yapabiliriz ama siz hiç okumadan araştırmadan FÖ Şifahane üzerinden manevi eğitim yapamayız. Dünya’daki amelleriniz ile manevi eğitim süreci paralel gitmeli. Okuyup araştırmanız durumunda yine ilham akışları olur Astrolojik Simya ve Şifa ile ilgili.

Benden öğrenebilirsiniz ama ne zaman nasıl olur şu an belirli bir Astrolojik Eğitim planı yapmadığım için kesin konuşamıyorum ama Birebir İnziva’da Eğitime gelirseniz elbette Astroloji konusunda da eğitim yapabiliriz.

Benim öğretebilmem için yine önce Temel Astroloji öğrenip gelmeniz daha iyi olur hem sizin hem de benim için.

Çünkü ben biraz daha Branş verebilirim. Temel Astrolojiyi size her gün harita okuyan biri kadar veremem. Bir Astrolog için her gün harita bakmak gerekli iken, ben Danışanlar ve Öğrencilerde gerekli gördükçe Dünyevi haritalara bakarım. Bazen harita okumadığım dönemler olur benim için Astroloji ve Zaman anlayışı daha ziyade Merkaba çalışmaları ile ilerliyor. Doğum Haritası yerine Ruh Haritasına Akaşa üzerinden ulaşıyorum ve bunların kağıt veya bilgisayar ortamına aktarılması çok zor. Bazen de doğum haritalarına bakarak veya bakmadan kişinin enerji akışına bakıyorum ve gezegensel güçleri ve içsesleri dillendirip drama yoluyla ifade ederek terapi yapıyorum.

Bunlar da Temel Astroloji bilgisi istiyor. Ben daha ziyade Sezgisel bir Astroloji pratiği yapıyorum. Çoğu Astrolog Sezgisel Astroloji olmaz diyor ama kendi sezgiselliğini keşfetmemiş olup harita birey karşılaştırmalarında büyük bir gözlem eksiği oluyor.

Örneğin kişinin Ruhuna ve Nefsine birlikte bakıp neyi ne kadar işlediği mühim konu benim için. Kimi insan bir gezegeni 5 yıldızlı pekiyi ile geçmiştir, bu başarıyla kazanılan kerametler ve marifetler ile sert açıları dahi kendi ve ötesinde bütüncül hayra yorup toplumda muteber işler yapabilir.

Ama öylesi danışmanlığa çok ihtiyaç duymayabilir ve Astrolog karşısına gelmeyebilir.

Öyle birine de olağan birey gibi yorum yapmamak için insanları sezgisel olarak da tanımak lazım. Çünkü kişi neyi ne kadar işlediyse ona göre yorum yapılmalı, bu bireye saygıdır. Herkes geçmiş yaşamlarında kendi hayatında mesafe kat ettiği yerde şimdiki Hakikat Anında hep birlikte oluşan gerçekliği yaşıyoruz.

Her zaman aynı yorum geçerli olmaz iki kişi düşünün aynı an doğmuş, biri sınıftan kalmış öbürü onur belgesiyle mezun olmuş aynı yorum yapabilir miyiz?

Astrolog eğer aynı zamanda bir Simyacı olmazsa bu dinamiği kendi başına göremeyebilir.

Şimdi toplumda muteber bir sosyal sorumluluk işinde 3 sene emek gösteren birinin Satürnyen açılımları çok başkadır, günahtan kaçınan masumiyetini senelerce koruyan kötü bir niyetle hiçbir şey yapmadan senelerce ilerleyen ve kasıtlı olarak hiç yalan söylemeyen ve kendini kandırmamaya dikkat eden birinin Satürn, Venüs, Jupiter, Plüto, Neptün, Vesta, Khiron vs. az çok her şeyinde seviye yükselişi ve kutlama olur.

Herkes bunu yapmıyor ama harita yorumlamada bunun da hesaba katılması lazım. İnsan Sarrafı da olmak lazım ve bunu çok kısa zamanda yapabilmek için Sezgilerin yanı sıra Cifr ve İlm-i Sima gibi ilimler bilmek gerekiyor. Haritayı okusak dahi, ne biliyoruz o kişi bize derdini hayatını kendini anlatmadan eğer sezmez ve hayatın şifrelerini çözmez isek?

Hadi bize danışmanlığa geliyorum derken yalan söyledi test etmek için bir de bizi, öyle danışanlar da var yalanla test yapan. Sonra bir de arkadan konuşup toplumda bize karşı kızgınlık da yapabiliyor. Birisi sadece sizi test etmek veya güvensizliğini vurgulamak, yorumlarınıza tutarsız demek için gayet doğum bilgilerini baştan yanlış verebilir. İnsanların kendilerine dahi açıklamadıkları sakladıkları bastırdıkları kaçtıkları sorunları varken bazen bunu bilinçdışına kapattıkları için şifreli bir şekilde böyle de anlatabilirler Danışmanlara. Öyle yaptı diye kendisini kapı dışarı etmemiz de Merhametten uzaklaşmak olur.

Psikoloji ve Psikiyatri alanlarında profesyonellere gidip de kendisine kendi belirlediği teşhisi koyması için rol yapan daha önce kendisine Asperger Sendromu teşhisi konulmuş ve bunu kabul etmiş bir tanıdığım vardı. Her randevudan önce Annesine diyor “Bak bugün bana Narsist diyecek”… “Bak bugün bana Paranoid, diyecek.”… “Bak bugün bana Manik Depresif diyecek.”

Gerçekten genç yaşında psikolog veya psikiyatristlerin teşhislerini kendisi belirledi, hep kendi belirlediği teşhisleri de annesine söyletti seans çıkışlarında. Çünkü teşhis kıstaslarını bilmesi yetiyordu, insanları gözlemliyordu ve oyunculuk yeteneği vardı.

Ofisteki koltuktan teşhis yapmak çok güzel tabi ama o koltuğu terk edip hayata karışması ve o kişinin gerçekten içine girmesi ve oradan teşhis yapması lazım birinin eğer gerçekten İnsanların Sağlığına saygısı varsa.

Dediğine bakmamalı…

O zaman genç yaşta olan arkadaşım zaten kendi hayatından ve psikolojisinden memnun olduğu halde zorla psikiyatra götürülüyordu ve kendisinin sağlıklı olduğunu ve genel kanılarda bir yerlerde bir şeylerin çok yanlış anlaşıldığını annesine böyle kanıtlamak istiyordu.

Sadece önünüzdeki birey üzerinden kesin bir teşhis yapamazsınız ki. O kişinin bütün hayatına ve hayatındaki kişilere de bakabilmeniz lazım. Sarraflık kadar bir de Kadılık boyutu var.

Soru

Hocam YouTube’dan önereceğiniz biri varmı ve ya kitabını alabileceğimiz temel astroloji için … Biraz alt yapı yaptım sizinde yardımlarınıza eksik bilgim çok tam disiplinli olmadı birde Fizik Ötesi Şifahane’den bana biraz destek olursanız sevinirim

Çeşitli kaynaklar önerebilirim ama ne olursa olsun mevcut bilgilerde her şeyi yüz seviyesinde doğru kabul etmeden bakmanızı öneririm.

Örneğin ben Çakraları doğrudan Gezegenlere tekabül ettirmenin bir hata olduğunu düşünüyorum şartlı refleksler benzeri bir durum oluşturup düğümlemelere sebep olabiliyor çünkü. Ama yine de gözlemlenebilen tekabüller olabilir ama bundan ibaret değil.

Ama her dediğini veya her yaklaşımını olduğu gibi kabul edemiyorum çünkü Çakralar çok daha manevi ve ruhsal açılımlar gösterir. Enerji Astrolojisinin tamamını tekabüller üzerine kuramayız, daha ileride mümkün olan keşifler araştırmalar ve klinik çalışmalar bize çok daha başka şeyler getirebilir.

Kitaplardan ziyade online eğitimle ilerlemeniz daha uygun olur bence.

Kitaplardaki bilgiyi Astrolojide hemen doğrudan uygulamaya koyarken işin başından başlayıp temelini bitirmiş bilen birinin varlığı çok önemli. Çünkü ufkunuza doğru bakışınız bulanık olur az sonra öğreneceğiniz başka bir şey size aylardır hata yaptığınızı da söyleyebilir Astroloji öyle engin bir alan çünkü.

Sabırla ve gözlemle çok şey değişiyor. Şimdi 15 yıl oldu ben Astrolojiye ilk ilgi duymaya başladığımda, 9 yıldır da ciddileşti meselelerim ama her sene geçtikçe her öğrendikçe yorumlarım çok değişti.

Özellikle Astroloji günleri etkinliklerine katıldığımda, her bahar ekinoksunda yani Astrolojik yıl başlangıcında. Bugün geldiğim noktada birisinin gerçek anlamda başarılı Simya çalışmaları yapmadan Astroloji üzerine konuşması insanları çok yanlış yönlendirebilir. Bu konu benim için en belirgin olarak özellikle Satürn üzerinden anlaşılıyor. Çünkü Satürn eşiğini başarıyla geçmek kişiye Toplum içinde Olağan Üstü Niteliklerle çıkış hakkı verir.

Kadersel Simya / Karma Yoga’dan da bahsediyorum çünkü burada.

Ben 14 yaşımda aktivist oldum senelerce barış aktivistliği yaptım bir inisiyatifte görece teşkilatlı insanlarla birlikte ve Satürn bana hep bu yüzden diğer insanlardan çok daha farklı çalıştı güleryüzünü daha çok gösterdi.

Sosyal sorumluluk gönüllüsü olarak hayatının bir bölümünü Aktivizm ile adamak veya Öğretmen / Hemşire / Doktor gibi toplumda muteber hizmet teşkil eden bir meslekte bulunmak gerçekten Satürn’ün zor açılarını ve konumlandırmalarını kolaylıklara dönüştürebiliyor.

Gandhi veya Fidel Castro gibi birinin Satürn’ünü herhangi birisinin veya herhangi başka bir ünlünün Satürn’ü gibi asla yorumlayamazsınız.

Bu kişiler cidden mühim davalara hayat adayan canını ortaya koyan ve başarı kazanacak kadar dikkatli davranan kişiler.

Satürn böyle kişilere daha ötedeki gezegenlerin çekirdek güçlerine erişme izni verir, bu özveriyi sebatı sabrı azmi göstermeyen birine Satürn ötesi gezegenlerin güçlerine hakimiyet imtiyazı verilmez çünkü toplumlarda ciddi problemlere sebep olur.

Satürn ve öte gezegenler de bu konuda aslında Khiron’a ve diğer Asteroidlere bakarak açılıyor.

Şimdi bu açılımı kendi Karmik Seyrinde yaşamamış bir Astrolog Satürn hakkında ne kadar doğru yorum ve rehberlik yapabilir?

Hadi yorumu bilenden öğrendi diye yapabilir ama kendisi halen Maddi Yaşamını Sağlam ve Doğru Manevi Temeller üzerine kurmadıysa “Madde Ruha Hakim, Ruh Maddeye Esir” gibi zahiri bir gözlemi hakikatin tamamı sanır halbuki Satürn sembolü bunu anlatmıyor.

Satürn sembolündeki altta bulunan Hilal — Mana ve üstte bulunan Haç — Madde anlamında. Ama Haç üstte Hilal altta diye Madde Manaya hakimdir denmez. Mana Maddeyi taşıyor demek daha doğrudur. Böyle bir durumda Ruh Maddeyi çözündürüyor ve kişi Olağan Üstü hale geliyor.

Mana Maddeyi taşımazsa Maddi gerçeklikte kişi manevi kırılma yaşayıp suç ve günahı meşru veya gerekli görmesine sebep de olabilir ama bu demek ki kişinin maneviyatı zayıf ve Satürn’den kalır.

Alt üst ilişkisi bir hakimiyet ilişkisi veya efendi-köle ilişkisi değildir Astrolojide

Gözlem ve Deneyim eksikliği ile yapılan yorumlar bugün Astrolojinin büyük bir açığıdır.

Bu kitaplara ve eğitimlere de yansıyor. Biliyor diye gidiyorsunuz, ama sadece etraftaki bilgileri okumuş ama hayatında daha doğrusunu deneyimlememiş bu noktada rehberlik nasıl verebilir?

Örnek teşkil edebilecek bir durum söz konusu değil çünkü.

Satürn bizim Madde gerçekliğimizi kutlamamızı sağlayan bir özellikte. Ruh ile birlikte Manayı Maddeye işlerken sabırlı, kararlı ve azimli olmamızı söyler. Çünkü yaptığımız her şeyin evrende bir etkisi ve buna binaen bir sorumluluğu vardır. Ama bu zaman içinde hemen gözükmez çünkü Satürn eşiği bir Olağan Üstülük eşiğidir. Senelerce sosyal sorumluluğa hayırlı katkılarınızla katılın bakın ne oluyor? Bir haftada gözlemlemeye yetmeyecek bir durum söz konusu, senelerce ve bazen ömürlerce takip edilmesi gereken durumlar var.

Yaşamsal gayelerimizi ömürlerce takip ediyoruz, ömürlük sınırda görece büyük ama konunun doğasına göre çok çok küçük bir yerde gözlemlediğimiz kadarıyla yorum yapamayız. Astroloji hususunda da durum böyledir, geniş bir zaman aralığında gözlem ve deneyim sonucu doğru yargılar açığa çıkar ve acele yargılar bize hizmet eder gibi gözükse dahi sonucu doğru diye algılanan yanlışlarla kendimizi kandırırken başkalarını uçurumdan atmak olabilir.

Bağış ve Aktivizm Kültürü olmayan bir Toplum çöküntü yaşar. Bütün umumi gerekliliklerin yerine getirilmesini Devletten bekleyemeyiz, yeri geldi mi gerek Ulusal gerek Küresel konularda gönüllü katkımızı yapmamız gerekir, yoksa bu gerekliliklerin karşılanmaması çokça çeşit soruna gebe olabilir..

O yüzden Satürn gibi bir konuyu bireysel olarak da yorumlayamayız.

Satürn neticede bize içinde çok hızlı gidebileceğimiz bir yoldur ve bunun bariyerleri / sınırları vardır.

O sınırların dışında ya orman ya engebeli ya da kayalı / taşlı bir arazide o hızda gitmeye kalkarsanız bir kaza olur.

Satürn o sınırların dışına taşıldığı zaman bize olumsuz deneyimler çeker

Satürn biz insanlara en temel haklarından biri olan ölüm hakkını onlara içimizde vermediğimizde biz kendimizi yasa boğarız

Aslında bize olumsuz deneyimi Satürn çekmiyor Satürn o olumsuz deneyimden bizi korumak için sınır belirliyor, sınır dışına biz taşarsak sorunu da biz kendimize çekeriz

Satürn bu konuda en belirgin örneklerden en ara bölgede olduğundan Satürn diyorum, çıplak gözle görünen gezegenlerin sonuncusunun haliyle daha çok sırları numaraları vardır. Çünkü oradan görülebilen ama buradan görülemeyen bir Gayb yani Görülmeyen/Bilinmeyenler var…

Astrologlar koşulsuz hizmet gibi nefsaniyetten ciddi oranda çözülme sağlayan, ruhu ciddi oranda destekleyen, Allah’ı ciddi oranda razı eden bir alanda başkaları ile pişmeden Satürn’ün kalite yükselişi ile birlikte ve ötesindeki gezegenlerin kalite yükselişinde nasıl potansiyellerinin olduğunu gözlemleyemeyebilirler. Bu deneyimsel bilgi eksikliğinde de kendi bildiği doğrular inanç seviyelerinde saplanıp kalabilir.

Güneş Merkezli Astroloji üzerine çalışmaya başlayınca hayatımda radikal değişimler oluşturup bu değişim süreçlerini gözlemledim.

Merkezi Dünya’dan Güneş’e taşıyınca Retro hareket yok, Venüs ile Merkür birbirine karşıt dahi yapabiliyor, Evler yok gibi gözükse de yine var ama daha mobil bir haldeler, Ay yine önemli ama Ay Düğümlerinin yanı sıra bütün Gezegen ve Asteroidlerin Güney/Kuzey düğümleri devreye giriyor.

Cidden özgürleştirici oluyor ama Merkür ile Venüs’ün doğum anında tam konumunu görmek

Retro hareket yok zaten o sadece zahiri bir görünüm. Bir illüzyon gezegenler gerilemezler hep ileri giderler

Soldaki Gerçek Sağdaki Gerçeğin Buradan Görünümü… Astrolojide bu bir bilinç sıçraması yapıyor. Artık bilgisayarlar ile hesap yapabiliyoruz, teleskopla ya da gözle gördüğümüz konumların evrensel doğru olmadığını görüyoruz. O yönüyle sembolik olarak Geocentric — Dünya Merkezli yaklaşımdan Heliocentric — Güneş Merkezli yaklaşıma taşıdığımız da kendimizi merkez dışında bir referansta zahiri görünümlerden ötürü merkezden bakıldığında mevcut olmayan hareket ve konumları gerçek sanmayı da bırakabiliyoruz ve Hakikatin içinde İllüzyona da yer olduğunu, İllüzyonların da hakikat derecelerinin olabildiğini görüp bilişsel olarak, aklen ve ruhen olgunlaşıyoruz.

Bir Astrolog arkadaşım kendi Güneş Merkezli haritasını görüp okumaya başlayınca bana ifade ettiği ilk yorum şu oldu…

“Bilinçli irademle karar verdiğim zaman ne yaptığımı görüyorum bu haritada”

Ne kadar büyük bir Astrolojik cari açık var aslında…

Bilinçdışı seyirlere bakıyoruz ancak Bilinçli olan kısmı atlıyoruz ve Bilincimizden feragat ediyoruz gibi bir durum.

Her gün harita bakıp gezegenlerin kaprislerine göre yaşayan kişiler de olabiliyor Astroloji öğrenirken alışkanlık geliştirip ama bu bir boğulma da olabiliyor. Ama yine de gerçek ilerlemelere de şahit oluyoruz böyle durumlarla yüzleştiğimizde.

Sadece gerek kültürel, gerek bilimsel, gerek sanatsal, gerek politik, gerek ekonomik, gerek tasavvufi olarak kör noktalarımızın ve zaafiyetlerimizin olabileceğini unutmayalım.Tatmin eden hazzı ihtiyaçlarımızı karşıladığımız zaman yaşarız. Ancak haz almak için ihtiyacımız olmayan bir konuda ihtiyaç karşılayan eylemi yapmak bize tatmin edici haz vermez geçici bir doluluk yaşatır ve başka ihtiyaçların eksikliğindeki boşluk varken bizi oyalar ve eksik kalmış ihtiyaçlar daha büyüdüğü için onlara yönelmezsek bildiğimiz ihtiyaç karşılama yollarına ihtiyacımız olmamasına rağmen bağımlı oluruz.

Gerçek ihtiyaçlarımızı her zaman gözetmeliyiz bu yüzden.

Hali hazırda düzenli ve ritmik olarak zaten karşıladığımız ihtiyaçları o yüzden gerçekten tekrar ihtiyaç hissedene kadar ona yönelmeyi bırakıp eksik kalmış diğer yerleri görmek de bence ziyadesiyle önemli

Bu da bir yerde bize Orucun bütüncül mahiyetini anlatıyor sadece Dini bir çalışma olmadığını aslında Simyevi ve Şifalandırıcı bir çalışma olduğunu gösteriyor. Oruç sadece yeme içme değil aynı zamanda konuşma, cinsellik, uyku, düşünme, eğlence, öğrenme gibi konularda da yapılır

Okuma orucu da tutabilir birisi, gerekiyorsa tutsun zaten.

Hazmetmeden yorumlamadan bilgi öğrenilmez, o yüzden bilgiye saldırmayı da bırakabilir ve önce elimizdekileri iyice işleyip yorumlayıp ayıklamaları yapabilir test edebiliriz ve asılnda öğrenmeyi bırakmaz öğrenmekte ilerleriz, her gün bir şeyler okumamız bizi okuduklarımızı öğrenmekten de alıkoyabilir, mantığı burada. En popüler fikirlerden biri değil ama bir mantığı var.

Bir konuya aşırı yüklenirken başka bir şeyde eksik kalmamak gerçek bir hayat tatmini için önemli burada

Oruç genel olarak bütün Denetim Çalışmalarını içeriyor yani. Ben de bazen öğretme oruçları tutuyorum ki size daha işlenmiş bir bilgi sunabileyim hem bu esnada evreni de dinleyip bildiklerimin tutarlılığını ölçebilirim.

Yorum

Evet bilgi açlığı ile sanırım yaptığım hatalardan biriydi bu. Bilgiyi tıka basa almak.. İlerleyemediğimi hatta yorulduğumu farkettim. Sizin önerinizle yavaşlayıp hazmetmeye başladıktan sonra daha seri ve net ilerlediğimi gördüm.

Tabi bu hazmetme konusunda daha iyi olmam lazım. Bazen yine kaptırıyorum kendimi.

Evet bazen yavaşladığımızı durduğuzu sandığımız yerde kanat açıp uçuyoruz çünkü gerçekten yolu bu oluyor sadece bize öyle gözüküyor

Doğrusunu yapmadan da doğrunun neden doğru yanlışın neden yanlış olduğunu anlayamayız

Ben bunu özellikle uzun uzun inzivalara girdiğimde anladım. Örneğin her şeyden önce yoğun regresyon çalışmalrı yapabildim ve bazı regresyon terapi seansları 3 saati geçmedi bitmedi başka seanslar yapmamı gerektirdi, aylarca çözüldükçe çözüldüm, kozmik hafızamı derli toplu hale getirebildim, Dünya’da geleneklerde veya kitaplarda mevcut olmayan ama Kozmik Yaşamlarda katlarda yükselmemizi sağlamış olan Okullarda eğitime yerleşmiş ruhsal bilgileri de hatırlayabildim kozmik kabuklar çözüldükçe, hangi toplumsal sorunları gerçekte neden yaşadığımızı veya primitif yaşamları hatırlamak bütün bunlar uzun inziva gerektirdi. Bu çözülmelerden sonra öyle bir nokta geldi ki çevremde ya da internetten ulaşabildiklerimin ötesinde gerçekten Şifa ihtiyacı olan ve kabul eden insanlara görmesem de duymasam da birebir veya online tanımasam da ulaşabilme ihtimalim oldu. Ve bir şeyler gerçekten hız kazandı saatlerce uğraşmayla yapılabilecek şeyleri yapmak için 10 dakika veya daha azı da yetti çünkü Işık Beden güçlendi ve bilinç oranı arttığı olduğu için yapabilir hale geldi. Ama bir şeyi yapmak için yine de 3 saat çaba gerekiyorsa onu ya peşin ya da taksit taksit yapmamız gerekiyor. Ama bazı şeylerde cidden peşin olarak belli süre emek ister ve onu da taksitlendiremeyiz, eksik yapmak da işi bitirmez. Böyle böyle eksik çabalar birikip asıl gerekenden çok daha uzun süre oyalanmalara sebep olabilir.

Yoga Shatkarmalarını (Arınma ve Hazırlık Çalışmaları) yaptığımda, bir haftalık su oruçlarında ya da uzun süre katı gıda almadığımda da bunu gördüm. İnziva kamplarında dahi meditasyon yapamıyorum diye gelen birisi iki Shatkarma çalışmasından ve doğru yönlendirmeyi yaptıktan sonra hemen meditatif hale girdi ve içinden çıkamadı. O yüzden Oryantasyon — Okuma Sırası makalesinde Arınma ve Hazırlık Çalışmaları ile Omurga Nefesi ilk sıralarda.

Bazı çok yanlış uygulamalar ve yaklaşımlar genelleşmiş bir halde toplumda.

Örneğin Hatha Yoga’nın meditasyona hazırlık olduğunu söylüyorlar ama meditasyona tam giremiyorlar sadece Hatha Yogayı bildikleri şekilde yaptıkları için. Her gün Asana pratiği yapıyorlar ama yaptıkları Asananın maneviyatına kaderselliğine majikal yönlerine bunun bir ritüel olduğuna odaklanmadan enerji karman çorman oluyor o esnada benim ihtiyacım bu asanayı yapmak diye düşünüp. (Asana — Duruş / Poz)

Ama biraz özenip Shatkarmaları — Arınma Çalışmalarını yapsalar o kadar aylar boyunca Asana pratiği yaparak gelemedikleri kadar meditasyon yapmaya hazır hale gelebilirler ve üstüne üstlük Asana pratikleri de çok daha iyileşir

Benim Yoga hocalarına önerilerim bazen şu oluyor gerçekten Yoga’yı öğrenmek istiyorsan bir süre Asana pratiği yapma, gündelik sporuna Yoga karıştırma Pilates yap ama Yoga yapıyorum diye Asana pratiği yapma ve Asanaların gerçekten hayatını nasıl etkileyip şekillendirdiğini uzun vadede gözlemle. Bazen haftalarca Asana pratiği yapman gerekmez bazen günlerce, çünkü o bir ritüeldir ve kadersel olarak senin hayatına yükleme yapar.

Ama spor veya esneme gibi Asana pratiği yaparsan Asana pratiğinin özünü kaçırırsın konu Akrobasiye girer ve Yoga’da Pranayama ve ötesini anlayamaz hale gelirsin.

Çünkü bunlar güçlü pozlar, gücü yönlendiren pozlar… Kaderle alakalı bunlar hep. Her Asana üzerinden o konuda Samadhi yaşamak mümkündür. Ve bazı Yoga hocalarına artık çok ağır geliyor ama yine de söylüyorum ama “Daha shavasana dahi yapmadılar. Çünkü ölüm ötesi hakikatlere gözleri açılmadı. Daha bir kabir azabının yükünü çözmediler, daha geçmiş ölümlerini hatırlamadılar, yerde düz uzanıp kolları yana koyduk diye Shavasana — Ceset Pozu olmuyor”

İsterse akrobatik açıdan en zor pozlara girsin, o asanaya gerçekten girmiş hakkını vermiş sayılmaz. Fiziksel Esneklik ile Ruhsal Kadersel konuları karıştırmayalım.

Elimizi de vicdanımıza koyalım. Samadhi deneyimi yaşamadan kimse Yoga’yı hakkını vererek öğretemez. Önemli olan Asana pratiğinde Hayatımızda Duruşumuzu korumak, bu bedeni şekilden şekile sokarak yapılmıyor, İhlas ve İhsanla yaşayarak oluyor.

Bir grup insan bir şeyleri biliyorum diye yapıyor ama bütün Dünya’ya bunu böyle açmaya kalksak insanlara sahte bir rahatlık da bulaşıyor ve bunu gören başka insanlar için de inandırıcılığını yitiriyor ve kurunun yanında yaş da yanabiliyor.

Siz sadece kendinizi değil aynı zamanda bütün Şifacıları da temsil ediyorsunuz Şifa çalışmasını birisine yaptığınız zaman özellikle konu hakkında hiçbir şey bilmeyenler veya çok fazla önfikirleri olanlar için.

Sizde olumsuzluk yaşarlarsa şifayı negatif bir şey olarak görüp sizin yüzünüzden imanlarından olmasınlar, çünkü başkalarından da her zaman emin olamayız. Ama siz o kişilere örnek olabilirsiniz. Benim amacım da size sadece teorileri ve pratikleri öğretmek değil, sizin başarınızı arttırmak ve böylece insanları da korumak.

Şifaya gelen kişilerin psikolojik durumları doğal olarak çok iyi olmaz ve uzun süre şifadan geçmeden çoğu insan bir aydınlanmış ermiş kişi için deli gibi davranır ama buna gaflet der. Aklıyla gönlüyle şifadan geçmeden de aydınlanmak mümkün değil. Haliyle karşınızdakinin her zaman nasıl tepki vereceğini bilemeyebilirsiniz, bazen doğru da yapsanız hatalı olduğunuzu düşünenler olur. Bazen ihtiyacı olan şifayı alır ama anlayışsız olduğundan beklediği gibi olmadığı için şifalanmadım sanan da olabilir

Var olanın her türlüsü karşınıza çıkabilir…

Bazen şifadan mucize beklerler o an o saatte o mucizeyi görmek isterler ama sorunun ve sorunu yaşayan kişinin doğası gereği yapılan şifa çalışması haftalarca aylarca seyredip ilerleyecektir şifa sonucu uzun zaman sonra da gözlemlenecek kadar somutlaşabilir. Ama yine de o seans içinde o şifa için gereken şifa emeği yine yapılmışsa yapılmıştır.

Nasreddin Hoca fıkraları burada size yardımcı olur bence…

Hocam evet maalesef o güne kadar meditasyon yapmamış hatta inancım gereği meditasyona karşıyım diyen 3 günlük eğitimle sadece kısmi bilgi yüklenerek şifacıyım diyen o kadar çok kişi var ki. Yıllarca emek vermiş şifacılar için de güvensizlil oluşturuyorlar.

Biz öyle durumlarda da işte insanların güvenini kazanıp imanlarını sağlama alabilecek şifa deneyimini onlara yaşatmaya yeterli olmaya gayret edelim. Daha önce de konuşmuştuk sanırım. Nasreddin Hoca fıkraları sembolik olarak Tasavvufi gerçekleri anlatırlar. Nasreddin — Dine Yardım Eden demek. Dine Yardım Eden Hoca eşeğe ters binmesiyle ünlü olduğu yerde Nefsaniyetine ters giderek Ruhuna ve İlahi Hakikatlere ulaşıyor. Eşek — Bedensel Tabiatı anlatıyor ki aslında Genetik Şifa Çalışmaları üzerine konuşurken de aslında Nasreddin Hoca ve Eşeğine Ters binmesinden bahsettik dün. Genetiğimizle oluşan bedeni kendimiz sanmamız önemliydi. Nasreddin Hoca fıkraları sembollerle doludur ve bu fıkralardaki espri aslında şaka değil ruhtur. Aslında fıkranın esprisine gülmeyiz nefsaniyetin çözülmesi ile birlikte spiritin yani ruhun özgürleşmesiyle gelen Neşeye ulaşırız eğer fıkradaki durumu gerçekten anlar ve hayatımızda uygularsak.

Hakiki Dinler insanları özgürleştirmek için geldikleri yerde sahte dinlerle insanları körlüğe cehalete gaflete bağlayıp ondan rant sağlamaya çalışanlar vardı. O yüzden insanlar sahte dinlere tepkiliyken hakiki dinler de sahteleşebildi. Eşeğe ters binselerdi olmazdı ama.

Dine gerçekten yardım eden nedir?

Aslında İnsanların Derdini Çözen Evliyayı Allah nezdinde bir Veli yapan her şey bunun içinde Tasavvuf bir büyük başlık ama Simya / Yoga / Tantra, Şifa, Felsefe, Bilim, Sanat gibi her şey de dahil edilebilir Nasreddin’e.

Güldürürken düşündürmenin ötesinde güldürürken değiştirerek herkesin daha da mutlu olduğu bir gelecek oluşturmak için bu Nasreddin Hoca fıkraları.

--

--