Sohbet — Tezahür Dinamiği, Kadersel Şifa ve Psişik/Kadersel Yapılar Hakkında

Ömer Melih Aksoy
Şifahane
Published in
15 min readMar 4, 2020

Soru

Belirli rahatsızlıklarımız ve korkularımız gerçek hayatta değil de Metafizik alanda (Astral alan) bize yaşatılmasının bir sebebi olsa gerek. Bir şeyler öğretmek, korkulardan özgürleşmek vb. Peki oradan döndüğümüz vakit o yaşanmışlıkla ne yapacağız? Çünkü gözlemci değil de oyuncu olarak orada bulunuluyor. Sanki gerçek hayatta aynısı yașanmıș gibi. Bu durumların şifalanma süreci nasıldır? Teorik olarak açıklar mısınız? Bu korkular vb. öte tarafta neden yaşaştılır? Yahut tekrarlatilir? Kavramsal tanimlarimda hatalar olabilir, şimdiden teşekkürler.

Soru

Soruyu sorana katılıyorum astral alanda tekrar eder olayı atlatamadığımda Dünyada tekrar aynı olaya şahit oluyorum bunu nasıl aşabileceğimizi de anlatır mısınız?

Selamlar

Bunların mantıklı olarak nedensel bağlamı geçmiş yaşamlardandır. Kısmen doğru olan bir inanç vardır “Geçmiş tekrar etmeye müsaittir”

Eğer bizi olumsuz olayı/süreci yaşamaya götüren alışkanlıkları değiştirmediysek, sorunun merkezindeki nedeni anlamadan ilerliyorsak geçmişte yaşadığımız veya yaşattığımız bir olayı tekrar yaşamaya eğilimimiz vardır. Geleceğe dair öngörülerin bir kısmı bu yüzden geçmişe dayalıdır.

Gerçekten yaşanmış gibi hissetme sebebi de bu, geçmişte yoğun bir şekilde yaşanması.

Bu noktada kaderi değiştirmek için yeterli bilinçli çabayı göstermek gerekiyor. Çünkü rüyalar ve astral deneyimler bu ihtimali tekrar önümüze koyuyor.

Rüyalar konusu ile ilgili konuşmayı düşünüyordum sizinle bu hafta, özellik “Rüya nasıl yorumlanır” ve “Rüyaları gördükten sonra ne yapabiliriz?”

Sezgisel olarak bakınca da rüyalar konusunda grupta çoğunluğun soruları veya sorunları var diye hissettim.

Bir sebebi bunun sihir, nazar ve varlık etkileri de olabiliyor. Bu etkiler de bu ömürden olabildiği gibi geçmiş ömürlerden gelebilir

Sadece geçmiş yaşamlara dayalı değil tabi, eğer rüyada gösterilen durumla ilgili insanlar faaliyete geçmişse bir noktadan sonra bir şeyler de anlaşılmadığı takdirde kaçınılmaz hale gelebilir eğer insanlar kararlıysa, ama rüyalar üzerinden iletişim kuruluyor yine.

Şimdi aslında hakkınızda ne söylendiğini kimlerin size dair ne niyetleri olduğunu empati ve telepati geliştirerek anlamak mümkün, Fenafillahi hal yaşayan birisi Akaşik Kayıtlar / Levh-i Mahfuz üzerinden de öğrenebiliyor.

Rüyalarımıza giren her olumsuzluk aslında önlenebilir ve İlahi bir yolda ilerliyorsak geliştirdiğimiz ışık ile mevcut sorunu işleyebiliriz.

Rüyadan uyanınca meditasyon yaparak Tanrı ile muhabbet halinde gösterilen gelecek ihtimalini nasıl değiştirebileceğinizi konuşabilirsiniz. İşlenmesi gereken yükler, duygular, düşünceler, haller bu yolla işlenebilir

Kendimizi ve çevremizi korumak için yapılması gerekenler de ilham yoluyla gelebilir.

Eğer bir sihir, beddua, musallat veya lanet varsa yine gerekirse Fizik Ötesi Şifahane’den ve inisiyelerden de destek alarak Tanrı ile muhabbet yoluyla çözülebilir.

Soru

Alntı — Rüyadan uyanınca meditasyon yaparak Tanrı ile muhabbet halinde gösterilen gelecek ihtimalini nasıl değiştirebileceğinizi konuşabilirsiniz

Bu konuşma nasıl yapılmalı ve gelen düşünceler ile doğru bilgiyi nasıl ayrıştırabiliriz?

Empati yoluyla; samimi, içten, saygıyla. dikkatle. Bu çok kişisel bir deneyim.

Konuşmayı anlatmıyoruz kimseye aslında, belki ileride diksiyon dersi alarak halihazırda mevcut konuşmamızı düzeltiyoruz. Ama konuşmayı bebekken doğal olarak öğreniyoruz.

Esas meselelerden biri Şehadet merkezine yeniden merkezlenmek aslında.

Tanrı ile daima doğrudan irtibatımızın olduğu ilk varolan esasımıza odaklanıyoruz. Bu noktadan konuştuğumuzda merkezden bütüne işleyebiliyor. Konuştukça zaten yöntemleriniz de gelişir, ben ilk muhabbete başladığım gibi muhabbet etmiyorum.

Ama dostumla nasıl konuşuyorsam öyle konuşuyor ve dinliyorum

İmgelerle de konuşabilirsiniz. İmgelem de dua ve muhabbet amaçlı olabilir. Telepati sözlü bir iletişim değil, bütüncül bir iletişim. Yoksa teleloji olurdu ismi zaten telepati yerine.

Eğer siz hayata ve kendinize karşı dürüstseniz, kendi içinizde çok derinleşebilirsiniz. Bu derinlikte de Tanrı’nın mevcudiyeti ve imzasına çokça kez şahit olursunuz

Astral alanla ilgili konuya dönersek.

Şimdi maddi olaylar ve varlıkların gerçekleşmeden önce manevi katlarda somutlaşmaya yönelik bir kütle çekimi vardır.

Bizim bedenlerimizle bulunduğumuz madde alemimizi yer gibi düşünürsek olaylar ve süreçler manevi/sübtil katlardan yere doğru çekilirler.

Manevi katlarda geçmiş gelecek şimdi bir aradadır ama ayrıştırılabilir ve hem ayrı ayrı hem de bütün olarak işlenebilir Bu bir Tezahür / Manifestation durumudur. Nedensel yapılar bir araya gelip kompleksler oluşturur ve olayların/süreçlerin akışını başlatır ve sonuçları belirlerler.

İhtimal varsa bu ihtimal yoğunlaştığı ölçüde tezahür edebilir.

Olmayan bir ihtimal tezahür edebilmesi için ilk önce o ihtimalin yaratılması/oluşturulması ve bundan sonra da ağırlık kazanarak somut planda tezahür etmesi 0 gerçekleşmesi icap eder.

Bu ağırlığı belirleyen çokça etken vardır…

Causal Plane / Nedensel-İradi-Kadersel-Karmik katmanda bir tezahürün gerçekleşmesi için belli şartlar var. Nedensel katta da Katı, Sıvı, Gaz, Plazma gibi haller mevcuttur.

Ama bu katta madde ile değil

Ameller, Amaçlar/Niyetler, İhtiyaçlar, Sebepler ve Sonuçlarla çalışıyoruz.

Bu seviyede çalışmalarımız İlişkileri, Olayları, Alışkanlıkları, Süreçleri ve Zamanı etkiliyor.

Örneğin çocukken hayal kurarsınız, o çocukluk hayalinizi gerçekleştirmek için hiç adım atmazsanız bu gerçekleşmez, ama özverili bir çalışma başlatır adım adım süreci takip ederseniz hayal gerçekleşir

Ama sonuç isteyip süreç yürümezseniz akış kilitli kalır

  • Süreci kararlılıkla yürütmek tezahürü destekler.
  • Ortamın hedefin gerçekleşemesine uygunluğu tezahür destekler.
  • Uygun duygular ve düşünceler tezahürü destekler.
  • Çelişkili duygular ve düşünceler tezahürü engeller veya aksileşmesine sebep olabilir.
  • Majikal bileşenler tezahürü etkiler.
  • İnançların, düşüncelerin hakikatle uygunluğu / bilgilerin kalitesi tezahürü destekler.

Soru

Hocam savaş sürecini nasıl degerlendiriyorsinuz ne olucak sonuç bizler müdahale etmeliyiz miyiz?

Bu soruyu biraz daha ileride işlerim önce temeli anlatayım. Savaşlara bu yolla da müdahale etmek mümkün. Ama az bilgi ile kaza yapmayalım şimdi.

Düşünceler enerjiyi ve akışı biçimlendirir, duygular düşünceler/inançlara göre oluşurlar bu yönüyle de düşüncelerin biçimlendirdiği yapıları doldururlar. Niyet manevi katlarda hareket başlatan bir unsurdur. Ama süreç içinde eylemlerle beslenmezse niyet ve niyet ile başlayan süreç söner ve herşeyin ortasında silikleşmeye dışarıdan veya içeriden gelen çatışan veya çapraz sebeplerle kırılmaya başlar.

Buralarda Karma / Kader yasalarına giriyoruz.

Tezahür ettirme yetisi Odaklanmaya büyük oranda dayanır

Bu odaklanma sadece niyette, sözde veya düşüncede değil bütünüyle olduğunda bütünüyle tezahür edebilir.

Sevgi hakkında günlerce konuşuruz ama kalkıp bir sevgi eylemi gerçekleştirmezseniz sevgi tezahür etmez, o yüzden Türkçe’de “Havada Kalmak” deyimi var

Hava burada söz ve düşüncede kalması demek oluyor.

Duygular temel motivasyon gücüdür, akış sağlarlar

Süreci akıtmak için akışkan duygulara ihtiyaç vardır. Duygusal bir kırılma ve yaralanma insanı hareketsiz atıl bir hale getirir.

Çünkü çekingenlikler, pişmanlıklar, korkular insanı durdurabiliyor veya kaçırabiliyor. Ama bazen de korku insana daha da ileri gitmek için cesaret verir bazen de saldırganlaştırır.

Kompleksi çözümlemeden şu duygu şunu yapar diyemeyiz. Kompleksler sonuç üretir ancak duygular, düşünceler, niyetler tek başına sonuç üretmez ancak eğilimler oluşturur ve bu eğilimler diğer duygu, düşünce ve niyetler ile birleşiği zaman eğilimler belirlilik kazanır.

Böyle düşünürken korku hissetmek bu sonucu verirken, şöyle düşünürken korku hissetmek şu sonucu verir gibi bir mantık var.

Ama korku da tek başına değildir duygusal açıdan çokça duygu ile birlikte görülebilir. Korku bir şikayet olduğu zaman cesaret gelebilir ancak korkuya şikayetin belli bir eşiği geçmediği durumlarda birey korkuya kapılmaya devam edebilir. Bu yüzden bir duygu, düşünce veya niyetin gücünün belli bir eşiği geçip geçmediği de neyin tezahür ettiğini belirleyebiliyor.

Bir komplekste çokça duygu ve düşünce bir bütün oluşturup bir çok süreci başlatıp yürütebilir ve bu süreçlerde de benzer veya farklı ancak bir şekilde kompleks üzerinden ilişkili, kompleksi yankılayan çokça olay gerçekleşebilir.

Farklı sebeplerin set hainde birleşmesi farklı kişilerde aynı sonucu verebildiği gibi, aynı sebeplerden oluşan setler farklı kişilerde farklı sonuçlar da verebilir. Çünkü ortam koşulları farklıdır, ilişkiler farklıdır, zaman farklıdır, diğer sebep setleri / kompleksler ile ilişkilendirilmesi farklıdır.

O yüzden burada Teşhis yapmayı öğrenmek ve yapmak için ciddi zaman ayırmak ve özenmek uygundur.

Niyetlerin başlattığı süreçlerde ameller gerçekleştikçe eşikler geçilir ve sonuçlar oluşur.

Bu esnada duygu ve düşünceler sürecin akışını, yönünü, hızını ve doluluğu gibi nitelikleri belirler.

Elinizdeki yetiler ve imkanlar da tezahüre katılırlar. Bir sonucun önkoşulları ve koşulları vardır. Bu koşulların gerçekleşmesi halinde tezahür desteklenir. Koşullar olma veya olmama sebepleridir.

Sebeplerdeki birikim ve yüklenmeye göre olaylar belirleniyor.

Dua bir niyet türüdür. Kör bir istek değildir. Dua Tanrı ile birlikte bir yaratım gerçekleştirme kararıdır.

Biz buna maddi ve manevi katılım yapmazsak gerçekleşme ihtimali şansa kalır. Tanrı dualarımızı kabul ettiğinde gerçekleşmelerini gözlemlememiz de gerekir.

Şans da mevcut Dünya durumu ile bizim zaman içindeki uyumluluğumuza ve topladığımız hayır dualarına bakıyor biraz da.

Ağır bir karmik yapı fırsat bulduğu yerde tezahür ediyor yani.

Kararsızlık halinde olan birisi çelişkili istekler / niyetler / inançlar / düşüncelere sahiptir.

Bu çelişkiler kişinin sürüncemede kalmasına işlevini yitirmesine sebep olur. Böyle bir durumda odaklanamaz ve dağılır. Tezahür gücü de düşer bu yüzden.

Olayların akışına da hakim olamaz, çile çekmeye başlar.

İçimizde barındırdığımız ya da bizde olup bizim gibi görmediğimiz inkar ettiğimiz bastırdığımız haller, niyetler, duygular ve düşünceler bir şekilde fırsat buldukça kendilerini hayatımızda gösterir

Önce düşüncelerde gösterir ama inatla veya inkarla veya yoksayılarak anlaşılmazlarsa olayların ve süreçlerin ardında şifreli bir şekilde mevcut bulunurlar.

Bu özellikle geçmiş yaşamlar, bebeklik ve anne rahmi dönemlerinin bugüne gölgesini bırakmasında görülür

Ruhsal mevcudiyet yaşamsal güç taşır. Ruhumuzda yaşamsal bir güç vardır, travmalar sonucu bizden kopan ruhsal parçalarda da bu ruhsal güç mevcuttur ve o kopma anındaki niyetler/düşünceler/duygular hayatımızda asılı kalıp birikim yapabilirler.

Duygusal bir blokaj böylece maddi veya manevi açıdan kist benzeri bir yapı oluşturabilir. Bu başımıza hastalıkları da çekebilir. Çünkü yaşam gücünün düşmesi hastalıkları da engelleyecek gücün kaybıdır.

Ama yükselttiğimizde hastalıkları önleyebildiğimiz gibi başkalarında da şifa sağlayabiliriz. Yani yetkin bir Şifacı olmanın en önemli koşullarından biriRuhsal Bütünlüğümüzü sağlamamızdır.

Bu da geçmişimiz, geçmiş yaşamlarımız ve ölümlerimizde geçirdiğimiz süreçlerin hatırlanmasıyla sağlanabiliyor.

Bundan sonrasında yükseltici çalışma yapabiliriz, aksi takdirde yükselttiğimiz büyüttüğümüz enerji kaçaklardan kaçar ve olumsuzlukları da besleyebilir.

Soru

Peki hocam ruhsal bütünlüğümüzü sağlamanın yolu nereden geçiyor?

Çokça insanın güzel meditasyonlar ve niyetler yapıp sürekli aksiliklerle karşılaşma sebebi ruhundaki yaralar oluyor. Zamanda mekanda insanlarda alanlarda bir yerde takılı kalmış parçalarımızla yeniden bağlantı kurup hatırlayarak ve toplayarak bütünlüğümüzü sağlayabiliyoruz.

Aldınız elinize bir şişe sert içki, ayrılık üzerine veryansın ederek o şişeyi bitirip sarhoş olduğunuzda psişik bir kopuş yaşanıyor bir yayın yapılıyor ve o güç sizin ve düşündüğünüz kişilerin hayatını etkileyebiliyor.

Bunları toparlamak gerekiyor o yüzden.

Alkol-Uyuşturucu-Uyarıcı-Halüsinojen madde deneyimlerinin yanı sıra sinir-ağlam krizleri ve panik ataklar ile şiddetli duygusal/düşünsel deneyimlerde manevi bedenlerimiz çeşitli şekillerde zarar görebiliyorlar.

Cinsel enerjinin kontrolsüz bir şekilde salınması, özellikle erkeklerde boşalmak ciddi ama sinsi bir kadersel bir problemler silsilesi oluşturabiliyor.Cinsel enerji de olay oluşturabilecek bir güç taşır. Ruhun dahil olduğu bir süreç cinsel hücrelerin üretilmesi. Hayatın işleyişindeki her süreç gibi Odaklanma bu yüzden önemli. Odaklanma yeterince biriktiği zaman gerçekten tatmin edici haller yaşayabiliyoruz.

Soru

Bunlar sebepler mi sonuçlar mı oluyor hocam?

Soru

İyi mi etkiliyor kötü mü etkiliyor?

Sinir ve ağlama krizleri tabi süreçler içinde gerçekleşiyor ama kadersel problem teşkil ediyor, ruhsal travmaların katılaştığı yerdir.

Sonuçlar süreçlerin bitmesi değildir. Yeni süreçler başlatabilir ya da süreçleri devam ettirebilir. Bütüncül Süreç yani Zaman gördüğümüz kadarıyla hiç bitmiyor zaten. Anda daimi bir akış var. Biz bunların içinden bir şeyler seçiyoruz; ardından tanımlıyor ve bağlantılıyoruz; bunun üzerine Süreç ve Sonuç diyoruz.

Şimdi bu konuyu böyle anlattıktan sonra birlikte bol bol çözümleme yapmamız lazım.

Savaş çok kritik bir konu

Bu konuyu işleriz tarihteki önceki örneklerle ve şimdiki mevcut durumlarla birlikte.

https://medium.com/sifagonullusu/corona-salgını-hakkında-ca131d2b05c8

Bu son yazılarımdan, burada Corona’nın kadersel / nedensel analizini yapıyorum.

Rüyalar diye girdik ama Kadersel konular ile başladık. Aslında birbirleriyle çok bağlantılılar.

Rüyalarda gördüğümüz bir durumu değiştirmek için yapacağımız odaklanma/odaklama çalışması da Kadersel tezahür çalışmalarına benziyor.

Yani rüyalarda bir bakıma Kadersel bir durumu veya yapıyı sıkıştırılmış bir halde görüyoruz.

Rüya yorumlarken bir rüyanın birden fazla anlamsal uçlanımı/açılımı olabileceğine çokça kez şahit olursunuz.

O yüzden ona göre kritik önem teşkil eden anlatılmak istenen her şeyi ifade edebilen semboller ve kişiler seçilir. Semboller de tek başlarına çokça kavrama olguya karşılık gelir. Kompleks oluşturan yapılar da hayata çok farklı yönlerle açılır.

Örneğin bebeklikteki tuvalet eğitimi veya emzirme döneminde yaşanan bir travmanın iz ve yankılarını gelecekte iş hayatında da aşk hayatında da eğitim/öğrenimde de sağlıkta da evlilik ve ailede de görebiliriz. Hatırlamasak da bilinçdışında bir yapı oluşmuştur ve bu yapı dikkatimize taşınmasa dahi faaldir.

Yapı hayati enerjiyi işleyip bir psişik enerji oluşturuyor ve salınım yaparak kaderi çekiyor.

Kaderin kalemini elimize almanın bir yolu da bilinçdışı kompleksleri aydınlatıp anlayıp işlemek bu yüzden.

Rüyalarda bilinçdışı içeriği de görüyoruz. Önem kazandıkça rüyalarda belirginleşiyor.

Burada biraz ağır teoriyi vermem gerekti size.

Çünkü bu teorik altyapı olmadan pratiği yanlış uygulayabilirsiniz.

Bir şeyler eksik kalabilir.

Kadersel kat çok yoğun bir kat, içeriğindeki bileşenlerin sayısı fiziksel alemden daha fazla çünkü geçmişte yaşananlar ile gelecekte olabilecek ihtimaller de mevcut. Kadersel kattaki hareket de buna göre oluyor.

Meditasyonlarda neden sakinliği fethetmeye çalıştığımızı bu konuda çok daha iyi anlarsınız.

Bebeklerin gözlerinin yeni açılması gibi bir durum, kadersel katları görebilmeye başlamak. Tezahür yeteneği geliştirip hareket edebilmek de yürümeye benziyor.

Ben çok sık rüya görmüyorum o yüzden rüyaları anlatmadan önce bir süre geri durdum bu arada. Toplumda genel olarak bilindiği haliyle de astral deneyimler yaşamam.

Ama yine de burada da çokça kişi beni rüyalarında şifa çalışmaları veya rehberlik yaparken görmüştür.

Öyle titreşimlerle hızlanıp bedeni terk etme gibi deneyimler yaşamıyorum ben. Ama uyanık gözüm açık halimle zaten astral planda uzantılarım olduğunu istediğim yerde katılaşabileceğimi istediğimi yapabileceğimi bilirim. Ama duygusal imgesel planlarda oyalanmayı bıraktığım yerde bu yeteneği geliştirebildim.

Soru

Hocam bu ruhun işi gücü travma yaşayıp hayatı kendine zehir etmek sanırım Ruh madem yüzlerce hayat tecrübesi görmüş, çocukluğundaki basit denecek bir olayı neden tüm hayatına olumsuz şekilde yansıtıyor? Önceki hayatlardaki sorunlar bu hayata hemen yansıyor da, neden birikimler ve tecrübelerin açığa çıkması için kişinin yıllarca uğraşması gerekiyor?

Bu ruhtan değil Dünyevi egodan kaynaklı durum. Dünyevi egoyu işlemeyi bilen bir ruh kolaylıkla sıyrılabiliyor. Ruh hayatı iyileştirir zehirlemez. Ruh Tanrı’ya en yakın ve Tanrı’nın en doğrudan müdahale edebildiği parçalarımızdan. Hayatı zehir eden yanlış hata günah kısmı ruha değil kültüre aittir. Ama bu ruh yeterince işlemediği için böyledir

Hakikate uygun olmayan bir inançla yola çıktığımızda duvara da toslayabilir, çölde çember de çizebilir ya da uçurumlardan düşebiliriz.

Dikkatimizi verip anlayıp çözünce sorunları çözmekle kalmıyor olmadan önlüyor bir de üstüne üstlük biraz daha çaba ile güzellikleri oluşturabiliyor biraz daha çaba ile de bunları koruyabiliyor ve ilerletebiliyoruz.

Burada sen böyle bir olumsuzluk kuyusunda kendini bulduysan, kendini ve komşunu bütünüyle yeterince sevmediğin için olabilir. Yama ve Niyamaya veya Haram ve Helale geri döner.

  • Helal dostluk kökünden gelen bir kelime… (bkz. Halil)
  • Haram (harem, mahremiyet) — Görüldüğünde utanç verecek veya dışlanmas sebebi olacak davranış, yani gizlilikle ilgili

Kendimizi sevmemek, pişmanlık, kendimize kızgınlık, kendimize saygı duymamak, kendimizi değersiz görmek, kendi kendimize çok düşkün olmak, kendimizi kandırmak, kendi gerçeğimizi inkar etmek… Bunlar kadersel yapılar içinde Ruhun işini zorlaştırır Tanrısal akışı engeller

Kendini suçlayan biri bu motivasyon ile kendine ceza verir, ama bu kompleksin bir tarafında kişinin kendi suçunu inkar etmesi de olabilir

Kendi suçunu itiraf eden, sorumluluğunu üstlenen ve hatasından dönen kişi vicdanen rahatlar ve başına aksi olay çekmez.

Ama suçunu itiraf edip kendini kabullenip dönüştürene kadar vicdani mekanizma devreye girer ve bu sadece bireysel bir mekanizma değil kollektif de bir mekanizma

Yama ve Niyamaya da bu yüzden vurgu yaptım geçen günlerde. Yama başkalarına Niyama kendimize saygımız.

Yorum

Aslında Ruh bilgi ve tecrübeye sahip ama biz çok müdahale ediyoruz başkalarına ve kendimize ve dahi evrene olan davranışlarımızla .Bir yandan işi zorlaştırıyoruz

Her şeyi idealize etmeyelim, bir yandan da boşbulunmuşluk, boşvermişlik, safdillilik, vurdumduymazlık, artniyet, kıskançlık, öfke, atalet/tembellik, yetememezlik, yetersizlik, açgözlülük, gurur, korku gibi bileşenler var.

O yüzden Allah mutlak kudrete sahip sadece O’nun dediği olur gibi bir inançla yola çıkıp insanların özgür seçimleriyle yaptığı veya yapmadığı eylemleri boşa sayarsak…

Hiçbir şeyin kendi başına yolunda gitmediği gerçeği de bize sürekli vurgulanır

Buraya kadar konuştuğumuz konularla ilgili bir sorunuz, merak ettiğiniz anlamadığınız bir yer varsa soruları alayım, konunun devamına biraz daha bunları hazmedince devam ederiz.

Yorum

Çok tesekkurler…Zoom konușmasını biraz ilerleyen saatlere ayarlarsak çok guzel olabilir.Tabii çoğunluk hangi saati kararlaștirirsa uymaya calișirim.Tabii sizin musaitlik durumunuz da önemli.Aslında sormaya caliștiğim șey tam olarak bu değildi,ama öğrenmek istediğim șeyin cevabini bulduğum için parantez açmaya gerek kalmadı. Tesekkurler. . .

Özetlememiz gerekirse sabah uyandığımızda veya astral deneyim ardından zaman imgelem meditasyonu yapıyoruz. Rüyadaki imgeyi değiştirmek bir çalışma. Ama imgenin sembolize ettiği kişiyi, olayı, süreci, yapıyı anlamadan çok bir değişim olabilir mi sanmam. Bu yüzden astral deneyim arkasındaki olayları ve süreçleri hatırlamak gerekebilir.

İmgeyi değiştirdiğimizde niyetimizle birlikte yine o imgenin içini anlama süreci başlayacak. Yorumlamayı bilmeden çok verim alabileceğimizi düşünmüyorum, o yüzden arkaplanı ve temeli vermem lazım.

Yoksa imgeyi değiştirmeyi zaten denemişsindir ama kaçınılmaz bir durum teşkil ederek gerçekleşti değil mi?

O yüzden tezahür ağırlığından bahsettim zaten. Tezahür ve somutlaşma eğilimi nedenselliğe bağlı, ne kadar neden birikiyorsa o kadar gerçekleşme ihtimali artıyor. Neden Sonuç yasası yani.

Astral terimini iyi anlamak lazım, Astral ne demek? Aster-Astra Yıldız demektir. Ben aslında bu kelimeyi kullanmamaya dikkat ederim. Alt Astral — Sakral / Üst Astral — Kalp çakra der bazı kaynaklar. Kalp Çakraya bazı yerlerde Nedensel / İradi / Causal Beden ve Varoluş Seviyesi ile ilişkili denir ama bana sorarsanız Gönül en uygun terim.

Yorum

Gelecek bilgisine dair bir soru sormamıştım.Zaten o tarz olumsuz bir görü alındığı zaman yorumlamıyorum ,hatta aksine üzerine yoğunlașmiyorum dahi.Uyanir uyanmaz bilinç seviyesi açikken gorulen gorüyü en ayritisi bicimi ile imajlayip biryerden sonra olayi pozitif bir sekilde imajliyorum ki gercekledecegi varsa bile gerçekleșmesin oradaki emerjiyi kiriyorum bir nevi ama soru bu değildi.

Tabii bunlar bazen gozlemci bazen seneryonun icinde olabiliyoruz.Benim kast ettiğim bir vizyon alımı değil.Direk Astral bedenimizin,alt katmanlara indirilip bilinčli bir sekilde bazi olaylar yașaması yani gerçek hayatmișcasina. Örnek vermek gerekirse kisinin kaçirilma korkusu olsun ve alt katmanlara inip orada kaçirilması.Yada daha farkli olaylar yașaması.Bunu sormuștum korkulan șeylerin orada yasatilması (çok uçuk durumlar olabiliyor) Varliksal yahut negatif enerji ile alakalı değil,bir gelecek bilgisine de tasimiyor sadece yasiyorsun ve buradski gibi o olayi deneyimliyorsun,buraya geldiğinde ise sanki gervekten yașamișsin etkisi bu yonde. Bahsettiğiniz varliksal olan, yahut negatif enerji vb. durumlarda orada bilinč geliyor ve yaptirim soz konusu olabiliyor.Def etmek,yakmak,geri yollamak mucadele edecek enerji yahut ıșık seviyesi yoksa bazen iș orada halledilemiyorsa varlik istediği hasari saglayabiliyor.Buyuk ihtimal zaten orada bilinčin acillmasini saglayan i iletisime gecmrye calisan varliklar oluyor.Bu konuda bir sıkıntı yok.

(İlk soruyu alıntılıyorum.)

Belirli rahatsizliklarimiz ve korkularimiz gerçek Hayatta değil de
Metafizik alanda
(Astral alan)bize yasatilmasinin bir sebebi olsa gerek.Bir șeyler ogretmek,korkulardan ozgurlesmek vb. Peki oradan dönğdümüz vakit o yasanmișlikla ne yapacagiz? Cunku gozlemci değil de oyuncu olarak orada bulunuluyor.Sanki gerçek Hayatta aynisi yașanmiș gibi.Bu durumlarin sifalanma sureci nasildir?Teorik olarak aciklar misiniz? Bu korluklar vb ote tarafta neden yasatilir? Yahut tekrarlatilir? Kavramsal tanimlarimda hatalar olabilir,simdiden tesekkurler.

Buna dair cevabım sadece gelecek bilgisi değil aslında, geleceği oluşturmaya yönelik ama buna geçmişten başlanıyor. Çoğu insanın astral seyahat diye yaşadığı deneyimler aslında geçmiş yaşamların birikimlerinin sembolik anlatılarını içerir. Regresyon yaptıkça netlik kazanmaya başlar, böylece hafızanın önü imgelemle bulanmaz, bilinçdışı içerik inkar edildiği zaman dışımızda yaşadığımız bir şey gibi bize yansıyabiliyor. Tekrarlatılan olay da Takıntı/Obsesyon da olabiliyor. Sorunun cevabı bu değilse daha net sorman lazım. Karma, Zaman ve Neden/Sonuç Kanunlar

Son dediğin yöntemlerle başa çıkmak çoğu durumda mümkün değildir, aslında böyle deneyimlerde zorunlu olarak geçmiş yaşamlarını hatırlama ihtimali vardır o yüzden deneyimi hafıza olarak görmeyip şimdiki anda yaşanan bir durum olarak görüp mücadele ettiğimiz zaman kapılıp gitmiş ve esas meseleyi kaçırmış oluruz.

Defedilecek bir varlık yok aslında böyle durumlarda, korktuğumuz çoğu şey aslında geçmişte gerçekleşmiştir.

Kaçırılmaktan korkuyorsak ya biz ya da ailemizden birileri geçmişte yaşamıştır. Bu durumda ya Ruhumuz üzerinden geçmiş yaşamlara ya da aile tarihine hücresel genetiğimiz üzerinden regresyon yapmak gerekir.

Kaçırılan insanları kurtarabilecek bir yetkinliğimiz varsa da bazen sezgisel olarak başkalarının yaşadığı gösterilir ama şu anki durum bu değil.

Enerjiyi yükseltmeye çalıştığımız yerde ilk blokajlarımızı görebiliyoruz derin korkular olarak.

Örneğin buradaki kaçırılma olayı ile birlikte öncesinde ve ertesindeki süreçleri etraflıca hatırlayıp duygusal / düşünsel bir envanter çıkarıp manevi bedeninde nerelerin yaralandığını tespit ve teşhis edip Allah ile muhabbet halinde şifa çalışması yapman bence doğru olan.

Varlık dediğin aslında senin geçmiş yaşamında kırılmış bir kişiliğin veya kendi ruh parçan da olabiliyor

Senden gayrı değil ama kendinden bastırma veya inkar yoluya ayrıştırmaya çalıştığın için musallat benzeri bir dinamik yapabilir. Ama kendini defetsen kendin savrulursun.

Yorum

Bu arada bir seyleri yazarak aktarirken jest ve mimik kullanılamadığından,yazılanlar așırı hoyratça gozukuyor. “Sorduğum șey bu değil vb.” kabaca anlașilmasini istemem dumdüz okuyunca așırı ukala gibi sanki.

Tamam da ben bu durumların içinden çokça sefer çıktım. Bir yorum farkı var. Astral seyahat amacıyla yapsan dahi ilk önce hafıza devreye girebiliyor Kundalini ile çalışıyorsan ve bir eşikte takıldıysan. Deneyimleri yanlış yorumlayabiliyoruz bazen. Bazen bir kişi bize saldırıyor sanıyoruz ama aslında o an bedende odaklandığımız yere biraz daha derin bakarsak aslında o kişi ile geçmiş yaşamlarda bir husumet yaşadığımızı görebiliyoruz. Bir samskara tetiklenmiş oluyor.

Geçmiş yaşamlarında birden fazla sefer kaçırılma ve köle olarak satılma deneyimi yaşamışsın, Levh-i Mahfuz’da kaydı var bunun.

Özgürleşme çalışması yaptığımızda Kundalini üzerinden ilk göreceğimiz şeylerden biri esaret ve kölelik vurgusu olan yaşamlardır, kasıtlı iradi olarak hatırlamaya yönelmezsek bu tür durumlar astral deneyim gibi anlaşılabilir.

Özellikle tekrar tekrar yaşıyorsak bunun anlamı budur deneyimlediğimiz duruma yaklaşımımızı değiştirmemizi ister. Geçmişte bir olaya sürece takılıp kalma oluyor böyle travmalardan sonra, oradan ruhumuzun parçalarını toplayıp bütünleme yapıyoruz.

Esaret ve kölelik gibi bir deneyimin inkar edilmesinin çok yerinde sebepleri vardır. Bunlardan en önemlisi tecavüz ihtimalidir.

Köle, esir veya hapis olduğun aylar yıllar boyunca tecavüz görmüş de olabilirsin özellikle kök ve sakral çakranda çok rahatsız hissettirir. Beni evden şehirden fırlatıp atmıştı zamanında paranoyaya kapılmıştım haftalarca.

Çok derine köklenen kompleksler yapar. Bu kompleksler de şu tür sonuçlar oluşturabilir;

Örneğin

  • Sürekli varlıkların veya insanların saldırdığı düşüncesi
  • Psişik alanın taciz ve ihlal edilmesi
  • Bir türlü defedilmeyen varlıklar gibi durumlara şahit olabiliyoruz

Ama bunlar baktığımızda geçmişte yaşadığımız tecavüz deneyimi ve bize tecavüz eden kişilerin bıraktığı izlenimler ve yükler…

Ya da işkence eden.

Neden varlık gibi anlaşılır… Çünkü o kişiyi hayatın boyu görmek istemezsin, lanetlediğin için ifrit gibi belirir, ama bedenini ihlal ve işgal ettiği için ve o an direnemediğin karşı koyamadığın için de defedince gitmez.

Hafıza ile imgelem böyle karışıyor birbirine.

O an hissettiğimiz bütün korkuları, kendine acımayı, lanetlemeyi, öfkeyi, çaresizliği, o an orada bulunmama isteğini, konudan konuya atlayan düşünceler, acılar, ağrılar, kaçıp kurtulma isteği, imdat diye bağırma arzusu, her şey kötüye gidiyor, neden ben, niye noluyor, şaşkınlık…

Olabilecek hissedebileceğimiz çok duygu vardır.

Bir de üstüne üstlük cinnet halindeki biri ile zorla cinsellik yaşamaktan dolayı da o kişinin ve onu musallat eden varlığın yükleri geçer; kibir, şehvet, gizli utanç, kendini suçlama, gurur, öfke, dışlanmışlık, dominasyon gibi yükleri de özümsetebilir.

Tacize veya tecavüze uğrayan çoğu kişide görülen bir durumdur, bir şekilde tacizcinin/tecavüzcünün özelliklerini göstermeye başlar ne kadar inkar etse de.

Bu cinsel dinamik ile travma dinamiğinin birleşmesinden dolayı böyle

Yaşadığımız her şeyi bir yaşanmışlık olarak kabul edip olaylarla olduğu gibi hatırlayıp yüzleştiğimiz yerde bunların yarasını sarabiliyoruz.

Tecavüze uğrayan çoğu kişinin aklı dengesi gider, psikotik durumlara sebep olabilecek bir depresyona sokabilir mesela tecavüz sonrasında. Ardıl süreçleri de hatırlamak gerekiyor o yüzden. Öldürülmüş ya da idam edilmiş de olabiliriz.

İnsan hakları mahkemeleri yoktu zaten geçmiş tarihin büyük bölümünde, özgür ifadenin sonucu dışarıdan bakılınca idam olabiliyordu ama zindanlar sadece insanların dört duvar arasında hapsoldukları bir yer değildi, işkenceler cezaya dahildi ve tecavüz de kadın erkek fark etmeden gerçekleşebiliyordu.

Kölelikte de benzer durum var. Şimdi birisi çocuk pornosu izlese ayıplanır toplumun yüz karası olur ama kölelik varken durum çok daha değişikti.

Toplumdaki pedofili eğiliminin çok öncesi var. Savaşlarda insanlar esir alındıktan sonra köle ticareti olur. Çoğunlukla bu kişiler de kadınlar ve çocuklar olur. Güzel ve genç kadınları çoğunlukla genelevlere köle olarak alırlar.

Yorum

“Hatırlıyorum ben de uyuşturucu mu enjekte ediliyor” yazmıştım daha önce.

Benim söylediğim de sizin dediğinizi de yüzde yüz gerceklik payı var

Dünya’da ekonomik adalet sağlanmadığı zaman da güven olmuyor zaten.

Buradan hareketle savaş konusundaki soruyu cevaplayabilirim şimdi.

--

--